26 Eylül 2013 Perşembe

81. Dil Bayramımız Kutlu Olsun!/ Prof. Dr. Özer Ozankaya



XIV. yüzyılda Aşık Paşa, saltanatçılığa yönelen Osmanlı’nın asıl dayanağının Türk halkı olduğunu unutmasını ve yönetimden, eğitimden, sanattan …
Türk dilini dışlayıp onu Arapça ve Farsçaya tutsak etmeğe çalışmasını şu acı yakınmayla dile getirmişti:
 “Türk diline kimseler bakmaz idi,
Türklere hergiz gönül akmaz idi!”
Mesihi takma adıyla yazan bir başka ozan da :
“Mesihi, gökten insen sana yer yok,
Yürü var gel Araptan ya Acemden!”
diye yakınmıştı.
Osmanlı böylece kendi yıkımını da hazırlayıp çöküş noktasına vardığında, “Osmanlıca”, yani Osmanlı’nın yönetim, yasa, bilim, sanat, .. “dili” de çoktan şu anlaşılmaz karmaşaya dönüşmüştü:
“Kimesne avretini ecnebi ile mülabaa ve mübaşere ederken görse”
(Osmanlı Ceza Kanunnamesi, 15. yüzyıl)
ya da
“Âlâm-ı ben-i nev’i ile kesb-i melâlet etmek” (Ziya Paşa, 19. yüzyıl)
Türk Devrimi, Dil ve Yazı Devrimleriyle, Türk dilini yönetim, yasa, tüze, bilim, sanat, uygulayım … dili yapmayı pek büyük ölçüde başarmıştır.
Ancak Türk ulusunun oylarıyla onu yönetme konumuna gelip, tıpkı Osmanlı saltanatçıları gibi Türk ulusuna sırtını dönerek bu ulusal özgürleşme ve bağımsızlık devrimini
bu alanda da baltalamak isteyenler ve dilin öneminin bilincinde olmayanlar,
“yabancı dilde eğitim ve öğretim” uygulamasıyla sömürgeciliği yeniden hortlatıcı bir yola girmişlerdir.
Oysa Türk Dil Devrimi, Atatürk‘ün de özlü biçimde dile getirdiği şu toplumbilimsel gerçeğe dayalıdır:
  • “Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve zengin olması ulusluk duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir.
    Türk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil bilinçle işlensin.
    Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de
    yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.”
Türk ulusu saltanatçı Osmanlının yüzlerce yıllık dışlamasına karşın, basımevi yasağını da YUNUS EMRE ve benzeri Halk Ozanlarının şiir ve müzik eşliğindeki deyişleriyle
bir ölçüde aşarak, varlığını sürdürebildi. Cumhuriyet’in Dil ve Yazı Devrimleriyle de
tüm engel ve baltalamaları aşmayı başardı.
“Yabancı dilde eğitim”in saçmalığı da, yine bu dil ve yazı devrimlerinin kazanımları yardımıyla sergilenebilmiştir.
Dil Bayramımızı, bu devrimle tüm ulusumuza ulaşabilen baş ozanlarımızdan
YUNUS EMRE‘nin, hem “SÖZ”ün -demek ki dilin- önemini vurgulayan, hem de herkesin, özellikle de ülkemizi yönetme sorumluluğunu taşıyan siyaset insanlarının
kulağına küpe olması gereken uyarı niteliğindeki dizeleriyle kutluyoruz:
SÖZÜNÜ BİLEN KİŞİNİN 
YÜZÜNÜ AĞ EDER BİR SÖZ.
SÖZÜ PİŞİRİP DİYENİN
İŞİNİ SAĞ EDER BİR SÖZ
Prof. Dr. Özer Ozankaya

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ ISPARTA ŞUBESİ 1.0LAĞAN GENEL KURULU

DUYURU

18 Nisan 2013 günü Isparta ii Dernekler Müdürlüğünce tescili yapılan ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ ISPARTA ŞUBESİ 1.0LAĞAN GENEL KURULU; çoğunluklu 12 Ekim 2013 Cumartesi Günü saat 14.00 de şubemiz toplantı salonunda, aşağıdaki gündemle, yeterli çoğunluk sağlanamadığı durumda 02 Kasım 2013 Cumartesi günü aynı yer, saat ve gündemle yapılacaktır. Tüm üyelerimize ve ilgililere saygı ile duyurulur.

UED ISPARTA ŞUBESİ
KURUCU YÖNETİM KURULU

GÜNDEM:

1-    Açılış ve yoklama
2-     Divan Kurulunun seçimi
3-     Saygı duruşu ve istiklal marşı
4-     Gündemin oylanması
5-    Şube Başkanının açılış konuşması
6-    Diledikleri durumda Konuk olarak katılanların konuşmaları
7-     Kurucu Yönetim Kurulu raporlarının okunması
8-    Raporların ayrı ayrı aklanması
9-    Yönetim Kurulu (5 asil, 5 yedek) denetim kurulu (3 asil,3 yedek) ve Genel merkez delegeliklerinin seçimi
9- İstem ve önerilerin görüşülmesi
10-Kapanış

Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu Ün Psj. Kat:2 No:17-ISPARTA                      
 Tel-Belgegeçer:       02462239660      E-Posta: ispartauedsb@gmail.com
    




YARSAV Başkanı Hakim Ömer Faruk Eminağaoğlu'na Neden Dava Açıldı?..



Yargıçlar Sendikası Başkanı ve Çankırı Hakimi Ömer Faruk Eminağaoğlu'na "Gezi" davası açıldı.
Yaşanan Adaletsizlik Bir Kez Daha Gözler Önüne Serilmiş Oldu.

Çankırı Hakimi Ömer Faruk Eminağaoğlu’na “Gezi” Davası Açıldı
Ankara’da Gezi eylemlerinde polisin halka müdahalesini önlediği gerekçesiyle hakkında soruşturma yürütülen Yargıçlar Sendikası Başkanı ve soL gazetesi yazarı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na “polisin görevine engel olmak” gerekçesiyle dava açıldı.

Yargıçlar Sendikası Başkanı ve Çankırı Hakimi Ömer Faruk
Eminağaoğlu’na “Gezi” davası açıldı. “Polisin görevini yapmasına engel olmak” ile suçlanan Eminağaoğlu’na dava açılmasına neden olan olay, Ethem Sarısülük’ün katledilmesine tepki gösteren milyonlarca insanın sokağa döküldüğü 15 Haziran gecesi Ankara Kennedy Caddesi’nde toplanan onbinlerce insana polisin saldırı girişimini engellemesi oldu.

Eminağaoğlu, bazı milletvekillerinin de oturma eylemi yaptığı Kennedy Caddesi’ndeki eyleme saldırı hazırlığı yapan emniyet görevlileriyle görüşmüş, polisin görevinin şiddet içermeyen eylemlerin yapılmasına olanak sağlamak olduğunu hatırlatmıştı.

Ancak Ankara Emniyet Müdürlüğü, Eminaoğlu hakkında şikayetçi olup savcılığa fezleke göndermiş, fezlekede “Eylemcilerin içinde bulunan eski YARSAV Başkanı Hakim Ömer Faruk Eminağaoğlu, Emniyet yetkililerinin yanına gelerek, ‘Burada hepimizin amacı demokratik bir eylem yapmak.

Dağılın demekle, birden dağılma olmaz. Bu bir zafiyet değil, polis geri adım atarsa gerilim bitiyor. Anons yapınca gerilim artıyor. Polis buradan çekilsin’ şeklinde Emniyet mensuplarıyla bir takım görüşmelerde bulunmuştur” ifadelerini kullanmıştı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılan ve daha sonra Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı’na devredilen dosyada yer alan suçlamalarla ilgili Eminağaoğlu da ifade vermiş, verdiği ifadede, emniyet güçleriyle iletişime geçtiği için suçlanmasının hukuk devleti kapsamında açıklanmasının mümkün olmadığını kaydetmişti.

Halka saldıran polis değil, polisi engelleyen suçlu
Yürütülen soruşturmanın ardından Eminağaoğlu’na, halka saldırmaya hazırlanan polislerle görüştüğü için “polisin görevine engel olmak” nedeniyle dava açılmış oldu. “Gezi” eylemlerinde halkın ölümüne, gözünü kaybetmesine, ağır yaralanmasına neden olan polislere karşı harekete geçmeyen yargının, polisin halka saldırmasını engellediği gerekçesiyle bir hakime dava açması da yaşanan adaletsizliği bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.