Ümmetten
ulusa geçişin
temel kanunlarından
biridir Tevhid-i Tedrisat; Bir ulus yaratma yolunda atılmış en önemli adımıdır. Sonuçları çok radikal oldu; Dini eğitim kaldırıldı, devrimden 4-5 yıl sonra kız ve erkeklerin ayrı ayrı
okutulmasına son verilerek karma bir eğitime
geçildi.
2 Mart 1926’da
Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun çıkartıldı. Fransız devriminin izinden gidilerek
her yurttaş için parasız eğitim kural haline getirildi.
Müfredat
ya da öğretim
programı, eğitimin
bir programa bağlanmasıdır. Türkçesi ile öğretim
veya eğitim planı demek. Neden gerekiyor böyle bir plan? Çünkü eğitim bir süredir ulusal ölçekte
yapılan bir eylem. 1789’un ardından Fransa’da ortaya çıkmış ve
sonra Avrupa’ya yayılmış o
devrimci eylemlerden birinden söz ediyoruz yani.
Bir
ulustan olan herkesin askerlik yapması esasına dayanan “Halk ordusu”
gibi o da Fransız Devrimi’nin bir icadı. Esası da bütün yurttaşları
belirli bir eğitimden geçirmek; Eğitimi belli bir sınıfın ayrıcalığı olmaktan çıkarmak.
Bizdeki karşılığı
Cumhuriyet’in
ilanın ardından yapılan Tevhid-i Tedrisat (Eğitim Birliği) Kanunu. 3
Mart 1924’te kabul edilmiş ve bu
yasayla ülkedeki bütün eğitim kurumları Maarif Vekaleti’ne (Ulusal-Milli Eğitim Bakanlığı’na) bağlanmış.
Yasadan
temel amaç Tanzimat’la birlikte oluşmuş ikili eğitime, mektep-medrese ikiliğine son vermek; eğitimin dini esaslara göre verilmesine son vererek,
laik ve çağdaş bir eğitim için bir temel oluşturmak. Ümmetten
ulusa geçişin temel kanunlarından biri Tevhid-i Tedrisat.
Bir ulus yaratma yolunda atılmış en önemli adımı. Sonuçları çok radikal oldu; dini eğitim kaldırıldı, devrimden 4-5 yıl sonra kız ve erkeklerin ayrı ayrı okutulmasına son verilerek karma eğitime geçildi. 2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun çıkartıldı.
Fransız devriminin izinden gidilerek her yurttaş için parasız eğitim kural haline getirildi.
Cumhuriyet
bu adımları atarken -1927 Genel Nüfus Sayımında okuryazar oranı yüzde 10,6
olarak belirlenmişti- 12
milyon nüfusun
ancak 1 milyonu okuryazardı. Kadınların yüzde 98’i ümmiydi. Yüzbinlerce çocuk
da şartları
birbirinden çok
farklı ama
ortak adları “mektep” olan
eğitim
kurumlarına
devam ediyordu. Eldeki milli eğitim
standartlarına
uygu öğretmen sayısı 3-4
bin civarındaydı. Diğerleri medreseden yetişme veya ilkokul öğrenimliydi. Devrim, bu şartların ürünüydü işte.
İLERİ GERİ KAVGASI
Tevhid-i
Tedrisat, Osmanlının son yüzyılına damgasını vuran bir ileri geri kavgasının
tezahürüydü. Önce Tanzimatçılar, sonra Jön Türkler ve İttihat Terakki kadroları sistemin içine düştüğü tıkanıklığın en önemli nedenlerinden birinin eğitimsizlik olduğunun bilincindeydi. Aslında İmparatorluk içinde eğitim sorunları birbirinden çok farklı bir görünüm arz ediyordu. Türk-Müslüman nüfus dini eğitimin yanına modern eğitimi
iliştirme çabası içindeydi. Bazı azınlıkların ve yabancıların okullarında daha ileri programlar
uygulanıyordu. Osmanlı Yahudileri diasporanın maddi desteğiyle bir çağdaşlaşma atılımı yapma çabası içindeydi. Bu karmaşa içinde
her okul istediği gibi
program yapabilmekte, dilediği
insanları öğretmen
olarak görevlendirmekteydi. Devletin
denetim ve gözetim
yetkisi sınırlı ve göstermelikti. Mahalle
mektepleri bütünüyle denetimsizdi. İmparatorluğun her
yanında yapıları, programları, öğretim
kadroları farklı okullar ve medreseler
bambaşka amaçlarla öğrenci
yetiştirmeye çalışıyordu.
19.
yüzyıldaki bu eğitim
kaosu Rum ve Ermeni azınlığın lehine işledi, bu iki azınlık İmparatorluk yönetiminde en etkili guruplar
oldu. Müslümanlar ve Yahudiler
kaybedenler tarafındaydı. Ancak Osmanlı Yahudileri hızla mesafeyi kapatmaya
çalışıyorlardı. Ülkenin her yanında kurulan Alyans okulları Fransızcanın yanında Türkçe eğitim veriyor, yeni bir aydın sınıfının ortaya çıkmasına vesile oluyordu. 19. yüzyılın bu kaotik eğitim ortamı 20. yüzyılın başındaki
hesaplaşmalarda da belirleyici olacaktı. Türk-Müslüman nüfus içinde ikili eğitim sürüyordu. Tanzimat’tan bu
yana süregelen bu ikili eğitim
20. yüzyıldaki
muhafazakâr ve
devrimci kavgasının
temeliydi. Dini eğitimden
gelenler devrime direnecek, seküler eğitim
alanlar devrimin yanında
saf tutacaktı.
Cumhuriyet ilk adımlarından biri olan eğitim birliği işte böylesine
bir tecrübeden esinlenmişti. Bu atılımın yüz yıllık bir ileri geri kavgasını ilerinin lehine sonuçlandıracağı düşünülüyordu.
TEVHİD-İ TEDRİSAT CUMHURİYETTİR
Görüleceği gibi yasa öylesine radikaldir ki, ilk anda askeri
ortaokullar ve liseler bile Maarif Vekâletine
bağlanmıştır.
Fakat bir yıl
sonra Harp Okulu dâhil
askeri okullar Milli Savunma Bakanlığı’na bırakılmıştır. Yalnız, İstanbul Dârülfunûn’u ile yükseköğretim
veren diğer okullar (ilahiyat dışında) yasa kapsamına alınmamıştır.
Maarif
Vekâleti emrine verilen 479 medrese yasa çerçevesinde kapatıldı. Yasa kabul
edildiğinde medreselerde kayıtlı yaklaşık
18.000 öğrenci
olmasına karşın
bunlardan yalnızca
6.000’i eğitime
devam ediyordu. Diğerleri ise II. Abdülhamit
döneminde
çıkarılan
bir yasayla medrese öğrencileri
askerlikten muaf tutuldukları için
medreselere kayıt yaptıranlardan
oluşuyordu.
Kanun’un 4. maddesi modern anlamda ve
üniversite bünyesinde İlahiyat Fakültesi
ile imam ve hatip yetiştirecek orta düzeyde
okullar açılmasına izin vermekteydi. Açılan ilk İlahiyat
Fakültesi 1934 yılında öğrenci sayısı 20’ye düşünce “İslam Tetkikleri Enstitüsü”ne dönüştürüldü. 1923-1924 yılları arasında
açılan 29 İmam-Hatip
Okulu ise 1930-1931 öğretim
yılında öğrenciler tarafından yeterince ilgi görmemeleri nedeniyle kapatıldı.
Tevhid-i Tedrisat çağdaş eğitimi,
ulusal ve laik öğretim
programlarını, örgütsel ve kurumsal yenileşmeyi
hedef alarak, eski kurumların yaşatılabilmesi
olanaklarını ortadan kaldırmıştır. Okulların
Milli Eğitim Bakanlığı’nın
denetimine girmesi ve medreselerin kapatılmasıyla öğretim
laik bir tabana oturdu. Yurdun dört bir yanına dağılmış başına
buyruk yabancı okullar
denetim altına alındı. Bu okullarda tarih, coğrafya,
yurt bilgisi derslerinin okutulması, Türkçenin öğretilmesi
sağlandı.
Nihai adım 1927’de atıldı; Türkiye’de çeşitli
dinlerden insanların varlığı göz önünde
bulundurularak ilk, orta ve liselerden din dersleri kaldırıldı. Eğitim
alanındaki
bu adımlar,
1928’deki
Harf Devrimi için de
uygun ortamı hazırlamıştır.
(Boyun Eğme Dergisinden alıntı)