Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin yeni başkanı 361 AKP’linin oyuyla seçildi: İsmail Kahraman.
AKP’nin %49’la
iktidar olduğu yeni yasama döneminin Meclis Başkanı önümüzdeki dönemin niteliği
açısından ipuçları veriyor. Yeni başkanın üç temel özelliği var: 1)
Milli Görüş gömleğini hiçbir zaman çıkarmamış bir dinci, 2) Kanlı Pazar
Olayları sırasında MTTB (Milli Türk Talebe Birliği) başkanlığı yapmış eski
paramiliter güç lideri, 3) Tayyip Erdoğan’ın her konuda destekçisi ve hemşehrisi.
1940 Rize
doğumlu İsmail Kahraman evli ve 4 çocuk babası. Refah-Yol hükümeti sırasında
Kültür Bakanlığı yapan Kahraman, aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
Geliştirme Vakfı Kurucular Kurulu Üyesi ve Mütevelli Heyeti Başkanı. Birlik Vakfı
ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı gibi sağcı-dinci oluşumların kuruculuğunu
ve başkanlığını yaptı.
Hukuk Fakültesi
mezunu olan Kahraman’ın yeni Anayasa tartışmaları sırasında söyledikleri
kendisini daha yakından tanımamızı sağlıyor:
“Kulağına ezan
okunarak İslam hukukuna göre doğuyorsun, büyüyorsun; İsviçre Medeni Kanunu’na
göre muamele görüyorsun, suç işliyorsun; İtalyan kanunlarına göre ceza
alıyorsun; ticareti Alman ticaret kanununa göre yapıyorsun; Fransız idare
sistemine göre idare ediliyorsun ve ölüyorsun; yine İslam hukukuna göre musalla
taşına konup, defnediliyorsun. Sadece doğum ve ölüm esnasında kendimize ait bir
hukuk var. Adil bir Türkiye için hukuk sisteminin baştan dizayn ederek,
kendimize ait, genlerimize uygun bir anayasanın yapılması gerekiyor.”
Yıllardır
Cumhuriyet düşmanı şeriatçıların söyledikleri tekerlemenin tekrarı. Sanki şu
anda Türkiye’de Hıristiyan hukuku var! Hukuk sistemimizdeki aksaklıklar İslam
hukukunu uygularsak düzelecek beyefendiye göre. Bu zihniyet Atatürk’ün laik Cumhuriyet’inin
düşmanıdır ve “kendimizi ait” diyerek aslında Türk kültürü ile uzaktan yakından
ilgisi olmayan bir hukuk sistemini savunmaktadır.
İsmail
Kahraman, Tayyip Erdoğan’ın tek adamlık dönemine uygun militanlıkta bir
isimdir. Hem fikir, hem eylem adamı olarak… Kahraman’ın siyasi geçmişi Kanlı
Pazar Olayı’na kadar gitmektedir.
Kanlı Pazar
Olayı’nı hatırlayalım..
16 Şubat
1969’da İstanbul Taksim Meydanı’nda tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçen bir olay
yaşanmıştır. Olay kısaca şöyledir:
Amerikan 6.
Filo’sunun İstanbul’a gelmesini protesto eden devrimci gençler Beyazıt
Meydanı’ndan Taksim’e doğru yürüyüşe geçerler. Yaklaşık 30 bin kişi “Kahrolsun
Amerika, Tam Bağımsız Türkiye” sloganlarıyla yürümektedir. Yürüyüş
esnasında MTTB ve Komünizmle Mücadele Derneği tarafından organize edilen bir
grup meydanda ellerinde sopalar ve bıçaklarla beklemektedir. Çoğunluğu
üniversiteli olan yaklaşık 30 bin kişilik grup meydana girişte polis tarafından
durdurulur. Alana ilk giren 400 kişilik gruba meydanda bekleyen ve polislerin
yalnızca izlediği faşistler saldırır. Bu saldırıda Ali Turgut Aytaç ve Duran
Erdoğan isimli iki genç bıçaklanarak hayatını kaybetmiştir.
1968 yılı Türk
gençliğinin Amerikan emperyalizmine karşı öfkesinin meydanlara taştığı yıldır.
Devrimci gençler, 6. Filo askerlerini Dolmabahçe’de atarak tepkilerini
göstermişlerdi. “Tam bağımsız Türkiye” sloganları atan gençlerin
ellerinde elbette Türk bayrağı vardı. Ancak Amerikancı faşistler gençlere
“komünist” yaftası yapıştırıyordu. MTTB’nin başkanı, şimdiki TBMM başkanı
İsmail Kahraman 3 Ağustos 1968’te Beyazıt Meydanı’nda düzenlenen mitingde Kanlı
Pazar’ın işaretini veriyordu: “Komünizme zemin hazırlayanlara yeter ve
dur deme zamanı gelip geçmektedir.”
Kanlı Pazar
Olayı, kamuoyunda büyük tepkiyle karşılandı. Kollarında birbirlerini tanımaları
izin mavi kurdela bağlı paramiliter faşist bu grubu polis sadece izlemişti. Bu
saldırıdan önce MTTB, üniversiteli gençlerin “Beyazıt Kulesi’ne kızıl bayrak
astığı” iftirasını atmıştı. Kızıl bayrak asılmasının yalan olduğu ortaya
çıkmasına rağmen MTTB başkanı İsmail Kahraman, Kanlı Pazar Olayı’ndan şöyle
konuşmuştur:
“Beyazıt
Kulesi’ne kızıl bayrak çekenler 6. Filoya mensup askerleri denize atanlar,
Taksim’de tahriklerini, millete karşı olan saygısızlıklarının son haddeye
vardırmışlardır. Taksim olayı çok açık göstermiştir ki sola ve satılmışa karşı
milli şuur daima galip gelecektir.”
Dinci ve
faşistlerin anladığı milli şuur Amerikan askerini savunmak ve onları denize
atan gençlere saldırmaktır!
İsmail
Kahraman, siyasi hayatının hiçbir döneminde MTTB başkanlığı yaptığı dönemden
pişman olmamış, geçmişiyle gurur duymuştur. 2012 yılında Çorlu’da MTTB Tekirdağ
Şubesinin etkinliğine katılan İsmail Kahraman şöyle diyordu:
“Şu an
Türkiye’yi yöneten kadro Milli MTTB Akademisi’nden yetişti. Bizim dönemimizden
iki dönem sonra Tayyip Erdoğan, MTTB kültür müdürüydü. Abdullah Gül MTTB İcra
Konseyi Genel Sekreteriydi. Sami Güçlü, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Mehmet Ali
Şahin. Bugün ülkeyi yönetirken gördüğünüz şu kadro Milli Türk Talebe Birliği Akademisi’nden
mezun olmuştur.”
Kahraman, en
sıkı Tayyipçilerdendir
Bu isimler
içinden Tayyip Erdoğan 30 yıl sonra en öne çıkmış ve diğerlerini peşine
takmıştır. Boynuz kulağı geçmiş ve kendisinden 15 yaş büyük İsmail Kahraman da,
Tayyip Erdoğan’ın güdümüne girmiştir. Kahraman’ın Tayyip’in işaretiyle Meclis
başkanı seçildiği herkesin malûmu.
Tayyip’in bu
seçimi yapması boşuna değil. Çünkü İsmail Kahraman yakın dönemdeki söylem ve
eylemleriyle bu görevi hak ettiğini gösterdi(!) Hatırlayanlar vardır, Kahraman,
Türk Talebe Birliği ve Birlik Vakfı’nın düzenlediği kompozisyon yarışması ödül
töreninde o dönem başbakan olan Erdoğan’a üzerinde resmi bulunan 22 ayar altın
sikke hediye etmişti. Sikkeyi “Devlet başkanımıza takdim ediyorum. Lütfen
kabul buyursunlar” diye sunan Kahraman, “Dilinin sürçmediğini” belirterek,
Erdoğan’a “İnşallah 10 Ağustos’tan itibaren de Türkiye Cumhuriyeti’nin
devlet başkanı olacaksınız” demişti.
“3. Köprüye
karşı çıkanlar salak, hatta süper salak” diyerek Tayyip
Erdoğan’ın hassas olduğu(!) bu konu üzerinde kendisinin de hassas olduğunu
anladığımız İsmail Kahraman, bir televizyon programında “İsrail Türkiye’nin
önünde diz çöktü” diyecek kadar Tayyip hayranıdır.
Sadece bu iki
açıklaması bile Meclis Başkanı olması için yeterli değil mi?
Milli İrade’nin
değil, Tayyip’in Meclisi!
AKP’nin
milletvekili adaylarını Tayyip Erdoğan belirledi.
Bakanlar
kurulunu Tayyip Erdoğan belirledi.
Ve Meclis
Başkanı’nı da doğal olarak Tayyip Erdoğan belirledi.
Bu Meclis,
Milli İrade’nin değil, Tayyip’in Meclisi’dir. Ne AKP’nin, ne Davutoğlu’nun, ne
Bakanlar Kurulu’nun hükmü vardır.
Böyle bir
Meclis’e başkanlık yapacak ismin de sonuna kadar Tayyip Erdoğan’a biat edecek
bir isim olması gerekir. İşte İsmail Kahraman bu iş için biçilmiş kaftandır.
1968’te
Amerika’nın güdümünde demokrat ve solcu gençlere saldıran MTTB’nin başındaki
İsmail Kahraman’ın, bugün Tayyip Erdoğan’ın güdümünde nasıl militan bir Meclis
başkanlığı yapacağını hep beraber göreceğiz!
Yazar: Özgür Billur