16 Ocak 2019 Çarşamba

HAYALET SEÇMENLER, ÇETE OLARAK ÖRGÜTLENMİŞ MUHTARLAR VE BASİRETSİZ MUHALEFET LİDERLERİ


Metruk evler, mezarlıklar, ahırlar... Her yerden seçmen fırlıyor. Bugün 165 yaşında bir ninenin kaydı çıktı. Allah rahmet eylesin. Ninemiz vefat ettiğinde Abdülhamid padişahtı belki de. Kısacası bu seçim sürecine "hayalet seçmen" kavramı damga vurdu.

Gazetede her seçimden sonra hayalet seçmenler ve diğer seçim hileleri üzerine basit istatistik kanıtlardan yola çıkarak makale yazma görevi bana düşer. Hayalet seçmen kavramı bana ait demiyorum ama benden önce kim kullandı hatırlamıyorum. Her seçimden sonra muhalefet bozgun havasında olduğu için, liderler "adam kazandı" deyip tüydüğü için ısrarla bu konuyu gündeme getirme görevi Türk Solu'na düşer.

Her seçimden sonra aktroller bu makalelerime twitter da saldırdı. Bir de istatistikten bihaber sözde muhalifler. Aktroller kudurmuş gibi doğrudan küfür eder. Bunlar küfür ettikçe hedefi vurduğumu anlarım. Hayalet seçmen konusu kilit bir konudur. Çokbilmiş (istatistiğin temel kuralları hariç çokbilmiş) sözde muhalifimiz ise "kendinizi kandırmayın, halk böyle oy verdi, muhalefet kendine baksın" diye atar tutar. Bunlara artık kısaca "adam kazandı"cı bozguncular diyorum.

Oysa bu "keskin muhalif"lerin söylediklerinin tersine AKP'den çok muhalefet partilerinin yönetimini eleştirmek için yazılmış makalelerdi bunlar. AKP hırsız. Hırsız hırsızlığını yapacak. Oy hırsızlığı da buna dâhil. Asıl CHP, önceden MHP ve şimdi İyi Parti yönetimleri halka karşı görevlerini yerine getirmeyen partilerdi. Çünkü onlar mücadele verirse bu hırsızlık çetesi seçim gecesi sandıklara çökemezdi. Son seçimde MHP de bu çeteye katıldı.

Hayalet seçmen kavramı şimdi çok yaygın kullanılıyor. Konuyu çok uzatmadan bu kavramdan yıllardır ne kastettiğimi özetleyeyim: Kısacası Türkiye'deki seçmen sayısı nüfus artış hızından çok daha hızlı artmaktadır. Buna "AKP mucizesi" (!) de diyebiliriz. Ve bu eğilim yer yıl artmaktadır. Basit formülü de yeniden yazayım.

Hayalet Seçmen = (Bugünkü seçmen artış sayısı) - (18. yıl önceki nüfus artış hızı)

Ben akademisyen değilim. Bu basit formül elbette düzeltilmeli, iç göç, dış göç, Suriyeliler, yeni vatandaşlar vs. hepsi hesaba katılmalı. Örneğin hayalet seçmen kadar sahte "vatandaş"lar yani Suriyeli seçmenler meselesi de öne çıkmaktadır artık seçim hilesinde. Ancak Hayalet Seçmen sayısı yine de milyonların altına inmez.

Şimdi burada gözümüzün önünde olan üç olayı not ediyorum. Yineliyorum. Hırsızları değil muhalefeti eleştireceğim ve hatta suçlayacağım.

1. Olay: Adam saraya muhtarları topladıkça işi espriye şakaya vurduk. Oysa burada bir oy hırsızlığı çetesi örgütlendi. Hem de bizim sırtımızdan. Muhtarlar gezdirildi, tozduruldu, pavyonlara götürüldü. Yetmedi Avrupa'ya fuhuş turizmine bile götürdüler adamları. Bayii toplantısı gibi. Cep telefonları, tabletler, türlü türlü "hediye"ler dağıtıldı. Bu toplantılara gitmeyi reddeden, hediyeleri kabul etmeyen dürüst muhtarlar üzerinde kaymakam ve valiler kanalıyla nasıl büyük baskılar kuruldu bir bilseniz.

Peki, biz ne yapıyorduk bunlar olurken? Gülüp, dalga geçiyorduk. Adama bak muhtarlardan başka kimseye konuşamıyor diyorduk. Hadi vatandaş bunu diyebilir. Muhalefet partilerin genel merkezleri bu olup bitenden haberdar değil miydi?

Muhalif partiler muhtarlara dayanarak yerelde kurulan AKP için oy hırsızlığı, muhbirlik ve iftiracılık milis çetesini dağıtabilir. Nasıl mı? Çok basit. Kendi muhtar adaylarını seçimlerde çıkararak. CHP ve İyi Parti kendi güçlü olduğu bölgelerde, kendi seçmeninin oy çoğunluğuna sahip olduğu mahallelerde saraya giden muhtar varsa, bu ismi saptar ve bunun yerine dürüst ve vatansever bir muhtar adayını destekler. Görün bakalım bir dahaki seçimde o mahallede saçma sapan hayalet seçmenler ortaya çıkıyor mu?

Ama bu yapıldı mı? Elbette yine yapılmadı. Şimdi çok basit bir soru: Örneğin CHP Kadıköy İlçe Örgütü, Kadıköy'deki hangi mahalle muhtarları Ankara'da haram parayla yapılan saray ve pavyon turlarına katıldı? Saptadılar mı? Muhalif seçmenin oyuyla seçil, onun vergisiyle Ankaralara beleşe git, ona edilen küfürleri alkışla, pişkin pişkin TRT kameralarına el salla, harcırahı cebe indir, akşam da Ankaralı Yasemin'e kadeh kaldır. Yok, öyle yağma! Ama adım gibi eminim ne CHP'nin ne de başka bir muhalif partinin böyle bir çalışması yoktur. Seçmen ne yapsın, kocaman bir mahalle. İlçe kadar nüfusu var. Muhtarı tanımaz. Rastgele mührü vurur. Burada görev muhalefet partilerine aittir. Ancak onların yerel seçimden önce aklına bir tek belediye meclisine kim girecek kavgası gelir.

2. Olay: 31 Mart 2014 seçimlerinde Mansur Yavaş Ankara'yı kazanmıştı. Ancak Kılıçdaroğlu adayına sahip çıkmadı. Hatta iddia ediyorum bazı CHP'liler Melih Gökçek ile anlaştı. O gece 10 bini aşkın solcu ve ülkücü eğilimli genç YSK'nın önüne yığılmıştı. CHP yönetimi her seçim gecesi olduğu gibi o gece de ortadan kaybolunca Mansur Yavaş çaresiz gençlerden evlerine dönmelerini rica etti. İşte biz demokrasiyi o gece geride bıraktık. Oy hırsızları anladılar. "Tamam" dediler "biz her seçim bu işi böyle sandıklara çökerek çözebiliriz, bunlar da gıklarını çıkaramaz."

3. Olay: "Adam kazandı" olayı. Bu iki seviyede ele alınması gereken bir satıştır. Önce Kılıçdaroğlu'nun büyük hatası var. Referandumda ilk kez CHP üzerine düşen görevi yapmıştı ve mühürsüz oy skandalında AKP suçüstü yakalanmıştı. Bu aşamada sivil itaatsizlik ve direniş başlamalıydı. Sadece sine-i milletten bahsetmiyorum. Her alanda direniş. Kılıçdaroğlu'nun bunu yapacak gücü olduğu Adalet Yürüyüşünde ortaya çıkmıştı. Ama o kitleleri toplayıp, sonra da dağıttı. Sonra da gayrimeşru ilan ettiği referandumun ve Anayasa değişikliğinin sonuçlarını kabul ederek, sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki Türkiye'de demokrasi varmış gibi CB seçimlerine girdi. Muharrem İnce'ye düşen artık bunların hepsinin üstüne tüy dikmekti.
24 Haziran gecesi silahlı AKP milisleri vardı sokakta. Muhalif gençler sandıkları korumak istiyordu ama ne Muharrem Beyler ne Meral Hanımlar ne de Kemal Beyler ortalıkta yoktu. Görüyor musunuz 31 Mart 2014'ten beri ne çok şey değişmiş? Her görüşten binlerce muhalif gencin YSK kapısına yığıldığı Türkiye gitmiş daha akşam 19 olmadan kutlama ayağına havalara silah çıkan faşist milisler gelmiş. Bu muhalefet partilerinin kendi kitlelerinin satış öykülerinin sonucudur. Ve olayı Muharrem bağladı. Önce "adam kazandı" dedi, sonra seçim gecesini şaibeli bulan vatandaşlara da "şizofren."

Bu üç olaya odaklanalım. Önemli olan isimler değil. Kemal, Meral, Muharrem... Bunlar detay. Önümüzde bir seçim var. Bakalım bu sefer muhalefet partileri görevini yapabilecek mi? Aynı isimler hatalarını telafi ederse onları neden yargılayalım ki? Ama bu halk size bu şansı daha fazla tanımaz. Bunu da unutmayın. Adınız tarihe faşizme direnen muhalif liderler olarak geçsin, halkı faşizme satan basiretsizler olarak değil.
Ali ÖZSOY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder