23 Aralık 2018 Pazar

ISPARTA ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ “DEVRİM ŞEHİDİ KUBİLAYI ANMA” ORTAK BASIN AÇIKLAMASI




23 Aralık 1930'da Cumhuriyet Devrimi'nin temel taşlarını sarsan, bu toprakların gördüğü en vahşi, en barbar katliamlardan biri ile şehit edilen öğretmen, asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı aramızdan alınışının 88. Yılında bir kez daha anıyoruz. Emperyalizme karşı henüz bitmemiş ve sürmekte olan Kurtuluş Savaşı'nın Menemen'deki mevzilerini canı pahasına savunan Kemalist devrimci Öğretmen-Teğmen Mustafa Fehmi KUBİLAY’I unutmadık- unutmayacağız- unutturmayacağız.
Kubilay olayı, Şeriat özlemi duyan kimilerinin konunun ciddiyetini, yaşanan vahşeti hafife almak için ileri sürdükleri gibi birkaç meczubun işi değil, Cumhuriyete karşı örgütlü planlı gerici bir ayaklanmadır.
Kubilay olayı hiç de abartısız Cumhuriyete yönelmiş bir suikasttır. 1930 yılı 23 Aralığında Menemende yaşananlar dinin siyasete alet edildiğinde neler olduğunu, neler olabileceğini gösteren, ibret verici, anlamlı tarihi bir derstir”
Kubilay’la başlayan, Uğur Mumcu, Necip HABLEMİTOĞLU, M.Yücel ÖZBİLGİN ve onuru için canına kıyan DENİZ YARBAY Ali TATAR’A uzanan, daha nice devrim şehitleri, temiz kanlarıyla Türkiye Cumhuriyetine, Türk devrimine yaşama gücü vermişlerdir.
O gün ve bu gün; Emperyalizm, Türk halkının Cumhuriyet'le birlikte elde ettiği kazanımlara karşı bitmeyen bir saldırı stratejisi uygulayarak irticai hareketlerin arkasında dün sinsice, bu gün açıkça yer almış; bir türlü hazmedemediği " Kurtuluş Savaşı "nın, " Kemalist Devrim "in, " Tam Bağımsızlıkçı Ulus Devlet" temel yapısının bütün dünya ezilen halklarına örnek olmasına tahammül edemeyip çılgına dönmüştür. Bu nedenle Türk halkı üzerinde dinsel ve etnik ayrımcılığın kışkırtılmasını sürekli gündemde tutmuş/tutmaktadır.
Cumhuriyete yönelmiş ilk planlı gerici bir suikast olan Kubilay’ın katledişinden 88 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti, 1919’daki işgal işbirlikçiliği ve Vahdettin’in ihanet çizgisine sürüklenmiştir. Beslendiği ana damarda, mayasında halk düşmanlığı, sahtekârlık, yalan ve faşizm olan, Cumhuriyet yıkıcılığından sabıkalı, haçlı irtica, Kemalist Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin temel dayanak ve direnç noktaları olan  tüm kurumları ölümcül darbelerle ele geçirmiş, ele geçirmekle kalmamış varlıklarını ve işlevlerini ortadan kaldırmıştır.
Yaklaşık 70 yıllık karşıdevrim süreciyle, ülkemiz artık ne bağımsız, ne laik, ne hukuk devleti, ne de demokratiktir. Öyle ki devleti en yüce makamında oturan ve tarafsız olması beklenen kişi; 15 Milyon oy almış ana muhalefet partisi liderini “Bu defa kaçmaya fırsat bile bulamazsın”, Yalnızca TV’de haber sunan bir gazeteciyi “Haddini bilmezsen bu millet patlatır enseni”, Yüksek Mahkeme savcısını “Bir savcı çıkmış, sen kimsin ya?” diyerek tehdit edebilmektedir.
Bu hak, hukuk tanımaz ve meşruiyeti olmayan tutum bizim aynı zamanda bir gerçeği görmemizi de sağlıyor.    İktidarı elinde tutan muktedirlerin her anlamda ve her alanda sıkıştığını, sıkıştıkça en çok korktukları, anayasa ile güvence altına alınmış bir hakkı kullanmak üzere sokağa, meydanlara çıkması olası toplumsal muhalefete, aydınlara, Cumhuriyetten yana olan gazetecilere, namuslu yargıçlara, üniversite gençliğine gayrimeşru yol ve yöntemlerle saldırmaktadırlar.
Ancak unutulmamalıdır ki Emperyalist İşgale, Sömürüye, İhanete, zulme baskıya, hukuksuzluğa, özetle faşizme karşı direnmek her zaman, her çağda geçerli ve meşru bir haktır. Biz bu meşruiyetimizi, haklılığımızdan, hukuktan ve anayasamızdan alıyoruz. 
Bugün ülkenin mutlak bir karanlıkta olduğunu ya da oraya çok yaklaştığını düşünüyor olabilirsiniz. Bilinmelidir ki, toplumlar hiçbir zaman mutlak karanlık içine girmezler. Mutlaka ve kesinlikle ışık zerreleri vardır ve hep olacaktır.
Bu nedenle en koyu karanlıklarda bile yolumuzu görme olanağımız olur
Göz göremezse sağa sola çarpmamak için, insan, yerinde sabit durmayı ve sadece kendini savunmayı seçer. Ülkenin her yerinden kıvılcımlar saçılıyor, her ilimizde her ilçe ve beldemizde çoban ateşleri yükseliyor.  Olduğumuz yerde korkuyu beklemeyelim, gelin beraber görelim, kıvılcımları birleştirip bir ateş yakalım ve bu koyu karanlığı dağıtalım artık...  Her türlü gericiliğe, sömürüye, baskı ve zulme karşı çıkarak, hayır diyerek, isyan ederek, insan aklının ve yaratıcılığının tek güvencesi olan laikliğe sahip çıkarak, faşizmin koyu karanlığını aydınlık güneşli güzel günlere çevirelim.
Kubilay olayı, devrim uğruna, vatan sevgisi ve bütünlüğü yolunda yalnız başına, kuvvet hesabı yapmayan idealist bir vatanseverlik örneğidir.
Şunu asla unutmayalım; her nerede gözü dönmüş, işbirlikçi yobaz bir Derviş Mehmet ortaya çıkarsa, karşısında her zaman dimdik onurlu duruşuyla Türk Devriminin bekçisi bir KUBİLAY, bir MUMCU, bir Ali TATAR bulacaktır.             
Türkiye Cumhuriyeti'ni ve O'nun yüce değerlerini, Kemalist İlke ve devrimleri korumak uğruna, canlarını feda etmekten çekinmeyen, başta devrim şehidimiz Kubilay olmak üzere, tüm şehitlerimizin ölümsüz anıları önünde saygıyla EĞİLİYORUZ. Işığımız oldular, ışıklar içinde olsunlar.

ISPARTA ULUSAL GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU
 

Alevi Kültür Derneği Isparta Şubesi
Cumhuriyet Halk Partisi Isparta İl Örgütü
Cumhuriyet Kadınları Derneği Isparta Şubesi
Eğitim – Sen Isparta
 Eğitim- İş Isparta Şubesi
  Türkiye Gençlik Birliği Isparta Şubesi
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Isparta Şubesi
Ulusal Eğitim Derneği Isparta Şubesi
 Vatan Partisi Isparta İl Örgütü
Y.Kuşak Köy Enst. Dern. Isparta Şubesi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder