Batı
cephesinde askeri dehasını, Lozan’da diplomatik zekâsını, Siyasal yaşamda güçlü
ve saygın devlet adamı karakteri gösteren, Türk ulusunun varlık yokluk
kavgasında vatan savunmasında, her türlü çareye başvuran bir neslin son
temsilcilerinden 2. Cumhurbaşkanımız M. İsmet İnönü’nün bedensel varlığının
aramızdan ayrılışının 45.yılında bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
Henüz
dünyada çoğulcu demokratik sistem var olmuş veya kurulmuş değilken, iktidarın
tüm olanakları elinde olmasına karşın özgür seçimlere giden, dahası bu
seçimlerdeki yenilgisinin ardından büyük bir demokratik olgunlukla 'Benim en büyük zaferim bu yenilgimdir'
diyerek iktidarı devredip muhalefete geçen İsmet İNÖNÜ, sonraki ve günümüz
hükümetleri için onurlu demokrasi dersi veren saygın bir liderdir.
Ne
yazık ki; kan ve irfanla kurulan, insanüstü bir çaba ile yüceltilen Cumhuriyetin
kuruca kadrolarına yönelik saldırılar, cumhuriyet yıkıcılığından sabıkalı,
yağmacı bir kesim tarafından büyük bir utanmazlık, değerbilmezlik ve
bilgisizlikle artarak sürmektedir.
İsmet
Paşa’ya, onun şahsında Mustafa Kemal ATATÜRK’E “utanıp” “sıkılmadan” her
fırsatta saldırmayı “ustalık” sayan, ulusal bilinç ve kimlik yoksunları ele
geçirdikleri iktidarları döneminde, yani son 16 yılda; Emperyalist batıya Lozan
kazanımlarını yok eden yıkım niteliğinde ödünler verebilmiş, “yedi düveli” dize
getiren soylu bir ulusa dünya ulusları karşısında başını
eğdirmiş/EĞDİRMEKTEDİR.
Demokrasi
öğretmeni İsmet İnönü’nün 1956’da TBMM’de, kendilerine iktidar yolunu açan Laik
Demokratik Cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelen Demokrat parti
yöneticilerine; “Arkadaşlar aramızdaki
farkı bilelim. Biz mutlakıyetten bugüne geldik. Siz, bugünden mutlakıyete
gidiyorsunuz” diyordu. Bugün İsmet İnönü’nün büyük bir siyasal erdemlilik
ve demokratik olgunlukla açtığı o yoldan iktidarı ele geçiren, demokrasiyi
içine sindiremeyen bir dinci faşist siyasal kadro ile karşı karşıyayız.
Cumhuriyet’in
65 yıllık demokrasi birikimi yerle yeksan edilmiş, demokratik hak ve
özgürlükleri askıya alınmış, kuvvetler ayırımını, yok sayan otoriter tek kişi
yönetimi, İtalyan - Alman faşizminin ruhunun Türkiye de yeniden
hortlatılmasından başka bir şey değildir.
Faşizmin
ikiyüzlülüğü ve yalana dayanan büyük propaganda gücünü alt etmek, toplumu,
toplumsal muhalefeti uyanık ve diri tutmak, AKP’nin çizdiği siyasi hatta
eklemlenerek, onu taklit ederek, hatta zaman zaman onunla bütünleşerek değil,
Türkiye de hortlatılmaya çalışılan faşizm tehlikesi karşısında “kaya kadar sağlam” durup, direnerek, faşizmi
üreten bataklıkları kurutarak mücadele edilir.
Cumhuriyetin
kuruluşuyla başlattıkları ‘cumhuriyet
parantezini kapatma’ Cumhuriyet’ten rövanş alma, Atatürk Cumhuriyeti'yle
hesaplaşma arzusu ile yanıp tutuşanlardan Atatürk'ün muhteşem eseri olan
Türkiye Cumhuriyeti'ne demokrasi tacını koyan İsmet İNÖNÜ’YÜ anlamalarını
beklemek siyasal saflıktır.
Çünkü vasatlığı, değersizliği, kalitesizliği
yüceltenler; Emperyalist yağmacılığa, ağalara, şeyhlere, köleliğe boyun
eğenler, akıl ve bilime değil hurafeye, inanan din sapkınları, zihinsel bir
çürüme içinde yaşayanlar tam bağımsızlık, ulusal egemenlik, ulusal onur ve
bilinçten yoksundurlar.
Dünyanın
gelmiş geçmiş en büyük savaş ve stratejistlerinden biri olan Atatürk’ün
yanında, yakınında bulunmuş olan İsmet İnönü, Türk ulusunun varlık yokluk
kavgasında vatan savunmasında, her türlü çareye başvuran bir neslin son
temsilcilerindendir.
Üzülerek
belirtelim ki, ülkemizde, Atatürk’e, Cumhuriyete, Türk devrimine “kin” ve
“düşmanlık” besleyenlerin sıkça yaptıkları şey, İsmet İnönü’ye “yerli yersiz”
hücum etmektir. İsmet İnönü’yü eleştirmek başka şeydir, aşağılamak,
önemsizleştirmek başka şeydir.
Ama
unutulmamalı, kimsenin tarihi ve geçmiş zamanı değiştirme olanağı yoktur. Bu nedenle, ne söyleyip yazarlarsa yazsınlar
er ya da geç gerçekler ortaya çıkmakta ve İnönü’nün değeri tarihteki yerini
korumaktadır.
Kağnıyla
kamyonu yendiğimiz kurtuluş savaşının Batı Cephesi Komutanı, Türk'e biçilen
emperyalist elbiseyi, yani Sevr’i yırtıp, Türk ulusun bağımsızlığı ve
özgürlüğünün tapu senedi Lozan’ı tüm dünyaya kabul ettirmedeki katkıları
yadsınamayacak değerde olan “Kaya kadar
sağlam namus ve şeref, çok yüksek ve insan emelinin sınırını aşan bir
vatanseverlik” erdemine sahip olan M. İsmet İnönü’nün bedensel varlığının
aramızdan ayrılışının 45.yılında bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
YÖNETİM KURULU
ADINA: Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL
EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA
ŞUBE BAŞKANI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder