10 Ekim 2018 Çarşamba

ABDÜLHAMİT’İN “ÇALDIR - KAZAN” POLİTİKASI



Abdülhamit çevresindeki hırsızlardan, rüşvetçilerden, yabancılarla işbirliği yapıp komisyon alanlardan, yolsuzluk ve usulsüzlük yapanlardan haberdardı. Kurduğu geniş ve etkili jurnal sistemi, yani gizli istihbarat örgütü, ona her şeyden haberdar olma olanağı sağlamıştı.
Abdülhamit, bir hükümet etme yöntemi olarak, hırsızlık ve rüşveti hoşgörü ile karşılamış ve hatta desteklemiştir.
Abdülhamit, hırsızlık yapan ve rüşvet alan paşaları ve beyleri kendisine bağlayacağına inanmıştır.
Buna, “Çaldır - Kazan” politikası diyebiliriz. Yani, o dönemin bir tür “KAZAN-KAZAN” politikası!
Devlet yönetimindeki hırsızlar ve rüşvetçiler de KAZANIYOR, onların hırsızlıklarına, rüşvetçiliklerine göz yumarak ipleri elinde tutan Abdülhamit de KAZANIYORDU!
Bu ilişkilerin yakın tanığı olan İngiliz yazar Joan Haslip, Abdülhamit’in “Çaldır - Kazan” politikasını şöyle anlatmaktadır:

“Bazı devlet adamlarının rüşvet ve yolsuzluklarına tepki gösteren, onları eleştirme cesaretinde bulunan Padişah’a bağlı kimseler, uydurma bahanelerle uzak vilayetlere sürgün edilirken; Hıristiyan dönmeler, padişaha yanaşmanın yolunu bulmuş maceracı Avrupalılar ve kurnaz Araplar servet sahibi oluyorlar ve bir gecede paşalığa terfi ediyorlardı.
Padişah, ahlâksızlıklarıyla alay edebilmek için nâzırlarının (Bakanlarının) yolsuzluk yapmasını beklerdi. Örneğin, yaşlı Bahriye Nâzırı’nın (Denizcilik Bakanı) hırsızlıklarından sık sık söz ederdi. Öte yandan ihtiyar nâzır, Padişah’a karşı yapılacak bir isyanda yer almaması için Türk donanmasını hareketten yoksun bir halde Haliç’te tuttuğundan dolayı makamını koruyordu.
Bir gün Abdülhamit’e, meşhur bir hokkabazın yemek çatallarını yuttuğu hakkındaki hünerleri anlatılmıştı. Abdülhamit, hemen cevap vererek, bunda o kadar büyük bir hüner görmediğini, çünkü Bahriye Nâzırı’nın hiçbir rahatsızlık duymadan koskoca savaş gemilerini yuttuğunu söylemişti.
Avrupalı ziyaretçiler, Abdülhamit’in ikiyüzlülüğü karşısında şaşırmışlardı. Huzurundaki nâzırlara ve yüksek memurlara çokça iltifat ettikten sonra, onlar salondan çıkınca arkalarından hemen onları alçaklık ve namussuzlukla suçlardı. Ama ayrıca da bir birleri aleyhine kendisine bilgi vermeleri için, onları okşayarak sıra ile dinlerdi.” (Kaynak: İsmail Rüştü Aksal’ın TBMM’dek beyanatını aktaran Kemal Karpat, “Türk Demokrasi Tarihi”, İstanbul, 1967, sayfa 241)

Değerli Dostlar,

16 yılı aşkın AKP iktidarı döneminde de Abdülhamit’in “ÇALDIR – KAZAN” politikası uygulanmıştır.
Bunun örneği çoktur, ama ben sizlere sadece iki olayı sunacağım.

15-17 Aralık 2013 günü Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapıldı.
İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler; Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan; işadamları Ali Ağaoğlu, Rıza Sarraf ve Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir’in de aralarında yer aldığı 89 kişi gözaltına alındı.
Bu kişilere “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçlamaları yöneltildi.
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan ise Recep Tayyip Erdoğan’dı.
17 Aralık operasyonunun görüntülü ve sesli tapeleri televizyon kanallarında yayınlandı. Ayakkabı kutlularındaki dolarlar, para kasaları, para sayma makineleri, yedi yüz bin liralık kol saatleri, Başbakan Erdoğan’ın oğluyla yaptığı iddia edilen telefon konuşmasının ayrıntıları TV ekranlarından odalarımıza boşaltıldı…
Oğulları tutuklanan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile İçişleri Bakanı Muammer Güler, bakanlık görevlerinden istifa etti.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, NTV canlı yayınında, “Soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan’ın talimatıyla yapıldı. Başbakan’ın istifa etmesi gerekir!” dedi. Açıkça, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı işaret etti!
Rüşvet alanlardan biri olarak gösterilen, İslam’ın kutsal kitabı Kuran’ın ayetleriyle alay edip “Bakara makara” dediği iddia edilen Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış görevinden alındı.
Rüşvet ve yolsuzluğa adı karışan dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilip yargılanmasına yönelik önergeler Meclis’te reddedildi.
10 Ağustos 2014’de yüzde 51,8 oy alan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı seçildi.
17 Aralık tapelerinde konuşmalarının olduğu iddia edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, milletvekili olarak Meclis’e girdi, daha sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15-17 Aralık 2013 operasyonlarını, Fethullah Gülen tarafından AKP iktidarına karşı düzenlenmiş bir “sivil darbe” olarak ilan etti.
Rüşvet alanlar KAZANMIŞTI. Cumhurbaşkanı Erdoğan da KAZANMIŞTI.
Tek kaybeden Türk milleti olmuştu.
Sultan Abdülhamit’in “ÇALDIR-KAZAN” yöntemi başarıyla uygulanmıştı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, AKP hükümetinin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı “paralelci”, yani Fethullah Gülenci olarak suçladı.
Bu suçlama karşısında Bülent Arınç şunları söyledi:
“Seçimlerde oy isterken bu yapının (yani Gülencilerin) kucağına oturmuştur. Bu yapıya (Yani Fethullah Gülen Cemaatine) Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir. Zengin işadamlarına okullar satmıştır. İmar planlarında değişiklikler yapmıştır. Kimin havlayacağını biliriz. Gökçek ile 100 konuyu 8 Hazirandan itibaren ömrüm vefa ederse konuşmak isterim.”
Bu aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan devreye girdi, her ikisine de “susun!” dedi. İkisi de suspus oldular..
Daha sonraları Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstifa et!” emrini verince Melih Gökçek görevinden istifa etti.
Sonuç olarak; rüşvet alanlar, Ankara’yı parsel parsel satanlar, imar planlarında usulsüzlük yapanlar, Fethullah Gülenciler KAZANDI Bu kişileri buyruğu altında tutan Cumhurbaşkanı Erdoğan da KAZANDI!
Tek kaybeden yine Türk Milleti olmuştu.
Sultan Abdülhamit’in “ÇALDIR-KAZAN” yöntemi bir kez daha başarıyla uygulanmıştı.

AKP yöneticilerinin Osmanlı Sevdalısı olması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sultan Abdülhamit’i kendisine “Rol Model” alması boş yere mi sanıyorsunuz?

Yılmaz Dikbaş
10 Ekim 2018, Çarşamba
0532 233 31 52

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder