Sayı:2017/006
Konu: “6 Mart Atatürk’ün Isparta ya
gelişi” 06 Mart 2017
Kod: 32.011.159
BASIN AÇIKLAMASI
(Hangi
Yüzle Karşılayacaksınız ATATÜRK’Ü?)
6 Mart
1930 Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Isparta’ya geliş tarihidir. 6 Mart 2017 yani
Atatürk’ün Isparta’ya gelişinin 87. Yıl dönümü. Isparta da 1976 yılından bu
yana 6 Mart günü bu günün anısına törenler düzenlenir. Gösterişli, şekilci,
Protokol e dâhil zevatın içeriği boş, övgü söylemleri ve göstermelik kimi
etkinlikler dışında öze ilişkin hiçbir şeyin yapıladığı törenlerdir bunlar.
Sanki
6 Mart 1930 günü Gazi Mustafa Kemal Atatürk Isparta’ya turistik geziye gelmiş
gibi anılır,
anlatılır. Sonra da hiçbir şey olmamışçasına, kimilerinin zoraki/görev gereği
olarak katıldığı törenler biter. Bir sonraki 6 Mart’a kadar unutulur.
Öncelikle
anımsatmakta yarar var, Gazi Mustafa Kemal Atatürk elindeki olanaklarla değil,
yaratması gereken olanaklarla düşünürdü.
Atatürk 1919 -1935 yılları
arsındaki süreci şöyle tanımlıyor.
“Uçurum kenarında
yıkık bir ülke... türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... yıllarca süren savaş..,
ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanılan yeni vatan, yeni sosyal yaşam,
yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler... işte, Türk genel
devriminin bir kısa diyemi...”
Atatürk yurt gezileri; “yeni
vatan, yeni sosyal yaşam, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler”
in yerleşip yaygınlaşması, gelişip yücelmesini yerinde görmek, eksilikleri
gidermek, yeni olanakların yaratılması için gereken önlemleri almak amaçlıydı
6 Mart 1930 Isparta ziyareti de belirttiğimiz bu
amaca yönelikti. Bu ziyaret sırasında Isparta da yaşamsal değerde üç önemli dev
yatırım planlanmıştır
1.
Isparta da ilk Gülyağı fabrikası,
2.
Keçiborlu’da Kükürt fabrikası
3.
Isparta da (daha sonra Sümerbank
Halıcılık adını alacak olan) İplik Fabrikası.
Her üç yatırım kısa süre
içerisinde gerçekleştirilmiş ve Isparta ya, Isparta ekonomisine, Isparta’nın
sosyal- kültürel yaşamına büyük, yadsınamaz katkılar sağlamışlardır.
Hiç
bir zaman Atatürkçü olmayan, Görev gereği Atatürk’ü savunurmuş gibi yapan Gösterişli,
şekilci, tören Atatürkçüsü Protokol e dahil zevata bir yurtsever Ispartalı sorarsa;
1911 de yapılan, kurtuluştan sonra
millileştirilen İzmir den- Isparta’ya uzanan "Gazi’yi
Isparta’ya getiren Demiryolunun bugünkü hali nedir? Diye.
“Artık üretmiyoruz, yalnızca
tüketiyoruz. Bu nedenle taşınacak, ihraç edilecek bir şeyimiz de kalmadı. Batılılar tarafından üretilen araçları
kullanıyoruz. Benzinini – Mazotunu da çuvallar dolusu dolar ödeyerek yabancılardan
alıyoruz. Bu nedenle Demiryollarını “Çürümeye
bıraktık” demek dışında bir yanıtınız olabilecek
mi?
Peki, yokluk ve yoksulluk içinde 17 Şubat 1934 tarihinde
Sümerbank ile İş Bankası 300,000 TL sermayeli Keçiborlu Kükürtleri T.A.Ş. Yeni Keçiborlu Kükürt Fabrikasını ne
yaptınız?
“1400 kişinin çalıştığı, ilçenin
ekonomisine, sosyal- kültürel yaşamına canlılık kazandıran, GSMH 1117,0 milyon
TL katkı sağlayan Bu fabrikayı 1994 yılında “ithalatçı(dışalım yapan)
firmaların, dışarıdan ucuz kükürt ithal etmelerini serbest bıraktık. Böylece
Keçiborlu Kükürt Fabrikasının zarar etmesini, bu nedenle de kapatılmasını
gerçekleştirdik. Şimdi tüm kükürt dışarıdan döviz karşılığı satın alınıyor
artık. Yani kükürt üretmekten de vazgeçtik” dışında bir yanıtınız olabilir mi?
Devam
edelim ve Amerikan dolarlarıyla,
AB fonlarıyla beslenip, Cumhuriyet Devrimiyle
inşa edilen kamu mülkiyetinde olan ne varsa özelleştirme adı altında kamu
mallarını yağmalatan, resepsiyon, mesaj, balo, tören Atatürkçülerine soralım.
Gülyağı
Fabrikasının Fransız – Amerikan şirketlerine peşkeş
çekildiği dönemde siz başka
bir ülkede mi yaşıyordunuz?
Ya! 6
Mart 1930 da kuruluşu kararlaştırılan, 1935’te çalışır duruma getirilen Sümerbank Halı ve iplik Fabrikasına ne oldu?
Türkiye
Cumhuriyeti'nin Halk tasarrufuyla oluşturulmuş ilk kamu yatırımlarından biri
olan İplik Fabrikası (1943 yılında Sümerbank Halı ve iplik Fabrikası) Atatürk'ün
ekonomik devriminin mihenk taşı olan bu fabrikaya ne oldu?
Önce Fabrikayı besleyen ana damarlar
kurutuldu. 1987 yılında Sümerbank tüm kurum ve kuruluşları ile birlikte “Kamu Ortaklığı İdaresi”ne devir edildi. İşlevleri devlet eli ile ortadan
kaldırılan, halıcılığımızın lokomotifi olan Isparta
Bölge Fabrikası 2008 yılında kapatıldı ve makine parkı hurdaya ayrıldı. Daha sonra Yalvaç Belediyesi’nin
açtığı tesise verildi. Sadece Tescilli
Markası satıldı.
Böylece Isparta ve halıcılıkta önemli olan
yöreler için sosyal ve ekonomik olarak halıcılığın itici gücü olan ve büyük bir
boşluğu dolduran kuruluş yok edildi. Bu karar ile kökleri Osmanlı dönemine dayanan
halıcılığımızın en büyük destekleyici tesisi ve Isparta’daki 200 yıllık
uzmanlığı ve hafızası yok edildi.
Aslında yok edilen yalnızca Sümerbank değil Atatürk Cumhuriyeti
ve ulusal devlettir.
Tüm bunlar olup biterken tören
Atatürkçüleri, 6 Mart Atatürkçüleri ne yapıyordu? Bir hatırlayalım hele; ülkeye daha çok yabancı sermaye gelsin, Avrupa Birliği’ne
girelim, girmek için istedikleri her şeyi yapalım, gerekirse Kıbrıs’ı da
verelim, isterlerse Güneydoğu onların olsun, Amerika’ya inanalım, Avrupa’ya
güvenelim. Devletçilikten vazgeçelim. Kamu yatırımlarını özelleştirelim.
Daha bitmedi. Bu aymazlar;
Milliyetçilikten
vazgeçip işbirlikçi oldular,
Laiklikten vazgeçip “çarşaf da Türk kadınının
değeri” dediler.
Atatürk’ten
beslenmediler, Atatürkçülüğü, Atatürk’ten
değil, AB devşirmesi, NATO aydını, Kürt Said beslemelerinden öğrenmeyi
yeğlediler.
Altmış yıl önce Türkiye’yi “Küçük
Amerika” yapacaklarını ilan ettiler.
Kemalist Devrimle inşa ettiğimiz ne
varsa yıkıp yok ettiler.
Dünya sermayesi ile işbirliği içinde
ekonomide, eğitimde ve sağlıkta özelleştirme saldırısıyla, Cumhuriyet’in elde
kalan son kalelerine de düşmana teslim ettiler.
Belki
okurlar ve utanırlar düşüncesi ile Tören Atatürkçüsü zevata Atatürk’ün şu
sözlerini bir kez daha yineleyelim.
“Ahmaklar,
memleketi Amerikan mandasına, İngiliz koruyuculuğuna bırakmakla kurtulacak
sanıyorlar. Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca
devam edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar.
Oh ne
ala! Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız! Bu ne
gaflet, bu ne körlük, bu ne budalalık. İstanbul’un yüce kişileri de bu fikirde.
İçlerinden biri çıkıp da ya istiklal ya ölüm diyemiyor.”
Başta sorduğumuz soruyu bir
kez daha soralım “Hangi Yüzle Karşılayacaksınız ATATÜRK’Ü?”
YÖNETİM KURULU ADINA: Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder