15 Ocak 2017 Pazar

Referandum da açık oylama ile yapılacak!


TBMM'de başkanlık sistemine geçişi öngören anayasa değişikliği oylamaları anayasadaki açık hüküm gereği gizli yapılması gerekirken AKP tarafından açık oylamaya çevrildi.

Her şeyden önce belirtmek gerekir ki açık oy kullanan milletvekilleri bu davranışlarıyla iradelerini ortaya koymuş olmuyorlar, iradelerinin ipotek altında olduğunu ilan ediyorlar.

AKP grubunun rehin alınmış olduğu görülüyor. Bylock kullanan milletvekilleri üzerine ortaya saçılan dedikoduların ne kadar doğru olduğunu, kaç milletvekilinin bu durumda olduğunu bilemiyoruz.

 Ancak AKP'lilerin korkmaları için Bylock kullanmış olmaları gerekmiyor. 17-25 Aralık sürecine kadar geçen yıllar boyunca Fethullah Gülen cemaati ile içli dışlı olmamış, bu cemaatle "FETÖ üyesi" olmakla suçlanacak derecede irtibat ve iltisak içinde olmamış AKP'li milletvekili bulmak kolay olmasa gerek.

Sırf cemaatin sendikasına üye oldukları, cemaatin dershanesine gittikleri ya da Bank Asya'da hesapları olduğu için açığa alınıp ihraç edilen on binlerce kişi varken, haliyle AKP grubunda olup da "beni kimse FETÖ üyesi olmakla suçlayamaz" diyebilecek bir cengâver de yok. Dolayısıyla AKP milletvekili için anayasa değişikliğine ilişkin kanaati ne olursa olsun kabine girip gizli oy vermek bile büyük bir risk haline geliyor. Bir kişi bile kabin dışında oyunu kullanınca, evet oyu verdiğini belli edince, diğerleri de onun gibi hareket etmek zorunda...



AKP'liler isteyenin açık oy kullanmasında herhangi bir sakınca yoktur diyor. Hukukçuların üzerinde ittifak ettiği görüş ise gizli oylamanın feragat edilebilecek şahsi bir hak olmadığı yönünde. Bu görüş haklıdır. Üstelik gizli oy kullanmak kişisel bir hak olarak değerlendirilse bile durum değişmez. Zira tek bir kişinin bile açık oy kullanması diğerleri için "sen neden gizli kullanıyorsun" sorusunu gündeme getireceğinden ve baskı oluşturacağından oy veren diğer kişilerin hakkının ihlali anlamına geliyor. Tüm bu sebeplerden fiilen açık oylamaya dönüştürülen anayasa değişikliği oylamalarının geçersiz kabul edilmesi gerekiyor.



Ancak mesele sadece anayasa değişikliği oylaması ile sınırlı değil. Dahası bu tartışma özünde bir hukuk tartışması da değil. Anayasa değişikliği oylamaları Erdoğan ve AKP tarafından inşa edilmekte olan istibdat rejiminin ayak sesleridir. Eğer bu şekilde devam eder ve anayasa değişikliği bir şekilde referanduma götürülürse Türkiye bir daha burjuva demokrasisi sınırları dâhilinde bile hür bir seçim yapamaz. Evet, böyle giderse olası anayasa referandumu da açık oylama ile gerçekleştirilir! Daha sonra yapılacak genel, yerel, cumhurbaşkanlığı vb. tüm seçimler de açık oylama ile yapılır. Hatta daha ileri gidebiliriz ve diyebiliriz ki açık olması gereken oy sayımı da gizli hale gelir. Gizli oy açık tasnif ilkesi, açık oy gizli tasnife dönüşür.



Nasıl mı? AKP'li milletvekillerinin açık oy kullanarak yaptığı davranışın referandumda AKP seçmenleri tarafından gerçekleştirildiğini düşünelim. Normalde bırakın oyunu açık kullanmayı, oy kabinine cep telefonuyla girmek bile yasak. Sebebi de gayet açık. Seçmen iradesi üzerinde herhangi bir baskı oluşmasını engellemek. Sırf gizli oylamaya ilişkin yerleşik hale gelmiş bu uygulamaya bakmak bile meclisteki oylamanın baskı altında yapıldığını ve geçersiz olduğunu görmeye yeterdi. Ne var ki referanduma OHAL koşullarında gideceğiz.

AKP'lilerin mecliste yaşananlardan güç alarak "açık evet oyu kullanma" girişimine belki Şişli'de, Bakırköy'de, Kadıköy'de direnirsiniz ve bunu engelleyebilirsiniz. Peki ya AKP'nin yüksek oy aldığı geri kalan yerler? Ayrıca seçmenlerin bir referanduma gidildiğinde oy verip evine dönmek dışında ek olarak direniş yapmak gibi bir yükümlülüğü olabilir mi? AKP'nin baskın olduğu bir seçim bölgesini düşünün. Evet’ çiler sandığa gelip açık oy kullanıyorlar. Kabine girmeyi tercih edenlerin ise "hayır" verdiğine dair kaçınılmaz bir izlenim oluşuyor. Ve bu izlenim, Kanun Hükmünde Kararnamelerle sorgusuz sualsiz insanların ihraç edildiği, kitlesel açığa almaların gerçekleştiği bir OHAL ortamında oluşuyor! “Hayır” oyu vermek 12 Eylül'den beri hiç bu kadar zor olmamıştır herhalde! İşte size açık oy!

Aynı şeyi sayımda da göreceğiz. Oy sayımlarının şeffaf ve açık gerçekleşmesi kuraldır. Peki ya hayır oyuna sahip çıkmak isteyen insanlar gördükleri usulsüzlükleri gündeme getirdiklerinde, provokasyon yapmakla hatta terörist, PKK'lı, FETÖ'cü vb. diye suçlanıp baskıya uğrar, darp edilir hatta gözaltına alınırsa ne olacak? Öyle şey olmaz diyebilen var mı? Buyurun size gizli tasnif!



Bugün Türkiye, bir anayasa değişikliği oylamasına değil bir istibdat rejimi inşasına tanık oluyor. Burjuva demokrasisinin şekil şartları anlamında hür seçimler tarih olmak üzere. Bundan sonrası Erdoğan'ın çok eleştirdiği baba oğul Esad'ların yüzde 80'lerle, 90'larla kazandığı seçimler kabilinden olacak. Meclisteki burjuva muhalefeti bu gidişatı durduracak bir dirayet, kararlılık ve bilinç içinde değil.

 İhanet, diktatörlük gibi sözler havada uçuşuyorsa ortada meclis kulisinde çay içerek halledilmesi mümkün olmayan bir sorun var demektir.

Ülke son sürat istibdat rejimine doğru giderken, kuliste Binali Yıldırım'la çay içip espri yapan CHP'lilerin hiç de komik olmadıklarını söylemeliyiz. Türkiye'nin emekçi halkı daha önce hangi partiye oy vermiş olursa olsun, bu istibdat rejimi inşasına dur demelidir. Bunun için de burjuva parlamentarizminin sefaletine değil kendi gücüne güvenmeye başlaması gerektiği tüm açıklığı ile ortadadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder