Adana’da, Süleymancılara
ait bir yurtta çıkan yangında, 11 çocuğumuz ve bir görevli yanarak yaşamlarını
kaybetti.
Peki, buralara nasıl
geldik?!
AKP
TOKİ’yi devlet içinde devlet yaptı.
TOKİ
yasalarla dokunulmaz hale getirildi.
İstediği
yere istediği binaları yaptı.
Devlet
içinde devlet olan TOKİ, OKUL YAPMADI.
Yurt
yapmadı.
Çünkü AKP
politikası, eğitimi piyasalaştırmak, devlet kontrolünden çıkarmak istiyordu.
Türkiye’de
okul ve yurt açanların %90’ı tarikat ve cemaatlerdir.
Bu
tarikat ve cemaatler T.C. Devleti ve Atatürk ile sorunludur.
Tıpkı AKP gibi...
Şeyhler ve Cemaat
önderleri, tarikatların kapatılmasının nedenini; “din düşmanlığı” olarak
yorumlarlar.
Yani, yalan
söylerler.
İftira ederler.
Oysa, tekke ve
zaviyelerin kapatılış nedeni; Şeyhlerin ezici çoğunluğunun, Kurtuluş Savaşı ve
öncesinde, itilaf devletleri ile işbirliği yapması ve ihanet
odağı haline gelmesidir.
Tarikatlar din
öğrettikleri için değil, milletin dinini, millete karşı, “vurucu
silah” olarak kullandıkları için kapatılmıştır.
AKP bilerek ve
isteyerek yurt yapmadı.
İmkanı
olmayan vatandaşlar, çocuklarını tarikat ve cemaat yurtlarına vermeye mecbur
kaldı.
Tarikat
ve cemaatlere ait yurt ve okulların denetimlerini de bir anlamda engellediler.
Süleymancılar adını,
Süleyman Hilmi Tunahan’ın adından alır.
Süleyman
Hilmi Tunahan Nakşi şeyhidir.
1959 yılında vefat
ettiğinde, yerine kimseyi bırakmamıştır.
Tarikat
anlayışına göre velayet bitmiştir.
O
tarihten sonra Süleymancılık cemaate dönüşmüştür.
Süleymancılık, Antalya
bölgesinde çok etkilidir.
Antalya’da Süleymancıların
desteğini almayan siyasetçi seçim kazanamaz.
Köylüler,
ilkokuldan sonra çocuklarını Süleymancıların yurduna teslim eder.
Çünkü başka türlü
okutma imkanları yoktur.
Süleymancılar,
seçim dönemlerinde siyasi partilerle pazarlık eder, oylarını paraya dönüştürür.
Kurban bayramı
öncesi esnafı tek tek gezip kurban sözü alırlar.
Aslında, vermeye
mecbur bırakırlar.
Tanık olduğum bir
olayı aktarayım:
Süleymancıların
yurdunda yetişmiş bir esnafa bir kurban yazdılar.
Esnaf kurban
parasını verdi.
Belli bir süre sonra
kurban parasını vermedin diyerek gene aldılar.
Esnaf “lanet
olsun” deyip gene verdi.
Ve aynı kurbanın
parasını üçüncü defa istemeye kalkınca, esnaf kafayı sıyırdı.
Süleymancıların
camisi ayrıdır.
Süleymancı
olmayan imamın arkasında namaz kılmazlar.
Bu bölgede bir
cenazeniz olup, Süleymancı hocaların eline düşenlerin vay haline.
Ellerinde
hesap makinesi, ölenin namaz borcu hesaplanır.
Sizlere şaka gibi gelebilir
ama, maalesef gerçekleri yazıyorum.
Diyelim ki ölen kişi
60 yaşında.
Ölen kişi hiç namaz
kılmamış gibi, 53 yıl 365 ile çarpılır.
Çıkan gün sayısı 5
ile çarpılır.
Çıkan rakam, her
vakit namaz için kendi biçtikleri TL miktarıyla çarpılır ve sonuç cenaze
yakınının eline tutuşturulur.
Ve o miktar para
tahsil edilir.
Yani, Allahlığa
soyunarak, şirk üzerinden din satıyorlar.
Süleymancıların
lideri Ahmet Arif Denizolgun bu yıl, Eylül ayı başında vefat etti.
Kız
çocuklarının okutulmasını tasvip etmediği söyleniyor.
Denizolgun,
Ulaştırma Bakanlığı yapmıştır.
Devlet Güzel
Sanatlar Akademisi Mimarlık bölümü mezunudur.
Aynı zamanda
Colombia Üniversitesi İş İdaresi Bölümü mezunudur.
Bunlar
kendileri en iyi okullarda, AB-D’de okurlar.
Çocuklarını
okuturlar.
Bağlılarına da; “çocuklarınızı
okutmayın” derler.
ABD adına
etki ajanlığı yapan bir ABD ajanı itirafında ne diyordu?!
“Bütün
Anadolu’yu gezip, Köy Enstitüleri aleyhinde anti propaganda yaptık.
Çünkü
2000 yıllarına gelindiğinde Türkiye’nin genç nüfusu büyüyecek.
Köy
enstitüleri dursaydı, bu gençliğin alacağı eğitim ülkemizin çıkarları açısından
tehlikeli olurdu.”
Türk Milleti, cehaleti
öğütleyen, Türklerin din anlayışı olan Maturidiliğe karşı ılımlı islamı, yani
Selefiliği savunan, Atatürk düşmanlığı yapan kim varsa, o kişi veya
oluşumlara şüphe ile bakmalıdır.
Çünkü, bir devlet
veya devletler adına etki ajanlığı görevi yapma olasılığı çok yüksektir.
Ve Süleymancı
yurtlarında Atatürk düşmanlığı aşılanır.
Süleymancılar
Atatürk’ü asla sevmez.
Siyonist
Yahudilerin; “Türkiye’de 72 tarikatı biz kurduk.” (Ramazan Kaan Kurdoğlu)
itirafı önemsenmelidir.
Tarikatların
içine sokulmuş, Yahudi mistizmine ait Kabala öğretileri iyi incelenmelidir.
Tarikatler
ve cemaatler müritlerini dünya vatandaşı yapar.
Kimliğini
unutturur.
Direncini
ve milli değerlerini kaybetmiş, uyuşmuş yığınlar oluşturan tarikat ve cemaatler,
Emperyalist devletlere kullanışlı eleman yetiştirir.
Ne güzel değil mi?!
Tarikat
ve cemaatlerin Atatürk düşmanlığı çok iyi irdelenmelidir.
Gazi
Mustafa Kemal Atatürk demek, Kurtuluş savaşı demektir.
Gazi
Mustafa Kemal Atatürk demek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti demektir.
Kurtuluş
Savaşı'na düşmanız diyemeyenler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne düşmanız
diyemeyenler, düşmanlıklarını Atatürk’ün kimliği üzerinden sürdürüyor.
Gazi
Mustafa Kemal Atatürk değersizleştirilirse, meşruluğu tartışmaya açılabilirse,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de meşruiyeti tartışılır.
Sahi, ABD
Lozan Anlaşması'yla çizilen Doğu ve Güneydoğu sınırlarımızı kabul etmemişti değil
mi?!
Ülkemizde
yaşanan hiçbir ihanet tesadüfi değildir.
İhanet odaklarının
ambalajını kazıyın.
Altından mutlaka
emperyalist devletlerinin mührü çıkar.
Nihayetinde AB-D
AKP’yi iktidara taşırken; “Atatürk’ü en radikal şekilde reddedin” talimatı,
pardon, tavsiyesi vermiştir.
1960 yıllarında İngiliz
Tarihçi Toybee’in tavsiyesi şudur:
“Türk
Müslümanlığı olan Maturidilik, bilimle barışıktır.
Ve
Türkler her an Atatürk gibi bir asi çıkarma potansiyeline sahiptir.
Önlemi
şimdiden alınmalıdır.”
2010
yılında Pentagon raporlarında şu yazıyordu: “Türkiye’de Müslümanlık bizim için tehlike olmaktan
çıkmıştır.”
Bunları
bilmeden, tarikatların görevini ve Atatürk düşmanlığının nedenini anlayamayız.
Süleymancılar
FETÖ sonrası, sadece yurt değil, okul da yapmaya soyundular.
Emperyalizm,
kullandığı maşayı deşifre ederken, yerine mutlaka yenilerini de ikame etmiştir.
Bu yazıdan sonra,
tarikatlar hakkında seri yazılarımı devam ettireceğim.
Çünkü tarikatlar
bu ülkeye karşı kullanılan Truva atları haline gelmiştir.
(Zahide UÇAR)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder