Avrupa Birliği
(AB) hükümeti, 1998 – 2002 sürecinde, Ankara’daki AB Delegasyonunun başında
“Büyükelçi” unvanıyla kadın diplomat Karen Fogg’u görevlendirmişti.
Karen Fogg,
AB’nin Türkiye’deki baş casusuydu.
Karen Fogg’a
verilen görev, Türk tarihini altüst etmekti.
Özellikle de
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Devrimleri tarihi, tüm gerçekler yok sayılarak
yeniden yazılmalı, Türk çocuklarına okullarda öğretilen tarih saptırılmış yeni
kavramlarla anlatılmalıydı.
Peki, neydi bu
yeni saptırılmış kavramlar?
·
Çanakkale Savaşı’nda Mustafa Kemal yoktu!
·
Kurtuluş
Savaşı diye bir savaş olmamıştı! Yunanlıların İzmir’i, İtalyanların Antalya ve
civarını, Fransızların Adana, Mersin ve çevresini işgal etmiş oldukları doğru değildi!
·
İstanbul;
İngiliz, Fransız ve İtalyan askeri güçleri tarafından işgal edilmemişti!
·
Çanakkale
Savaşları ve Kurtuluş Savaşı sırasında binlerce Türk askerinin şehit olduğu
bilgisi doğru değildi!
·
İngiliz
Kralı’na “sığınma” talebinde bulunup bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan
kaçan son Osmanlı padişahı Vahdettin hain değil, tam tersine vatansever büyük
bir liderdi!
·
Mustafa
Kemal Atatürk’ün devrimler yapmış olduğu bir uydurmaydı!
·
Atatürk,
“yazı devrimi” adı altında Arap alfabesini kaldırıp Latin alfabesini
alarak Türk toplumunu köklerinden koparmış, kültürünü yok etmişti!
·
Türkiye’de
gerekli devrimleri Osmanlı Padişahları yapmıştı!..
Peki, AB casusu
Karen Fogg Türk tarihini nasıl ve kimlerin yardımıyla böylesine altüst
edecekti?
Karen Fogg,
para karşılığı bazı gazetecileri iğfal etti, onları bu amaç doğrultusunda ajan
olarak kullandı.
İşte, Karen
Fogg’un emrinde çalışmış ajan gazetecilerin bazıları:
Mehmet
Ali Birand, Şahin Alpay, Prof. Dr. Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Prof. Dr. Eser
Karakaş, Metin Münir, Murat Yetkin, Cüneyt Ülsever, Oral Çalışlar, Ahmet Sever,
Lale Sarıibrahimoğlu, Ferai Tınç, Sami Kohen, Semih İdiz, Zeynep Göğüş, Mithat
Melen, Mim Kemal, Emine Uşaklıgil, Özgen Acar.
Karen Fogg, “tatlım,
canım, sevgilim” diye hitap ettiği bu yerli casusların lideri Mehmet Ali
Birand’a açık banka çeki yolluyor, istediğin miktarı çeke yazabilirsin diyor ve
soruyordu:
“Türk tarihinin
hakkından nasıl geleceğiz, tatlım?”
AB casusu Karen
Fogg’un yönetiminde yerli ajanlar hemen işbaşı yaptılar, yoğun bir çalışmanın
içine daldılar.
Peki, sonuçta
Karen Fogg amacına ulaştı mı?
Yerli
casusların yardımıyla Türk tarihinin hakkından gelebildiler mi?
Bu sorunun
yanıtını sizlere, aşağıdaki haberle sunuyorum.
Eğitim-İş Genel
Başkanı Veli demir açıklıyor:
“Milli Eğitim
Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, 2016-2017 ders yılından başlamak üzere
ortaöğretimde okutulacak ‘Tarih Dersi Öğretim Programı’nı taslak olarak
yayınladı.
Programda
Atatürk’ten Kurtuluş Savaşı’ndan, Cumhuriyet Devrimlerinden söz edilmediği
gibi, Osmanlı devletinin öne çıkarıldığı yapay bir tarih anlayışının
dayatıldığı gösterilmektedir.
Hazırlanan
program göstermektedir ki, lisede tarih öğretimi tarihsiz bir öğretim olarak
düşünülmektedir.
Birkaç gün önce
yandaş sendikanın ifade ettiği biçimde öğretim programı Kemalizm’den yani
Atatürkçü düşünceden soyutlanmaya çalışılmış, çocuklarımızı Atatürk ve onun
devrimlerinden arındırmak isteyen bir anlayış programa yerleştirilmiştir.
Türkiye’de tarih dersi Atatürksüz, Cumhuriyetsiz ve devrimsiz olamaz.
Taslak program,
tarih dersi niteliğinden çok inanç öğretisi, ekonomi, sosyoloji ve bazen de
İslam felsefesi özellikleri taşımaktadır.
Yapılmak
istenilen asıl şeyin, tarih dersinin mevcut içeriğiyle ilgili bir hesaplaşma
olduğu gözlemleniyor.
Programın
genelinde ilk göze çarpan ‘Yeni Osmanlıcı’ düşüncenin ağırlık kazanmış olması,
ulus devlet modelinin göz ardı edildiği, kronolojik değil tematik olması
gerektiği savıyla hazırlanmış, öğretim programında Türkçe kullanmamaya özel bir
önem gösterilmiştir.
Atatürk’ün
dediği gibi, “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana
sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir durum alır.’”
Değerli
Dostlar,
Her gün medyada
dinlemekten, izlemekten bıktığımız siyasi didişmeler asıl gerçeğin üzerini
örtmektedir.
Hedefte Türk
Milleti vardır!
İç ve dış
düşmanlar Türk’e karşı birleştiler!
Diliyle,
tarihiyle Türk’ü bu topraklardan silmek istiyorlar!
Bu yalın
gerçeğin karşısında hâlâ “Yenilmedik dimdik ayaktayız!” diyen sözde
Atatürkçülere ne demeli?
Onlara, siz “Türk’ten
yana mısınız yoksa Türk’e karşı mısınız?” diye sorup çok kısa ve net yanıt
istemeliyiz…
Yılmaz Dikbaş
10 Nisan 2016,
Pazar
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder