Sömürücü Batılılar, Birinci Dünya Savaşı’nda savaşarak Müslümanlar arasında
çizemedikleri sınırları, günümüzde Müslümanları birbirine kırdırarak
çiziyorlar. Bu amacı gerçekleştirmek için hazırladıkları en son
proje, ‘Büyük
Ortadoğu Projesi’dir. O projeyle, güya Ortadoğu ülkelerine
demokrasi, özgürlük ve insan hakları getireceklerdi.
Maalesef, başta
Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere, AKP’liler de buna inanmış ve Büyük Ortadoğu
Projesi’nin eş başkanlığını üstlenmişlerdi. Şimdi AKP yöneticileri Büyük
Ortadoğu Projesi’nin amacından saptığını ve çöktüğünü söylüyorlar. Çok yazık,
hâlâ Büyük Ortadoğu Projesi’ni anlayamamışlar, hâlâ çöktüğünden söz ediyorlar.
Yaşanan bunca olaylara bakarak, Büyük Ortadoğu Projesi’nin gerçek amacına
ulaşmak üzere olduğunu göremiyorlar.
ABD ve yandaşları,
Irak’ı işgal ederek üçe böldüler. Suriye’yi iç savaş çıkararak, Müslümanları
kendi aralarında vuruşturarak fiilen parçaladılar. Ne yazık ki, Türkiye’yi idare
edenler, amacın Suriye’ye demokrasi getirmek olmadığını anlayamadı. Bunu
anlasalardı ve ona göre politika oluştursalardı, Ortadoğu’da durum hiç de böyle
olmayacaktı. Bu öngörüsüzlüğün, daha doğrusu körlüğün bedelini, çok ağır bir
şekilde ödedik ve ödüyoruz. AKP hükümeti,
yapılan bütün uyarıları kulak arkasına attı ve sonunda da duvara tosladığının
farkına vardı.
İyi de, her şey bitmiş
ve iş işten geçmiş midir? Hayır, her zaman yapılacak iş bulunabilir. Mühim olan
neyi, nasıl yapacağını bilmektir. Bir başka
deyişle, İslâm ülkeleri, çaresiz değil, geçmişe nazaran daha güçlü durumdalar
Ama bu gücü, sömürgeci Batılılara karşı kullanmak yerine, onların emrine
veriyorlar.
Hâlbuki gelişmeleri
azıcık takip edenlerin göreceği gibi, yapılması gereken ilk iş, İslâm
ülkelerinden her türlü yabancı güçlere el çektirmektir. Çünkü çeşitli adlar
altında faaliyette bulunan tüm güçlerin amacı, İslâm ülkelerini bölmek,
parçalamak ve sözde devletçikler kurarak İsrail’e yem etmektir.
Yabancı güçleri, İslâm
topraklarından söküp atmak için Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletleri
arasında işbirliği şarttır. Söz konusu devletler, böyle bir işbirliği
yaparlarsa, terör örgütlerini ve devlet dışı oluşumları tanımazlarsa, yabancı
güçler İslâm topraklarında zemin bulamazlar ve dolayısıyla çekilip gitmek
zorunda kalırlar.
ABD ve yandaşları,
İslâm devletleriyle resmi, terör örgütleriyle de gayri resmi ilişki
kurmaktadır. Aslında terör örgütlerine samimi davranıyor, onlarla içli dışlı
oluyor, devletlere karşı da ikiyüzlü politika izliyorlar.
İslâm topraklarından
yabancı güçleri temizledikten sonra, Türkler, Araplar, Farslar ve Kürtler,
birlikte yeni düzen inşa etmelidirler. Zira eski hal muhal, ya yeni hal, ya
izmihlâl, noktasına gelmiş bulunuyoruz. Bu konuda başrol oynaması gereken
ülkeler de Türkiye ve İran’dır.
Bazıları, küresel
ekonomiye bağımlı ülkelerin, böyle bağımsız hareket edemeyeceğini
düşünebilirler. Doğrudur, bağımsız politika için bağımsız ekonomi olmazsa
olmazdır. O sebepten Milli Ekonomi Modeli’nin rehber edinilmesini dilimizin
döndüğü kadar anlatmaya çalışıyoruz.
7 Haziran 2015 seçimlerinde, değişik oyun ve entrikalarla,
milletimizin böyle bir tercihte bulunması önlendi ve engellendi. Ama artık
bıçak kemiğe dayandı. Başka çıkar yol kalmadı. Koalisyon kuracak partiler,
gerçekten millete hizmeti esas alıyorlarsa, bu tercihi onlar yapmalıdırlar.
Eğer bunu yaparlarsa, hem ülkemizi, hem de İslâm ülkelerini küresel kuşatmadan
kurtarabilirler.
MUSTAFA HİLMİ YILDIRIM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder