8 Eylül 2014 Pazartesi

"Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu” “ 27 Aralık 1949 Tarihli Anlaşma”/Gülsev Eyüboğlu




Türkiye ile ABD arasında 5 Aralık 1938 yılında yapılan Ticari Anlaşma(gizli)ile başlayan dostluk(!) her geçen yıl hızla perçinleşiyordu. Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK"ÜN; 10 Kasım 1938 günü bedenen TÜRK Ulusundan ayrılışının 25. günü ABD ile yapılan 5 Aralık 1938 Anlaşmasının içeriği acaba "Wilson"cular Birliğinin "ABD ye yazdığı "manda" protokolünün maddelerini mi içeriyordu? Kim bilir!

       Bu arada ABD ile geçmişe bir göz atalım.

      7 Mayıs 1830 Osmanlı-ABD arasında ilk anlaşma ile Amerikalılar Osmanlı İmparatorluğu içinde (En ziyade müsaadeye mazhar devlet) imtiyazını aldı.

1830 anlaşması ile Amerika Barış Gönüllüleri ile Osmanlı İmparatorluğunun içine dağıldı. Amerika"nın bu Barış Gönüllüleri Örgütünün ad ı"American Board of Commissioners for Foreing Missions" dur. (http://www.trussel.com/kir/gilbiba.htm)
Amerikan"ın Türk Topraklarında yetiştirdiği birinci dönem "yerli misyonerler" görevlerini yaptılar ve Türk İmparatorluğu parça parça dağıldı. Son görevleri ise Haçlılarla yaptıkları 30 Ekim 1918 Mondros Anlaşması ile de fiilen yeryüzünde Türk Devleti bırakmadılar! Türk toprakları artık işgal altındaydı.
Ancak birinci nesil  "yerli misyonerler", güle oynaya işgal ettirdikleri TÜRK Yurdunda, karşılarında Gazi Mustafa Kemal Paşa"nın önderliğinde asla zincirlenemeyen Asil TÜRK Ulusunu buldular.
Sonuç 29 Ekim 1923,10000 yıllık Batı Türk Devletinin devamı Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Ancak birinci nesil "yerli misyonerler" 11 Kasım 1938 günü yeniden harekete geçtiler.
Durmak yok, yola devam...

     27 Aralık 1949 "Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu" Anlaşması:

    Türkiye"de "Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu" adı altında tamamen ABD"nin yönlendirdiği ve asla TÜRK Ulusu"nun bilmediği Kurum oluşturuldu. Komisyon Bir Başkan ve 8 üyelidir. Dört Amerikalı dört Türk üye ve başkan Amerika"nın Ankara Büyükelçisi. Tamamen ABD Kanunlarına tabi olarak çalışan bu Komisyonun çalışanları olan Amerikalıların neler yapacakları, amaçlarını sadece Amerikalı Komisyon üyeleri bilecek ve tek emir alacakları yer ABD Dışişleri Bakanlığı olacaktır. Ayrıca anlaşma şartlarında, bu komisyonda görevli hem Türk hem de ABD"li üyelerin kime karşı sorumlu olacaklarına dair madde yoktur.

"Amerikan Eğitim Komisyonu"nun finansını Türk Hükümeti karşılayacak, Türk Hükümetinin himayesinde olacak ancak her türlü Türk Kurumları ve Türk Yasalarının dışında olacaktır.

      TÜRK Milli Eğitim Sistemi hakkında tüm Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde araştırma yapması, bilgi toplaması, gerekli ABD Memurlarını, uzman ve araştırmacı olarak tüm İlköğretim, Ortaöğretim, Lise, Üniversitelere ve Bakanlıklara yerleştirilerek tüm kolaylıkların sağlanması sağlandı.

Türkiye"de yerleşen Amerikalı Uzmanlar; Türkiye Devleti içerisinde kendilerine yardımcı olacak ve işbirliği yapacak öğrencileri seçtiler.

Bu Seçim ise çok ilginç bir yöntemle sağlandı. Amerikalılar kendilerine yardımcı olacak bu öğrencilerin, geçmişteki soy, sopları, dedeleri ve ninelerini resmi kayıtlardan inceleyerek seçtiler, demek ki birinci nesil "yerli misyonerler" in şecerelerinin kayıtları da ellerindeymiş(!)Kendilerine hizmet edenlerin torunlarını bulmaları da hiç zor olmamıştır!

Batılıların Türk Coğrafyalarında ilk misyonerlik Kurumu 1311 yılında Papalık tarafından kurulan "Şark Dillerini Öğrenme Enstitüsü" dür!

      Soy, sopları incelenen bu öğrenciler ABD ne eğitilmek üzere gönderildiler. Üstelik Amerikalılara yardımcı olmaları için kılı kırk yarılarak seçilen bu öğrencilerin tüm Eğitim Masraflarını ise Türkiye Bütçesinden karşılandı.

Amerika"ya eğitilmek üzere gönderilen T.C.Vatandaşı bu öğrencilerden; birinci grup Amerika"ya yararlı olacaklar olarak seçilerek dolgun ücretlerle ABD de bırakıldılar. İkinci grup ise Eğitimleri tamamlandığında Türkiye"ye gönderildiler.

Türkiye"ye dönenler ise iki gruba ayrıldılar.

Birinci grup: ABD hayranı ve Amerikalılaşanlar.
İkinci grup ise bunların dışında kalanlar (!).

Amerika"da eğitilen tüm bu öğrenciler hakkında her türlü alanda (kişisel, siyasal İstihbari sicil dosyaları hazırlandı.
Türkiye"ye dönen birinci gruptakiler (Amerika hayranı ve Amerikalılaşanlar); Türkiye Cumhuriyeti Devletinin önemli Kurumlarında ve Türk Hükümetlerinin en önemli mevkilerinde görevlendirilmeleri sağlandı! Ayrıca Türkiye"deki Amerikan Yardım Kurulları, Amerikan Şirketleri ve diğer Amerika örgütlerinde görevlere getirildiler. (Peri masalları gibi, sihirli değnekle başlarına talih kuşu konan prensler, prensesler, külkedileri, Peter Pan"lar, Sinderalla"lar. Kader anacım Kader işte! Kıskananlar çatlasın (!).Yaaaa...)

27 Aralık 1949 Eğitim Anlaşması ile Amerikalı Uzmanların o mübarek(!) ellerine teslim edilen TÜRK Eğitim Sistemi ile O barbar Türkler yeniden ıslah ve tanzim edildiler. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK"ÜN önderliğinde kurulan TÜRK Eğitimi; Türk kültüründen, Türk Tarihinden, Türk Örflerinden adım adım koparıldı.

TÜRK"lük bilinci, onbinlerce yıllık TÜRK Tarihi kitaplardan silindi. Batılılara göre Asi General, Türk Ulusuna göre Ebedi Başkomutan(Başbuğ)Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK İlke ve Devrimleri, Türk evladının belleğinden çok çeşitli projelerle silindi, Türk Devleti Türkiye Cumhuriyetin tüm kurucu öğelerinin tamgaları hoyratça kazındı.

    Batılılar, Türklerin planlı bir şekilde bilgisizleştirilmesinden yararlanarak yetiştirdiği bu "ikinci nesil yerli misyonerleri"
 özellikle Türk İmparatorluğunu parçalayan ve İSTİKLAL SAVAŞINA karşı olan ve Türkiye Cumhuriyeti"nin kurulmaması için topyekûn karşı gelenlerin ailelerden seçiyordu.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda Türkiye"den kaçan ya da Vatan Hainlikleri dolayısıyla İstiklal Mahkemelerinde yargılanan Türk Devletine baş kaldıran isyancıların (Kürt, Ermeni, Arap, Rum, Laz) çocuklarının ya da yakınlarının olmasına çok dikkat edilmiştir. Yani o günün Osmanlılıkçıları, bugünün Türkiyelilik çileri!

     İkinci nesil "yerli misyonerler" Türk Tarihi, Türkiye ve Türkler hakkında çok geniş bilgilerle donatıldılar.
Çünkü "düşmanını ne kadar iyi tanırsan-o kadar kolay yenersin" prensibiyle yetiştirildiler.
Öylesine başarılı oldular ki sinsi planlarını yerine getirmek uğruna TÜRK MİLLETİNİN önüne sözüm ona ATATÜRKÇÜ-TÜRKÇÜ olarak bile çıkarıldılar. Hükümetlerin korumaları altında geniş imtiyazlarla donatıldılar. Hatta her devrin adamları oldular. Komünist oldular, Solcu oldular, Sağcı oldular, Kapitalist oldular, Şeriatçı oldular, Ümmetçi oldular, Milliyetçi oldular, İş adamı oldular, sanatçı oldular, Profesör oldular, Sendikacı oldular, gazeteci oldular, sosyal demokrat oldular, muhafazakar demokrat oldular, Siyasi İslamcı oldular, medya patronu oldular, banka sahibi oldular, müteahhit oldular, IMF"ci oldular, Ermenici oldular, AB"ci oldular, Kürtçü oldular, PKK"cı oldular, Asala"cı oldular, oldular, oldular, oldular, oldular!

     Ancaakkkk hiç bir zaman "TÜRK" olmadılar!

     Çünkü TÜRK olmak "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur" Tamgasıdır!
TÜRK olmanın bu onurlu tamgasını dünyaya kabul ettiren Asil TÜRK Ulusunun Ebedi Başkomutanı / Başbuğ Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Temmuz 1909 yılında (ki o gün Yeni Osmanlı Anayasası kabul edildi)İşte bu birinci nesil "yerli misyonerleri" işte böyle anlatıyor!

Dinleyelim...
   "Avrupalılar, her zamankinden daha yırtıcı, Türkiye"nin boğazına sarılmışlardır. Maliyecileri, inhisarları ve imtiyazlarını arttırıyorlar. Daha şimdiden Demiryollarımızın çoğunluğu kontrolleri altındadır. Dönme Cavit, İskenderun Limanını onlara verdi. Bu suretle Anadolu ellerine geçmiş bulunuyor. Türkiye, müdafaasız bir halde çakallar ve akbabaların pençelerine teslim edildi. Bu hale ne zamana kadar tahammül edeceksiniz! Bizi idare eden bu... Üzerimizden silkip atmamız lazımdır. Türkler, ecnebilerin yardım ve müdahalelerinden müstakil yaşamayı öğrenmelidir. Eğer memleketin felakete sürüklenmesini istemiyorsak derhal harekete geçmeliyiz. Türkiye"yi Türklere teslim etmek lazımdır. Ancak bu teslim etmek satılmış Türklere ve tampon askerlere değildir"...

    Ne zaman haykırıyor yıl 1909. O daha 28 yaşında.
    Sonra ne oldu?
    Olanlar oldu!
    Yine Haçlılar, binlerce yıllık kinleriyle Türk topraklarına saldırdılar.
    Geldikleri gibi gittiler!

    Vazgeçtiler mi?
    Hayır...

    İŞTE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK!
    Tabii ki anlayana!
    Saygıyla   22 Mayıs 2010
    Gülsev Eyüboğlu
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder