Hükümetin
azınlıklara kıyağı sınır tanımıyor. Son kıyak Ermenilere geldi. İstanbul
Zeytinburnu’nda 42 bin metrekarelik arazi torba yasayla Yedikule Surp Pırgiç
Hastanesi Vakfı’na iade edildi. İstanbul’un kalbi sayılacak bir noktada bulunan
ve değeri yüzlerce milyon doları bulan arazinin üzerinde İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’ne ait Zeytinburnu Spor Kompleksi, Zeytinburnu Belediyesi’ne ait
Zeytinburnu Stadı ve açık otopark bulunuyor. Şimdi bu çok kıymetli arazi
Ermenilerin kontrolüne geçti. Hükümetin dini azınlığa jest politikası 2008
yılında Avrupa Birliği talebiyle çıkarılan Vakıflar Yasası ile yasal bir zemin
kazandı. 2011 yılında ise Bakanlar Kurulu kararıyla geçmişte el konulan
arazilerin iadesine karar verildi. Hükümet bir yandan azınlığa mallarını iade
ederken bir yandan da devlet bütçesinden kilise onarma yarışına girdi.
Arınç: Boynumuzun borcu
Hükümetin
önde gelen isimleri her fırsatta azınlıklara yapılan jestlerden övgüyle
bahsetti. Vakıflardan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç İzmir’de azınlık
temsilcilerine yaptığı bir konuşmasında “Vakıflar, cemaat vakıfları ve dini
azınlıkların inanç gruplarının özgürlük alanlarını son yıllarda olabildiğince
genişlettik. Haklarınızı size sonuna kadar vermek bizim boynumuzun borcudur. Bu
bizim görevimizdir” demişti.
Azınlık vakıflarını zengin ettiler
Azınlığa
jestler konusunda son açıklamayı ise Başbakan Erdoğan yaptı. Geçtiğimiz hafta
Almanya’ya giden Erdoğan Alman Dış Politika Enstitüsü’nde şu açıklamayı
yapmıştı: “Hiçbir iktidarın yapmadığını biz yaptık. Ne kadar gayrimenkulleri
varsa bunlar Vakıflar Genel Müdürlüğü’müze devredilmişti bizim. Biz bunları
meydana çıkardık ve şu ana kadar 2.5 milyar lira değerindeki gayrimenkullerini
kendilerine devrettik. Mor Gabriel Kilisesi biliyorsunuz bir sorundu. Bu sorunu
biz çözdük. Aynı şekilde Sümela Manastırı’nı biz açtık ve her yıl şimdi orada
gidip Ortodokslar ayinlerini yapabiliyorlar. Aynı şekilde Tarsus’ta biz açtık
gidip orada ayinlerini yapabiliyorlar. Azınlığın haklarını korumak budur. Biz
bunların adımlarını şu anda attık. Ve kendilerine açık açık da söylüyoruz sizin
inançlar noktasında sorununuz neyse bize gelin biz bunları çözeriz ve biz
bunların adımlarını attık.”
Mor Gabriel de iade edildi
Hükümetin hemen her paketinden azınlıklara jest
çıkıyor. Eylül ayında açıklanan Demokratikleşme Paketi ile de Mardin’deki Mor
Gabriel Manastırı’nın iadesi kararlaştırılmıştı. Paketi açıklayan Başbakan
Erdoğan Mor Gabriel, diğer adıyla Deyrulumur Manastırı arazisinin manastır
vakfına iade edileceğini söylemişti. Erdoğan “Esasen, Cumhuriyet tarihimiz
boyunca, bu konuda en büyük hassasiyeti hükümetimiz gösterdi. Şu ana kadar, bu
kapsamda 250’den fazla iade yaptık ve 2.5 milyar liralık mülkü hak sahiplerine
teslim ettik. Süreç devam ediyor, incelemeler devam ediyor… Hiç kimseyi mağdur
etmeden, hak sahiplerine haklarını teslim edeceğiz” demişti.
Vakıflar Yasası’na dikkat
Şubat 2008’de TBMM’de kabul edilen Vakıflar Kanunu’nda
yer alan düzenlemeler özetle şu şekilde:
1-Başta İstanbul olmak üzere en az 1500 arazi ve mülk
azınlık vakıflarına bedelsiz olarak verilecek. Bu vakıflar, izin almadan mal
edinebilecek, malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilecek.
2-Azınlık vakıfları uluslararası faaliyet ve
işbirliğinde bulunabilecek, yurtdışında şube ve temsilcilik açabilecek, üst
kuruluş kurabilecek.
3-Vakıflar yurtiçi ve yurtdışındaki kişi, kurum ve
kuruluşlardan bağış ve yardım alabilecek, yurtiçi veya yurtdışındaki benzer
amaçlı vakıf ve derneklere ayni ve nakdi bağış ve yardımda bulunabilecek.
4- Azınlık vakıfları amacını geliştirmeye yardımcı
olmak veya gelir sağlamak amacıyla iktisadi işletme ve şirket kurabilecek,
kurulmuş şirketlere ortak olabilecek.
BAYRAM COŞKUN / İSTANBUL
http://www.yenimesaj.com.tr/?haber%2C13004683%2Fazinliklara-yine-kiyak
BU AÇIKLAMA 2006 YILINDA ADD ISPARTA ŞUBE YÖNETİM KURULUNCA YAPILMIŞTI. O GÜN YAZIP SÖYLEDİKLERİMİZİ KİMİ AKLI EVVEL ATATÜRKÇÜLER "ÜTOPYA", GEREKSİZ MUHALEFET" OLARAK YORUMLAMIŞLARDI..
YanıtlaSilSayı:2006/69
Kod :32.07.060
Konu: Vakıflar Yasa Tasarısı 22.09.2006
Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmekte olan “Vakıflar Yasa Tasarısı” Türkiye’nin çökertilmesi için, temellerine sürülmüş bir dinamit lokumudur.
BASIN AÇIKLAMASI
YÜCE TÜRK ULUSUNA
19 Eylülde olağanüstü toplanan TBMM “AB’ye uyum yasalarını görüşüyor. Gündeme getirilen yasa tasarılarının tümü, Avrupa Birliği'nin isteklerinden oluşmaktadır. Türkiye’nin otonomlara ayrılmasının, yerel etnik siyasi partiler kurulmasının önünün açılmasına yönelik. Bu yıkıcı istemleri, siyasal varlıklarını ve geleceklerini Brüksel’e bağlamış olan AB devşirmeleri "Birkaç parça mülk vermek Türkiye bölünmez" diyerek savunmaktadırlar.
Yüce Atatürk “devlet için tehdit oluşturacak ölçüde güçlenmelerini önlemek” amacıyla 1936’da azınlık vakıflarının mülk edinmelerini yasaklayan hukuksal düzenlemeleri gerçekleştirmişti. Şimdi AB istedi diye, azınlık vakıflarının; bağış toplamalarının, ticaret yapmalarının, mal edinmelerinin, mülk alıp satmalarının önündeki tüm engeller kaldırılıyor.
Türkiye Cumhuriyeti “savaş kaybetmiş” bir ülke gibi, sosyal devletin yerine getirmesi gereken tüm hizmetleri vakıflara devrediyor. Böylece kişisel güç olmaktan çıkıp “örgütlü cemaat” gücü haline gelen azınlık vakıfları, ülkemizin altını daha kolay oyacaklar, oluşturacakları tehdit ve tehlikenin önüne geçmek olanaksızlaşacaktır.
Diğer yandan; azınlıkların mal edinme haklarını, mütekabiliyet (karşılıklılık) koşulu ile “dinsel, hayrî, sosyal ve eğitsel ihtiyaçlarla” sınırlandıran, Lozan Anlaşması, TBMM eli ile yürürlükten kaldırılıyor. Tasarı ile; AB’nin dayattığı Lozan da kabul edilmiş azınlıklar dışında yeni azınlıklar, etnik yapılanmalar yaratılacak, Patrikhane'ye Vatikan Statüsü kazandırılacaktır. Bu tasarı bu şekilde yasalaşırsa, İstanbul'da 1912 yılına kadar olan, “ödünç veya kullanım hakkı ile el değiştiren” tüm taşınmazlar yabancıların adına kayıt yapılabilecektir. Anadolu'nun her köşesindeki cemaati bile olmayan, Aziz Paul, Aziz Pier adını taşıyan eski kiliseler için talep hakkı doğacak, civarındaki topraklar onların ellerine geçecektir
Bu yasa tam bir ikiyüzlülük örneğidir. Çünkü Lozan antlaşmasının mütekabiliyet (karşılıklılık) esasına göre Avrupa’nın dört bir yanında bulunan Osmanlı-Türk vakıflarının malları için Türkiye’nin talepte bulunma hakkı doğar. AB yada, ona secde eden devşirmeler Türkiye’nin bu hakkını neden savunmazlar, gündeme getirmezler, anlamakta zorlanıyoruz.
Tüm yurttaşlarımızı uyarıyoruz. AB’ye uyum yasaları ile Türkiye’nin çökertilmesi için temellerine dinamit lokumu konuyor. Milyonlarca can, kan karşılığı vatan yaptığımız ülke savaşta yenik düşmüşçesine elden çıkarılıyor. Ülkemize sahip çıkmak her Türk yurttaşının namus ve onur borcudur. Saygılarımızla.
YÖNETİM KURULU ADINA: Mahmut ÖZYÜREK
ADD.Isparta Şube Başkanı