AKP, “GAYRİ MİLLİ CEPHE PARTİSİ”DİR
Ülkemiz
ve ulusumuz, önümüzdeki birbuçuk yıl içinde,
Sevr Cephesinin ihanet saldırıları altıda gerçekleşmesi kaçınılmaz olan
üç önemli seçimin arefesindedir. Bu
seçimler sırası ile yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Genel
seçimlerdir.
Türkiye;
bir yanda, Atlantik emperyalistlerinin, (ABD ve AB nin) hiç esirgemediği maddi,
stratejik, toplumsal katkı ve desteği ile büyüyüp semiren, karşı devrimci, Sevr
yandaşı Gayrı Milli Cephe, diğer yanda ise emperyalizme karşı tam
bağımsızlıkta, vatanın bütünlüğünde, ulusun birliğinde, devletin tekliğinde,
lozan taraftarlığında, emek ekseninde buluşan Milli cephe bu seçimlerde
karşı karşıya gelecektir.
Bu
seçimler sürecinde, ilk olması nedeniyle yerel seçimler, diğerlerinin, deyim
yerindeyse “yazgısını” belirleyecektir. Bu nedenlede yakıcı ve yaşamsal
önemdedir.
“Türkiye
Cumhuriyeti yıkılmalı!”, “Sevr yaşama geçmeli”, diyen vatan bilincinden yoksun
dinci, ikinci cumhuriyetçi, kürtçü ırkçıların ve işbirlikçilerin cepheleri tartışmasız olarak AKP-BDP
ittifakıdır.
Yani
seçim sürecinin başında Cumhuriyet yıkıcılarının adresleri, cepheleri oluşmuş,
amaçları, bu amaçlara ulaşmak için kullanacağı araçları belirlenmiştir. Bu net
duruşa birde “Atlantik emperyalistlerinin” desteğini eklerseniz “Haçlı
İslam Cumhuriyeti” nin kurulması kaçınılmaz gibi gözükmektedir.
Peki,
Bu yaşanan tehlike karşısında, Türkiye’nin yüzyıllık geleceğini, Türk ulusunun yarınlardaki
yazgısını belirleyecek bu seçimlerde milli cephenin, ya da namus cephesinin bir adresi
varmıdır?
Bu yaşamsal soruya “evet vardır” ve
genellikle “bizim partimiz” diyenlere, başka türlü soralım.
Ülkemizde;
AB ve ABD’nin silahsız işgal ve egemenliğine, andımızın kaldırılmasına,
anadille eğitime, Abece’ye Q, X, W gibi harflerin eklenmesine kamu hizmetinde
türbanın kullanılmasına, Tunceli’nin Dersim yapılmasına, Cumhuriyet
yıkıcılığına karşı duran, Türk halkının yüzde 60-90 oranındaki ezici
çoğunluğunun buluşabıleceği, birleşebileceği bir “cephe” varmıdır?
Parti yerine “CEPHE” kavramını özenle ve özellikle belirtmemdeki amaç, içinde
yaşadığımız somut koşullarda “ulusun
ters giden yazgısını” tek bir partinin belirlemesinin olanakslığı
nedeniyledir. Söz konusu olan Türk
ulusunun önümüzdek yüz yılının yazgısı ise bunu tek bir partinin, hele ilkeleri
grileşmiş, yozlaştırılmış, omurgası ağır darbeler almış, bir partiye bağlamak,
Türk ulusunun göz göre göre intihara sürüklenmesidir. Kemalistlerin,
yurtseverlerin böyle bir intihara yani Gayri Milli Cephenin ihanetlerine izin
vermeleri düşünülemez. Peki,
ne yapmalı?
Yukarıda
sözünü ettiğimiz AB’ci, NATO’cu Haçlı İslam Cumhuriyetçiliğine karşı duran,
Milli duruş sergileyen ve Türkiye seçmen nüfusunun oran olarak yüzde 60-90 ını
oluşturan ezici çoğunluğu “parti
aidiyetlerine” göre oranladığımızda en yüksek birikimi olan partiye olan aidiyet bile yüzde 20 nin üzerine
çıkamamaktadır. “Cephe” yerine “bizim
partimiz” diyenler, yüzde 60-90 oranındaki toplumsal muhalefeti yüzde 20
olarak algılayarak, yüzde 40-70 oranındaki toplumsal muhalefetin bir cephede
örgütlenmesinin önüne bariyer olmaktadırlar.
Diğer
yandan Gayri Milli cephenin, yani AKP-BDP cephesinin toplumsal muhalefetin
parçalanmışlığını, iktidar olmanın yarattığı olanakları ve toplumsal
psikolojiyide kullanarak sahip oldukları oyları korumaları bir olasılık değil,
gerçeğin düpedüz anlatımıdır.
İçinde
bulunduğumuz tarihsel süreçte, “Gayri Milli Cephe” ve onun siyasal
örgütü olan AKP; ülkenin yazgısını
belirlemek, kendilerini iktidar eden ve iktidarda kalmalarını sağlayan ABD - AB
emperyalizminin istemlerini karşılamak, devlet gücünü ellerinde tutmak
zorundadır.
Bu
nedenledir ki; yükselen toplumsal muhalefet üzerindeki baskı ve egemenliklerini
sürdürmek, için kendi yollarında engel olarak gördükleri demokrasiyi, kitlelerin demokratik siyasi hak ve
özgürlüklerini, demokratik kazanımlarını parlamentodaki sayısal güçlerine
dayanarak ortadan kaldırmaktadırlar.
Yani “Gayri
Milli Cephe”, Kemalist Devrim
kazanımlarının tümünü ret ve inkâr ederek İslamcı faşizmin bilindik silahları
ile Karşı devrim cephesinde mevzilenmiştir.
“Gayri
Milli Cephe”; parlamentoyu işlevsizleştirmiş, anayasal özgürlükleri
budamış, hukuk devleti bir yana, yasa
devletinin bile karşısında konumlanmış,
toplumsal muhalefeti şiddet ve teröre başvurarak bastırmaya yönelmiştir.
Bu
manzara, dünyada örneklerini sıklıkla gördüğümüz “faşizm” den başka bir
şey değildir.
Faşist
diktatörlüklerin egemen olduğu ülkelerin hiçbirinde, farklı adlar altında da
olsa “Milli Cephe” oluşumu
sağlanmadan demokratik sisteme geçiş, toplumsal kurtuluş sağlanamamıştır.
Bu
nedenle bu günkü halk düşmanı, karşı devrimci, vatansız “Gayri Milli Cephe”
iktidarını alaşağı etmek, yerine antiemperyalist, milli bir hükümet oluşturmak,
dünya örneklerinde olduğu gibi Milli Cephe içinde halkı
bütünleştirmek ve safları sıklaştırmakla olanaklıdır.
Daha
açık bir anlatımla “Milli Cephe” oluşturulamadığı süreç içinde yapılacak olan
seçimlerin kazananı hep “Gayrı Milli Cephe” yani AKP- BDP cephesi olacaktır.
Çünkü
AKP, Türk halkı tarafından, bu
topraklarda kurulmuş ve halk tarafından seçilmiş bir parti değil, Pentagon
dehlizlerinde projelendirilmiş, Haçlı işbirlikçiliği ılımlı islam
cübbesi ile örtülmüş bir “Gayri Milli Cephe Partisi”dir.
İşte
tüm bu nedenledir ki önümüzdeki seçimlerin sonucunu var olan partiler
arasındaki “kayıkçı kavgaları”
değil, “CEPHELER” belirleyecektir. Ülkemizin yazgısını belirleyecek olan bu
seçimlerde mücadele; sağ- sol örgütlenmeler arasında değil, milli ve gayri
milli cephe arasında verilecektir.
Türkiyede,
cumhuriyetçi, ulusalcı, aydınlanmacı siyasi kurumların öncüleri “Gayri Milli Cephe Partileri” olan
AKP-PKK karşısında “Milli Cephe’yi oluşturamazlarsa Türk halkının ters giden
yazgısına, yani “Gayri Milli Cephe Partileri” ne katkı ve destek vermek dışında
bir işlevleri olmayacaktır. Böylesi bir duruş sergileyenler, Türk halkının gönlünde,
aklında ve bilincinde değil “Gayri Milli Cephe” nin
işbirlikçileri olarak adlandırılıp, anılacaklardır.
Tüm
vatansever, Cumhuriyetçi ve milliyetçi güçleri,
ulusalcıları aydınlanmacıları, emek örgütlerinin öncülerini “Milli
Cephe”de, emperyalizme karşı bağımsızlık ve vatan bütünlüğünde saf tutmaya
çağırıyoruz. 22.10.2013 Isparta
Mahmut ÖZYÜREK
Ulusal Eğitim Derneği
Isparta Şube Başkanı
Not:
Önümüzdeki yazımızda, bu tespitler doğrultusunda ilimiz Isparta da “NE YAPMALI
?” sorusunun yanıtlarını arayacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder