CIA, FORD, ROCKEFELLER ve TAVİSTOCK (SİNAN MEYDAN)
CIA’nın yaklaşık 50 yıldır uyguladığı en etkili toplumsal kontrol
yöntemlerinden biri kamuoyunu değişik yapay uyarıcılarla ve şişme
gündemlerle uyutmaktır.
CIA, bu uyutma projesi için "insan hakları" ve "yardım kuruluşlarına"
gizli fonlar aktarmıştır. "Eski Bir CIA yetkilisi, etkin ve prestijli
vakıfların CIA’ya fon aktararak gençlik grupları, işçi sendiklaları,
üniversiteler, yayınevleri vb kuruluşlara sayısız gizli operasyonlar
düzenlettiğini, bunlara 1950′lerden itibaren ‘İnsan Hakları Gruplarının
ilave edildiğini açıklamıştır. " (Erol Bilbilik, İşgal Örgütleri, CIA,
NATO, AB, 2.bs, Asya Şafak Yay, İst, 2008, s.9)
CIA, kontrol etmek istediği ülkelerde operyasyon yapabilmek için
Soğuk Savaş döneminin en önemli emperyalist kültürel projelerinden Ford
Vakfı’nı ve Tavistock İnsan İlişkileri Enstitüsü’nü kurmuştur.
Ford Vakfı, ABD ve CIA’nın Avrupa’daki bütün gizli operasyonlarında
görev almıştır. Vakfın temel amacı antiemperyalist ve ulusal sol
hareketleri etkisiz kılmaktır. Guatemala’da Demokrat Arbenz ve İran’da
Musatlık hükümetinim deviren, Küba, Dominik Cumhuriyeti ve Nikaragua’da
açık insan hakları ihlalleri gerçekleştiren CIA’nın Ford Vakfı’dır.
CIA, toplum mühendisliğine soyunarak dünyayı ABD istekleri
doğrultuusnda biçimlendirmek amacıyla ise Tavıstock İnsan İlişkileri
Enstitüsü’nü kurmuştur. Enstitü, 1921′de Londra’da kurulmuştur. I ve II.
Dünya Savaşı yıllarında Psikolojik Savaş Örgütü olarak çalışan
Tavıstock Grubu, Rocefeller Vakfı’nın yaptığı büyük bağışlarla 1946
yılında görev alanını genişleterek yeniden yapılandırılmıştır.
Rocefeller, Tavistock’a daha geniş çaplı psikolojik savaş araştırmaları
yapma ve uygulama görevleri vermiştir. (Age, s.17).
Tavistock Enstitüsü’nün ilham kaynağı ünlü psikanalist Sigmond
Freud’un "İNSAN DAVRANIŞLARININ KONTROLU" konusundaki araştırmaları
olmuştur.Enstitü, insan davranışlarını kontrol ederek, toplumları ABD
çıkarları amacıyla biçimlendirmek amacıyla kurulmuştur.
Tavistock, KİTLESEL BEYİN YIKAMA TEKNİKLERİNİ ilk defa Kore Savaşı’nda denemiştir.
"Geliştirilen, kalabalıkların kontrol metotları gizli ve halkın
tepkisini çekmeyecek şekilde ABD halkı üzerinde denenmiş ve onların
psikoljik tavırları tespit edilmiştir." (Age, s.18). Örneğin, 1933′de
Tavistock Direktörlüğü’ne getirilen Alman Mülteci Kurt Lewin, ajanlarını
düşmanalar arasına sızdırarak Harward Ünversitesi’nde geliştirilen
propaganda ve beyin yıkama kampanyaları ile Amerikan halkını ABD’nin
Almanya’ya karşı savaşa girmesi için hazırlamaya çalışmıştır. (Age,
s.18).
Tüm CIA Programları TAVİSTOCK’un rehberliğinde oluşturulmuştur.
Roosevelt ve Churchill’in hava saldırılarının tümü Tavistock
laburatuvarlarında kitlesel terörden elde edilen deneyimlere göre
gerçekleştirilmiştir. (Age, s.18).
TAVİSTOCK’un önecelikli hedefi "halkın psikolojik gücünü kırmaktır."
Bu amaçla Dünya Düzeni Diktatörlerine muhalefeti engellemek, aile bağını
zayıflatarak, aile, din, onur, milliyetçilik ve seksüel davranışları
çökertmek için teknikler geliştirmek Tavistock bilim adamlarınca
yıllarca üzerinde çalışılan konulardır. (Age, s.18).
Tavistock Programları, kontrol edilecek toplumdaki "kişilerin kimlik
ve ırksal mensubiyetlerinin çökertilmesine göre dizayn edilmiştir."
(Age, s.19).
Tavistock stratejilerinden biri de "uyuştucu haplar" kullanılması ve
"sesksüel davranışların çarpıtılmasıdır". Bu amaçla 1960′ların LSD
aykırı kültürü ve öğrenci devrimi için CIA 25 milyon dolar para
harcamıştır.(Age, s.19).
Bugün Tavistock, ABD’deki vakıflar ağını 6 milyar dolarlık bir bütçe
ile faaliyette bulundurmaktadır. ABD’nin dünya düzeni üzerindeki
kontrolünü artırmaya yönelik programlar üreten 10 büyük vakıf ve bu
fakıflara bağlı olan 400 kuruluş, 3000 araştırma ve düşünce kuruluşu,
Tavistock’un doğrudan kontrolu altındadır.(Age, s.20)
Tavistock Enstitisü ile kol kola çalışan Rockefeller Vakfı, aklınıza
hayalinize gelmeyecek projelerle dünyayı kontrol etmenin hesaplarını
yapmaktadır. Örneğin, Vakıf, dünya tarımını kopntrol etmek için projeler
geliştirmiş ve uygulamıştır. Vakfın Direktörü Kenneth Wernimont bu
projeleri Meksika ve Güney Amerika’da uygulamıştır. Programın hedefinde
bağımsız çiftçiler vardır. Çiftçilerin yok edilmesi, bağımlı hale
getirilmesi, üretimin bitirilmesi anlamına gelmektedir. Bu şekilde dünya
ABD’ye muhtaç hale getirilmek istenmektedir.(Age,s.21).
Tavistock’un en önemli programlarından biri BEYİN YIKAMA
TEKNİKLERİ’dir.Tavistock Enstitiüsü, sürekli ve kitlesel Beyin Yıkama
yapmaktadır. İnsanların gerilim, korku ve endişe seli karşısında
bırakılarak beyinlerinin sinirsel durumlarının değiştirilmesi
amaçlanmaktadır.Nitekim Tavistock’un çalışmalarıyla, Küba Füze Krizi,
bibiri peşi sıra dünyanın değişik yerlerinde siyasi liderlerin
öldürülmesi, ve tvlerde hergün defalarca yayınlanan kanlı ve vahşi
Vietnam Savaşı görüntüleri ile sarsılan ve bunalan 1960′lar Amerikan ve
dünya gençliği zihinlerini sürekli meşgul eden milliyetçilik, sosyal
sorumluluk, kamu yararı, etik değerler dünyasından uzaklaştırılarak,
bireyselliği öne çıkaran Rocak müzik, uyuşturucular, holiganizm ve
çarpık seks dünyasında teselli bulur hale getirilmiştir.
Özetle, CIA; Tavistock Enstitüsü, Ford Vakfı, Rokefeller Vakfı gibi kuruluışlarla hedef toplumları MIŞIL MIŞIL UYUTMUŞTUR.
NASIL UYUTULUYORUZ?
Uyutulucak toplum, öncelikle CIA uzmanlarınca siyasi, sosyal,
kültürel ve psikolojik incelemelere tabi tutulur, daha sonra elde edilen
veriler doğrultusunda o topluma uygun bir "uyutma paketi" hazırlanır ve
bu uyutma paketi söz konusu toplumu istenilen yönde biçimlendirmek için
yavaş yavaş uygulamaya konulur….
Uyutma paketi uygulamaya konulurken de çok dikkatli hareket edilir,
söz konusu toplumdaki en güzide kişiler ve kurumlar seçilerek devreye
sokulur… Zaman zaman bu kişi ve kurumlar bile "neye ve kime" hizmet
ettiklerinden habersiz ABD ve CIA’nın gönüllü neferleri olarak toplumun
uyutulması projeseinde yer alırlar. Uyutma Paketi daha çok medya
iletişim araçlarıyla uygulanmaktadır.
Dr. Emery, Tavistock Enstitüsü’nün projeleri doğrultusunda toplumsal UYUTMANIN üç sahfada gereçekleştiğini belirtmiştir:
1. Sahfa: Moral değerlerini yitirme (Demoralisation)
2. Safha: Zihni Bölünme (Segmentation) Bu sahfada birey, zihninde
yerleşik olan ulus devlet görüşünden kopar ve cemaat görüşüne geçer.
3. Sahfa: Zihni Ayrışma (Disassocation) Bu
safhada birey, fantezilerle, gerçekleri birbirine karıştırıp bir anlamda
"robatlaşmış bir birey" haline gelir. (Dr. Emery, "Gelecek 30 Yıl
Konsept, Metot ve Antipati", Tavistock Magazine (Human Relations), ABD,
1967.)
TAVİSTOCK’UN TÜRKİYE’DEKİ AKTÖRLERİ
CIA’nın, Tavistock Enstitüsü aracılığıyla "uyutma paketi" uyguladığı
ülkelerden biri de 1946′dan beri ABD’nin stratejik ortağı olan Türkiye
Cumhuriyeti’dir… Türkiye Paketi, 1946′da hazırlanmış, 1950′lerden sonra
ilk uygulamaları yapılmış, 1980′lerden itibaren ise uygulanmaya
başlamıştır. Özal dönemi uyutma paketinin en iyi uygulandığı dönemlerden
biridir. Nitekim o dönemde kurulan ilk özel tv’inin adının Magic Box
star 1 (Sihir/büyü kutusu) olması çok manidardır!
Türkiye’deki "uyutma paketinin" belli başlı aktörleri şunlardır:
1. KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI: Bunlar bazı İnternet siteleri, bazı
gazeteler, bazı radyolar ve özellikle de bazı Tv’lerdır. Ülkemizde
1990′lardan sonra büyük bir hızla artan kitle iletişim araçlarının
önemli bir kısmı malesef hep CIA’nın Tavistock Enstitüsü’nün etkisi
altında olmuştur. İnternet sitelerinden yerel gazetelere ve radyolara
kadar her yere el kol uzatan Tavistock son zamanlarda Türkiye’de
özellikle tv’leri ve gazeteleri kontrol etmek istemiş ve bunda da büyük
oranda başarılı olmuştur. Bugün Türkiye’de TAVİSTOCK ENSTİTÜSÜ’nün BEYİN
YIKAMA PROJESİ doğrultusunda yayın yapan çok sayıda büyük tv kanalı ve
gazete vardır.Bu kitle iletişim araçları daha çok "dolaylı" yoldan
Tavistoc’a hizmet etmektedirler. Öyle ki birçoğu ona hizmet ettiğini
bilmememektedir. Daha çok reklam, daha çok tüketim, daha çok seks, daha
çok eğlence, daha çok para, daha çok şehret…daha çok… daha çok… diyerek
ortaya konan yayın ilkeleri (ilkesizlikleri) Tavistock’a yaramaktadır.
Ayrıca bilerek isteyerek TAVİSTOCK’un kölesi olanlar da yok değildir!
Hatta TAVİSTOCK, Türkiye’deki "sınırsız özelleştirme" furyasından
yararlanarak kendi tv kanalını (kanallarını) kurmuş bile olabilir!!!
a) Zaman Tüketen, Yalnızlaştıran ve Tüketim Toplumu Yaratan
Programlar: Bu programlar CIA’nın ve TIVİSTOCK’un aslında bütün
"Turunucu Devrimler" yaşanan ülkelerde gösterime sokulmasını sağladığı
PRİME TİME TV PROGRAMLARDIR. Bu programların özelliği, toplumun büyük
bir kesimini aynı anda tv başına kilitlemesi ve bu büyük kitlenin adeta
beynini ykamasıdır… Bu programlarda üç temel amaç güdlür. 1. Kamuoyunu
anlık zevklerle uyuşturarak asıl sıcak gündemi unutturmak, 2. Akıl,
bilim, çalışma gibi değerlerin yerine, şans, kadar, huarafeyi
yerleştirmek; 3. Kapitalist ekonomiyi beslemek ve ayakta tutmak için
sürekli tüketimi teşvik etmek… Ülkemizde bu amaçlara yönelik belli başlı
programların hangileri olduğunu kolayca bulabilirsiniz. (Lütfen
Türkiye’deki tv’lerin tamamını bu çerçevede değerlendiriniz, bakalım
hangileri uyutma porejesinin birer parçası, hangileri değil!)
2. CEMAATÇİLİK: Atatürk, 20 yüzyılın başında gerçekleştirdiği "ulusal
ve çağdaş" devrimle "tekke" ve "tarikatları" ve onların beslediği
"cemaat kültürünü" ortadan kaldırmış, insanları Padişahın kulları
olmaktan kurtarıp, "özgür bireyler" haline getirmiştir. Ancak
1950′lerden beri yaşanan ABD destekli KARŞI DEVRİM sürecinde Türk insanı
yeniden BİRİLERİNİN KULU OLMAYA zorlanmıştır. Hatta zamanla insanlar
"kul olmak için" cana atar olmuştur. Cemaatçilik; mezhepler, tarikatlar
ve bunlar arasındaki ayrılıkların canlı tutulması Tavistock’un temel
politikalarından biridir. İşte bu nokta da Türkiye’de yeniden tekkeler,
tarikatlar ve CEMAAT KÜLTÜRÜ’nün önü açılmıştır. CIA, dinsel kaynaklı
kişi otoritesine dayanan Cemaatçiliği, SİVİL TOPLUM adı altında,
DEMOKRASİ adı altında topluma yaymaya çalışmaktadır… ABD’nin Türkiye’yi
biçimlendirmede cemaatlere ne kadar büyük bir önem verdiğini ABD de
ikamet eden FETHULLAH GÜLEN’e verilen destekten anlamak mümkündür…
Burada amaç "özgür" akılla düşünen bireylerden, "bağımlı", sürüler
(reaya) yaratmaktır. Çünkü "bağımlı sürüleri" gütmek (yönelendirmek) çok
daha kolaydır.
3. EMPERYALİZME UYGUN MÜFREDAT ve SINAV BUNALIMI: ABD ve CIA’nın
"uyutma paketinde" potansiyel tehlike olarak görülen gençlerin takip
edilmesi, ABD çıkarlarına uygun olarak beyinlerinin formatlanması ve
gerekirse "kıpırdayamaz" hale getirilmesi çok önemlidir. Bu çerçevede
ABD ve CIA, 1949′dan beri Türkiye’de faaliyette bulunarak Türk
gençlerini ABD çıkarlarına hizmet edecek biçimde eğitmek ve gerekirse
hareketsiz kılmak için yoğun çaba harcamıştır. Öncelikle Türk Milli
Eğitim Bakanlığı ABD’li uzamanların kontrolüne geçmiş ve Türk gençlerine
"ulusal bilinç aşılayan" Atatürk’ün tarih kitapları kaldırılmıştır.
Türkiye’deki müfredatı belirlemek ve ders kitaplarının içeriklerini
saptamak için 4′ü Türk, 4′ü Amerikalı uzamandan oluşan "Fulbrayt
Komisyonu" kurulmuştur. Atatürk’ün hazırlattığı (4 cilt) tarih
kitaplarını, (ki bu kitaplar Türklerin uygarlık tarihine yaptıkları
hizmetlerden söz eder) yerli işbirlikçilere kaldırtıp, onların yerine
ABD çıkarlarına hizmet edecek tarih kitaplarını (ki bu kitaplar
Türklerin sadece savaşçılıklarını anlatır) koyduran bu kuruldur.
Daha sonra yine MEB’deki ABD’li uzmanlarının önerileri ve istekleri
doğrultusunda Türk gençlerini hareketsiz kılacak bir SINAV SİSTEMİ
uygulamaya konulmuştur. 1960′larda ÜSS, 12 Eylül’de ÖSS ve ÖYS,
2000′lerde LYS ve SBS olarak adlandırılan Orta Öğretim ve Üniveriste
Giriş Sınavları Türk gençlerini en verimli çağlarında TEST BUDALASI
haline getirmiş, gelecek ve iş kaygısıyla üniversite kapılarına yığılan
gençlik, siyasi, sosyal ve kültürel konulara kafa yormak yerine daha ilk
okuldan itibaren ezbere dayalı ve sonuca endeksli TEST TEKNİĞİ ile
adeta düşünmeyen, üretmeyen, anlamayan, analiz edemeyen "a politik" bir
genç kuşak halini almıştır. Günümüzde CIA’nın Türkiye’den sorumlu
uzmanları bu a politik kuşaktaki kısmı kıpırtılardan rahatsız olmuş
olmalı ki, Türkiye’de, ilk öğretimden Üniveriste sonrasına kadar bir
dizi yeni sınav uygulanması gündeme getirilmiştir. Son olarak üniveriste
mezunu, üretmeye ve düşünmeye hazır genç kuşağı da "etkisiz" ve
"edilgen" hale getirmek için KPSS icad edilmiştir. Türkiye’de Karşı
Devrimin tarihiyle, test tekniğine dayanan sınav sisteminin neredeyse
yaşıt olması sadece bir tesadüf değildir anlayacağınız!
4. FUTBOL VE YAN ÜRÜNLERİ: Futbol yaklaşık 150 yıllık bir spor…
İngilizlerin keşfettiği bu ilginç oyun, uzun yıllar boyunca
dikkatörlerin toplumu uyutmak için kullandıkları bir araç olarak politik
bir işlev gördü… İspanya Diktatörü Franco, "Yüzbin kişilik bir uyku
tulumu yapın" dediğinde Bernabeu Satadı inşa edilmişti. Latin Amerika
ülkelerinden Arjantin’de Videla ve Portekiz de Diktatör Salazar da aynı
taktiği uygulayınca tüm dünya da 3f’den söz edilmeye başlanmıştır.
Futbol, fiesta ve fado… Özetle futbol, uzun yıllar boyunca demokrasi
geleneği oturmamış ülkelerde diktatörlerin oyuncağı olmuş, dikkatörler,
futbolla toplumu uyutarak uzun yıllar ayakta kalmayı başarabilmişlerdir.
Avrupa ülkelerinin "tam demokratikleşmelerinin" ardından futbol
Avrupa’da kısmen politik işlevini yitirmiş (kısmen diyoruz çünkü, hala
Avrupa da bazı büyük kuluplerin başkanları aynı zamanda başbakandırlar)
sportif boyutu ön plana çıkmıştır. Ama Latin Amerika ve Türkiye gibi
"gelişmekte olan ülkelerde" futbol hala çok önemli bir uyutma aracıdır.
Ve bu gerçeğin farkında olan ABD ve CIA bu durumdan alabildiğince
yararlanmaktadır… ABD’nin uyutma paketi çerçevesinde futbol hiç bir
zaman sadece futbol değildir. Futbol gazeteleri, futbol tvleri, futbol
internet siteleri ile futbol, aynı zamanda Diktatör Franco’nun dediği
gibi , "Büyük Bir Uyku Tulumudur"… Tv’lerdeki saatlerce süren anlamsız
futbol programlarını düşünün!!!
5. TARIMI ve HAYVANCILIĞI BİTİRMEK: İnsanlık tarihinin dönüm noktası
"Tarım Devrimi" dir. İnsanoğlu avcılık ve toplayıcılıktan buğdayı
evcilleştirip Tarım Devrimi ile yerleşik hayata geçerek kurtulmuştur.
Böylece insanoğlu üretmiş, özel mülkiyeti keşfetmiş, evler yapmış,
hayvanları evcilleştirmiş, köyler, şehirler, devletler kurmuş, toplumsal
kuralları belirlemiş, ticaret yapmış, temel ihtiyaçlarını karşıladıktan
sonra sanat, bilim kültür alanlarında ilerlemeye başlamıştır. İnsanlık
tarihinin en büyük "hareklendiricisi" Tarım Devrimi’dir. Dolyısıyla
insanları, toplumları ve devletleri kontrol etmenin en kolay yolu da
tarımsal etkinlikleri bitirmektir. Tarımın bitirilmesi, biraz önce
anlattığımız "tarih çarkının" adeta tersine çevrilmesidir.
Tarımın bitirilmesi beraberinde hayvancılığın ölmesine yol açacak,
tahıl üretmeyen bir toplum, üreten toplumlara muhtaç olacak ve eninde
sonunda açlığın pençesinde "esir" olacaktır. Günümüzün Yeni Dünya
Düzeni’nde "tohum üretimi", "tohum ıslahı" ve "tohum kontrolü" ve GDO
bunun için çok önemlidir. ABD ve ABD işbirlikçisi İSRAİL’İN bu konulara
çok önem vermelerinin alemet-i farikası buradadır. Türkiye’de Atatürk’ün
"Köylü milletin efendisidir…" diyerek ve Aşar Vergisi’ni kaldırıp İskan
Kanunu’nu yaparak hayata geçirmek istediği "Toprak Reformu" ve tarım
konusundaki devrimci adımları bu bakımdan çok önemlidir. Nitekim,
Atatürk’ün sağlığında 10 milyon dekara yakın toprak, topraksız çiftçiye
dağıtılmıştır. (Bkz. Sinan Meydan, AKL-I KEMAL, "Atatürk’ün Akıllı
Projeleri, " C.2, İstanbul, 2012).
Türkiye yakın zamanlara kadar tarımsal üretim açısından dünyada kendi
kendine yetebilen az sayıdaki ülkeden biriyken, bu gün ABD ve yerli
işbirlikçilerinin çabalarıyla, Türkiye Güney Amerika’dan Mısır, Orta
Avrupa’dan Angus ithal eden bir "bağımlı ülke" haline gelmiştir. Uyutma
paketi çerçevesinde "tarım" ve "köycülük" gericilik olarak adlandırılır;
insanların bu konularla uğraşmaması için gereken her şey yapılır.
Hükümetlerin tarım politikaları kontrol edilerek, tarımı özendirecek
adımlar engellenir. Çiftçi, muhtaç duruma düşürülür ve sonunda
çiftçi/köylü, toprağını, köyünü, çiftini bırakarak büyük kentlere göç
eder…. Bu aslında sonun başlangıcıdır…. Tarih çarkı geri çevrilmiş, o
toplum yeniden en başa dönmüş, yaşamsal üretim etkinliğini terk ederek
yeniden bir anlamda aycı ve toplayıcı olmuştur. Lütfen, büyük kentlere
gelip yaşam savaşı veren köylü/çiftçi/kırsal insanını düşünün!!!
6. SANAL RAKAMLAR: ABD ve CIA, uyutma paketi çerçevesinde, Kredi
derecelendirme kuruluşlarıyla ekonomileri istediği gibi yönlendirir.
Somut verilerden, reel ekonomiden çok, rakamlara ve sanal ekonomiye önem
verir. Borsa denilen "yalan dünyayı" parlatır. Gayri Safi Milli Hasıla,
Enflasyon Oranları, Kalkınmışlık Düzeyi gibi kavramlarla toplumu
uyutur. "Enflasyon rakamları tek haneye indi.", "Büyüme oranı arttı…",
"Borsa tavan yaptı…" biçimindeki açıklamalar, İşsizliğin yüzde 20′lere
yaklaştığı, insanların açlık sınırında yaşadığı bir ülkede hiçbir anlam
ifade etmese de "uyutma paketini" hazırlayanların yarattıkları sanal
dünya, insanları öylesine kuşatmıştır ki, cebinde beş parası olmayan
insanlar bile neredeyse bütün tv’lerin alt yazı olarak akıttıkları Borsa
rakamlarını takip etmekten kendilerini alamazlar; cebinde beş parası
olmayan insanlar, cüzdanlarındaki, asgari ödemesi bile yapılmamış kredi
kartlarına güvenerek alış veriş merkezlerinin yolunu tutmaktan
kendilerini alamazlar!…. Çünkü "uyutma paketi" bu insanları çoktan
etkisi altına almıştır….
Yoksa siz de CIA’ ve TAVİSTOCK’un uyuttuklarından mısınız? Uyanın artık!
Sinan MEYDAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder