21 Şubat 2013 Perşembe

“Gazi Kurşun Kalemler”




“Gazi Kurşun Kalemler”

Emperyalist işgal; her zaman silahlı saldırı ile yapılmaz. Emperyalistler maliyeti yüksek bir fiili savaş yerine elde etmek istedikleri ülkenin halkını, maliyeti daha düşük olan Kültürel savaş yoluyla sömürgeleştirmektedirler.
 Özellikle günümüz koşullarında işgal,  ekonomi ele geçirilerek ve tüm yönetim kademeleri kontrol altına alınarak örtülü işgal biçiminde gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemle ülkeler işgal edilirken her türlü araç, Yüzyılın en şeytanca plan ve projeleri kullanılır.
Hedef kitlenin, yani hedef ulusların ve halkların, Medya, internet, Gazete, TV, Sinema, BASIN, Müzik, Casus, Ajan Misyonerler ve Kripto Gizli çift kimlikliler kullanılarak, algıları, bilinçleri silinerek HADIM edilir düşünceleri, beyinleri KISIRLAŞTIRILIR. Halk cahilleştirilir, Emperyal güçlerin pompaladığı değerlerin yüceltilerek benimsenmesi, ulusal/ milli değerlerin aşağılanması, itibarsızlaştırılması böylece sağlanır. Ulusal bilinci dumura uğratılan halk artık her türlü sömürüyü benimsemeye hazırdır.
Emperyalist işgalciler hesabına çalışan yerli-yabancı toplum mühendisleri, toplumların algısını yönetir. Bu sayede “bağımsızlık ruhu taşıyanların sayısı azaltır,  “manda ruhu” taşıyanları çoğaltır! Sonra ipleri eline alır, kuklaları oynatır. Okşanarak kandırılan, iğfal edilen toplumlar çaresizlik içinde haline şaşar kalır!
Bu yıkım planının en önemli ayağı olan Avrupa Birliği, beşinci kol etkinlikleri kapsamında, bu kez de hedef tahtasına Anadolu Basınını koydu. Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından programlanan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yürütülen “Türk Yerel Medyası AB Yolunda” projesinin üçüncüsü Isparta Barida Otel'de yapıldı.
3 gün süren seminere, daire müdürleri ile Isparta, Aksaray, Antalya, Aydın, Burdur, Konya, Denizli, Karaman ve Muğla illerinden gelen yerel medya çalışanları katıldı.
AB İletişim Projesi ve AB Sürecinde “Türk Yerel Medyası AB Yolunda” seminerinin Türkiye Cumhuriyeti kimlikli, yabancı konukları da var.  AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mr. Fatih Hasdemir, AB Bakanlığı Sivil toplum İletişim ve Kültür Başkanlığı Koordinatörü Miss. Başak İlisulu, Avrupa Gazeteciler Birliği Üyesi Mr. Zeynel Lüle, Today’s Zaman Ankara Temsilcisi Mr. Abdullah Bozkurt ve AB vizyonuyla "Nur"lanmış Isparta Valisi Memduh Oğuz. 
Bu nadide konuklar, İngiltere Büyükelçiliği Siyasi İşler Uzmanı Loise Taylor, Avrupa Parlamentosu eski milletvekili Ozan Ceyhun, konuşmalarında Türkiye-AB İlişkilerinde Değişen Dinamikleri işlemişler. AB konusunda bilgisiz(!), kara cahil(!) yerine koydukları yerel medya mensuplarını, AB vizyonuyla "Nur"landırıp,  bilgilendirmişler.
Engin AB kültürünü paylaşıp, AB’nin faziletlerini anlatmışlar. Yerel Medya temsilcilerini AB’ye özendirmek,  "devşirmek", "muhipleştirmek", “iğfal” etmek, Emperyalist işgalciler hesabına çalışan yerel misyonerler haline getirmek için en şeytani plan ve projelerini balandıra ballandıra sunmuşlar. Bu “iğfal” seminerinden çıkacak “önemli mesajları bölge halkıyla paylaşmaları” için yerel medya temsilcilerine çok önemli görevler düştüğünü hatırlatmayı da ihmal etmemişler.
Avrupa Birliği aşığı Mr. Hasdemir ve AB vizyonuyla "Nur”lanmış kimi konuşmacılar,  işi o kadar ileri götürmüşler ki, “Avrupa Birliğine girme konusunda tereddüdü olan kişi ve kuruluşları, çağdışı düşünen, Türk toplumunun ve ilerlemenin önünü tıkayan siyasi engeller olarak “ göstererek, ,  “komplocu”, “paranoyak”, “statükocu”  suçlamalarını getirmişler.
AB’nin kurnaz temsilcileri ve içimizdeki devşirilmiş AB muhipleri; Yerel Medya temsilcilerinin AB-D fonlarının veya başkalarının doldurduğu dolmakalemler değil, ham maddesi Anadolu toprağından fışkıran  kurşun kalemler”  olduğunu,  Türk Yerel Medyasının Milli Mücadelede harcı olan “gazi” medya olduğunu unutmuşlar. AB’ciler işte bu “kurşun kalem”, gazi Anadolu Basınını eğitip yetiştirmeye, hâle yola koymaya, "devşirmeye", "muhipleştirmeye", “iğfal” etmeye soyunmuşlardır. 1919larda nasıl yanılmışlarsa yine yanılmışlardır.
Tarihi iyi bilen AB’cilerin,  İstanbul’daki medya patronlarından yana bir sıkıntıları yok! Onlar gazetelerinin logosunun yanına bile AB bayrağını yerleştirmek suretiyle Vahdettin İstanbul’undaki mütareke basını gibi teslimiyet bayrağını çoktan çekmişlerdir.
Milli Mücadele düşmanı mütareke basını için, Mustafa Kemal’in yaptığı “satılmışların hâkimiyeti kalemiyesindeki matbuat” tanımlaması bugünün gerçeğini de ifade etmektedir.
İçişleri Bakanlığı da yapmış olan Ali Kemal’in Peyam–ı Sabah, Refi Cevat Ulunay’ın Alemdar Gazetesi, Sait Molla’nın İstanbul Gazetesi, Mehmet Asım Us ve Ahmet Emin Yalman’ın Vakit Gazetesi işgalcilerin yanında saf tutan dönemin mütareke medyasıydı. Ali Kemal, “Padişaha sadakatle bağlı Anadolu halkı, Mustafa Kemal denilen şakiye haddini bildirecektir.” (20 Nisan 1920 Peyam-ı Sabah), Refi Cevat, “İngilizleri bekliyoruz. Türkler kendi güçleriyle adam olamaz. İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak… Azimli bir hükümet, ’Kuvayı Milliye’ adı altına sığınan bu haydutların kafasına neden bir yumruk indirmiyor?” (21 Nisan 1919 ve 16 Mart 1920 Alemdar Gazetesi) diyordu.
Dünün mandacı siyah–beyaz mütareke medyası, bugün renk tonlarında biraz mutasyona uğrayıp “çağdaş mütareke medyası” oluverdiler. AB, ABD ve IMF mandalarının ve bu küresel mandaların yerli işbirlikçilerinin safında yer tuttular. 
“Çağdaş mütareke medyası”, küresel sömürgecilerin safında yer almakla yetinmeyip, işbaşındaki kimi yerli işbirlikçilerinin özel gayretleriyle milletimizin madenlerini, yer altı kaynaklarını, altınını, bakırını, gümüşünü, GSMH’sını sülük gibi emiyorlar.
Milli Mücadele günlerinde İstanbul’daki mütareke basınının karşısında ilkel koşullarda ama inançla bağımsızlık savaşı veren Anadolu Basını vardı. Atatürk de, Anadolu Basınının gücüne güvenmiş, 1919 yılında İrade-i Milliye gazetesinin kuruluşuyla bizzat ilgilenmişti. Ulusal Bağımsızlık Savaşı sürecinde, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında ve sonrasında Konya’da “Babalık”, “Yeni Adana”, “Antalya”, “Bartın”, “Kastamonu Açık Söz”, “Hâkimiyet-i Milliye” gibi gazeteler Anadolu’nun isyan bayrağı oldu. Anadolu’nun birçok yerinde bin bir zorluğu aşarak çıkan bu gazeteler, milli direnişin mahalli sesleri olarak çok önemli sorumluluklar üstlenmişlerdir.
Bu günde AB’den hibe alarak iğfal edilmiş Türk ulusunun içine girmiş BEŞİNCİ KOL olarak hizmet veren “çağdaş mütareke medyası” karşısında Türkiye yerel medyası AB yolunda değil, bağımsızlık yolunda bayrağını dik tutmayı sürdürmektedir.
Türk Yerel Medyası AB Yolunda” projesinin Isparta ayağında, Isparta Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Şevket Karahan’ın , Ancak bu süreçte AB’nin dağılması durumunda bütün emeklerimiz boşa mı gidecek? Amiyane tabirle ‘Yalakalıklar boşa mı gidecek?’ Çünkü AB için çok ödün veriyoruz. Eğer AB’ye gireceksek, Türkiye’nin değer ve şartlarını öne sürerek girmeliyiz” sözleri, yerel medya mensuplarını AB vizyonuyla "Nur"landırmaya gelen AB muhiplerini şaşkınlığa, hayal kırıklığına uğratırken, katılımcıların ezici çoğunluğu tarafından takdirle karşılanması bu kanımızı doğrulamaktadır.
Yerel medya mensuplarını, AB vizyonuyla "Nur”landırma işgüzarlığına soyunan AB Muhiplerine hatırlatırız. Anadolu Basını’nın onurlu mensuplarının elinde İzmir’de Yunan işgalcilere ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin’in bağımsızlık silahı vardır. Bu silah, dün olduğu gibi bu gün de Anadolu’yu işgal etmeye kalkışan küresel sömürgecilerin, AB’nin kurnaz mimarlarının ve işbirlikçilerinin kafalarında patlayacaktır.
Mahmut ÖZYÜREK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder