“Gazi Kurşun Kalemler”
Emperyalist işgal; her zaman silahlı saldırı ile
yapılmaz. Emperyalistler maliyeti yüksek bir fiili savaş yerine elde etmek
istedikleri ülkenin halkını, maliyeti daha düşük olan Kültürel savaş yoluyla
sömürgeleştirmektedirler.
Özellikle
günümüz koşullarında işgal, ekonomi ele
geçirilerek ve tüm yönetim kademeleri kontrol altına alınarak örtülü işgal
biçiminde gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemle ülkeler işgal edilirken her türlü
araç, Yüzyılın en şeytanca plan ve projeleri kullanılır.
Hedef kitlenin, yani hedef ulusların ve
halkların, Medya, internet, Gazete, TV, Sinema, BASIN, Müzik, Casus, Ajan
Misyonerler ve Kripto Gizli çift kimlikliler kullanılarak, algıları, bilinçleri
silinerek HADIM edilir düşünceleri, beyinleri KISIRLAŞTIRILIR. Halk
cahilleştirilir, Emperyal güçlerin pompaladığı değerlerin yüceltilerek
benimsenmesi, ulusal/ milli değerlerin aşağılanması, itibarsızlaştırılması
böylece sağlanır. Ulusal bilinci dumura uğratılan halk artık her türlü sömürüyü
benimsemeye hazırdır.
Emperyalist
işgalciler hesabına çalışan yerli-yabancı toplum mühendisleri,
toplumların algısını yönetir. Bu sayede “bağımsızlık ruhu”
taşıyanların sayısını azaltır,
“manda ruhu” taşıyanları çoğaltır!
Sonra ipleri eline alır, kuklaları oynatır. Okşanarak kandırılan, iğfal edilen
toplumlar çaresizlik içinde haline şaşar kalır!
Bu yıkım planının en önemli ayağı olan Avrupa Birliği,
beşinci kol etkinlikleri kapsamında, bu kez de hedef tahtasına Anadolu Basınını
koydu. Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından programlanan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Ekonomi Politikaları
Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yürütülen “Türk
Yerel Medyası AB Yolunda” projesinin
üçüncüsü Isparta Barida Otel'de yapıldı.
3 gün süren seminere, daire müdürleri ile Isparta,
Aksaray, Antalya, Aydın, Burdur, Konya, Denizli, Karaman ve Muğla illerinden
gelen yerel medya çalışanları katıldı.
AB
İletişim Projesi ve AB Sürecinde “Türk
Yerel Medyası AB Yolunda” seminerinin Türkiye Cumhuriyeti kimlikli, yabancı
konukları da var. AB Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Mr. Fatih Hasdemir, AB Bakanlığı Sivil toplum İletişim ve Kültür
Başkanlığı Koordinatörü Miss. Başak İlisulu, Avrupa Gazeteciler Birliği Üyesi
Mr. Zeynel Lüle, Today’s Zaman Ankara Temsilcisi Mr. Abdullah Bozkurt ve AB
vizyonuyla "Nur"lanmış Isparta Valisi Memduh Oğuz.
Bu
nadide konuklar, İngiltere Büyükelçiliği Siyasi İşler Uzmanı Loise Taylor,
Avrupa Parlamentosu eski milletvekili Ozan Ceyhun, konuşmalarında Türkiye-AB
İlişkilerinde Değişen Dinamikleri işlemişler. AB konusunda bilgisiz(!), kara
cahil(!) yerine koydukları yerel medya mensuplarını, AB vizyonuyla "Nur"landırıp, bilgilendirmişler.
Engin
AB kültürünü paylaşıp, AB’nin faziletlerini anlatmışlar. Yerel Medya
temsilcilerini AB’ye özendirmek, "devşirmek",
"muhipleştirmek", “iğfal” etmek, Emperyalist işgalciler
hesabına çalışan yerel misyonerler haline getirmek için en şeytani plan ve
projelerini balandıra ballandıra sunmuşlar. Bu “iğfal” seminerinden çıkacak
“önemli mesajları bölge halkıyla paylaşmaları” için yerel medya temsilcilerine
çok önemli görevler düştüğünü hatırlatmayı da ihmal etmemişler.
Avrupa
Birliği aşığı Mr. Hasdemir ve AB vizyonuyla "Nur”lanmış kimi konuşmacılar, işi o kadar ileri götürmüşler ki, “Avrupa
Birliğine girme konusunda tereddüdü olan kişi ve kuruluşları, çağdışı düşünen,
Türk toplumunun ve ilerlemenin önünü tıkayan siyasi engeller olarak “ göstererek,
, “komplocu”, “paranoyak”, “statükocu” suçlamalarını getirmişler.
AB’nin kurnaz
temsilcileri ve içimizdeki devşirilmiş AB muhipleri; Yerel Medya
temsilcilerinin AB-D fonlarının veya başkalarının doldurduğu dolmakalemler
değil, ham maddesi Anadolu toprağından fışkıran “kurşun kalemler” olduğunu, Türk Yerel Medyasının Milli Mücadelede harcı olan “gazi” medya olduğunu unutmuşlar. AB’ciler
işte bu “kurşun kalem”, gazi Anadolu Basınını eğitip yetiştirmeye, hâle yola
koymaya, "devşirmeye", "muhipleştirmeye", “iğfal” etmeye
soyunmuşlardır. 1919larda nasıl yanılmışlarsa yine yanılmışlardır.
Tarihi iyi
bilen AB’cilerin, İstanbul’daki medya
patronlarından yana bir sıkıntıları yok! Onlar gazetelerinin logosunun yanına
bile AB bayrağını yerleştirmek suretiyle Vahdettin İstanbul’undaki mütareke
basını gibi teslimiyet bayrağını çoktan çekmişlerdir.
Milli
Mücadele düşmanı mütareke basını için, Mustafa Kemal’in yaptığı “satılmışların
hâkimiyeti kalemiyesindeki matbuat” tanımlaması bugünün gerçeğini de
ifade etmektedir.
İçişleri
Bakanlığı da yapmış olan Ali Kemal’in Peyam–ı Sabah, Refi Cevat Ulunay’ın
Alemdar Gazetesi, Sait Molla’nın İstanbul Gazetesi, Mehmet Asım Us ve Ahmet
Emin Yalman’ın Vakit Gazetesi işgalcilerin yanında saf tutan dönemin mütareke
medyasıydı. Ali Kemal, “Padişaha sadakatle bağlı Anadolu halkı,
Mustafa Kemal denilen şakiye haddini bildirecektir.” (20 Nisan 1920
Peyam-ı Sabah), Refi Cevat, “İngilizleri bekliyoruz. Türkler kendi
güçleriyle adam olamaz. İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak… Azimli
bir hükümet, ’Kuvayı Milliye’ adı altına sığınan bu haydutların kafasına neden
bir yumruk indirmiyor?” (21 Nisan 1919 ve 16 Mart 1920 Alemdar
Gazetesi) diyordu.
Dünün
mandacı siyah–beyaz mütareke medyası, bugün renk tonlarında biraz mutasyona
uğrayıp “çağdaş mütareke medyası” oluverdiler. AB, ABD ve IMF
mandalarının ve bu küresel mandaların yerli işbirlikçilerinin safında yer
tuttular.
“Çağdaş mütareke medyası”,
küresel sömürgecilerin safında yer almakla yetinmeyip, işbaşındaki kimi yerli
işbirlikçilerinin özel gayretleriyle milletimizin madenlerini, yer altı
kaynaklarını, altınını, bakırını, gümüşünü, GSMH’sını sülük gibi emiyorlar.
Milli
Mücadele günlerinde İstanbul’daki mütareke basınının karşısında ilkel
koşullarda ama inançla bağımsızlık savaşı veren Anadolu Basını vardı. Atatürk
de, Anadolu Basınının gücüne güvenmiş, 1919 yılında İrade-i Milliye gazetesinin
kuruluşuyla bizzat ilgilenmişti. Ulusal Bağımsızlık Savaşı sürecinde,
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında ve sonrasında Konya’da “Babalık”, “Yeni Adana”, “Antalya”,
“Bartın”, “Kastamonu Açık Söz”, “Hâkimiyet-i Milliye” gibi gazeteler
Anadolu’nun isyan bayrağı oldu. Anadolu’nun birçok yerinde bin bir zorluğu
aşarak çıkan bu gazeteler, milli direnişin mahalli sesleri olarak çok önemli
sorumluluklar üstlenmişlerdir.
Bu günde
AB’den hibe alarak iğfal edilmiş Türk ulusunun içine girmiş BEŞİNCİ KOL olarak
hizmet veren “çağdaş mütareke medyası” karşısında Türkiye yerel medyası AB
yolunda değil, bağımsızlık yolunda bayrağını dik tutmayı sürdürmektedir.
“Türk Yerel Medyası AB Yolunda” projesinin Isparta ayağında, Isparta Gazeteciler Cemiyeti
Başkanı Şevket Karahan’ın , “Ancak bu süreçte AB’nin
dağılması durumunda bütün emeklerimiz boşa mı gidecek? Amiyane tabirle
‘Yalakalıklar boşa mı gidecek?’ Çünkü AB için çok ödün veriyoruz. Eğer AB’ye
gireceksek, Türkiye’nin değer ve şartlarını öne sürerek girmeliyiz” sözleri, yerel medya mensuplarını AB vizyonuyla
"Nur"landırmaya gelen AB muhiplerini şaşkınlığa, hayal kırıklığına
uğratırken, katılımcıların ezici çoğunluğu tarafından takdirle karşılanması bu
kanımızı doğrulamaktadır.
Yerel
medya mensuplarını, AB vizyonuyla "Nur”landırma işgüzarlığına soyunan AB
Muhiplerine hatırlatırız. Anadolu Basını’nın onurlu mensuplarının elinde İzmir’de Yunan işgalcilere
ilk kurşunu sıkan Hasan Tahsin’in bağımsızlık silahı vardır. Bu silah, dün olduğu
gibi bu gün de Anadolu’yu işgal etmeye kalkışan küresel
sömürgecilerin, AB’nin kurnaz mimarlarının ve işbirlikçilerinin kafalarında
patlayacaktır.
Mahmut ÖZYÜREK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder