1 Ağustos 2014 Cuma

“YETMEZ AMA EVETÇİ” ÇÖLAŞAN

“YETMEZ AMA EVETÇİ” ÇÖLAŞAN
Atatürkçü Düşünce Derneği, 6 Temmuz 2014 tarihinde Tansel Çölaşan’ın başkanlığında Genel Yönetim, Denetleme, Disiplin, Bilim-Danışma Kurulu üyeleri ile Şube başkan veya temsilcilerinin katıldığı “Cumhurbaşkanlığı seçimi” gündemli “DANIŞMA TOPLANTISI” yapmış.
Toplantı sonunda bir de SONUÇ BİLDİRİSİ yayınlanmış. Bildiri ile alınan kararlar kamuoyu ile paylaşılmış.
Bildiride Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak;
Derneğimiz partiler üstü bir çalışma anlayışına sahiptir Atatürk ilke ve devrimlerinin savunucusu olarak bu seçimlerde, herhangi bir aday için açık ya da kapalı destek kampanyası yürütülmeyecek
Atatürkçülere düşen görev, sandığa giderek demokratik, laik, cumhuriyet yıkıcıları ve bölücülere karşı birlik olmaktır.” denilmekte. 
“Zevahiri kurtarmak” tamda bu cümlelerde gizli.
1-“ADD Herhangi bir adayı desteklemiyor.” (Hatırlanacağı gibi, Türkiye’de karşı devrimin hukuksal altyapısının oylanması anlamındaki 2010 Anayasa Referandumunda da aynı yöntem izlenmiş, Şubelere bir genelge gönderilerek “TARAFSIZ KALIN” çağrısı yapılmıştı.)
2- Atatürkçüler “sandığa gidecekler” ve cumhuriyet yıkıcılarına (yani Erdoğan’a) , bölücülere(yani Demirtaş’a) oy vermeyecekler..
Peki, ne yapacaklar?   Ortadoğu’da emperyalizmle “hemhal” olmuş, Atatürk devrimleri ile sorunlu, Kemal Derviş’in ifadesiyle, “Küresel değerlere bağlı” Ekmeleddin İhsanoğlu’na “tıpış-tıpış” oy verecekler.
İşte 2 gün sürdüğü söylenen ADD Danışma Toplantısının “ATATÜRKÇÜ ÇÖZÜM ÖNERİSİ(!)”  Ya ayıptır!  “yetmez ama evet” diyebilmek için iki gün üst üste toplantı yapıp, iki sayfa laf kalabalığına ne gerek vardı? Danışma toplantısından çıkan bildirinin anlamı   “YETMEZ AMA EVETÇİLİKTİR.
Atatürkçü Düşünce Derneğinin Mandacı- Mason Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamanın bir diğer anlamı, AKP karşıtlığı temelinde biriken ve giderek Kemalist-Halkçı- Devrimci bir direnişe dönüşme olasılığı yüksek olan geniş halk yığınlarının öfkesini,  emperyalizmin stepne Truva atı Ekmeleddin İhsanoğlu’na yedekleyerek ılımlı İslamcı-muhafazakârlığın meşrulaştırılması ve sürdürülebilirliğine yöneltmektir. Bu anlayış, Kemalist bilinç ve duruştan vazgeçilebileceğini, karşı devrimcilerle uzlaşılabileceğini bizzat ADD tarafından geniş halk yığınlarına “hazmettirme” operasyonunun adıdır.
ADD; Toplumsal Muhalefeti Kemalist bir çizgide örgütleyerek , Emperyalizmin özel yetkili taşeronuna karşı ayağa kaldıracağı yerde, Toplumsal muhalefeti ehlileştirerek AKP’nin operasyonlarla kurulan rejimini sağlamlaştırma amacına yönlendirme çabası içine girmiştir.
Mandacı - Mason Çölaşan ve ekibinin geniş halk yığınlarına önerdiği “yetmez ama evet” eğilimi, “ehven-i şer” in bir başka anlatımıdır. Tayyib’in  “milli irade” adı altında gericiliğin ve taşeronluğun meşrulaştırılması oyununa halkı yedeklemek için uydurulmuş masonik bir duruştur.
Ehven-i şer-i yani Ekmeleddin İhsanoğlu’nu yedeklemek, ölüm ile sıtma arasında tercihte bulunmakla eşdeğerdir.  Kemalizm’in tarihsel gerçekliğini ret ve inkârdır. Kemalist halkçı –devrimci umudu tüketmektir. Seçeneksizliği “seçenek” olarak sunmaktır. 
Geniş halk yığınları; AKP tarafından operasyonel olarak önüne sürülen, ADD tarafından desteklenen bu Trajedinin/ortaoyununun özneleri değil nesneleridir; karar veren değil biat edendir; o yönetmez, sadece yönetilir. Bu anlayışa, bu ortaoyununa Atatürkçüleri payanda yapma görevini üstlenen Tansel Çölaşan, 5 yıldır tam bağımsızlıkçı, devrimci-halkçı ADD'yi artık ehlileştirdiğini, sistemle bütünleştirdiğini düşünmektedir. Bu kanısında haklı olup olmadığını zaman gösterecektir. Ama biz daha önce söylediklerimizi bir kez daha yineleyelim.
 Hem Mandacı- Mason, hem Atatürkçü olunmaz!
Hem Mandacı-Mason, hem tam bağımsızlıkçı olunmaz,
Hem Mandacı- Mason, hem antiemperyalist olunmaz!
Hem Mandacı- Mason, hem halkçı devrimci olunmaz!
Bu nedenlerle ADD’yi ele geçirmiş olan Tansel ÇÖLAŞAN Atatürkçü Düşünce Derneğini sistemle uyumlulaştırmak, Kemalist kimliğini törpülemek üzere özel görevlendirilmiş bir “Truva Atı” olup olmadığını Atatürkçülerinin değerlendirmelerine bırakıyorum.
Kemalistler; tüm kötülüklerin kaynağı, AKP operasyonları ile faşist diktatörlüğe dönüşmüş, emperyalizmin işbirlikçisi sistemle uzlaşmayı değil hesaplaşmayı,
Günü kurtaran pragmatik tercihleri değil, stratejik ufukta ısrarlı olmayı,
Gericiliğin ve taşeronluğun meşrulaştırılmasını değil Kemalist bilinç ve devrimci bir kararlılığı,
Erdoğan’a mahkûm ve Ekmeleddin’e mecbur olmayı değil, yeniden Tam bağımsız Laik-demokratik Türkiye Cumhuriyetinin nasıl inşa edileceğini hedef olarak benimserler..01.08.2014 Isparta
Mahmut ÖZYÜREK


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder