14 Ağustos 2017 Pazartesi

Makarna Siparişiyle Atatürkçülük!




10 Ağustos 2017 günü sosyal medyada ADD Gül Isparta Şubesinin bir duyurusu vardı. Dernek binasında kurulmuş bir düzenek etrafında kadınların erişte makarna yaptığını gösteren fotoğrafların üzerindeki açıklama aynen şöyle; “Atatürkçü düşünce derneği olarak erişte siparişlerini yapıyoruz. Siparişleriniz varsa bildirin lütfen... Afiyet olsun.” (https://www.facebook.com/rahime.karakus.10/posts/1897150650546779)
Atatürk’ün bütün devrimlerine ağır saldırılar yapılırken, Cumhuriyet’in kurucu ilkeleri ve laiklik silinirken, O’nun mirası olan ve isabeti on yılların deneyimi ile kanıtlanmış dış politika ilkeleri rafa kaldırılırken, devletin kurucuları katliamcı iftirasına uğrarken, Atatürk ders kitaplarından kaldırılıp yerine “cihat” dersleri alırken, dini nikâh yasalaşırken, Osmanlıca, medrese, saltanat, hilafet, fetva yeniden hortlatılmışken, Emperyalizmin, işbirlikçi güçler ve gericiler Cumhuriyet Devrimi’ne topyekûn saldırırken,  tepki göstermeyen/gösteremeyen bir aymazlar topluluğu, icazetli Atatürkçüler ADD Isparta Şubesini “erişte imalatı ve satış yeri” olarak kullanıyor.
Daha önceleri “Güzellik ve Cilt Bakım ürünleri” pazarlamak, hamam - kaplıca turları düzenlemek, “pişi ve lokma” dağıtmak vb. her tür pazarlamacılık etkinliği için kullanan ADD Gül şubesi yöneticileri, söz konusu Atatürk olunca ortada yoklar.
Siz hiç ADD Gül Isparta Şubesinin “Osmanlıca, medrese, saltanat, hilafet, fetva, dini nikâh, cihat dersi, haftada 28 şehit, HES’ler, başkanlık sistemi, şehir hastaneleri, Cumhuriyet devrimi ve Atatürk’e yapılan ağır saldırılar konusunda bir eylem ve etkinliğini duyup gördünüz mü? 
Dinci Faşizme, emperyalizme karşı kavga kültürünü geliştirmeyenler, elbette ki sistemden beslenecekler, onun kültürünü yaşatacaklar. Bu objektif olarak böyledir. Fakat Atatürkçü olma maskesi ile yaşayarak birey haklarına saldıran, dedikodu yapan, iftira atan, Dinci faşist sistemin nimetleri ile beslenen pazarlama ve reklam dışında hiç bir etkinlik ve eylemi olmayanlarla ilgili nasıl bir tanım yapılmalı? Alçaklık bu tanıma yeterli midir?
1950’li yıllardan bu yana Kemalist devrimi boğmak, teslim almak, itibarsızlaştırmak, Kemalist devrimin öznesi olan devrimcileri davalarından uzaklaştırmak, yozlaştırmak için tüm araç ve yöntemleri kullanan “karşı devrim” cephesinin çabaları amacına ulaşmış görünüyor.  
   “Gerek dünyada, gerekse ülkemizde karşı devrimci, işbirlikçi güçler iktidarı ele geçirirlerse, kendi egemenliklerini koruyabilmek için, kendisine yönelik tepkileri etkisiz kılma ya da bu tepkileri kendisine zarar vermeyecek yönlere sevk etmeye çalışır.
Kendi düzenine tehlike oluşturmayan, sözde devrimci kimi siyasal, demokratik örgütlenmelere izin vererek, kitlelerin düzene karşı tepkilerini bu örgütlenmeler aracılığıyla kontrol altında tutmayı amaçlarlar. Sistemle uzlaşmış, karşı devrimciliğin çizdiği yasal sınırlar içinde varlığını sürdüren bu anlayış “icazetli Atatürkçülüktür”. Bu anlayış ADD Gül Isparta şubesinde zuhur eden haliyle “Siparişle Atatürkçülük” olarak adlandırılabilir.”
 Ülkemizde istemin egemenleri; ellerindeki her tür araç ve yöntemlerle Kemalist Devrimin değerlerini yozlaştırmaya, kitlelerde ve Kemalist cephede bilinç bulanıklığı yaratmaya,  devrimci unsurları düzenin içerisine çekmeye, onları etkisiz, eylemsiz, yılgın, çaresiz, düzenin saldırıları karşısında boyun eğen, uysal, uyumlu bir konuma getirmek için 80 yıldır plan proje üretmektedir.
Bu projelerden biri ve en çok bilinç bulanıklığı yaratan ise “Yeni Atatürkçülük” kavramıdır.
Nedir “Yeni Atatürkçülük”?
· Atatürkçülüğün özü tam bağımsızlık ve antiemperyalizmdir,
“Yeni Atatürkçülük” Batıcılık ve emperyalizmle işbirliği yapmaktır.
· Atatürkçülüğün toplumsal yapı taşı laikliktir
“Yeni Atatürkçülük” türbanlı laiklik, ılımlı İslam rejimi olacaktır.
· Atatürkçülüğün Cumhuriyet yapısı üniter ulus devlettir
“Yeni Atatürkçülük” ulus devlet yerine etnik bir federasyon getirecektir.
ADD Isparta şubesini “dedikodu, belden aşağı vurma, iftira, gözden düşürme, itibarsızlaştırma”  ve Mason Tansel Çölaşan’ın yadsınamaz katkı ve desteği ile ele geçiren  “Yeni Atatürkçüler”  sistem egemenlerinin damarlarımıza şırınga etmeye çalıştığı sapkınlığın ortağı ve işbirlikçileri olmuşlardır.

Atatürkçülüğün emperyalizm, çürümüş düzen ve gericilikle ödün vermeden mücadele eden bir devrimci hareket olduğunun bilince çıkmasını önleme adına elinden geleni ardına koymayan bu aymazları ve sosyal medyada “beğenileri” ile destek veren sözde Atatürkçü zavallıları “yetmez ama” kınıyorum. 14.08.2017
Mahmut ÖZYÜREK

3 Ağustos 2017 Perşembe

BASIN AÇIKLAMASI-İslam’da “dini nikâh” diye bir şey yoktur.



Sayı:2017/007
Konu: “Dini nikâh”                                                                                                                                  03 Ağustos 2017                  

Kod: 32.011.159
BASIN AÇIKLAMASI
İçişleri Bakanlığınca hazırlanıp; Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısına eklenen 6-madde ile “İl ve İlçe müftülüklerine de evlendirme memurluğu” yetkisi verilmektedir.
Tasarıyı savunanlar “bu yönde toplumdan talep var, zorunlu evlilik için yasa gerekli” derken, daha çok bilgi yoksunu olanlar ise  “Avrupalılar kilisede nikâh yaptırıyorlar; Türkiye'de ise Müslümanlar niye imamlara, müftülere nikâh kıydıramıyor?” diyerek tasarıyı canhıraş savunmaya çalışıyorlar.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Kasım 1994’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken kıydığı bir nikâhta,” Resmi nikâh kıydıran vatandaşların işi bitmiyor, bir de dini nikâh kıydırmak için uğraşıyorlar. Bu eksiklik müftünün nikâh kıyması ile giderilebilir” demişti. Şimdi bu yıkım projesini uygulama olanağını eline geçirmiştir.
Tasarının mimarları ve savunmanlarına hatırlatalım;
1.  İslam’da “dini nikâh” diye bir şey yoktur. İslam’da nikâh, iki şahitle yapılan özel ve sivil bir sözleşmedir.
2.     Tarihte Batı'da nikâh kayıtlarını kilise tutmuşken, çok özendikleri Osmanlı'da ise bu işi mahkemeler yapmıştır, camiler veya müftülükler değil!
3.  “Avrupalılar kilisede nikâh yaptırıyorlar, İslam’da neden olmasın” diyenlere anımsatalım. İslam dininde “ruhban” sınıfı yoktur! Hıristiyanlıkta ise "ruhban" sınıfı vardır! “dinimizde imamların kıyması gereken özel bir nikâh yoktur
4.  İslam dininde evlenme, `medeni' (sivil) bir tasarruftur; nikâhın geçerli olması için dini bir makam, mesela imam veya müftü tarafından tasdik ve tescil edilmesi şart değildir. Nitekim fıkıhta nikâh `ibadet' bahsinde değil, `muamelat' bahsinde yer alır! (Bkz. Mukayeseli İslam Hukuku, I, sf. 292 - 293)
5.  Kaldı ki, Hristiyan toplumların hemen hepsinde kilisede nikâh kıyılmaz. Büyük bir kısmında Resmi nikâhı olmayan hiçbir çifti kilise evlendirmez. Kilise nikâhı isteyenler  “Resmi Nikâh cüzdanını” kilise yetkililerine ibraz etmek zorundadır
Anayasaya, Medeni Kanuna, kadın-erkek eşitliğine açıkça aykırı olan bu düzenlemenin yaratacağı sakıncalar,
1.  Cumhuriyetle birlikte kadına tanına en büyük haklardan biri de medeni nikâhtır. Eğer, müftü ve imamlar da nikâh kıyarsa,  bu hak iyiden iyiye erozyona uğrayacaktır,
2.  Anayasamızın Laiklik ve Eşitlik İlkeleri ihlal edilecektir,
3.  Hukuk Birliği ortadan kaldırılacak,
4.  Medeni Kanun kabulüyle elde edilen kadın kazanımlarının kaybedilmesine yol açılacak, kadın ve çocuklara yönelik şiddet, taciz ve istismarlar artacaktır,
5.  Toplum aile düzeyinde de(Nikâhını Müftülüklerde kıydırmış olanlar- Belediyede kıydırmış olanlar) ayrışacak ve kadının ve çocukların hak ihlalleri artacaktır,
6.  Anayasamızın 174/4- maddesiyle koruma altına alınan devrim Kanunları içinde olan “evlilik akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağı”nın hükmünün ihlaline ve Laiklik ilkesinin dolaylı olarak çiğnenmesine yol açılacaktır,
7.  Çocuk gelinlere karşı mücadele edilmesi gereken ortamda böylesi bir uygulama çocuk yaştaki evlenmelerin önünü açacak, cesaret verecek, sonucunda olumsuz tablo giderek büyüyecektir,
8.  Çok – karılılık (eşlilik) meşruiyet kazanacaktır.
Somut hiçbir gerekçe yokken, cumhuriyeti ve devrim yasalarını etkisiz, eylemsiz ve itibarsız kılmaya yönelik bu yasa önerisini şiddetle reddediyoruz. Öneri sahiplerini kınıyoruz. Yukarıda saydığımız sakıncaları nedeniyle bu yasa önerisi ivedilikle TBMM gündeminden geri çekilmelidir?
YÖNETİM KURULU ADINA:                                                                 Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI