23 Mayıs 2016 Pazartesi

Atatürk’ün evini ‘orijinalliğini kaybetti’ diye yıkmışlar! Yusuf Yavuz



Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde bulunan Atatürk’ün evi olarak bilinen Marmara Köşkü  ‘orijinalliğini kaybettiği’  gerekçesi ile yıkıldı.
Atatürkçü Düşünce Derneği Tüzüğünde Amaçları belirleyen 4. Maddesinde şunlar yazılı. DERNEĞİN AMACI MADDE 4
“….
Atatürk’ü, yapıtlarını ve Atatürkçü düşünceyi yıpratmak ve kötüye kullanmak amacıyla yapılan her tür kalkışmaya, söz ve eyleme gereken yanıtı vermek, ….”
Şimdi ADD Genel Merkezi ve şubelerinin Tüzük gereği Mustafa Kemal Atatürk’ün başta en büyük eseri(yapıtı) olan Türkiye Cumhuriyetinin ve yapıtlarının yıkımına, bu amaçla “yapılan her tür kalkışmaya, söz ve eyleme gereken yanıtı vermesi” beklenir değil mi?
ADD Genel Merkezinin Konu ile ilgili olarak hiç değilse bir açıklama yaptığını düşünmüştüm. Üşenmedim ADD web sitesi başta olmak üzere neredeyse tüm iletişim olanaklarını kullanarak araştırdım. ADD Genel merkezinden ve Şubelerinden hiçbir tepki yok..
Daha bir gün önce, 22 Mayısta “ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ BU GÜNLER İÇİN KURULMUŞTU!” başlıklı yazımda aynen şöyle yazmıştım.
“Kemalist Devrimi,  devrimciliği ve mücadelenin meşruluğunu savunmak bir tarafa, dinci faşist bir diktatörlükle çatışmamak için, kendi varlıklarına yönelen saldırılara karşı bile dik duramayan, gasp edilen yasal haklarını bile devrimci bir duruşla sahiplenemeyenler Atatürkçü değil, Mandacı- Masonlardır, icazetli Atatürkçülerdir.”
Bir kez daha yinelemeliyim. “ADD Özellikle 2010 yılından bu yana Atatürkçülüğü, göstermelik bir makyaj, bu köhne düzenin savunuculuğu ve hizmetkârlığı, halkın acılarına duyarsız ama “çağdaş” bir yaşam yürütme olarak yutturmaya çalışan bir zihniyetin eline geçmiştir. Onlara göre Atatürk’ün devrimleri ve ilkeleri önemli günlerde hatırlanılacak, üstümüze giyeceğimiz elbiselerdir. Varsın bugünkü düzen onun kurduğu Cumhuriyet’in tam zıddı olsun; önemli değil! Yeter ki onun kurduğu Cumhuriyet şeklen devam etsin!”
Mahmut ÖZYÜREK 
Aşağıda Saygın Kemalist Yusuf Yavuz’un her zamanki duyarlılığı ile kaleme aldığı konu ile ilgili yazısını sunuyorum



Atatürk’ün evini ‘orijinalliğini kaybetti’ diye yıkmışlar!
Yusuf Yavuz
Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde bulunan Atatürk’ün evi olarak bilinen Marmara Köşkü’nün yıkılmasının ardından başlayan tartışmalar sürüyor. Konuyla ilgili haberlerin gündeme gelmesinin ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı ‘orijinalliğini kaybettiği’ gerekçesiyle yıkılan köşkün yeniden yapılacağını açıklamıştı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi ise yıkım ile ilgili kurum ve kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Yeniden yapılacak tartışmalarına ilişkin ise mimarlar "hiçbir şey yıkımı meşrulaştırmaz bu bir suçtur" diye tepki gösterdi. Şehir ve Bölge Yüksek Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tunçer de Atatürk’e ait olmasının yanında AOÇ arazilerinin halka emanet edildiği mekân olan anıtsal yapı ve eklerinin onarımında ulusal ve uluslararası bilgi birikimlerinden yararlanılması gerektiğinin altını çizerek, “Mimarlık ve restorasyon (yenileme)ile ilgili Venedik Tüzüğü gibi önemli yol göstericilerden yararlanılması da gerekliydi” diye konuştu.
BAKANLIK ‘ORJİNALLİĞİNİ KAYBETTİĞİ İÇİN YIKILDI’ DEDİ
Atatürk Orman Çiftliği’nde bulunan ve Atatürk tarafından kullanılan tarihi Marmara Köşkünün yıkıldığının ortaya çıkmasıyla başlayan tartışmalar sürüyor. Ankara Mimarlar Odası, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada Marmara Köşkü’nün yargı süreci devam etmesine rağmen yıkıldığını belirterek tepki dolu bir açıklama yapmıştı. Tartışmaların ardından Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, 1930’lu yıllardan bu yana birçok kez tadilat gören tarihi yapının ‘orijinalliğini kaybettiği’ öne sürülerek, (yenileme) için bir yıl önce hazırlanan projenin Ankara 1 Numaralı Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylandığı belirtildi. Restorasyonla ilgili kurul kararında, proje uygulanırken statik raporuna bakılmasının talep edilmesi üzerine ise ODTÜ’den ilgili akademisyenlerin hazırladığı statik raporunda restorasyonun(yenilemenin) riskli olacağı kaydedildi. Bunun üzerine ise tarihi yapının yıkılarak aslına uygun olarak yeniden yapılması için proje hazırlandığını açıklayan Bakanlık, bu projenin de kurul tarafından onaylandığını belirtti.
‘ASLINA UYGUN OLARAK YENİDEN YAPILACAK’ AÇIKLAMASI
Ancak köşk için hazırlanan söz konusu yeniden yapım projesi, Mimarlar Odası tarafından yargıya taşındı. Yargı ise önce yürütmeyi durdurma kararı, ardından ise Mimarlar Odası’nın itirazını reddeden bir karar verdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, köşkün yıkım işleminin mahkemenin bu kararına dayanılarak alındığını ve aslına uygun olarak yeniden yapılacağını açıkladı.
MİMARLAR ODASI: ‘AYAKTA DURAN BİR YAPIYI YIKMAK SUÇTUR’
Bakanlığın köşkün yeniden yapılacağına yönelik açıklamasını değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “660 sayılı ilke kararı çok açık, ayakta duran bir yapıyı yıkmak suçtur. Yapı ile ilgili bir sorun varsa güçlendirirsiniz, restore edersiniz ama yıkıp yeniden yapmak diye bir şey yok” diye konuştu.
‘BİR KİŞİNİN VERDİĞİ RAPORLA KÖŞKÜ YIKMAK KATLİAMDIR’
Marmara Köşkü'nün yıkımının kültüre, tarihe ve Cumhuriyet dönemi eserlerine karşı tahammülsüzlüğün bir örneği olduğu görüşünü savunan Candan, “Kimse bize yıkımı meşrulaştırmaya çalışmasın. Ayakta duran bir yapıyı yıkamazsınız. Bir kişinin verdiği raporla Atatürk'ün Marmara Köşkü yıkılıyorsa, bu bir katliamdır. Yarın bir kişinin verdiği raporla, Saraçoğlu Mahallesi, İller Bankası binası, Opera binası gibi birçok kültür varlığımız riskli gösterilip yeniden yapılacak diye yıkılacak mı? Bu bir kılıf, kimse bizim aklımızla dalga geçmesin. Marmara Köşkü'nün yıkımı Cumhuriyetin mimari eserlerinin yani izlerinin silinmesi operasyonudur. Hesap verecekler” dedi.
‘TOPKAPI SARAYINI YIKIP YENİDEN YAPABİLİR MİSİNİZ?
Kültür Bakanlığı’nın 660 sayılı ilke kararına atıfta bulunan Candan, şöyle konuştu: “Bu kapsamda, basit onarım ve esaslı onarımlar yapılmaktadır. Yeniden yapma denilen Rekonstrüksiyon ancak herhangi bir nedenle yitirilmiş olan yapının, deprem, yangın vb. gibi eldeki mevcut belgelerden yararlanmak suretiyle kendi parsellerinde daha önce bulunduğu yapı oturum alanında, eski cephe özelliğinde, aynı kitle ve gabaride, özgün plan şeması, malzeme ve yapım tekniği kullanılarak, kapsamlı restitüsyon (yeniden tasarımlama)etüdüne dayalı rekonstrüksiyon(yeniden kurma) uygulamasının koşulsuz sağlanmasını öngörür. Marmara Köşkü taammüden yıkılmıştır ve tescilli bir yapıyı yıkmak suçtur. Yapıların yıkılmadan korunması esastır. Marmara Köşkünde koruma ilkeleri ihlal edilmiştir. Yıkıp yeniden yapmak ne demek? Ayasofya Camii'ni tamamen yıkıp yeniden yapabilir misiniz? Ya da Topkapı Sarayını? Bu bir tahammülsüzlük ve kültürsüzlük örneğidir.”
PROF. DR. MEHMET TUNÇER: ‘VENEDİK TÜZÜĞÜNE UYULMALI’
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Şehir ve Bölge Yüksek Plancısı Prof. Dr. Mehmet Tunçer ise tarihi yapıların korunması ve restorasyonunu(yenileme) belirleyen uluslararası bir anlaşma olan Venedik Tüzüğü’ne göre mimari mirasın incelenmesine ve korunmasına yardımcı olabilecek bütün bilim ve tekniklerden yararlanılması gerektiğinin altını çizerek şu görüşleri dile getirdi:
‘KURUL KARARINA YANSIYA HUKUKSUZLUKLAR DURDURULAMADI’
“Atatürk'ün mirası önemindeki Marmara Köşküne gösterilmesi beklenen ihtimam, ilgili yasa maddesi ve ilke kararlarında belirtilmiştir. Bizzat Kültür ve Turizm Bakanı tarafından da yerinde tespit edilen, talimatlara, kayıtlara, Koruma Bölge Kurulu kararlarına yansıyan hukuksuzluklar, TMMOB Mimarlar Odası, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Koruma Bölge Kurulu tarafından durdurulamamıştır. Aslında; Marmara Köşkü anıt mirası için acele edilmeden, restorasyon(yenileme) uzmanları tarafından (hatta yarışma açılarak) özgün ve yetkin tasarımlar yapılması gerekmekteydi. Marmara Köşkü ve eklerinin onarımında ulusal ve uluslararası bilgi birikiminden, mimarlık ve restorasyon (yenileme) ile ilgili Venedik Tüzüğü gibi önemli yol göstericilerden yararlanılması da gerekliydi.”
‘YAPI KAZAEN ORTADAN KALKSA BİLE TESCİL KARARI DEVAM EDER’
Türkiye'de tescil kararının yapıya değil, parsele verildiğini belirten Tunçer, bu nedenle Marmara Köşkünün, tüm ekleriyle beraber koruma altına alınması gerektiğinin altını çizerek, “Koruma altındaki yapı kazaen ortadan kalksa bile tescil kararı parsel üzerinde devam eder” dedi.
ATATÜRK, ÇİFTLİĞİ BU KÖŞKTE HALKA EMANET ETTİ
Marmara Köşkünün, Atatürk'e ait olmasının yanında en önemli simge özelliğinin Atatürk'ün, Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisini halka emanet ettiği mekân olduğuna değinen Tunçer, “11 Haziran 1937 yılında Atatürk, AOÇ’nin şartlı olarak halka emanetini Marmara Köşkü’nde imzalamıştı. Marmara Köşkü, küçük olmasına rağmen AOÇ arazilerinin en yüksek noktasında, tüm AOÇ alanlarına hâkim bir noktada inşa edilmiş durumdaydı. Marmara Köşkü 1928 yılında Ernest Egli’nin, AOÇ arazisi içinde tasarladığı ilk yapılardan birisi ve cumhuriyetin modernite projesinin ilk örneklerindendi. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca koruma altında (tescilli) anıt eserdi. Tarihi ve kültürel değer taşıyan böyle bir anıt eserin yıkımının, 2863 sayılı Kanuna göre suç teşkil etmektedir. Eğer yapı yeniden yapılmak üzere yıkıldıysa, sağlam bir ‘eski eser’ yapının yıkılıp yeniden yapılması 660 sayılı ilke kararına aykırıdır. Çünkü bir kültürel miras olarak tescillenmiş bir yapı eğer risk taşıyorsa bakım ve onarımının yapılması gerekir” diye konuştu.
VENEDİK SÖZLEŞMESİ NE DİYOR
Türkiye’nin önde gelen şehir plancılarından biri olan Prof. Dr. Mehmet Tunçer’in atıfta bulunduğu, tüm restorasyon(yenileme) uzmanları tarafından benimsenen ve hassasiyetle uyulan ‘Venedik Tüzüğü’nün 11. Maddesinde şu hükümlere yer veriliyor:
“Anıta mal edilmiş farklı dönemlerin geçerli katkıları saygı görmelidir; zira onarımın amacı üslup birliği değildir. Bir anıt üst üste çeşitli dönemlerin izlerini taşıyorsa, alttaki dönemleri açığa çıkarmak ancak bazı özel durumlarda - yok edilen malzemenin önemi azsa, açığa çıkarılan malzeme büyük tarihi, arkeolojik, ya da estetik değer taşıyorsa ve korunma durumu böyle bir davranışı gerekli gösterecek kadar iyi ise haklı çıkarılabilir. İlgili unsurların öneminin değerlendirilmesi ile ilgili yargıyı ve neyin yok edileceği üzerinde kararı vermek, sadece bu işi üzerine almış kimseye bırakılamaz.”