16 Mart 2013 Cumartesi
KEMALİST ÇİZGİ: EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ "SAYIN" ÖCALAN'INDIR(!)...
KEMALİST ÇİZGİ: EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ "SAYIN" ÖCALAN'INDIR(!)...: PKK'nın elinde esir olan sekiz kamu görevlisinin teslim törenlerini televizyonlarda izlerken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin v...
15 Mart 2013 Cuma
EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ "SAYIN" ÖCALAN'INDIR(!)
PKK'nın elinde esir olan
sekiz kamu görevlisinin teslim törenlerini televizyonlarda izlerken, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı olarak duyduğum utancı, zelilliği sözcüklerle
betimlemem inanın mümkün değildir.
Bu öylesine büyük bir
utanç ki, koskoca devletin, kanla irfanla ve devrimle kurulmuş bir
Cumhuriyet'in, "DEVLET BENİM" diyen diyen iktidarın sayesinde idareyi bir teröriste verişinin
karşılığındaki kahroluştur.
Yaklaşık iki senedir
kendi vatandaşlarını kurtarmak için tek bir hamle yapmayan, yapamayan, hatta
bazılarının maaşını kesen iktidar, Öcalan/BDP/KANDİL
şer ittifakının kararı ve "Kaz gelecek yerden tavuk
esirgenmez." anlayışıyla hareket
eden bölücü başının karşısında temenna etmiş, yeni bir teslimiyet belgesinin
fotoğrafını çektirmiştir.
İnsan olarak sekiz kamu
görevlisinin, ailelerine kavuşmalarına ve serbest kalmalarına elbette duyduğum
memnuniyet sonsuzdur. Benim itirazım doğrudan doğruya- yineliyorum- koskoca bir
devletin düşürüldüğü durum ve "Barış Süreci" dedikleri bu süreçte var olan diz çöküştür.
"NE MUTLU
TÜRKÜM DİYENE!" sözünün dağlara, taşlara
yazılmasından şikayetçi olanlar, artık "EGEMENLİK KAYITSIZ
ŞARTSIZ "SAYIN" ÖCALAN'ındır" tümcesini TBMM'nin duvarına kazıtabilirler.
"Ahval ve şerait" bu merkezdedir.
Yakalandığı zaman
korkudan neredeyse altına kaçıracak kadar zelilleşen,"Benden
faydalanın, devletimin hizmetindeyim." diyen tescilli katil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin geleceğine
yönelik kararlar vermekte ve hatta daha da ileri giderek, çizdiği teslimiyet
haritası kabul edilmediği ve yürürlüğe konulmadığı takdirde, savaşla devleti tehdit edecek kadar
yüzsüzleşmiş, yüzsüzleştirilmiştir.
Basına sızan ve/veya
bilerek sızdırılan İmralı tutanaklarının
satır aralarına baktığımız zaman, Öcalan'ın büyük bir özgüven içinde ve
kendinden emin olduğunu görülmektedir. Çaresiz ve hükümlü olan sanki devlettir.
Egemen güç ise "SAYIN ÖCALAN"dır.
Milliyetteki habere göre;
Öcalan'ın BDP heyeti ile yaptığı
görüşmelerin şifreleri, iktidara atılan tokadın ta kendisidir.Ve halen bu
şifreler birilerinin neden "deliğe süpürülmediğinin" açık ifadesidir.
"BAŞARAMAZSAK FELAKET
OLUR
“Kandil’e BDP’ye ve Avrupa’ya üç
nüsha mektup yazdım. Heyet ile dünden beri yoğun olarak tartışıyoruz. Özal’dan
beri teşebbüs içerisindeyim, akim (akamete uğradı, kesintiye uğradı) kaldı.
Şimdi akamete uğramaması lazım. Uğrarsa, tırnak kesilirse felaket olur."
Siyasilerin sormadığı soruyu ben soruyorum Öcalan'a... Sen kimsin
be adam? Sen ABD'nin paralı uşağı, tetikçisi, eli kanlı bir katil ve
hükümlüsün. Kır boynunu, münasip tarafının üzerine otur.
"BİZ AK PARTİ'Yİ
ÇIKARAN GÜCÜZ
Eski yaşam alışkanlıkları top yekun
bırakmak gerekir. Neden, çünkü bu bir rejim değişikliği olacak. Tanzimat,
Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, bu
hepsinden daha derinlikli olacak"
Rejim
değişikliği? Küresel patronların emrindeki çeteler iş birliği yapmaktadır. İmralı/
Kandil ve Ankara'da var olan çetelerin tek amacı Türk'ün milli benliğini yıkmaktır.
1993'te Erdoğan, Mehmet Metiner'e yazdırdığı Kürt Raporu'nda da Cumhuriyet
rejimini sorgulamıştır. Türk ordusunu AKP ile birlikte
"KAFESLEDİKLERini" itiraf eden pis zihniyet, Öcalan/iktidar şer ittifakı ile rejimi değiştirmek için iş birliği içindedirler.Son süreç bir çeteler
ittifakının aynaya yansıyan fotoğrafıdır. Türk milleti bu yansımanın cevabını "MEŞRU MÜDAFAA HAKKI"nı
kullanarak vermelidir.
BDP, Öcalan'a cevaben yazılan mektubun hazır olduğunu
söylemiştir. Avrupa kanadı da "ÖNDERLİK"e yazılan mektubun tamamlandığını ifade etmiştir. Kandil'in
cevabı beklenmektedir.
Bu arada BDP boş durmamakta, Türkiye'nin dört bir tarafında "ÖCALAN'a
ÖZGÜRLÜK" mitingleri yapmak için harekete
geçmiştir.
Diğer taraftan ise PKK'nın sitesinde
8 Mart'ta bir üsteğmen ve üç askerin öldürüldüğü iftiharla sunulmaktadır. Ve bu
sürecin adı barıştır.
Devlet iktidarın eliyle, Öcalan'a
teslim edilmiştir.
EGEMENLİK
KAYITSIZ ŞARTSIZ "SAYIN" ÖCALAN'INDIR(!)...
Devam edecek..
EGEMENLİK KAYITSIZ
ŞARTSIZ "SAYIN" ÖCALAN'INDIR(!)...(2)
BAŞBAKAN TUTUKLANACAKTI
AK Parti’nin çıkışları yanlıştır.
Son bir buçuk yılda büyük bir savaşa yüklendiler. Nihai tasfiye operasyonları
yaptılar. Sayın Başbakanı buna inandıran ekip (2011’de) PKK’yi bitireceğiz’
dedi. 10 bin kişiyi (KCK) içeriye
aldılar, Bu güç MİT’e de darbe planladı. Ben hemen devreye girdim, ‘bu
darbedir’ dedim. Ergenekon’dan farkı yok. Başbakan MİT’e darbe yapılınca
sıranın kendisine geldiğini gördü, Başbakan vatana ihanet suçundan
tutuklanacaktı. (Durdu yeniden söze başladı) Genelkurmay Başkanının (İlker
Başbuğ’u kastetti) tutuklanması da budur. O güce Cevat Öneş ‘darbe’ dedi. Bu
yüzden ben devreye girdim, yardımcı olayım dedim.
Tutanakları
okumaya devam ettiğimiz zaman, Öcalan'ın kendisini "BAŞBAKAN"ı
dahi yargılanmaktan kurtaran adam olarak ilan ettiği görülmektedir. Öcalan,
astını koruyan, yargılanmaktan kurtaran hami rolündedir. Bu rol, zat-ı
şahanelerine bizzat iktidar tarafından verilmiştir.
Erdoğan'ın
bu sözleri nasıl hazmettiğini, içine sindirdiğini de anlamak mümkün değildir.
Ben bu devletin bir vatandaşı olarak asla icraatlarını onaylamasam da, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti Başbakanı'na yapılan bu aşağılamayı ve hakareti, temsil
ettiği makama saygımdan ötürü asla kabul etmiyor, edemiyorum.
Camdan
okuduğu metinlerde mangalda kül bırakmayan Sn.Erdoğan; bu hükümlüye
haddini bildirmeli ve bir cevap vermelidir.
"DARBEYİ BEN ÖNLEDİM
Metiner, ‘Sıkıştı’ diyor. Yanlış
söylüyor. Sıkışma yok, darbeyi önledim. Bir darbe var, fakat derinliğini tam
fark edemiyorum. MİT’i düşürseydiler. Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı.
Hakan Fidan tutuklansa, sonra sıra Başbakan’a gelecek.
Komisyonlar kurulacak. Hakikat
komisyonu da kurulacak. Akil adamlar denetiminde olacak. Çekilme o zaman
olacak. Köylere geri dönüş olacak. Bunları yapmazlarsa geri çekilme olmaz.
Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter
görüşüne katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de
10 bin, İran’da 40 bin var."
Bu
bölümde Öcalan gene tehditlerine devam etmekte ve geri çekilme denilen
senaryonun aslında amacının "GERİLLA"yı
büyütmek olduğunu söylemektedir.
"HEPİMİZ ÖZGÜR
OLACAĞIZ
- Sırrı: Sizin konumunuz ne olacak?
- Öcalan: (Gülerek) Ne ev hapsi, ne
de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız. Şunu bilin ki
bu hamlem komployu boşa çıkaracaktır. Ben komployu aşıyorum. Başarılı olursam,
Ne KCK tutuklusu kalır ne başkası. Bu
olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak. Ölen ölecek, ben karışmıyorum.
Yalnız, herkes bilmeli ki, ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi
savaşacağız’. Kendime güveniyorum. Şunu iyi bilin devlet de ben de
vazgeçemeyiz. Tarihi bir barış ve demokratik yaşama geçiş.
Umarım AKP’de bizi yanlış anlamaz. Yanlış anlarsa felaket olur. Buna rağmen AKP diktatoryasını bize dayatırsa kabul etmeyiz.
Umarım AKP’de bizi yanlış anlamaz. Yanlış anlarsa felaket olur. Buna rağmen AKP diktatoryasını bize dayatırsa kabul etmeyiz.
- Sırrı: Başkanım her şeyi konuştuk.
Bir de başkanlık meselesi var. Kamuoyu bu konuda çok hassas. Osman Kavala’nın
size selamları var. Totaliter bir yapıya dönüşmesinden endişeli...
Öcalan. Benim bu süreci
canlandırmam, darbeyi engelleme sorumluluğu... Darbeyi önleyebileceğimi fark
ettim ve süreci başlattım."
****
Tutanakların çektiği fotoğrafın
tamamına bakıldığında, kamuoyunda oluşturulmaya çalışılan olumlu rüzgarın
ve Öcalan'ın her türlü koşula evet deme eğiliminde olduğunun pek de gerçeği
yansıtmadığı görülmektedir. Öcalan, ne acıdır ki Türkiye'nin geleceği ile kedinin fareyle oynadığı gibi
oynamaktadır.
Öcalan büyük bir rahatlık ve öz güvenle hükümetle Başkanlık pazarlığına giriyor, 2001-2004 yılları arasındaki eylemsizlik kararları ile hükümetin önünü açtıklarını, hatta darbeyi önlediklerini söylemektedir. Bununla da kalmayıp, üstü kapalı da olsa bu çözüm sürecinden de başarısızlık çıkarsa, artık kendisinin yapacak bir şeyi kalmayacağını ve bir ‘halk savaşı' çıkacağını belirterek, devleti tehdit etmektedir.
Ayrıca yeni anayasa konusunda da kendini oldukça yetkili gören Öcalan vatandaşlık tanımını dahi yapmakta ‘Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır.' demektedir.
Bu tutanaklar yalnız iktidar için değil, Türk milleti için de bir utanç vesikasıdır. Bu vesikanın yazılımı 5/Kasım/2007'de, Beyaz Saray-Oval Ofis'te yapılan Bush-Erdoğan görüşmesinde kurgulanmıştır. Silivri-Hasdal-Metris bu günler için hazırlanmıştır. Genel Kurmay'ın "KOZMİK ODA"sı, Bülent Arınç'a suikast bahanesiyle tarumar edilmiş, Türk milleti ile halkın evlatlarından oluşan Türk ordusu arasına perde çekilmiştir.
Amaç-ki
bu iktidarın amacıdır- Türk'ün milli birliğini çökertmektir. Öcalan/PKK
birlikteliğinin isteği le Anayasa'dan Türklük silinecektir. Birleşik Büyük
Şehirler Yasası ile yerel yönetimler güçlendirilerek, Türkiye eyaletlere
bölünecektir.
Çünkü
"DÜNYA HÜKÜMETİ" bunları istemektedir. AKP'de yayımladığı Kurucular
Kitabı'nın muhtelif sayfalarında CFR'nin gönderdiği memoranduma göre hareket
edeceğini beyan ederek söz vermiştir. İktidar koltuğu uğruna Türkiye ve Türk
milleti feda edilmektedir.
Ya
EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ "SAYIN" ÖCALAN'INDIR.(!)..
Ya
da "EGEMENLİK KAYITSIZ, ŞARTSIZ
MİLLETİNDİR."
Bunu Türk milletinin azim ve kararı
belirleyecektir.
14 Mart 2013 Perşembe
12 Mart 2013 Salı
1(BİR) TL LİK MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
ONUR, ŞEREF
VE HAYSİYET PARA İLE SATIN ALINABİLECEK VEYA SATILACAK BİR DEĞER DEĞİLDİR.
ANKARA
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ NE
Gönderilmek Üzere
NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİNE
ISPARTA
DAVACI:Mahmut
ÖZYÜREK
(40045495034)
Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu Ün
Pasajı Kat:2 No:16-17 ISPARTA
DAVALILAR:1-Tansel
ÇÖLAŞAN-ADD Genel Başkanı
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No:102/7-8
Maltepe 06570 ANKARA
2-Elif
ÇUHADAR- ADD Genel Sekreteri
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No:102/7-8
Maltepe 06570 ANKARA
3-Remzi
BABACAN- ADD Disiplin Kurulu Başkanı
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No:102/7-8
Maltepe 06570 ANKARA
4-Ersan
BARKIN –ADD Genel Sekreter Yrd.
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No:102/7-8
Maltepe 06570 ANKARA
DAVA : Manevi Tazminat(Kıymeti
4(dört) TL
AÇIKLAMALAR
: 1998 yılından bu yana sürdürmekte
olduğum ADD Isparta Şube
Başkanlığı görevinden, “Isparta şubesi
eski gençlik kolları başkanı Öznur İnci’ye karşı 2009 ve 2010 yıllarında ve değişik tarihlerde sözle, elle cinsel
tacizde bulunduğum” iddiasıyla
ADD Genel Merkezinin 14.11.2012 tarih ve 2012/1892 tarihli “tebliğ” yazıları ile Şube Başkanlığı
görevinden alındım, üyelikten çıkarıldım.(Ek-1)
1.
-“sözle, elle
cinsel taciz” iddiası ciddi,
ağır bir suçlamadır. Cinsel taciz suçunun soruşturulması ve
kovuşturulması ise tacize uğrayan kişinin şikayetine bağlıdır. Şikayet süresi,
zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla, şikayete hakkı olan kişinin fiili ve
failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği tarihten itibaren altı aydır. İddia olunan suçun 2009-2010 yıllarında işlendiği iddia
edilmektedir. Bu iddia dahil, yaşamım süresince, bu güne kadar “cinsel taciz”
suçlaması ile hakkımda açılmış bir dava, yada gerek polis, gerek savcılığa
yapılmış bir başvuru da söz konusu değildir.
2.
Hal böyleyken, hukuk dışı yöntemler, yaratılmış, dijital ortamda üretilmiş delillerle, pazarlıklı tanıklıklar ile hakkımda ADD Genel Merkez yöneticileri “ihraç kararı” vermişlerdir. Bunun böyle olduğu,
yani “cinsel taciz” iddiasının, görevden alınmaya uydurulmuş bir kılıf olduğu, ADD Genel Sekreter Yardımcısı Ersan Barkın’ ın
04.03.2013 tarihinde Gazeteci Yusuf
Yavuz a yaptığı açıklamalardan
anlaşılmaktadır. Ersan BARKIN: “Öte yandan ikinci bir genel merkez gibi
davranarak yapılan açıklamalarla ADD zora sokulmuştur. Ancak Isparta şubesi
genel merkezin bu kararına aykırı olarak hareket ettiği için tüzük gereği ihraç
kararı alınmıştır.” Demektedir.
3.
Anayasamız’a göre “Herkes, onur, şeref ve haysiyet
sahibidir. Ceza hukuku, kişiyi, onuruna, şeref ve haysiyetine dokunan fiillere
karşı korumaktadır. Ne adla olursa olsun, kimsenin kimseyi aşağılamak hakkı
yoktur. Gerçekten, kanun önünde eşitlik ilkesi gereğince, hiç kimse, bir diğer
kimseden, daha az şerefli değildir. Ayırımsız, herkes eşittir, ait olduğu
toplumun şerefli bir üyesidir ( An. m. 5,10, 17 ).
4.
Medeni
Kanun, 24. maddesi hükmünde, kişiyi, onuruna, şeref ve haysiyetine karşı
saldırılar karşısında korumaktadır. Kişi, başkalarından, onuruna, şeref ve
haysiyetine saygı gösterilmesini isteme temel hakkına sahiptir. Ceza
hukuku, kişinin onurunu, şeref ve haysiyetini, cezaî himayenin konusu
yapmıştır. Haksız olarak, bir kimsenin onuruna, şeref ve haysiyetine saldırıda
bulunmak, hakaret suçuna vücut vermektedir.
5.
D A N I Ş T A Y Onüçüncü Daire (Esas No : 2005/556 Karar No :
2005/947)kararında “Kesinleşmiş bir yargı kararı olmaksızın,somut olayda
soruşturması daha devam eden bir konuda,henüz iddia düzeyindeki
açıklamalara, kişilerin kendilerine söz hakkı da tanınmadan tek yanlı olarak
yer verilmesi; kişilerin onurlarını ve şöhretlerini zedeleyeceği ve yargı
erkinin fonksiyonunu anlamsızlaştıracağı gibi, en azından suçlayanların
suçlananlardan daha "değerli" ve "dürüst" olduğu kabulünü
yaratır ki,bunun kabulü söz konusu olamaz. Ankara 9.İdare Mahkemesi'nce verilen
29.05.2003 tarih ve E.2002/1339, K:2003/563 sayılı kararın,2577 sayılı İdari
Yargılama Usülü Kanunu'nun 49.maddesi uyarınca bozulmasına,”
hükmetmiştir. Kaldı ki, şahsımla ilgili adli makamlarda, sözü edilen
suçlamalarla ilgili herhangi bir şikayet ya da soruşturma söz konusu değildir.
6.
Bir kişinin “Cinsel
Taciz, gayri ahlaki ilişkiler” gibi
ağır ithamlarla, suçluluğundan
söz edebilmek için “o kişi ile ilgili kesinleşmiş bir yargı
kararının varlığı” gerekir. Böyle bir karar olmadan bir kimseyi suçlu
ilan etmek hukuken mümkün değildir.
7.
Açılmamış bir
davaya ilişkin belgelerin kesin bir hüküm gibi kabul edilip kamuoyuna suçlu
gibi tanıtılmam hukuken mümkün olamayacağı tartışılmaz bir gerçektir. Bu husus
aynı zamanda hukuk devleti ilkesinin tabii bir sonucudur.
8.
Bu yasal, hukuksal hükümler ortada iken,
a)ADD Disiplin
Kurulu Başkanı Remzi Babacan; hazırladığı raporla, yasa ve hukuk dışı
yöntemlerle elde ettiği uydurma belgelerle şahsımı “cinsel tacizcilikle”suçlayarak,(Ek-5)
a)
ADD
Genel Başkanı Tansel ÇÖLAŞAN; Genel başkanlık yetkisini kullanarak; yapmadığım
ve düşünmediğim, bir safsata iddiayı, sanki gerçekmiş gibi kamuoyu nezdinde, onur ve kişiliğimi rencide
eden yazı ve açıklamalar yaparak haksız, ağır ve gerçek dışı isnatlara maruz
bırakılmama neden olmak,(Ek-3-5)
b) ADD Genel Sekreter
Yardımcısı Ersan Barkın “şube eski başkanının(Mahmut Özyürek) gayriahlaki
davranışları nedeniyle görevden alınmıştır” şeklindeki mesnet dışı
suçlamaları basına açıklayarak,(Ek-4)
c)
ADD
Genel Sekreteri Elif ÇUHADAR- “Isparta şubesi eski gençlik kolları başkanı
Öznur İnci’ye karşı 2009 ve 2010 yıllarında
ve değişik tarihlerde sözle, elle cinsel tacizde bulunduğum” iftira ve karalamasında bulunarak, bu mesnet
dışı iddiaları yazılı olarak çok sayıda ADD şubesi ve üyelerine
göndermekle,
d)
Kişiliğimi, onur, şeref ve saygınlığımı ihlal
etmişlerdir.
9.
1998
Yılından bu yana Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şube Başkanlığını
yapmaktayım. Ayrıca 1978 yılından bu yana sürdürdüğüm “Tarih Öğretmenliği”
görevinden 2005 yılında emekli oldum. Hem öğretmenliğim, hem de ADD şube
başkanlığım nedeniyle içinde yaşadığımız toplumun büyük bir çoğunluğu
tarafından tanınan ve bilinen birisiyim.
10.
Hukuksal
dayanaktan yoksun, tümüyle karalama, iftira ve düzmece belgelere dayalı iddialar
nedeniyle, yalnızca yaşadığım Isparta da değil, Tüm Türkiye’de şahsıma ”cinsel tacizci, gayriahlaki davranışları
olan, ahlaksız” damgası vuruldu.
11.
İnternet
ortamında, ADD Şube Başkanlığı görevinden alınmamla ilgili, her haber in altına
çok sayıda kişi tarafından “Cinsel
Taciz, gayri ahlaki ilişkiler” suçlaması ile yorumlar yazıldı. Yorum
yazanlar bu bilgileri ADD Yöneticileri Tansel Çölaşan, Elif Çuhadar, Remzi
Babacan dışında kimseden almış olamazlar. Adı geçenler; kendilerine Konu ile
ilgili bilgi almak isteyen her kişiye “Cinsel Taciz, gayri ahlaki ilişkiler”
nedeniyle görevden alındığımı açıklamışlardır.
12.
Özellikle
ADD Şubeleri arasında ve düşünsel yakınlığım olan örgüt yöneticileri arasında,
önceden var olan tüm saygınlığım yerle bir edilmiş, onurum ve kişiliğim ağır
onulmaz yara almış, itibarsız bir konuma düşmeme neden olunmuştur.
13.
Bu
davayı, itibar, onur, şeref’in, para ile kazanılıp, korunamayacağının
bilinciyle açmam nedeniyle, şüphelilerin her birinden 1(Bir) TL talep
etmekteyim.
HUKUKSAL
Dayanak:
Medeni yasanın ilgili hükümleri
DELİLLER
A-TANIKLAR
:
1. Abdullah
GÖKTAŞ- Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu
Ün Pasajı Kat:2 No:16-17 ISPARTA
2. Muhittin
PEKER- Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu
Ün Pasajı Kat:2 No:16-17 ISPARTA
3. Niyazi
ÇAMURCU, Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu
Ün Pasajı Kat:2 No:16-17 ISPARTA
4. Osman Mümtaz ÇAPÇI,
Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu Ün Pasajı Kat:2 No:16-17 ISPARTA
5. Feray
SELEK, Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu
Ün Pasajı Kat:2 No:16-17 ISPARTA
6. Mahmut
Çelik: Bahçlievler
Mh. Hızırreis cad. Öztürk Apt.No:22 Kt. 3 Dr.8 Muratpaşa/Antalya
7. .Feyzi
COŞKUN: Aydınlıkevler
Mh. Şehit Mustafa Baş Cd. 54/7 Aydınlıkevler –ANKARA
8. Ramazan
DERELİ-ADD Yaka
Şube Başkanı Gelendost/Isparta
9. Lokman
KUMCU ADD
Gelendost Şube Başkanı Gelendost-Isparta
B-Ekli
Deliller
1. 14.11.2012 TARİH VE 1892 SAYILI “İhraç kararı ve
görevden alma tebliği
3. 4 Mart 2013 tarihli Doğan Kapkıner-Figen özen e-posta
yazışması
4. http://www.odatv.com/n.php?n=addde-ihrac-krizi-cikti-0403131200
ve 5.3.2013 tarihli Isparta GÜLSES gazete haberi
5. ADD Şube Başkanlarına ADD Genel Merkezince gönderilen
yazı örneği
Sonuç
ve İstem:Yukarıda sunduğum nedenlerle; davanın kabulu ile 4(dört)
TL manevi tazminatın, davalılardan müştereken ve müteselsilen
alınarak tarafıma verilmesine,
yargılama giderlerinin davalılara yüklenilmesine karar verilmesini saygıyla arz ve
talep ederim. 06.03.2013
MAHMUT ÖZYÜREK
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)