13 Mart 2014 Perşembe
İstiklal marşımız, emperyalizme meydan okuyuşun destanıdır
İstiklâl Marşı milletimizin, kanadının kırıldığı,
kapana kıstırılmaya çalışıldığı, dört bir yanının işgalci yağmacılar tarafından
kuşatıldığı anda bile yılmadan, umudunu kaybetmeden, BAĞIMSIZLIK ve özgürlüğe olan inancını
yitirmeden tek yürek olarak nasıl kahramanca çarpıştığının destanıdır. İstiklâl
Marşı, Türk milletinin mücadeleci ruhunu, bağımsızlık aşkını, sömürgeci güçlere
karşı dik duruşunu yansıtan eşsiz bir eserdir. İstiklal marşımız, emperyalizme meydan okuyuşun,
bağımsızlık tutkusunun, özgürlük heyecanının gönülden dile, oradan tüm Türk
ulusunun yüreğine kazınmış bir bağımsızlık türküsüdür.
Dünyanın tüm uluslarının birer Milli Marşı
bulunmaktadır. Ama hiçbir devletin Milli Marşı İstiklal (Yani Bağımsızlık)
Marşı değildir ve savaş meydanlarında yazılmamıştır.
Bu nedenle Emperyalizme, sömürgeciliğe karşı ilk
bağımsızlık mücadelesi veren bir milletin milli marşının Bağımsızlık (yani
İstiklal) marşı ismini taşıması ise, bir rastlantı değildir.
İstiklal Marşımız “Kahraman Türk ordusuna” adanmış bir destandır. Bağımsızlık
Savaşı'mız ve bu savaşın içinde yer alan rütbesi ne olursa olsun tüm
askerlerimiz, İstiklâl Yolu'nu döşeyen kadınlarımız, kısacası bu vatanın
kurtuluş ve kuruluşunda görev alan tüm adsız kahramanlarımıza adanmıştır.
Bağımsızlık Savaşı, emperyal devlerin
unutamayacağı bir tokattır. Bir adam, Mustafa Kemal Paşa çıkmış, Türk milleti
ile birlikte onların planlarını bozmuş, dünya devlerini yenilgiye uğratmıştır.
Bu nedenle Mustafa Kemal Atatürk, onun kahraman ordusu emperyalizmin düşmanı
ilan edilmiştir.
Bağımsızlık savaşımızın, Milli
Mücadele’nin, Türk ulusunun onurlu direnişinin, mazlum bir ulusun zalimleri
yenişinin simgelerine savaş açanlar İstiklal Marşı’ndan da rahatsızdırlar. Ülkenin işgalinden, sömürgeci
çizmesinden rahatsız olmayanlar Atatürk’ün
Gençliğe Hitabesinden, Andımızdan, 19 Mayıs
1919’dan, 29 Ekim 1923’ten rahatsızdırlar.
Ülkenin tüm kaynaklarını hoyratça harcayanlar, Cumhuriyet’in
kazanımlarını yok etmek isteyenler kurtuluşun destanının, milletin direnme azminin
sınırsızlığının her gün ülkenin dört bir yanında tekrarından rahatsızdırlar. Artık bu rahatsızlıklarını saklayıp gizleme gereği
bile duymadan, büyük bir arsızlık ve pervasızlıkla dillendirmektedirler.
Bu Muaviye artığı
Cumhuriyet yıkıcıları, Mızraklarının ucunda Kur’an sayfaları, ABD-AB ve İsrail
ile işbirliği içinde Bağımsız, laik Türkiye Cumhuriyetine saldırmaktadırlar.
Unutulmamalı
ki; Cumhuriyet yıkıcıları ne yaparlarsa yapsın, amaçlarına
hiçbir zaman ulaşamayacaklardır. Soylu Türk ulusu, Cumhuriyet yıkıcılarına boyun eğmeyecektir.
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un söylemi ile “O
şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için
o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O
milletin malıdır. Allah, bir daha bu millete bir daha İstiklal Marşı
yazdırmasın”
YÖNETİM KURULU ADINA:
Mahmut
ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI
12 Mart 2014 Çarşamba
“Hukuksal Yöntem, Şekil ve İçeriğe Aykırı İş ve Eylemler Hukuksal Sonuç Doğurmaz” Mümtaz ÇAPÇI
BASIN KURULUŞLARIMIZA, ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ÜYELERİNE, İLGİLİ TÜM KİŞİ VE KURUMLARA
“Hukuksal Yöntem, Şekil ve İçeriğe Aykırı İş ve Eylemler Hukuksal Sonuç Doğurmaz”
Atatürkçü
Düşünce Derneği Isparta Şubesi Olağan Genel Kurulu 07. 03.2014 Cuma
Günü ADD Genel Başkanı Tansel ÇÖLAŞAN ve kimi Genel Yönetim Kurulu
üyelerinin de katılımıyla, “Hukuka aykırılığı yolundaki yargı kararları” kendilerine tebliğ edilmesine karşın, yapılmış ve sonuçlandırılmıştır.
Yapılan bu Genel kurulun “ yok veya mutlak butlanla hükümsüz, yoklukla sakat“ olması nedeniyle, başta Yönetim Kurulu olmak üzere, Denetim, Disiplin ve Genel Kurul Delegeliklerine seçilenlerde hukuken “yok hükmünde ve mutlak butlanla hükümsüzdürler. Bu nedenle alacakları tüm kararlar “Hukuka aykırı olduğu yargı kararıyla belirlenen” bir kurulun kararı olduğundan hükümsüz ve yaptırımsızdır.
Daha
açık bir söylemle ADD Isparta Şubesi Başta Yönetim Kurulu olmak üzere
tüm kurullarının alacağı kararların hiç birinin yaptırımı yoktur ve
olamaz.
Çünkü, Yapılan Genel Kurulun “maddi ve hukuki yapıcı unsurlarının yokluğu” bu Genel Kurulun da yok (hükümsüz) sayılması sonucunu doğurur.
Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şubesine Şubat 2013 te atanan Yönetim Kurulunun, “hukuksal şekil ve içeriğe aykırı” atanmış olmaları, yasal zorunluluğa karşın “yedek üyeler varken eksik üye ile karar”almaları,
Yapılan işlemlerin, alınan karaların ADD tüzüğüne, Dernekler Yasası ve
Türk Medeni Kanuna aykırılığı yönetim kurulunun “yoklukla sakat” olduğunu yeterince kanıtlamıştı.
07.03.2014 te yapılan ADD Isparta Şube Genel Kurulu ise” Isparta 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.03.2014 tarih ve 2014/85 sayılı kararları” ile “GENEL KURUL TOPLANTISININ İHTİYATİ TEDBİR YOLU İLE DURDURULMASINA” karar verilmesine karşın yapılmıştır.
Gerek
atanmış yönetim kurulu, gerekse 07.03.2014 günü yapılan genel kurul ve
bu genel kurul kararları sonuçları ile birlikte hukuken “yok hükmünde” olduğundan, 07.03.2014 günü itibariyle ADD Isparta Şubesi hukuken “kendiliğinden fesih” durumundadır. HUKUKSAL
YÖNTEM, ŞEKİL VE İÇERİĞE AYKIRI İŞ VE EYLEMLER HUKUKSAL SONUÇ
DOĞURMAZ. Bu nedenle, Hukuk dışı şekil ve yöntemle yapılan genel
kurulun sonuçları da “hukuk dışı” ve “gayrimeşrudur”.
Bizler,
ADD Isparta Şubesinin Mart 2012 de yapılan Olağan Genel Kurulunda, ADD
üyelerinin iradesi ile denetim, disiplin ve genel kurul delegeliklerine
seçilmiş ve hukuk dışı yöntemlerle görevlerinden alınan yönetim kurulu
üyeleri olarak, DURUMU BİLGİLERİNİZE SUNMAYI KEMALİST DUYARLILIĞIMIZIN
BİR GEREĞİ olarak görüyoruz. Tüm ilgililere Saygı ile
duyurulur. 08.03.2014
ADD ISPARTA ŞUBESİ MART 2012 DE YAPILAN OLAĞAN GENEL KURULDA SEÇİMLE GÖREVE GELEN TÜM ORGANLAR ADINA;
OSMAN MÜMTAZ ÇAPÇI
ADD ISPARTA ŞUBESİ “ÖNCEKİ” ŞUBE BAŞKANI
11 Mart 2014 Salı
BERKİN’LERİN HESABINI VERMEDEN NEREYE?/Ali Eralp
AKP,
sütten çıkmış ak kaşık bu günlerde… Masum mu masum bir çocuk…
Hiçbir
kötü icraatı yok onun. Tüm kötülüklerin anası… Babası… Başı cemaat…
Örneğin,
ülkeyi o bölmedi…
PKK’yı,
KCK’yı başımıza o bela etmedi.
ABD’nin
BOP Eş Başkanlığını o üstlenmedi.
TC’yi
devlet kurumlarının tabelalarından o silmedi.
Ant’ı,
İstiklal Marşını, ulusal bayramları, Türk Bayrağını, anıtlara çelenk
konulmasını o yasaklamadı.
Atatürk
resimlerini duvarlardan ve kitaplardan o çıkarmadı.
Cumhuriyete
ve Cumhuriyet kültürüne, Cumhuriyet mirasına o savaş açmadı.
Ordunun en
mahrem yerine, kozmik odasına girip Türk ordusunun sırlarını, gizli planlarını
ortaya o saçmadı.
Türk
Silahlı Kuvvetlerimizin Genel Kurmay Başkanını, komutanlarını ve yurtseverleri
zindanlara o atmadı.
Ergenekon’ların,
Balyoz’ların savcısı olduğunu tüm dünyaya o ilan etmedi.
Berkin’lerin,
Kuddisi Okkır’ların ölümüne o sebep olmadı. Onlarcasını onulmaz dertlere o
düşürmedi.
Cumhuriyet
kazanımlarının altından girip, üstünden çıkarak, kamu mallarını “BABALAR
GİBİ” o satmadı.
Taa
başından beri ve iktidar olmadan önce Cemaatle, Fethullah Gülen’le sarmaş
dolaş, can ciğer kuzu sarması o olmadı…
Sanki
Fethullah Gülen’e hitaben, “Özledik ülkene dön”, “Cemaat ne istediyse
yaptık” diyen o değildi…
Peki,
kimdi bütün bu işleri beceren? Kimdi bütün bu haltları karıştıran?
PARALEL
DEVLET. CEMAAT. GÜLEN ÇETESİ…
O,
“İkrarsız, şeytanı lain”, yani melun şeytan gerçekleştirdi bütün
bunları…
O,
Türkiye’de ortaya çıkan tüm kötülüklerin anası… Babası… Başı…
AMA
YEMEZLER…
Yok, öyle
yağma. Bu iş bu kadar basit değil…
Diyelim
ki, var sayalım ki, bütün bu işleri bu paralel devlet yaptı.
Peki, sen neredeydin o zaman? Ne ile meşguldün?
Elin armut
mu topluyordu? Senin istihbarat kurumların, istihbarat birimlerin, istihbarat
müdürlerin, emniyet teşkilatın yok muydu?
Senin
hukuk sistemin, adalet mekanizman çalışmıyor muydu? O zaman onları tutup
kulaklarından niye yargıya teslim etmedin?
Bu kadar
dershane, özel okul açılırken destek veren sen değil miydin? Şimdi mi kapatmak
aklına geldi…
Devlet
yönetmek çocuk oyuncağı mıdır?
Sonra AKP
milletvekili Şamil Tayyar böyle söylemiyor. “İtirafçılık”
yapıyor resmen. “Emniyeti Cemaate bağladık” diyor…
As
– kes; cinayetler işle, ülkeyi böl, talan et, tüm resmi kurumları cemaate
bırak, sonra da tüm suçu Paralel
Devletin
üzerine yık, zeytinyağı gibi suyun üstüne çık…
Oh
ne âlâ memleket…
Yok öyle
yağma. Bu iş bu kadar basit değil…
BERKİN’LERİN
HESABINI VERMEDEN NEREYE?
Çalınan
hayatların, Okkır’ların, Tatar’ların, Ali İsmail’lerin, Abdullah’ların hesabını
vermeden nereye?
12 yıldır
hep mağdurları oynadınız, mağdur edebiyatı yaptınız, oy aldınız. Şimdi de suçu,
günahı cemaate atıp sandıktan çıkmayı planlıyorsunuz…
Talanları,
yolsuzlukları, para kasalarını, ayakkabı kutularını, kasetleri, konuşmaları
iftira, tertip diye, bir cemaat oyunu olarak halka yutturmaya çalışıyorsunuz…
Sizler de
en az, hatta ondan daha fazla suçlusunuz… Ve adil yargı önünde hesap
vereceksiniz…
Sonra…
Bu
ülkede bir tek paralel devlet yok. Tek cemaat yok…
Üç
paralel devlet daha var:
BAŞTA
ABD VE AB, İKİNCİSİ AKP, ÜÇÜNCÜSÜ PKK…
Cemaatti,
paralel devletti, şuydu, buydu masalları ile bu yapılanmayı gözlerden uzak
tutamazsınız.
Gizleyemezsiniz.
Saklayamazsınız. Unutturamazsınız.
Bu dört
paralel yapı yıkılmadan bu millete rahat yüzü yok…
Bu dört
paralel yapı yok edilmeden Türk Milletine kurtuluş yok…
Çağdaşlık
yok… Huzur yok…
Silivri
duvarları yıkıldı.
Halk o
zindanlara 19 Mayıslarda, 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda yürüdü. Sonra tüm
isyanını, tüm yurt düzeyinde Gezi Direnişleri ile ortaya koydu…
Demirler
eritildi, dağlar delindi. Ergenekon’dan çıkıldı…
Bu
kapkaç düzeni yıkılıncaya dek demirleri eritmeye, dağları delmeye devam
edeceğiz.
Kimseye
boyun eğmeyeceğiz…
Faşizme,
emperyalizme, bölücülere, şeriatçılara boyun eğersek yediğimiz ekmek, içtiğimiz
su, soluduğumuz hava bize haram olsun…
Vatan bize haram olsun… Ali
Eralp
http://www.ilk-kursun.com/haber/173061
İLK
KURŞUN
TSK ile PKK’yı Eşitlemek ve “Tahliye” Oyunu! / Banu AVAR
Tarih 2012’nin 5 Ocak’ı! Ross Wilson, ‘Ergenekon’ stratejisini yazmıştı:
“...yüksek rütbeli subayların sözde veya gerçek, yasadışı davranışlarına odaklanmak,
son zamanlarda sönmeye yüz tutmuş anayasa değişikliğine, yeniden şevk ve ivme
katacaktır; ordu içinde, yargı’da, ve her konumda bu değişimi kısıtlamak ve
AKP’nin işlerini engellemek isteyenleri atacakları adımları hesaplamaya ve
kendilerini ne şekilde savunacaklarını düşünmeye zorlayacaktır.”
Sadece Ross Wilson değil, ABD ‘derin’ devletinin istihbarat ‘uzman’ları ve
onların yerli uzantıları ardı ardına benzer ‘raporlar’ yayınlamışlardı:
Hepsinin ana fikri aynıydı:
*Türk ordusuna son darbe zamanı gelmiştir!
*PKK terör örgütü karşısına ‘TSK terör örgütü’ konuşlandırılmıştır! Balyoz
vb gibi davalarla terör örgütü ile ORDU ‘eşitlenmiştir!
İkinci aşamayı eski büyükelçi ve ABD derin devletinin bir diğer parlak ismi
Morton
Abramowitz Eylül 2012’de yazmıştı:
“Bu ‘SÜREÇ’, Türk ordusuna balyoz indirirken, AKP hükümetini de son raddeye
kadar yıpratacaktı ve ABD’nin Türkiye için yeni bir hükümet arayışının yolunu
açacaktı”
Tayyip Erdoğan’a iktidar koltuğuna oturtanlar, onun celladı da olacaklardı.
‘Sistem’ böyle işliyor. Mübarek ve Saddam en yakın örnekler...
“Derin Amerikalılar” 2 ay önce Ekim 2013’de bir rapor daha yayınladılar.
‘Hayalden Hakikate: ABD - Türkiye Politikalarının yeniden şekillendirilmesi’
(From Rhetoric to Reality: Reframing U.S. Turkey Policy) başlıklı bu raporda
yer alan sözler son tahliyelere ışık tutuyor:
“ABD, Türkiye’de demokratik kurumların geliştirilmesine, sivil toplum
oluşumlarının yayılmasına ve ekonominin modernleştirilmesine destek olmalıdır.
Bu bağlamda;
Demokratikleşmeye destek: Amerikalı yöneticiler KAMUOYU ÖNÜNDE, özellikle
azınlık hakları ve politik özgürlük gibi konularda, Türk hükümetinin demokratik
eksikliklerini giderme gayretlerini teşvik etmelidir. Amerikan siyasetini
belirleyenler, son derece önemli olan ‘Kürt barış sürecini’ teşvik etmeye ve
desteklemeye devam etmelidir.
Sivil hakları ve ekonomik özgürlükleri savunmak: Washington, Türkiye’de
gazetecilerin işten atılması ve hapsedilmelerine, muhalif olan kişilere ait
işyerlerinin keyfî kontrol ve araştırmalara tabi tutulmasına ve muhalefetin
diğer yollardan ağzının tıkanmasına karşı çekinmeden sesini duyurmalıdır.
Türkiye’nin uluslararası ticaret görüşmelerine dâhil edilmesi için ABD’nin
destek vermesi, bu gibi konularda göstereceği ilerlemeyle ilişkilendirilmelidir.
(çeviri: Erkan Güçiz)
Bu iki paragrafın anlamı şudur:
Amerika önümüzdeki süreçte Türkiye’de ‘Özgürlük havarisi’rolü oynayacak;
İçeri tıktığı asker ve sivillerin dışarı çıkarılmasını ‘sağlayacak’,
Öcalan dahil, bölücülerin de Türk kamuoyunun sevdiği yazar ve
siyasetçilerle aynı anda özgürlüğünü sağlayacak;
Ve bundan ‘Türkiye’yi bölme sürecinde’ ‘nemalanacaktır’.
Banu AVAR
11 Aralık
2013
________________________________________
9 Mart 2014 Pazar
Türkiye'deki seçilmişler kim? / Derin vakıflar ve Bilderberg
Türkiye'deki seçilmişler kim? /
Derin vakıflar ve Bilderberg
Selam
gadasını aldıklarım.
Bu yazıda
küresel güçlerin ve vakıflarının ülkemize nasıl "adam
yetiştirdiklerine" yer vereceğim. Alınmak gücenmek yok, gerçeklerle
yüzleşelim. Yazının bazı kısımlarında ismi geçen kişilerle ilgili biyografik
alıntılar yapacağım.
2009'da
gazeteci Arslan Bulut'un ortaya çıkardığı bir gerçek vardı. Amerikan Dışişleri
Bakanlığı’na bağlı Eğitim ve Kültürel İşler Bürosu'nun (The Bureau of Educational and Cultural Affairs) resmi sitesinde Abdullah
Gül'ün adı, International Visitor Leadership Program (Uluslararası
Ziyaretçi Liderlik Programı) ile "yetiştirilen" dünya liderleri
arasında gösteriliyordu. Yetiştirilen isimler, ECA ve Fulbright bursları altında listeleniyordu.
Daha sonra ilgili içerik siteden kaldırılmış. Fakat snapshot var panpa.
Resmi büyütmek için tıklayın
|
Arslan Bulut
bu durumu fark edene kadar Abdullah Gül'ün 1995'te 'Milli Kültür Vakfı' bursu
ile ABD'ye gittiğini sanıyorduk. Bugün ortaya çıkıyor ki Gül ile birlikte Fehmi
Koru da ABD burslarına tabi tutulmuş...
CIA
bağlantılı "düşünce kuruluşu" olan Rand Corporation'un
yayın organı Ocak 1996'da Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah
Gül'ün ise Dışişleri Bakanı yapılacağını açıkça yazdı. 1996'da ABD'nin
Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz'le Erdoğan arasında bir yakınlaşma
başlıyor. Erdoğan'ın yıldızı o dönemden sonra parlatılmaya başlıyor. Durumu
fark eden Aydınlık, 20 Ekim 1996 tarihinde "Abramowitz,
Tayyip'i Erbakan'ın yerine hazırlıyor" manşeti ile çıkıyor...
Resmi büyütmek için tıklayın
|
İlerleyen süreçte Erdoğan ve Gül'ün ABD'li yetkililer ve çeşitli yahudi lobileriyle olan yakınlaşmalarını izliyoruz...
ABD'nin ECA ve Fulbright'la yetiştirdiği dünya liderlerinden bazıları:
· Heinz Fischer (Avusturya Cumhurbaşkanı)
· Yves Leterme (Belçika 48. Başbakanı)
· Željko Komšić (Bosna-Hersek eski Cumhurbaşkanı)
· Lars Løkke Rasmussen (Danimarka eski Başbakanı, Liberal
Parti Venstre lideri)
· Tarja Halonen (Finlandiya eski Cumhurbaşkanı)
· Matti Taneli Vanhanen (Finlandiya eski Başbakanı)
· Nicolas Sarkozy (Fransa eski Cumhurbaşkanı)
· François Fillon (Fransa eski Başbakanı)
· Mikheil Saakashvili (Gürcistan Cumhurbaşkanı)
· Fatmir Sejdiu (Kosava eski Devlet Başkanı)
· Dalia Grybauskaite (Litvanya Cumhurbaşkanı)
· Andrius Kubilius (Litvanya eski Başbakanı)
· Nikola Gruevski (Makedonya Başbakanı)
· Lawrence Gonzi (Malta Başbakanı)
· Jan Peter Balkenende (Hollanda Eski Başbakanı)
· Jens Stoltenberg (Norveç Başbakanı, İşçi Partisi
Genel Başkanı)
· Donald Tusk (Polonya Başbakanı)
· Anibal Cavaco Silva (Portekiz Cumhurbaşkanı)
· Robert Fico (Slovakya Başbakanı)
· Fredrik Reinfeldt (İsveç Başbakanı)
· Gordon Brown (Birleşik Krallık eski Başbakanı)
Her neyse, devam edelim...
Bugün Türkiye'de kimsenin sevmediği adam Süleyman Demirel, Eski ABD Başkanı Dwight Eisenhower adına 1954'de kurulan Eisenhower Vakfı'nın bursuyla gerekli "eğitim" ve "beyin yıkama" operasyonundan geçirildikten sonra Türk siyasetinde uzun soluklu bir dönem geçirmiştir.
Bilderberg
katılımcılarından Enis Berberoğlu'nun eşi Oya Berberoğlu,
Eisenhower'ı şu sözlerle övüyor:
"...Bu tanış durumu ileriki dönem hayatlarında müthiş kolaylıklar sağlıyor. Gittikleri ülkelerde kapılar hemen açılıyor..."
Rahmi Koç, Eisenhower Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi'dir. Vakfın Türkiye sorumlusu ise bir dönem yine vakıf tarafından burs verilen Radikal gazetesinden Murat Yetkin.
Eisenhower Vakfı'nın bursiyerlerinden bazıları:
"...Bu tanış durumu ileriki dönem hayatlarında müthiş kolaylıklar sağlıyor. Gittikleri ülkelerde kapılar hemen açılıyor..."
Rahmi Koç, Eisenhower Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi'dir. Vakfın Türkiye sorumlusu ise bir dönem yine vakıf tarafından burs verilen Radikal gazetesinden Murat Yetkin.
Eisenhower Vakfı'nın bursiyerlerinden bazıları:
· Süleyman Demirel (Eski Cumhurbaşkanı)
· Yılmaz Argüden (Rothschild Bankası Türkiye Temsilcisi,
KalDer Yönetim Kurulu Başkanı)
· İsmail Üstel (Kişisel Gelişim Uzmanı, Adalet
Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Başbakanlık, MEB, MSB, Türk Telekom
gibi bir çok kamu/özel sektöre eğitim ve danışmanlık hizmetleri)
· Duran Taraklı (ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama
Bölümü. Emekli Öğretim Üyesi)
· Okan Karagözoğlu (Eski Bürokrat, Meka Beton
Santralleri Satış ve Pazarlama Dep. Gen. Md. Yrd.)
· Akın İzmirlioğlu (Eski Enerji Bakanlığı
Müsteşarı)
· Erdal Kabatepe (İşadamı, TURKAB Genel
Başkanı)
· Aydın Ayan (Ressam)
· Nilüfer Narlı (Sosyolog)
· Serbülent Bingöl (80 darbesi sonrası Bülend Ulusu
hükümetinin TBMM dışından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı)
· İpek Cem Taha (İstanbul'daki Columbia Küresel
Merkezi'nin Direktörü, İsmail Cem'in kızı)
· Murat Yetkin (Köşe yazarı/Radikal)
· Şaban Karataş (TRT Eski Genel Müdürü)
Uzun yıllar CHP'de Genel Başkanlık koltuğuna oturan ve giderken "okyanus ötesine" selam gönderen Deniz Baykal, 1963-1965 yıllarında Rockefeller Foundation bursu ile ABD'de kaldı...
Rockefeller Foundation'ın misyonuna bakalım:
"Bu kuruluş tüm ülke öğrenci ve akademisyenlerine, geri kalmış ülkelerin iktisadlarınıi geliştirecek projelerin hazırlanması ve uygulanması programlarında çalışmak üzere eğitim, staj ve istihdam olanakları vermektedir."
HE CANIM HE. Neyse...
Solun unutulmaz lideri Bülent Ecevit 1957'de Rockefeller Vakfı'nın bursu ile ABD'ye gidiyor, Harvard Üniversitesi'nde Ortadoğu ile ilgili incelemeler yapıyor... O sırada, Henry Kissinger da Harvard'da rektör... Ayrıca Ecevit'in hocalarından biri...
Peki Henry Kissinger kim? Nobel Barış Ödülü almış bir katil. Bilderberg'in Türkiye sorumlusu...
Bilderberg ne ola ki? diyen varsa, özet geçeyim:
Bilderberg,
gelişmemiş, gelişmekte olan ve bazı gelişmiş ülkelerin bile geleceğine karar
veren oluşumun üçüncü ayağıdır.. Bu üç ayağın tepedeki karar mekanizması CFR
(Dış İlişkiler Konseyi)'dir. Bir altında Trilateral
Commission (Üçlü Komisyon) ve en altta Bilderberg vardır.
Erol
Bilbilik'ten de alıntı yapayım: "Bilderberg Amerikan sermayesinin
ve CIA'in Avrupa ayağıdır."
Türkiye'den
Bilderberg'e katılan isimler arasında geçmişte Süleyman Demirel, Bülent
Ecevit, Mesut Yılmaz, Cem Boyner, İsmail Cem, Gazi Erçel, Emre Gönensay
gibi isimler vardı.
1995'te
Bilderberg toplantısına katılan Cem Boyner, toplantıdan sonra
parti kurar. İsmi bugünlerdeki bir hareketi anımsatıyor; Yeni Demokrasi
Hareketi. Partinin katılımcıları arasında Kemal Derviş,
Cengiz Çandar, Etyen Mahçupyan, Kemal Anadol, Mehmet Altan gibi
"ilginç" isimler vardı. Seçimler hezimet oldu.
Son yıllarda Türkiye'den Bilderberg'e katılan isimler şunlar:
Son yıllarda Türkiye'den Bilderberg'e katılan isimler şunlar:
· Ali Babacan (Başbakan Yardımcısı),
· Mustafa Koç (Koç Holding Yönetim Kurulu
Başkanı),
· Faik Öztrak (CHP milletvekili),
· Fehmi Koru (Gazeteci),
· Ferit Şahenk (Doğuş Holding Yönetim Kurulu
Başkanı, Garanti Bankası Yönetim Kurulu Başkanı)
· Enis Berberoğlu (Gazeteci),
· Hikmet Çetin (CHP eski Genel Başkanı, TDH
üyelerinden),
· Kemal Derviş (Eski Bakan ve Milletvekili),
· Arzuhan Doğan Yalçındağ (Doğan TV Holding A.Ş. Yön. Kur.
Bşk., TÜSİAD eski Başkanı),
· Muhtar Kent (Coca Cola Türkiye Yönetim Kurulu
Başkanı)
· Ümit Boyner (TÜSİAD Başkanı),
· Cem Duna (Bürokrat, TÜSİAD Yüksek
İstişare Konseyi Bşk. Yrd.),
· Emre Gönensay (Işık Üniversitesi'nde Öğretim
Üyesi, Eski Dışişleri Bakanı),
· Cengiz Çandar (Gazeteci),
· Mehmet Ali Birand (Gazeteci),
· Sami Kohen (Gazeteci),
· Suzan Sabancı Dinçer (Akbank Yönetim Kurulu
Başkanı),
· Agah Uğur (Borusan Holding CEO'su),
· Serpil Timuray (Vodafone Türkiye CEO'su),
· Zeynep Damla Gürel (Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı, CHP
eski Milletvekili),
· Ruşen Çakır (Gazeteci),
· Fuat Keyman (Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi),
· Süreyya Ciliv (Turkcell CEO'su),
· Tayyibe Gülek (Eski Devlet Bakanı ve eski
Milletvekili),
· Şefika Pekin (Avukat),
· Zeynep Göğüş (Gazeteci)
Bu isimlerle
ilgili Wikipedia'dan ve başka kaynaklardan "biyografik" alıntılar
yapacağım.
Ali Babacan (Başbakan Yardımcısı):
1990 yılında Fulbright bursu kazanarak, ABD'ye gitti.
1990-1992 yılları arasında ABD Chicago'da bulunan Northwestern Üniversitesi Kellogg School of Management'da İşletme dalında yüksek lisans (MBA) yaptı.
Şu meşhur Fulbright bursları... Ülkelere ajan yerleştirmek için kullanılan Fulbright'lar... Ülkemizdeki üniversitelere "ajan" öğretim görevlileri gönderen Fulbright'lar... Amacı misyonundan belli:
Ali Babacan (Başbakan Yardımcısı):
1990 yılında Fulbright bursu kazanarak, ABD'ye gitti.
1990-1992 yılları arasında ABD Chicago'da bulunan Northwestern Üniversitesi Kellogg School of Management'da İşletme dalında yüksek lisans (MBA) yaptı.
Şu meşhur Fulbright bursları... Ülkelere ajan yerleştirmek için kullanılan Fulbright'lar... Ülkemizdeki üniversitelere "ajan" öğretim görevlileri gönderen Fulbright'lar... Amacı misyonundan belli:
"Komisyonumuz
60 yıldır Türk ve Amerikalı öğrenci, akademisyen, öğretmen ve profesyonellere
kültürel değişime katkıda bulunmak amacıyla burslar sağlamaktadır.
Ayrıca EducationUSA danışmanlarımız Amerika'daki eğitim olanakları hakkında
öğrenci ve araştırmacılara bilgi vermekte, yol göstermektedir."
Mustafa Koç (Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı):
İsviçre'de Lyceum Alpinum Zuoz (1980) ve ABD'de George Washington University (1984) mezunu.
Suzan Sabancı Dinçer (Akbank'ın Yönetim Kurulu Başkanı):
Lisans öğrenimini İngiltere'deki Richmond College'da Finans ve Uluslararası Pazarlama üzerine yaptı. Sabancı Dinçer, ayrıca ABD’de Boston Üniversitesi'nden işletme dalında lisans üstü (MBA) dereceye sahiptir.
National Bank of Kuwait Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi,
Blackstone Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi,
Chatham House Mütevelli Heyeti Üyesi,
Institute of International Finance'in Yönetim Kurulu Üyesi,
Gelişmekte Olan Ülkeler Danışma Kurulu Üyesi,
Global İlişkiler Forumu Yönetim Kurulu Üyesi,
Forum İstanbul Onursal Danışma Kurulu Üyesi,
TÜSİAD Üyesi.
Hikmet Çetin (CHP Eski Genel Başkanı):
ABD'de Williams College'de kalkınma ekonomisi üzerine master yaptı. 1968 yılında ABD'de Kaliforniya eyaletinde Stanford Üniversitesi'nde planlama modelleri üzerine araştırma çalışması yaptı.
2004 Ocak ayında NATO'nun Afganistan'daki Kıdemli Sivil Temsilcisi görevini üstlendi. Bu görevini 2006 Ağustos ayında tamamladı. CHP içinde Deniz Baykal'a karşı muhalefette yer alan Çetin, bir süre Mustafa Sarıgül'ün liderliğindeki Türkiye Değişim Hareketi (TDH) içinde yer aldı.
Kemal Derviş (İktisatçı, Siyasetçi):
İngiltere'de Londra Ekonomi Okulu'ndan ekonomi alanında lisans ve lisansüstü derecelerini aldıktan sonra ABD'nin Princeton Üniversitesi'nde doktorasını yaptı. 1973-77 yılları arasında ODTÜ ve Princeton Üniversitesi'nde ekonomi alanında ders verdikten sonra, 1977'de Dünya Bankası'na girdi. Bu kurumda 1996 yılında Ortadoğu ve Kuzey Afrika'dan sorumlu başkan yardımcılığına yükseldi.
3 Kasım 2002 Seçimlerinde CHP'den İstanbul milletvekili seçildi. 9 Mayıs 2005’de milletvekilliğinden istifa ederek Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı görevine atandı.
Serpil Timuray (Vodafone Türkiye CEO'su):
Üsküdar Amerikan Lisesi’ni bitirdi. ABD'de North Caroline Aswille High School’dan mezun oldu. İstanbul'a dönerek Boğaziçi Üniversitesi'nde işletme okudu.
YASED ve TUSİAD üyesi.
Süreyya Ciliv (Turkcell CEO'su):
Ankara Fen Lisesi'nden 1976'da mezun olduktan sonra 1977'de eğitimini sürdürmek için ODTÜ'yü terk ederek ABD'ye gitti. University Of Michigan'da, endüstri mühendisliği ile birlikte bilgisayar mühendisliği eğitimi aldı. 3.5 yılda, University of Michigan'dan iki diploma ile mezun oldu. 1981 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra, Harvard Business School'da iki yıl iş idaresi yüksek lisansı aldı. 4.5 sene Metagraphics'de çalıştı. Buradan ayrıldıktan 8 ay sonra, Metagraphics'in en büyük ortağı oldu. 1987 yılında ABD'li bir arkadaşı ile Novasoft'u kurdu. Daha sonra IBM'in de ortak olduğu firma, Gartner Group tarafından en vizyonel şirket seçildi. 1997 yılında Türkiye'ye dönerek Microsoft Türkiye'nin genel müdürlüğünü üstlendi. Bu görevi 3 yıl yürüttükten sonra şirketin ABD'deki merkezine transfer oldu. 2000 yılından sonra ABD'de Microsoft Global Satış, Pazarlama ve Hizmet Grubu'nda çeşitli yöneticilik pozisyonlarında bulundu. En son Microsoft Global Saha Hazırlık Stratejileri ve Sistemleri'nde Genel Müdür olarak görev yaptı. 9 Ocak 2007 tarihinden itibaren Turkcell'in Genel Müdürü oldu.
Faik Öztrak (CHP milletvekili, Kemal Derviş politikalarının destekçisi):
1973 yılında İstanbul Saint Joseph Lisesi'ni ve 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Ekonomi Bölümü'nü bitirmiştir. İngiltere'de Birmingham Üniversitesi'nden kalkınma finansmanı konusunda master derecesi almıştır.
Sami Kohen(Gazeteci):
Sami Kohen 1928 yılında İstanbul'da doğdu. Yahudi bir aileden gelir. Gazeteci Albert Kohen'in oğludur.
Milliyet gazetesindeki köşe yazarlığının yanı sıra ABD'de yayınlanan "Christian Science Monitor" ve New York Times gazetelerinde de makaleler yazmaktadır.1954 yılından bu yana aralıksız olarak Milliyet gazetesinde yazarlık yapmaktadır.
Agah Uğur(Borusan Holding Genel Müdürlüğü):
İngiliz Erkek Lisesi ve İngiltere'de Birmingham Üniversitesi üretim mühendisliğinden mezun olmuştur. 1987-1989 yılları arasında Emlak Bankası Mali İşler Grup Müdürü olarak çalışmıştır.
TÜSİAD, KALDER, GYİAD üyesi...
İngiliz Erkek Lisesi ve İngiltere'de Birmingham Üniversitesi üretim mühendisliğinden mezun olmuştur. 1987-1989 yılları arasında Emlak Bankası Mali İşler Grup Müdürü olarak çalışmıştır.
TÜSİAD, KALDER, GYİAD üyesi...
Fehmi Koru(Gazeteci):
Gazeteciliğe Zaman gazetesinde başladı. Zaman'dan ayrıldıktan sonra bir müddet Turkish Daily News gazetesinde yazdı. ABD'nin önde gelen üniversitelerinden Harvard Üniversitesi'nde yüksek lisans ve doktora eğitimi almıştır.
Harvard... Tıpkı Ecevit gibi... Güzelmiş.
Gazeteciliğe Zaman gazetesinde başladı. Zaman'dan ayrıldıktan sonra bir müddet Turkish Daily News gazetesinde yazdı. ABD'nin önde gelen üniversitelerinden Harvard Üniversitesi'nde yüksek lisans ve doktora eğitimi almıştır.
Harvard... Tıpkı Ecevit gibi... Güzelmiş.
Nedir lan bu
Harvard? Her mezun olan bi' yerlere geliyor. Özenti piçler atlamasın şimdi
"ismi yetiyor, prestij, bıdıbıdı" diye. Harvard, tıpkı Yale
Üniversitesi gibi ABD'nin kendi çıkarlarına yönelik "lider"
yetiştirme üniversitesidir. David Rockefeller, 2008 yılında bu yüzden Harvard
Üniversitesi'ne 100 milyon dolar bağışta bulunmuştur. (Bkz)
Harvard mezunu isimlerden bazıları:
Harvard mezunu isimlerden bazıları:
· George W. Bush (ABD Eski Başkanı)
· John F. Kennedy (ABD Eski Başkanı)
· Theodore Roosevelt (ABD Eski Başkanı)
· David Rockefeller (İş adamı, petrol zengini, Yeni
Dünya Düzeni ve Dünya İmparatorluğu ütopyasının mimarlarından)
· Ban Ki-mun (BM Genel Sekreteri)
· Morton I. Abramowitz (ABD'nin eski Türkiye Ankara
Büyükelçisi, CFR üyesi) - (AKP'yi doğuran isim)
· Henry Kissinger (Bilderberg'in Türkiye sorumlusu)
· Dean Acheson (ABD eski Dışişleri Bakanı, 4
Başkan'ın danışmanlığını yapmış isim, Truman Doktrini ve Marshall planının
mimarı)
· Abdiveli Muhammed Ali (Somali Eski Başbakanı)
· Kerim Ağa Han (Nizari İsmaili Tarikatının 49.
İmamı)
· Tayyibe Gülek (Eski milletvekili, bakan, 2008'de
Davos tarafından Geleceğin Genç Liderleri arasında gösterildi, 2011'de
Bilderberg'e katıldı)
Dikkat edin, bu işin solu sağı yok.
"Gerçek sol"u kontrol altında tutmak için zamanında eğittiklerini
"ortanın solu" düsturuyla önümüze sunanlar da, ülkeyi faşizan
dinciliğe temsil edenler de aynı odak. Şucu bucuyu bir kenara koyup, "önce
vatan" dememizin vakti çoktan geldi de geçiyor bile...
Bu yazı ileride güncellenebilir. Yorulduğum için yayına alıyorum, iyi bir
arşiv halini alacak diye düşünüyorum.
BU YAZI "http://rockymarlboro.blogspot.com.tr/2012/12/turkiyedeki-secilmisler-kim-derin.html" ADRESİNDEN ALINTIDIR.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)