Türkiye,
Dünyanın en belalı, akla hayale gelmeyecek en kapsamlı dolaplarının çevrildiği
bir bölgesindedir. Bu bölgenin, yani orta ve uzak doğunun emperyalizmin
çıkarları açısından en kilit konumdaki ülkesi ise Türkiye’dir. Bu yalın gerçeği
hiçbir yurttaşımızın bir an bile aklından çıkarmaması gerekir.
19 Mayıs 1989’da, bu bilincin gereği olarak,
Emperyalizmin Türkiye ve Kemalizm üzerine sonu gelmez şeytani saldırılarına ve
işbirlikçi gericiliğe karşı mücadelede amacıyla 50’yi aşkın aydın ve bilim
insanının girişimleri ile kurulan Atatürkçü Düşünce Derneği 25 yaşında.
Atatürkçü
Düşünce Derneği Tüzüğü’nün Kuruluş Nedenlerinin son cümlesi şöyle; “19
Mayıs 1919'un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde,(1989 ) Atatürk devrim
ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış
bulunmaktadır. Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile o devrim ve
ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.”
Üzülerek
belirtelim ki 1989 da yazılan bu öngörü 2014'te gerçekleşmiştir. “Atatürksüz
Türkiye” projesi yaşama geçirildi. Öncelikle Kemalizm’in özünün “Antiemperyalist, halkçı devrimci bir savaşım”
olduğu bilinciyle ADD'yi kuranlar, faili meçhul cinayetler serisi ile birer
birer katledildiler
Halk etnik
kimliğe göre mevzilendirildi, düşmanlık tohumları kanla sulanarak büyütüldü.
1947’li yıllardan bu yana uygulanan ihanet projeleri ile ekonomisi, eğitimi ve
ulusal kurumları birer birer çökertildi, Komşularına karşı Küresel çetenin
füzeleri, kan bedeli kazandığımız topraklarımız üzerine zehirli mantarlar gibi
konuşlandırıldı. Yurtta ve Dünyada Barış dinamitlendi. Bu gidişe dur demesi beklenen aydınlar
fonlarla “iğfal” edilerek teslim alındı. “Millet, fakr ü zaruret içinde
harap ve bîtap” düşürüldü.
“Ulus
- Ulusal değerler” kavramları suç unsuru haline getirildi. Böylece
ulusun tüm ekonomik birikimleri, başta tarihi olmak üzere tüm ilerici değerleri
küresel çetenin, yani emperyalizmin amansız saldırılarına karşı korumasız
bırakıldı. Üniversiteler, politikacılar,
vakıflar, yardım kuruluşları, yazarlar, gazeteler ve televizyonlar, satın
alınmış, devşirilmiş Türk kimlikli yabancılarla dolduruldu. Bunun doğal sonucu olarak yıllar içinde
milyonlarca “zihin-i dumura” uğratmayı başardılar ve ülkeleri için
parmaklarını bile kımıldatmayacak androidlerden oluşmuş bir “ümmi” (cahil)
bir topluluk yaratıldı.
Peki, Atatürkçü Düşünce Derneği Tüzüğü’nün 4. Maddesinde
Derneğin amacı nasıl tanımlanıyordu?
Derneğin amacı “(..)…devrim karşıtlarının ulusal yaşamı geriye
çekme çabalarından toplumu korumak için her alanda aydınlatıcı ve uyarıcı
hizmetler vermelerini gerçekleştirmektir.”, “karşı girişim, adım ve akımlarla
yasalar çerçevesinde düşün savaşımı vermektir.”
Şimdi çok
fazla geriye gitmeden 2014 yılının ilk 4 ayında ADD Şubelerinin bu amaç
doğrultusunda yaptığı etkinliklerin “internet” üzerinde yayınlanan yüzlerce
örneğinden bir kaçını sıralayalım..
Ø
Atatürkçü Düşünce Derneği H…a Şubesi kermes
düzenledi
Ø
Atatürkçü Düşünce Derneği F….e Şubesi, eğitime
katkı amaçlı dün dernek binası önünde bir yiyecek kermesi düzenledi.21.4.2014
Ø
Atatürkçü Düşünce Derneği K………..i Şubesinin
Düzenlediği Gıda ve Giyim Kermesimizin açılış törenine…
Ø
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)E……e Şubesi 23
Nisan 2014 Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında Saraçlar
Caddesi’nde kermes düzenledi.
Ø
Atatürkçü Düşünce Derneği A……n Şubesi tarafından
bursu öğrencilerimiz yaranına düzenlenen kermes etkinliğimize tüm halkımız
davetlidir. Tarih: 15 Nisan 2014 Salı
Ø
14 Nisan 2014 Pazartesi Saat 14.00'da Hedef
Kolejinde yapacak olduğumuz Kermese hepinizi bekliyoruz. ADD M……a Şubesi
Başkanı
Ø
ADD B……..r şb. Kadın Üyeleri Kermes'te Bir Araya
Geldi 21.0cak 2014
Ø
ADD A…..n Şubesi “Aydın Tarih Ve Kültür Gezisi”
Düzenledi ... 5 May 2014
Ø
ADD B…….i Şubesi, Bu güzel gezi kaçırılmayacak
fiyata sadece 310 TL! Müracaat
Ø
(ADD) İ…….a Şubesi ihtiyaç sahibi
öğrencilerimize burs vermek amacıyla Kitap, Rozet gibi eşya satışı ...
Ø
ADD Ü……e Şubesi bu yıl Tekkiraz'ın Karaamut
Tepesinde piknik 06 Mayıs 2014
Ø
ADD A……r 4 Mayıs 2014 Hıdrellez Kutlama, Piknik,
Eğlence,
Bilindiği
üzere her etkinlik “internet” ortamında yayınlanmıyor.
Biz birkaç sayfayı bulacağı kaygısı ile yayınlanmış olanların hepsini değil,
yalnızca kimi örnekleri aldık.
Bu örneklerden en ilginci ise, hukukçu(!)Tansel Çölaşan’ın gözetim ve
denetiminde, mahkeme kararları, Tüzük, Medeni yasa ayaklar altına alınarak “ele geçirilen(!)” atanmış, çakma
Atatürkçü, ADD Isparta Şube yöneticilerinin düzenlediği etkinliklerdir.
“Termal
Kaplıcalarda Hamam sefası etkinliği”,
“Mesire
alanlarındaki başıboş köpekleri besleme faaliyeti” gibi artık, normal
insanların bile akıl sağlığını zorlayan etkinliklerin “Atatürkçülük(!)” adına
yapıldığını düşünürseniz!
Peki, ADD Genel Merkezi ne tür bir etkinlik
planlamış?
“Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi
25.Yıl Şöleni, Tarih 25 Mayıs 2014- Saat 18.00”
Neyin, hangi
kazanımın, Emperyalizmin güdümündeki gericiliğe karşı kazanılmış hangi zaferin
şöleni yapılıyor? Anlamak olanaklı değil.
Söz
Isparta’dan açılmışken, mahkemece “ihtiyati tedbir kararı” konulan
Isparta Şube Genel Kurulunu kendi gözetim ve denetiminde yaptırmak üzere
Isparta ya gelen Çölaşan; örneğin, Isparta’nın hemen 30 km ilerisinde Köprülü
Çay köylülerinin HES direnişine destek vermek yerine, Turistik bir gezi
ile Eğirdir ve ardından ‘Süleyman Demirel Demokrasi(!) Müzesi’ni
ADD Genel Başkanı olarak ziyareti… Masonik ilişkiler ve bağlar açısından çok
ama çok anlamlı olmuştur.(!)
Şimdi
soralım,
·
ADD Tüzüğünde yazılan amaçları gerçekleştirmek
için hiçbir eylem ve etkinlik yapmayan kimi şubeler hakkında ADD Genel Merkez
yönetimi tarafından herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
·
Yalnızca kimi özel günlerde açılan, onun dışında
yıl boyu kapalı olan, anca Genel Merkez Genel Kuruluna onlarca delege gönderen
kaç şube vardır ve bu şubeler hakkında bir işlem yapılmış mıdır?
·
Haziran 2012-2014 arası dönemde görevden alınan kaç şube başkan ve yöneticisi “yetki
devrine dayanarak” görevden alınmıştır?
Bunlar ve
benzer sorular çoğaltılabilir. Ancak biz burada sonlandıralım.
Özellikle son
13 yılda Türkiye’nin, kendi içindeki
dinamik unsurların (Ordu-yargı-üniversiteler-
sendikalar vb.) takatsiz bırakılması, insan zihnine, genç dimağlara
yıllardır yapılan ideolojik operasyonlar nedeniyle, Türk ulusunun emperyalizmin
baskı ve dayatmalarına da direnme gücü erozyona uğratılmıştır.
İşte bu koşullar altında Atatürkçü Düşünce
Derneğinden beklenen, Tüzüğünde yazanları gerçekleştirerek, yaşamsal
önem ve değerde olan “emperyalizmin ülkemiz ve ulusumuz
üzerindeki stratejik hedeflerini, bu doğrultudaki çalışma yöntemlerini ve
taktiklerini günü gününe izleyip kamuoyuna bildirmektir” Bu bilgilendirme
doğru bir mücadele yöntemi geliştirmenin de ön koşuludur.
ADD’nin
yapması gereken, Emperyalizmin ve işbirlikçi İktidarların politikalarından
büyük rahatsızlık duyan kesimleri bir araya getirerek, düşünsel ve ideolojik
dava birliktelik yaratarak gizli kalmış, bastırılmış, ötelenmiş enerjiyi
harekete geçirmek olmalıydı.
Artık
Emperyalizmin kurnaz mimarları, “Ulusal egemenliklerinden ödün vermeye yanaşmayan
ulusların, bu bilinçlerinin eleğe dönüştürülmesi işini o ülke insanlarının onayını
almadan başarılamayacağını kavramışlardır.”
Bugün hangi
eylem ve etkinliğin doğru ve yanlış olduğu ayırımını belirleyen emperyalizm
olgusunu kavrayıp kavrayamama noktasında düğümlenir. Siyasal duruş ve
tavır alışı, emperyalizm kavramına gerekli önemi verip vermeme belirlemektedir.
Bu gerçeği
kavramak ve yaşama geçirmek Türkiye’de yağmacı gericiliği besleyen emperyalizmi
kendiliğinden hedefe oturtacaktır! Bu gerçekliği
kavramamış olanların, bir “özgörev”
örgütü olarak kurulan Antiemperyalist-devrimci- halkçı yapılanmaların
yönetimlerine getirilmiş olmaları, örgütleri
bilerek ya da bilmeyerek ABD’de yaratılmış olan “manufacturing public percepcion”
işinin, yani “halkın zihnine bir ön algılama süzgeci yerleştirme”
çalışmasının bir aracına dönüştürür.
Bağımsızlık
savaşımızın başlangıcından bu güne değin, Emperyalizme ve yerli
işbirlikçilerine karşı yoksul halkımızın kurtuluşu yolunda toprağa düşmüş,
bedeller ödemiş yüz binlere olan vefa borcumuzu ödemek zorundayız. Kemalist
düşün sisteminin bu çıkmazdan kurtarılması her yurtseverin öz görevidir. Kemalist,
halkçı devrimci örgütlenmeleri bilerek ya da bilmeyerek bu çıkmaza sokanları
tarih mutlaka tasfiye edecek ve asla affetmeyecektir. 13 Mayıs 2014
Isparta
Mahmut
ÖZYÜREK