Atatürk’ün
bir “dogma” haline getirmemeye çalıştığı ve “Kemalizm” diye adlandırdığı
sistem, 1954’ten sonra “Atatürkçülük” adı altında dogma haline
getirilmiştir.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra bu “dogmalaştırılmış Atatürkçülük” bir de resmi ideoloji haline getirilmiştir. 1980’lerde “Kemalizm” yerine Atatürkçülük, Kemalizm’in en temel özelliği
olan “Devrimcilik” yerine de İnkılapçılık kavramları kullanılmaya başlanmıştır.
Türkiye’nin
küçük Amerika olma yoluna girdiği Özal döneminde Atatürkçülük, “Batılılaşma”, “serbest piyasa düzeni”, “komünizm düşmanlığı” olarak tanımlanmış, Kemalizm’in “anti emperyalizm”, akıl ve bilim ilkeleri doğrultusunda “çağdaşlaşma” olduğu gerçeği adeta toplumdan
gizlenmeye çalışılmıştır.
Bu süreçte Kemalizm’den söz eden Uğur
Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı
gibi aydınlar
ise öldürülmüştür.
Kemalizm kavramından
rahatsız
olanların
icat ettiği “Atatürkçülük”
kavramı,
asker-sivil (Kenan Evren-Turgut Özal)
12 Eylülcülerin
tasarladıkları
Amerikan etkisindeki yeni Türkiye’ye
zarar vermeyecek şekilde
içi
doldurularak okullarda zorunlu “Atatürk
İlkeleri ve İnkılap
Tarihi”
dersi olarak okutulmuştur.
1980’lerde Atatürk karşıtlarının yarattığı Atatürk dogmasına, 1990’larda yine Atatürk karşıtları saldırmaya başlamıştır. Gerçek Kemalistler ise bir
köşede bu kukla
tiyatrosunu seyretmiştir içleri yanarak… Artık bu kukla tiyatrosuna
seyirci kalma zamanı çoktan geçmiştir! Artık eyleme geçme, gerçekleri kamuoyuyla paylaşma zamanıdır!…
Sinan Meydan
Sinan Meydan