Mehmet Ali Güller |
Türk sağı
İslamcısıyla, muhafazakarıyla, ırkçı Turancısıyla ve milliyetçisiyle
NATO’cudur!
Bu
NATO’culuk, kabaca Kore’ye asker gönderilmesi sürecinde başlamış, 6. Filo
askerilerini Dolmabahçe’de denize döken solcu gençlere saldırarak ABD’nin sokak
gücü halini almış, ardından kontrgerilla ile personel mertebesine ulaşmış, en
sonunda BOP eşbaşkanlığı düzlemine sıçramıştır.
Peki NATO
tatbikatında Atatürk ile Erdoğan’ın hedef alınması bunu
değiştirmiş midir?
YERLİ VE
MİLLİ DEĞİL, NATO’CULAR!
Erdoğan önce “mesele şahıs ya da parti meselesi değildir, hedef Türkiye’dir” diyerek hem tabanın gazını almış hem de mevcut siyasal iklimi oya çevirmeye çalışmıştır.
Erdoğan önce “mesele şahıs ya da parti meselesi değildir, hedef Türkiye’dir” diyerek hem tabanın gazını almış hem de mevcut siyasal iklimi oya çevirmeye çalışmıştır.
Ancak mevcut
siyasal iklim fazlasıyla “anti NATO’cu” bir hal alınca, bizzat sözcüsü İbrahim
Kalın, Erdoğan adına “NATO’yla ilişkiler kesilmemeli” mesajı
vermiştir.
AKP Hükümeti
adına da Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu çıkıp “NATO skandalı
değil, FETÖ skandalı” demek zorunda kalmış, taktik manevrayla rüzgârın
yönünü saptırmaya çalışmıştır.
NATO’nun Atatürk
ile Erdoğan’ı bir tatbikatta hedef alması yetmemiş gibi, Kanada’da
yapılan NATO toplantısında da Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ın 15
Temmuz’daki, boğazında iz olan fotoğrafı kullanılmıştır!
Org. Akar
ise siyasal genlerindeki Necip Fazılcılıktan olsa gerek, “NATO’dan çıkılmalı”
diyenlere karşı “NATO müttefikliğimizin ve dayanışmamızın baltalanmasına
izin vermemeliyiz” mesajı vermiştir!
Kısacası
AKP’den MHP’ye uzanan bir sağ yelpaze, genetik kodları gereği yine NATO’culuk
yapmıştır!
NATO
karşıtlığı da, anti-emperyalizm ve Atatürkçülük gibi AKP-MHP koalisyonun
programı değil, iktidarlarını sürdürebilmek için ihtiyaç anında sarıldıkları
“kullan-at” türü kavramlardır!
AKP’nin de
MHP’nin de programı NATO’cudur!
NATO’DAN
ÇIKAMAYIZCILAR!
Bir de, az olmakla birlikte, bazı ulusalcı-Kemalist çevrelerde görülen “utangaç NATO’culuk” var. Sağdakilerden farklı olarak daha “güvenlik gerekçeli” bir NATO’culuk yapıyorlar.
Bir de, az olmakla birlikte, bazı ulusalcı-Kemalist çevrelerde görülen “utangaç NATO’culuk” var. Sağdakilerden farklı olarak daha “güvenlik gerekçeli” bir NATO’culuk yapıyorlar.
NATO’dan öyle
kolayca çıkamayacağımızı, NATO silahları olmazsa savaşamayacağımızı, ABD’ye
karşı koyamayacağımızı, NATO’dan çıktığımız anda Çin ve Rusya’nın kucağına
düşeceğimizi savunuyorlar!
Tanzimat’tan
beridir süren bir “bağımlı aydın” bakışır bu bakış…
Atatürk’ün
“bağımsızlık” mücadelesinden dersler çıkaramamış, tıpkı o dönemki
“yapamayızcılar” gibi mandacılığa mahkumdurlar.
Yanı
başındaki komşusu İran’ın ABD ambargosuna rağmen nasıl milli silahlar
ürettiğini göremeyecek kadar “Batı-kör”dürler!
BAĞIMSIZLIKÇI
DEVRİMCİ GELENEK
Neyse ki bu topraklarda bağımsızlıkçı gelenek asıl gelenektir!
Neyse ki bu topraklarda bağımsızlıkçı gelenek asıl gelenektir!
O gelenek Atatürk’te
cisimleşmiş “ya istiklal ya ölüm” olmuştur, Nazımlarda cisimleşmiş Kore’ye
asker gönderilmesine karşı duruşa dönmüştür, Denizlerde cisimleşmiş
Dolmabahçe’de Amerikan askerlerini denize dökmüştür!
O gelenek güç
yitirse de, bugün yine ayaktadır: Bazen TGB’li gençlerin Amerikan askerilerine
çuval geçirmesiyle, bazen Aydınlıkçıların “İncirlik kapatılsın” eylemiyle,
bazen komünistlerin “NATO’ya hayır” yürüyüşüyle, bazen devrimcilerin “kahrolsun
Amerikan emperyalizmi” haykırışıyla, bazen Sol-Kemalistlerin “yaşasın tam
bağımsız Türkiye” şiarıyla, bazen “gelişi güzel” yan yana gelerek iktidarı
sallayan milyonların “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla…
Bu bağımsızlıkçı
geleneği sürdürmek, büyütmek ve iktidar yapmak Namık Kemallere, Mustafa
Kemallere, Nazım Hikmetlere, Deniz Gezmişlere borcumuzdur!
24 Kasım
2017 Cuma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder