Bir
ülkeyi başka bir ülke neden işgal eder?
Hedef
ülkenin doğal kaynaklarını ele geçirmek ve etki alanını genişletmek için işgal
eder değil mi?
Peki,
o hedef ülkenin doğal kaynaklarını ele geçirmek için illa sıcak savaşa mı
girmek gerekir?
Tabii
ki hayır!! Nasıl mı?
Elimde;
Türk devletlerinden birinin, sürgünde bulunan muhalif liderine, İngiliz Lord
Bell tarafından yapılmış bir anlaşma metni var.
Anlaşılan
o ki, muhalif bir liderin sürgünde oluşunu, ülkeleri için fırsata dönüştürmek
istemişler. Sürgünde, hayatı tehdit altında olan bir lidere, iktidar havucu
uzatarak, ülke kaynaklarını ve dolaylı olarak da yönetimini ele geçirme
yöntemi…
Anlaşma
metninde, muhalif lideri iktidara taşımak için izlenecek yol tek tek yazılmış.
Şöyle ki;
“Mevcut
olan yönetim sürekli suçlanacak ve sürekli demokrasi(!) vurgusu yapılacak.
AB
ve önemli ülke liderlerine, mevcut hükümetin aleyhinde konuşmalar yaptırılacak.
İktidara taşınacak muhalif lider öne çıkartılacak. Övülecek.
Medya
organlarında mevcut iktidar aleyhinde, iktidar vaat edilen muhalif lider lehine
sürekli haberler yaptırılarak, dünya kamuoyu hazırlanacak.
Haber yaptırılacak medya organlarından
bazıları şunlar:
Financial
Times
The
Economist
The
Wall Street Journal
New
York Times
The
Times(London)
BBC
radio and television
National
Public Radio(US)
CNN
Le
Monde(France)
FAZ(Germany)
Reuters
Deutsche
Welle
Agence
France Press
Associated
Press
İnternational
Herald Tribune
Washington
Post
Washington
Times
Bunların
dışında, hedef ülkenin yönetimine muhalif olanların meydanlara nasıl
çıkarılacağı, iletişim ağının nasıl kullanılacağı, kurulacak internet
sitelerine kadar tek tek projelendirilmiş.”
Muhalif
lidere yapılan teklife ne cevap verdiğini sordum. Liderimiz;
Teklifi
yapanın Lord Bell olduğunu ama ABD adına CİA’nın da Bell ile birlikte olduğunu
söyledi. Teklifi yapanlara;
-Bana
vereceğiniz iktidar karşılığında ben sizlere ne vereceğim?
Diye
sorar. Derler ki;
-Ülkenizin
yeraltı kaynaklarının özelleştirilmesi ve özelleştirmede bizlere öncelik
vermenizi istiyoruz.
Muhalif
Liderimiz de kendilerine şu cevabı vermiş;
-Yeraltı
kaynakları ülkem halkına aittir. Sizlere o kaynakları veremem.”
Ve
anlaşma olmaz. Sonradan kendisine;
“-Biz
şu an görevde olan hükümetle anlaştık” derler.
Bahsettiğim
ülke çok küçük bir ülke. Yani, ne Türkiye kadar zengin, ne Türkiye kadar
stratejik bir öneme sahip. Bu anlaşma metni ve izlenen yol, Menderes ile
başlayan ve ABD yardımıyla iktidara gelen hükümetlerin, Türk Milletine
ödettikleri bedeller hakkında önemli ipuçları veriyor.
Bizler
Genelkurmay Başkanlarının yetersizliğine ve teslimiyetçiliklerine kızdığımızda;
NATO
paşaları, The Generaller diye eleştiririz. Yalnız unutmayalım ki, milli orduyu,
Jandarma hariç, NATO’nun, yani ABD’nin emrine veren de Menderes ve DP’dir.
Yani;
Başka
bir ülkenin yardımıyla kendi ülkesinde başbakan olan The Başvekiller, The
Bakanlar-vekiler, The Generallerin yaratıcı babalarıdır. Ve; iktidara gelmek
için, Türk Milletinin varlığını-bekasını pazarlayan siyasiler, Türk Ordusunu
NATO’ya teslim ettikleri gün, ABD darbelerinin de önünü açmıştır.
Nedense
işin bu tarafı pek dillendirilmez. Sanki asker kendisi NATO’ya girmiş gibi
suçlanır.
*****
***** *****
24.01.2012
tarihinde, Hollanda’dan Fatma Aktaş’tan bir ileti aldım. İletide bir açıklama
vardı. Açıklamada;
“Tayyip
ve Gül'ün Arie Oostlandera ricasi:
‘Önce
askeri bitireceğiz. Sonra Atatürk’ü. Siz bu konuda bize yardımcı olacaksınız.’
Bu
sözler, eski Avrupa Birliği Türkiye raportörü Hollandalı parlamenter Arie
Oostlander tarafından, komisyon toplantısında, bize bilgi olarak iletildi.
Yukarıdaki bu sözlerin, Mastricht zirvesinde Tayyip ve Gül'ün ricası olarak
kendisine söylendiğini belirtti. Ermeni meselesinde de aynı şeyi söylediklerini
ve durumu kendilerinin idare ederek, yardımcı olacaklarını belirttiklerini
söyledi. Bu bakımdan, Fransa'daki karar(Ermeni soykırım yalanıyla ilgili alınan
karardan bahsediyor), AKP hükümeti ile Fransızlar arasında danışıklı dövüştür.
Bu konuda bir şey olacağını bu hükümetten beklemeyin, yoksa yanılırsınız. Tek
yol, Türk Milletinin kendi iç birliğini sağlaması ve yeni bir Milli Hükümet
oluşturmasıdır!!”
Bugün
haberlerde, “ABD Ordusunun skandal paylaşımı” başlıklı bir haber yer
aldı. Habere göre;
“Deniz
Kuvvetleri’nin, kuruluşunun 241. yıldönümü dolayısıyla Twitter’daki
paylaşımında Trablus kıyılarında Türk bayrağıyla savaşan askerlerin
öldürüldüğünü gösteren temsili tabloyu kullanması tepki çekti. Donanmanın resmi
Twitter hesabında, 1801-1805 yıllarında Trablus kıyılarında meydana gelen
savaşı canlandıran tabloda, “Amerika’nın denizcileri çetin, cesur ve hazırdır”
ifadesine yer verildi. (Yeniçağ Gazetesi)”
ABD
ordusu bu paylaşımıyla Türkiye’ye gözdağı veriyor. Açıkça, askerlerinizi
öldüreceğiz diyor.
ABD
daha önce de Türkiye’yi işgal etme provası yapmıştı.
Peki,
bu cesareti nereden alıyorlar?
Zamanında
iktidara taşıdıklarından aldığı sözlerden olabilir mi?
Milletçe
bir bütün olamazsak, vatanımızı koruyamayız. Milletin beraberlikten yana
göstereceği irade, kendi iradesi dışında verilen bütün sözlerin çöpe atılmasını
mecbur kılacaktır.
Zahide
UÇAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder