Mahiye MORGÜL: Milli Eğitimde “Yeni Sistem” Ne Getirecek?
Haberin
başlığı; “Öğrenciler sevinecek! Ders saatleri azalıyor.”
Siz bunun ne
demek olduğunu bir de velilere sorun.
Eski
bakanlardan Hüseyin Çelik 16.11.2005’de ekranlarda “Desantralizasyona geçiyoruz”
demişti. Yani “Merkezi dağıtmaya geçiyoruz” demişti. Ben de 2006’da Otopsi
yayınlarında basılan “Milli Eğitimde Emperyalist Kuşatma” kitabımda o konuşmayı
aynen yazdım. (Arama motoruna yazarsanız karşınıza gelir.)
Milli Eğitimi
dağıtma işi demek ki bitmemiş. Ders konuları azaltılmıştı, daha da azalacak,
bir de öğrencinin okulda kalacağı eğitim saati azalacak. Sebebi belli; veli
sertifika toplamaya piyasaya çıkacak. Sertifikalı eğitim piyasası kuracaklar.
Tansu
Çiller’den beri bütün hükümetler bununla görevlidir. Tansu Hanım nerde diye
soranlara söyleyeyim, aynı göreviyle başbakan danışmanı olarak bugüne kadar
devam etti.
2017-2018’de
yaşayacağımız eğitim depremine velileri hazırlamak için manşet şöyle:
“MEB, Avrupa
Birliği, OECD ülkeleri ile ABD ve Japonya müfredatlarını inceledi. Bu
ülkelerdeki müfredatlara yönelik inceleme yapılarak bir rapor hazırlandı.”
En iyi eğitim
programı Finlandiya’daydı hani. O zaman soralım; neden oradan model almadınız?
Almazlar, çünkü
Finlandiya bizim 1968 müfredatımıza devam ediyor, biz terk ettik, batıyoruz.
Bizimkiler emperyalist Dünya Bankasının OECD ülkelerine dayattığı programı
aldılar. Tansu Çiller 1995’de o programa tamam demişti.
Bir de bu
hatunun imzaladığı hizmetlerin serbest dolaşım anlaşması GATS var ki, onun belasını
yakında yabancıları devlet dairelerinde memur olarak gördüğümüzde yaşayacağız.
İlahiyat mezunu kızımızın yerine Endonezyalı kız girecek Kuran dersine. Camiye
imam da, İngilizce öğretmeni de, her eleman dışarıdan gelebilecek. Artık
Katolik İmam mı olur, Protestan Arapça öğretmeni mi olur, her yerde misyonerlik
kol gezer.
2004’de Hüseyin
Çelik matematik dersinden havuz hesaplarını kaldırırken gazetelere “havuz
hesaplarının ne gereği var” diye manşet attırdı. Havuzun dibi geometridir, içi
sudur, buna mühendislik temel bilgisi denir, diye az çığlık atmadım. Geldik,
2016’da YGS’de Geometri sorusu çözen tek evladımız yok. Mühendislik
Fakültesinde Trigonometri cetvellerini arayan benim Mayana internet
kitaplığımda buluyor.
Desantralizasyonu
başlatan Çelik’in Talim Terbiyesinin başı Ziya Selçuk da bakanla paralel
çalışıyordu, paralelcilerle çalıştığını söyleyenler de vardı, aynı günlerde
SPAN adlı Amerikan eğitim tekelinin adamlarını Ankara’da ağırlıyordu. TRT
Eğitim Kanalına çıkıp öğretmenlere ve velilere SPAN’cılardan aldığı “Az olan
iyidir” dersleri veriyordu. Ata ata tuta tuta uyuta uyuta yola devam ediyorlar.
2005’den beri
bütün konuları çaktırmadan birer ikişer budadılar, parçaladılar, konular
birbirini desteklemez oldu. İlkokul boyunca çocuklar insan resimleriyle
kes-yapıştır oynatılıyor. Suyun litre ile ölçüleceğini öğrenmeden 8.yıl
bitiyor. Dilbilgisi görmeden ortaokul, pergel cetvel iletki kullanmadan lise
bitiyor. Ve şimdi, 2005’de ilkokula başlayan nesil bu haldeyken, daha beteri
2018 programına bizi hazırlıyorlar.
Yeni parçacı
sistemde dersler gruplanacak, aileler bilmiyor. Ana dersler (Türkçe, Matematik,
Fen Bilgisi ve Sosyal Bilgiler) okulda, diğer dersler parçalı seçmeli kurslar
haline piyasada görülecek. 2004 Kasım ayı Tebliğler Dergisinde bu seçmeli
derslerin adları şöyleydi: Resim, Müzik, Beden Eğitimi, Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi, Bilgisayar, Yabancı Dil. Bunlardan başka eklenmiş Kültürel değerler
dersi ve kulüp faaliyetleri geliyor.
Seçmeli dersler
de kendi içinde parçalanarak aynı sınıfta okuyan iki kardeş bile aynı derslerle
eğitim görmemiş olacak. Yani sadece eğitimde birlik parçalanmıyor, aynı zamanda
çocuklarımız kendi aralarında defalarca parçalanıyor.
Seçmeli dersler
okul dışında isteğe bağlı olarak alınacak ve ayrıca çocuğun katıldığı her türlü
sosyal ve kültürel etkinlik karnesine “sosyal puan” olarak eklenecek. Hatta
Türkçe dersinden bile geçer notu olmayan çocuk topladığı sertifika notlarıyla
sınıf geçebilecek.
Puan toplama
başladı bile. Bu sene yapılan Polifonik Korolar Şenliğinde (Haziran 2016)
basılan kitapçıkta korolarda görev alan çocukların adları vardı ve veliler
çocuğuna sosyal etkinlik puanı getirsin diye bu kitapçığı satın aldılar. Yani
isterse çocuk Kuran yaz okuluna gitsin, bunlar yakında puan olacak.
Ancak sormanızı
beklerim, yaz okulunda çocuğa verilen bilginin eğitsel denkliği nasıl olacak?
Parayı veren sertifikayı alır puanı toplar; budur Amerikan eğitim sistemi. Lise
mezunu olursun ama ülkeni haritada gösteremezsin. Bizimkiler 1995’den beri bunu
örnek aldılar.
Müzik ve Resim
(Güzel Sanatlar) liseleri de Spor liseleri de piyasada diğer meslek liseleriyle
birlikte kendi öğretmenini kendisi temin edecek!!! Buna “eğitimde devrim”
dediler. Dahası, özel şirketler kendi ihtiyacı olan insan kaynağını kendi
açtığı özel okulda eğitecek ve ona iş verecek! Bu yol devlet kurumlarını ve
konservatuarları kapatır. Kültür Bakanlığı, TRT radyoları, opera bale senfoniler, vd. Yani merkezi devlet lağvolur. Desantralizasyon budur.
Yeni sistemde
teknik meslek liseleri satılacak, anlatmayayım. “Meslek lisesi, memleket
meselesi” demişti ünlü bir şirket patronu. Orta kısımları 28 Şubatla
kapatılmıştı. Müfredatları modül sistemle paramparça edildi. Şimdi piyasaya
devredilerek buhar olacaklar; çünkü çok şey bilmesinler, yabancılar gelsin bu
işleri yapsınlar, bizimkiler tornavida tutsun yeter, artık daha az şey
bilsinler...
Bakan İsmet
Yılmaz cumhurbaşkanımızın yurt dışı gezilerine katılırken kendisinden duymamız
gereken bu tür açıklamaları MEB müsteşarı Yusuf Tekin’den duyuyoruz. Bunun da
bir anlamı olsa gerek. Bu arada kitapları daha da hafifletmenin gerekçesini
öğretmenin üzerine attılar, bu şekilde rol yüklemeye de bravo doğrusu.
http://www.haber7.com/egitim/haber/2035576-ogrencilere-mujde-ders-saatleri-azalacak
Öğretmenler
eleştirdi biz de değiştiriyoruz, diyorlar. Oysa İlkokul öğretmeni şunu diyordu; “Resimlere bak bak dur, okuyup anlatacak konu yok,
dersler boş geçiyor. Kitaplarda bilgi yok, abuk sabuk resimler, ürkütücü
masallar, biz de ne anlatacağımızı şaşırdık.”
Açtığım
davalardan biliyorum, pornosundan kâbus görmeye kadar, mide bulandırmaktan baş
döndürmeye kadar, kitapların içeriğinde her türlü çöplük var. Şimdi bu
kitaplarda çok konu varmış, hafifletilecekmiş... İyi yalan.
Hani bir bakan
vardı, “Okullar olmasa Milli Eğitim ne güzel yönetilir” demişti de alay
etmiştik. Hayaldi gerçek oldu.
Bitiriyorlar,
az kaldı. 2023 de devlet de yok okul da yok.
Çocuk
Koruma Kanunu açısından yeni müfredat:
Yeni
sistemde, daha fazla çocuk okul dışına
atılacak;
Yeni
sistemde, yoksul-zengin sınıf ayrımı keskinleşecek. (ABD halkı bu acımasız
eğitimin sonuçlarını son günlerde yaşıyor.)
Yeni
sistemde; büyük bir kesim tamamen okul dışında eğitimsiz kalacak.
Yeni
sistemde; eğitim alabilenler bile daha düşük seviyede eğitilecek.
Yeni
sistemde; eğitimde fırsat eşitliği tamamen ortadan kalkacak.
Yeni
sistemde; eğitimde birlik tamamen ortadan kalkacak.
Yeni
sistemde; okul saatinde sokaklarda çocuklar dolaşacak.
Yeni
sistemde; yeni nesil suç işlemeye açık hale gelecek.
Yeni
sistemde; parasız Eğitim Hakkı ortadan kalkacak.
Yeni
sistemde; düne kadar beraber eşit sanat-spor eğitimi alan çocuklardan bir
bölümü artık bu derslerden mahrum bırakılacağından, sanata ve sanatçıya, spora
ve sporcuya karşı nefret duyanlar çoğalacak.
Yeni
sistemde; sanat eğitimi alamayan çocukları muhtemel suçlu çocuklar olarak
göreceğiz.
Yeni
sistemde; kamucu eğitim şemsiyesiyle korumaya almadığımız çocukları
hapishanelerde göreceğiz.
Yeni
sistemde; Çocuk Koruma Kanunu da yok olacaktır.
Kanuna aykırı
bir eğitim sistemi olamaz. Aksi halde bu kanun bu topluma fazla gelir ve kanunu
kaldırmak zorunda kalırsınız, hatta ÇKK’na hukuki zemin oluşturan mevcut kamucu
sosyal anayasayı da kaldırmanız gerekir. Ki; hazin gidişat çocuklarına anayasal
düzlemde sahip çıkamayan bir devlet olma yönündedir.
Ve...
Yeni
sistemde; Eğitim dışına itilen her çocuk istismara açık hale geleceğinden,
TBMM Çocuk İstismarı Komisyonu da lağvedilecektir.
Bu komisyonda
çalışan özellikle bayan milletvekillerine bu yönde uyarı iletisi göndermenizi
rica ediyorum. Ancak e-postaya bakmıyorlar, bizzat telefon etmenizi ya da
ziyaret etmenizi öneriyorum.
.......
Son
söz:
Çocuklarımızı
sahipsiz bırakmayalım. Her çocuk hepimizindir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder