Emperyalistler,
bilimin ve teknolojinin tüm olanaklarını, basını, iletişim araçlarını en
ahlaksız biçimde kullanarak Kemalizm’in, “yalnızca bir laiklik
hareketi”, “bir modernleşme anlayışı “ olarak
algılanmasını sağlamayı öncelikli hedefleri olarak belirlemişlerdir.
Emperyalist
merkezlerden yayılan bu karşı-devrimci propaganda kimi Atatürkçü kişi ve
örgütlerde ideolojik sapmalara, bilinç bulanıklığına ve
amaç yitimine, yol açmıştır.
Bu
bağlamda, Atatürkçülük adına yola çıkan kimi örgüt ve kişiler
'KARŞI Devrim’i yalnızca “laiklik ve modernleşme karşıtı hareketler”
olarak algılarken, Atatürkçülüğü yalnızca “laiklik” ve “çağdaşlaşma” ile
sınırlandırdıklarının, böylece savunmaya çalıştıkları “düşün
sistemini” kendi elleri ile mezara gömdüklerinin ayırdına
bile varamaz olmuşlardır. Onlara göre Türkiye Cumhuriyetini çökertme
eyleminin başında, yani tehdit merkezinin odağında emperyalizm değil,
şeriatçılar, din hortumcuları durmaktadır. (Böylece emperyalizm, saldırdığı
ulusun kimi kişi ve örgütlerince aklanmaktadır.)
Emperyalizm,
Ülkemizi egemenlik, denetim ve kontrol altına alabilmek, bu karşı devrimci
propagandayı yayabilmek için “Atatürkçülük
ambalajlı, ajan ve casuslarını” kullanır.
Ülkemizde
bu gün “Atatürkçü ambalajlı ajan ve casusların” en yoğun olarak
kümelendikleri yer, M. Kemal Atatürk’ün “emperyalizmin casus örgütlenmesi”
olmaları nedeniyle kapattırdığı Mason Cemiyetleri, Lions ve Rotary
kulüplerdir. Emperyalizmin bu “utangaç misyonerleri”; zaten
emperyalizmin kurnaz ve akıllı mimarlarınca; körleştirilmiş, sağır ve dilsiz
bir kimliğe sokulmuş halkın bu şaşkın “uyku hali”nin sürmesinde
görevlidirler.
Bu
görevlerini değişik kılıklarda yerine getirirler. Kimileri, saygın örgütlerde,
kimileri ulusalcı, Kemalist ya da milliyetçi yapılanmaların üst yönetimlerine
yerleştirilmişlerdir.
İşte
bu “Atatürkçü
Ambalajlı”, Mason cemiyeti misyonerlerinden birisi de, Kemalist aydınlar
tarafından kan bedeli kurulup yüceltilen Atatürkçü Düşünce Derneğinin en tepesine
yerleştirilmiştir.
ADD;
kendi yapılanması içinden Emperyalizmin “utangaç misyonerlerini” bertaraf
etmedikçe, “Atatürkçülük ambalajlı ajan ve
casuslar” yönetimde kaldıkça kendi öz görevine
dönemeyecek/döndürülmeyecektir.
Bu
amaçla verilen/verilecek her savaşımın özünde “bizi yok etmek isteyen
emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı” savaşımın ayrılmaz
bir parçası olduğu asla unutulmamalıdır.
19.11.2015 Isparta
Mahmut
ÖZYÜREK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder