O 1864 de doğdu. 41 yaşında annesini kaybettiğinde ABD ‘yeni Dünya Düzeninin
ana hatlarını bulmaya çalışıyordu, Avrupa’da ‘kan rüzgârları’ esiyor, Osmanlı
İmparatorluğu gizli anlaşmalarla bölünmenin eşiğinde duruyordu.
Dünya ilk kez topyekûn bir petrol savaşına sahne olmak üzereyken ve
milyonlarca anne katledilecekken, Anna Jarvis Amerika’da ‘anneler günü’
önerisini bir kilisede kutladı.
Önerisi emperyal güçlerin dünyaya ‘kültür ihracatı’ modeli için ‘elverişli’
bulundu ve başta başkan Wilson olmak üzere, gazete patronlarından din
adamlarına ve Senato’ya kadar kabul gördü.
Dünya kanla yıkanırken, Wilson prensibiyle Anadolu’ya
kukla devletler oturtulurken Mayıs’ın 2. Pazar günü ‘anneler günü’ ilan
edilmişti.
***
1. Dünya Savaşı emperyal güçlerin Pazar kapma yarışıydı. Ve bu paylaşım
kavgasında sadece topraklar değil zihinler de devşirilecekti.. Emperyal güçler,
zihinsel işgalin atom bombasından daha etkili olduğunu söylemişlerdi.. Kanlı
savaşlar, petrol, pamuk ve buğdayın ele geçirilmesi için beyinlerin de işgal
edilmesi gerekti. O yıllarda yeni bir dünya düzeni şekilleniyor, Amerikan
küresel çetesi ‘tek dünya sistemi’ ‘tek dünya kültürü’ üzerine kafa
yoruyorlardı.
Anna Jarvis 1948 yılında 84 yaşında 2. bir dünya paylaşım savaşının
ertesinde öldü.. Ölmeden önce ortaya attığı fikrin tüketim amacıyla
kullanılmasından duyduğu üzüntüyü belirtiyor, ‘Bu özel günü dini bir kutlama
olarak düşünmüştüm. Oysa ticari amaçlara alet oldu.’ demişti. Demekle kalmadı,
ulvi fikrinin metalaşmasına duyduğu nefretle birçok kurum ve kuruluşa dava açtı
ve doğal olarak hepsini kaybetti. Öldüğünde çok yoksuldu, evi bile elinden
alınmıştı, bir hastane köşesinde hayata veda etti. Çocuğu yoktu. Emperyalizm
gerçekleri gördüğü ve göstermeye kalktığı için Jarvis’i affetmemişti.
Adı unutuldu gitti..
Emperyalizm anneler gününü birçok ülkeye ihraç etti. Tıpkı birçok benzer
gün gibi…
Türkiye 1947’de küresel çetenin kucağına düşünce ‘Amerika, canım
feda sana’ şarkıları eşliğinde , NATO için Kore’ye asker yollayacak,
Amerikan üslerine ve barış gönüllüsü adı altında ajanlara kapılarını açacak,
süt tozları içecek, Amerikan eğitimiyle zihni bulandırılacak, Hollywood
filmleriyle küçük Amerika olmaya özenecekti… Anasıyla babasıyla tüm
millet yokluk ve yoksulluk içine sürüklenir, ülkenin tüm varlıkları küresel
odakların eline geçerken Anneler günü en yoksulundan en varsılına kutlamakla
övünülen bir güne dönüşecekti…
Milli günler hızla solarken ‘küresel
günler’ öne çıkacaktı…
Bu millet anasının değerini her şeyin
üzerinde tutan bir millettir. ‘Cennet anaların ayakları altındadır’ diyen bir
dine mensuptur.. Anasına atasına yılda bir gün değil yaşadığı her anı adayan
bir kültürden gelmiştir. Emperyalizm için bu tehlikelidir ve değişmelidir! Her
şey sahteleşmeli, tek bir gün analar için tüm alış veriş merkezleri kampanyalar
yapmalı, parası var yok herkes sokaklara çıkmalı, alabileceği ne varsa
almalıdır.
Küresel ekonomik işgal bir yandan, sırtlan dişlerini
etine geçirdiği millete ‘ananı da al git’ derken öbür yandan sırıtarak ‘ama bir
şey al da git! Diye hırlamaktadır..
Kılcal damarlarımıza kadar sızan ‘kültürsüzleşme örneklerini kendi
yaşamınızda yakalayın…
Anneler, babalar, halalar, teyzeler, sevgililer günlerini coşku içinde
kutluyor musunuz… Avrupa’da Müslümanların kılıçtan geçirildiği 1 Nisan gününde
eşe dosta şakalar mı yapıyorsunuz, sorgulayın…
Emperyalizmin tarifini mi istiyorsunuz? Günlük
yaşantınıza ve değişen değerlere bakın…
Analarınızın, atalarınızın değerini yaşadığınız sürece
unutmayın!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder