27 Nisan 2016 Çarşamba

• AB Anayasasında Laiklik İlkesi YOKTUR!



Kitap okumayan, araştırmayan, araştırmaya değer vermeyen sözde Atatürkçüler, sözde Ulusalcılar ve de sözde Aydınlar, yaygara koparıyorlar.
Hazırlanmakta ola yeni Anayasada "Laiklik İlkesi olmasın" diyen TBMM Başkanı İsmail Kahraman'a eleştiriler, hakaretler yağdırıyorlar!
Bu kişilerin bugün yaptıkları bir "GÖZ BOYAMADIR"!
Halkımızı aldatmakta, kandırmaktadırlar! Nedeni çok açıktır:
·        Türkiye AB'ye "Aday Üyedir".
·        Türkiye, AB Anayasasını kabul etmiştir!
·        AB Anayasasında Laiklik İlkesi YOKTUR!
·        Tüm AB yanlıları yani, AB Mandacıları içinde Laiklik ilkesi olmayan AB Anayasasını 11 yıl önce kabul etmişlerdir!
·        Şimdi "Laiklik" savunucusu gibi ortaya fırlamış olmaları bir aldatmacadır!
Onlara açıkça soruyorum:
12 YILDIR NEREDEYDİNİZ?
Kemalistler AB'ye karşı çıkarken KULAKLARINIZI NEDEN TIKADINIZ? 


Osmanlı Şeriatçısı olduğu çoktan bilinen Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman, “fıtratı” gereği şöyle konuşmuş:
“Yeni Anayasada laiklik tarifi olmamalıdır, dindar anayasa yapmalıyız.”
Kendilerini Atatürkçü, Ulusalcı ve Aydın olarak tanımlayan siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin başkanları ve sözcüleri hemen bir yaygara kopardılar!
İçi çoktan boşaltılmış “Türkiye laiktir laik kalacak!” sloganıyla yeniden meydanlara fırladılar.
Değerli Dostlar,
Osmanlı Şeriatçısı İsmail Kahraman’a karşı ağır eleştiriler yapanların, hakaretler yağdıranların çok büyük bir bölümü samimi değildir!
Bu kişiler, halkımızı aldatma ve kandırma amacıyla medyayı kullanarak sanki laiklik ilkesi yanlısıymış gibi “algı operasyonu” yapmaktadırlar!
İşte, şimdi sizlere bunu kanıtlayan bilgileri özet olarak sunuyorum:
Avrupa Birliği (AB) Anayasası, 29 Ekim 2004 yılında Roma’da AB üyesi 25 devletin başkanı tarafından imzalandı. AB Anayasası bir “Hıristiyan Anayasa” idi. Bu anayasada “Laiklik İlkesi” YER ALMAMAKTAYDI!
Ben bu gerçeği 29 Ekim 2004 tarihinden başlayarak, yani 12 yıl öncesinden, çeşitli yerel ve genel televizyon kanallarında belgeleriyle anlatım, açıkladım.
Daha sonra bu çok önemli bilgileri, belgeleriyle “Avrupa Birliği TABUTA ÇAKILAN SON ÇİVİ” kitabımda yazdım.
Hem AB’ci hem Atatürkçü olunamayacağını gösterdim.
Hem AB’ci hem Ulusalcı olunamayacağını vurguladım.
İçinde Laiklik ilkesinin olmadığı Hıristiyan AB Anayasasını kabul etmenin AB Mandacılığı olduğunu gösterdim.
Ancak büyük bir kaygıyla şu gerçeği gördüm: Yalnız din sömürüsü yaparak iktidar olmuş AKP değil, muhalefet partileri CHP, MHP de AB yanlısıydılar!
AKP ile birlikte, CHP de MHP de içinde laiklik ilkesi bulunmayan Hıristiyan AB Anayasasını benimsemişler, kabul etmişlerdi!
Yaklaşık 12 yıl önce, Ulusal Kanal TV’de yapmış olduğum “Anayasa ve Laiklik” başlıklı konuşmamın 5 bölümden oluşan videolarını sırasıyla, Facebook’taki şu sayfamda izlemenizi dilerim:
Saygılarımla,
Yılmaz Dikbaş
27 Nisan 2016, Çarşamba
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52

26 Nisan 2016 Salı

Yaratan ve üreten benim, yöneten sensin!



"Metal İşçisi Ozan İncedere tarafından okunan "Türkiye'de işçiler var" başlıklı metin."
Ben bir işçiyim sense patron.
·        Çoğunlukta olmama rağmen yok sayılmam senin marifetin.
·        Yaratan ve üreten benim, el koyan sensin.
·        Bu şehirleri, binaları, yolları ben yaptım. Ben tasarladım, ben çizdim, harcı ben kardım, tuğlayı ben koydum, asfaltı ben döktüm. O kabloyu ben çektim, o direği ben diktim, o şebekeyi ben kurdum.
·        Bindiğiniz araba, elinizdeki bilgisayar, kullandığınız yazılım, kulağınızdaki telefon benim eserim.
·        Hayatın bütün değerlerini aklımla, vücudumla yaratan benim.
·        Sense asalaksın. Bilgimi, yaratıcılığımı sömürüyor, ürettiğime sahip çıkıyorsun.
·        Hırsızsın, emeğimi çalıyorsun.
·        Katilsin, her yıl binlercemizi işyerinde, ekmek paramızı, hayatımızı kazanmaya çalışırken katlediyorsun. Tatilde, sokakta veya evimde değil, sen beni daha çok sömürmeye çalışırken, senin para sevdan yüzünden, işyerinde ölüyorum. Utanmadan kader, kaza diyorsun.
·        Bu kadar çok olmama rağmen görünmemem senin marifetin.
·        Yaratan ve üreten benim, yöneten sensin.
·        Devlet senin, polis ve asker senin, meclisteki partiler senin, adına demokrasi dedikleri bu düzen senin. Bana bir sendikayı bile çok gören, her türlü aracı, numarayı kullanarak örgütlenmemi, bir araya gelmemi engelleyen sensin.
·        Senin gözünde en büyük suç benim sana boyun eğmemem, böyle gelmiş böyle gitmez demem, bu düzene başkaldırmam. Emekçileri ezen herkesi alkışlaman bu yüzden.
·        Bunu yapanları katleden, zindanlara dolduran, işkence tezgahlarından geçiren aslında sensin. 12 Eylül faşizmi sırasında bu yüzden gülüyordun. Özal'ın liderliğinde her istediğini alırken şımarık bir çocuk gibiydin. AKP ile tarihinin en kârlı, en rahat dönemini geçirdin.
·        Gericiliğin önünü açan sensin. Hakkımı aramamın günah, sana itiraz etmemin ayıp olması senin uydurman. Hak ettiğimin ufacık bir kısmını, üstelik hep sana muhtaç kalacak şekilde, sadaka biçiminde bana geri vermeyi sen buldun. Bu dünyanın adaletsizliklerini kabul etmem için sahaya sürülen yobazların hepsi senin yetiştirmen. En kârlı yatırımın olan imam hatiplerin sayısı artarken, senin daha çok para kazanman bundan.
·        Hırsız ve katilsin. Seni AKP'den daha iyi temsil edecek birilerini bulamaman, sana başkasının değil Erdoğan'ın yakışması bu yüzden.
·        Sen yalancısın, benimse gerçekleri söylemek boynumun borcu.
·        En büyük yalanın benim yokluğuma dair olanı. Oysa ben varım. Bu ülkede emekçiler var. Bu ülkede bir işçi sınıfı var. Biz varız.
·        Gerçekler benim, bizim tarafımızda, yalanların üzerinde duransa sensin.
·        Gerçekler yalanlardan hep daha üstündür.
·        Gerçekler patronlardan üstündür!!