6 Temmuz 2015 Pazartesi

AMERİKAN MADALYALI ŞAFAK!- Mustafa Yıldırım



Birkaç yıl önceydi. “24 Ocak” ile başlayan Uğur Mumcu haftasında salondayız. Alkışlarla sahneye çıkan kadın, ne eksik ne fazla şöyleydi:
“Bugüne kadar asla ’emperyalizm’ demedim, bugünden sonra da demeyeceğim.”
Salondakiler mırıldanıp geçti. Öyle ya, hem “Kalpaksız Kuvayı Milliyetçi” Uğur Mumcu, hem de “emperyalizm” demekten ürken kadın!
Meğer ürkmüyormuş! Kısa sürede anlaşıldı.
Bir kaza sonucu bir bacağı “protezli” kadın, “direniş” simgesi olduğundan sahnelere çıkıyordu; ancak çıkacağı daha büyük sahne vardı.
Washington’da, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığında törenle madalya aldı.
Amerikan ruhuyla döndü Ankara’ya.
Operasyonlar ustası Büyükelçi Ricciardone onun Amerikan madalyası onuruna ayaküzeri içkili toplantı (kokteyl) düzenledi.
“Ergenekon-Silivri” kahramanlarından Nedim Şener de orada! Daha niceleri…
Ancak en önemli konuk, Kılıçdaroğlu “Öteki” Kemal idi.
“Öteki” Kemal’in eşi girdi Amerikan operatörü Ricciardone’nin koluna, öteki yanında “Öteki” Kemal ve madalyalı kadın! Ne fotoğraftı ama! Yıllarca arşivlerden çıkıp çıkıp gelecek!
Derken geldi seçim günleri. Kadında bir naz bir naz!; “vekil olmayacağım” diye basına demeçler…
Olur’ mu öyle şey!
Hem “Bulunmaz Amerikan kumaşı” ve üstelik “madalyalı” kadın “T” siz BMM’ye girmezse…
Haydi, o maskeliler meclisinde idare ettin, fakat Amerika’nın operatör elemanlarıyla kol kola girip fotoğraf çektirmek gerekebilir!
Bunları, 6 Nisan 2015’te yazmışım.
Şimdi pişmanım; çünkü daha göreceklerimiz varmış!
Önce devletin kökü koparılırken, “etik” ilişki kuruduğu kadınla “etik” görüntüleri ortaya saçılınca bir yana çekilmeyen adam! “Öteki” Kemal ve “Kuvayı Milliyeci (!) ahbaplarının desteğiyle yeniden vekil yapılmıştı. Hem de olaydan bir yıl sonra…
Yetmedi bir kez daha…
Hiç yetmedi, bir de “T”‘siz BMM’ye başkan adayı!
Hem de “öteki” kadınların alkışlarıyla!
Yetmemiş “T”siz BMM Başkanlık kürsüsüne “asla emperyalizm” demeyeceğim diyen Amerikan “madalyalı” kadın çıkarıldı.
Olabilir devir uygundur!
Bir elleri Arap prensleri avucunda yoğursun diye Riyad’da, ayakları Kum’ da Rehber İmam Hameney’in tahtı altında, öteki elleri Washington’da beriki elleri Kürdistan’da… Koalisyon tamamdır: İslamcı-Modern-Federasyoncu-Arapçı-Amerikancı vs. vs.
Bugüne dek maskeli Amerikalılar yüce makamlara zıplıyorlardı.
Sevinmeliyiz ki maskesiz, hem de madalyalı, özü sözü bir kadın “T”siz BMM Başkan Vekili oldu!
Gizlisi, saklısı yok!
Bunu anladık da, Yeşil Turuncu Oynak CHP grubunda ona oy veren “Kuvayı Milliyeci” kadınlara ne diyeceğiz!
Yurdumuzun yönetimi, Amerikan madalyalılara, “öteki” Kemleri “öteki” kürdistanseverlerine, “öteki” Ermeni milliyetçilerine, “öteki” Arap-Acem Müslümanlarına teslim edilirken diyecekler ki:
“Siyasal etik!”
Diyecekler ki:
“Ne yapalım parti disiplini!”
Adınız değil de etiğiniz, disiplininiz batsın!
Kahramanların adı “mücevher taşa” yazılmıştı.
Sizin adınız hangi taşa yazılacak, bir bilseniz!
Gerçi bilseniz de değişmez!
“Devenin dikeni” sevildikçe böyle gidersiniz!
Ankara, 6 Temmuz 2015
İLK KURŞUN


29 Haziran 2015 Pazartesi

Amasya Tamimi




22 Haziran’da Amasya’da toplanan bir avuç yurtsever M. Kemal önderliğinde Amasya tamimini yurdun dört köşesine duyurdu. Dönem 1’inci Sevr dönemi idi. Şimdi 2’nci Sevr dönemindeyiz. Bu nedenle sadece iki maddesini anımsatmak istedim yurtseverlerimize.
1-Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir.
3-Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
BİRGÜL AYMAN GÜLER’İN YERİNE
CHP’nin geçtiğimiz dönem kendilerini ulusalcı olarak tanımlayan Milletvekili Birgül Ayman Güler ve diğerlerinin tasfiye edilerek partiyi köklerinden biraz daha koparan iradenin acaba yerlerine kimleri koyacak diye merak etmişimdir.
İşte bunlardan bir tanesi ‘Ermeni Soykırımı’nı sürekli geveleyen Selina Doğan isimli kadın. Daha milletvekili bile olmadan Meclis’e gelip, dünyada yaygın olarak yaşayan Ermeni diasporasını savunarak, ‘onların taleplerini, duygularını anlayın ve barışçıl yöntemlerle onlara yaklaşın’ diyor. Hangi Ermeni diasporasından söz ediyor. Şu anda yaklaşık 80 ülkede Türk ulusunu karalamak için kampanya yürüten ve bunu yaparken her türlü tarihi gerçekleri saptıran, Türkiye’yi ekonomik bakımdan çökertme amaçlı tazminat davaları hazırlayan ve toprak talebi ile hedeflerini açıklayan Ermeni diasporasından söz ediyor. Kapat çeneni laf aranma…….

Ve bu milletin parası ile milletvekili olan bu şahsiyet konuşmaya devam ediyor. Meclis’te Yahudi bir Albay, Süryani bir hâkim de görmek istiyormuş.
Bak Sayın Selina, siz bir zahmet Güneydoğu’ya gidin. Orada pek çok MOSSAD ajanı Albay, ABD CIA generali, İngiliz binbaşısı, Alman ajan mühendisi, Kandil’de yetişmiş bölücü Kürt generali görebilirsiniz. Ama bizler bu kafa ile gidersek bir gün oralarda gururla ‘Ben bir Türküm’ diyen birine rastlanmayabilir.
Belçika Başbakanı’nın 1915 soykırımı
1915 olaylarını soykırım olarak niteleyen Belçika Başbakanı’nın küstahlığını nasıl değerlendireceğiz. Avrupa'nın büyük ülkelerinin arasındaki dengelerle kurulmuş olan bu uyduruk, yapay ülke yakında bölünecek ve haritadan silinecek gibi görünüyor.
Ancak kısa tarihlerinde ikinci kralları 2. Leopold döneminde Belçika Kongo’sundaki zulüm dünya tarihinin en kanlı süreci. İsterseniz Google’da ‘Belçika sömürgesi’ diye yazın bu ülkenin kanlı tarihlerine tanık olun.
Ancak tavsiye etmem yüreğiniz dayanmayabilir okuyacağınız gerçeklere.
Orhan AYBER

http://www.gozlemgazetesi.com/HaberDetay/251/140703/dunya-buyuk-tehdit-altinda.html#.VZGn00avghc

“DEVRİ SABIK” YARATMAYACAKMIŞ!




 DEĞERLİ DOSTLAR..
Bu yazı 2015 Genel seçimlerinin kesin sonuçları yayınlanmadan, 10 Haziran günü yazılmış ve aynı gün kimi Haber sitelerinde yayınlanmıştı. 
Güncelliği nedeniyle bir kez daha yayına koyma gereği duydum. Esenlik dileklerimle 29.06.2015

“DEVRİ SABIK” YARATMAYACAKMIŞ!
 7 Haziran 2015 seçimleri sona erdi. Seçimlere yaklaşık 45 gün varken UED Isparta Şube Binasında CHP Isparta İl Yöneticisi bir dostumuzla konuşuyorduk.
“AKP-CHP koalisyonuna hazır olun” dedim.
“Yok, yaaa, o kadar da değil” demişti.
Aradan geçen 45 gün hiç istemediğim halde beni haklı çıkardı. Görünen o ki AKP-CHP koalisyonu tezgâhlanıyor.
Kendi memleketi olan Tunceli’de iki milletvekilini de HDP’ye altın tepsi içinde teslim eden “Dersimli Kemal” bu yıkım koalisyonunun işaretlerini seçimlerden önce vermişti.
25 May 2015 günü, yani seçimlerden 12 gün önce  “Y. Cumhuriyet”  Gazetesine konuşan Y-CHP Lideri Kemal KILIÇDAROĞLU, Nam-ı diğer Dersimli Kemal “Cumhurbaşkanlarının yargılanmasını istemem”, "siyasi intikam yok, devri sabık yaratmayacağız" dedi
Peki “devri sabık yaratmak” nedir?
 1950'lerle birlikte Türk siyaset terminolojisine giren “devri sabık yaratmak” kendinden önce gelenlerin yaptıklarının hesabını sormak anlamındadır. Yani önceki iktidar dönemini sorgulamak, yapılan haksızlıkların, yolsuzlukların üzerine gitmek anlamına gelir.
Bu nedenle “devri sabık yaratmamak”  kendinden önce yapılan edilenleri görmezden gelmek, peşine düşmemek anlamına gelir.
Sanırım bu söyleşi “Y. Cumhuriyet”  gazetesinde yayımlanınca Kaçak sarayda ikamet eden
BOP eş başkanı rahat bir nefes almıştır.
Meydanlarda “hesap soracağız!” naraları atan Dersimli Kemal, CHP ye oy veren halkımızı bir kez daha aldatıp kandırmıştır.
Peki, nereden çıktı bu AKP-CHP Koalisyonu formülü?
 Seçimlerden yaklaşık üç ay önce apar-topar Türkiye’ye gelen/gönderilen Duyun-u Umumiye müfettişi Kemal DERVİŞ ayağının tozu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü. Kılıçdaroğlu;  milletvekilliğine sıcak bakmayan Kemal Derviş'e “dışarıdan bakanlık” teklifinde bulundu. Derviş, bu teklifi kabul ettiğini açıkladı ve "CHP iktidarı kurulursa görüşürüz" dedi
Görüşmenin ardından açıklamada bulunan Kılıçdaroğlu, Derviş'le hem Türkiye'nin, hem de dünyanın sorunlarını ele aldıklarını belirtti. Derviş'in uzmanlık alanının "ekonomi" olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Türkiye, dünya ekonomisiyle ilgili gözlemlerini, analizlerini aktardı. Son derece mutluyuz. Ekonomiye yaptığı katkıları, Türkiye'yi krizden çıkarma aşamasındaki çabalarını sadece CHP olarak biz değil, bütün Türkiye takdirle anıyor" ifadesini kullandı.
Sormak gerek, Duyun-u Umumiye müfettişi Kemal DERVİŞ Türk halkının başına AKP belasını sararak ülkeyi bataklığa sürükleyen kişi değil midir?  Duyun-u Umumiye müfettişi Kemal Derviş’i  “sadece CHP olarak biz değil, bütün Türkiye takdirle anıyor” diyen Kılıçdaroğlu, hangi Türkiye’den söz ediyor? Takdiri okuyanlara bırakalım.
Anımsayalım, 2001 yılında o dönemin ABD Başkanı George W.Bush tarafından dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e bir mektup gönderildiği ve mektupta Türkiye’nin IMF ile çalışmalarını sürdürmesini istediği basına yansıdı ve o dönemin malum medyası tarafından bu durum, son derece memnuniyet verici bir tablo olarak yansıtıldı. Ardından kurtarıcı arayışına başlandı ve ABD Büyükelçiliği tarafından bu iş için yoğun bir çaba harcandı ve sonunda kurtarıcı olarak Dünya Bankasında Başkan Yardımcılığı yapmış ve uzun zamandır ABD’de yaşayan Kemal Derviş seçildi.
Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn Fransız Le Monde gazetesine 26 Nisan 2001 tarihinde verdiği demeçte Kemal Derviş için şöyle demişti;
“Türkiye’de açık bir makro-ekonomik kriz var. Bu krizle ilgilenmek grup başı olarak IMF’ye düşüyor. IMF, makro-ekonomik sorunlar ve krizle, biz ise yapısal sorunlarla ilgileniyoruz. Kemal Derviş’i Türkiye’ye gönderdik...” (Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu)
AKP İktidarı, ekonomi politikalarını Derviş’in 2002 kurduğu “küresel yağma” düzeni üzerinden yürüttü. Kılıçdaroğlu da İktidar olursa Türkiye ekonomisini  “takdirle” andığı kemal Derviş’e teslim edeceğini açıkladı.  Yani AKP'nin de, CHP'nin de akıl hocası aynı kişi.
Peki;  ekonomik konularda aynı kişinin projelerini uygulayacak, aynı yollardan gidecek ama farklı sonuçlar alacak! Böyle bir mantık eşyanın doğasına aykırıdır ve en hafif deyimle bizlerin aklı ile alay etmektir.
2015 seçimlerinden önce Türkiye’ye gelen/gönderilen Duyun-u Umumiye müfettişi Kemal Derviş’in hangi amaçla, kimler tarafından görevlendirildiği açıklığa kavuşmuş oluyor sanırım.
Bu kanımızı doğrular nitelikte olmak üzere, CHP Milletvekili Durdu Özbolat'ın sahibi olduğu ABD’ye yakınlığı ile bilinen Yurt Gazetesinde son iki aydır “AKP-CHP koalisyonu” nu “Türkiye’yi kurtaracak formül” olarak sunan haber ve makaleler sıklıkla yer aldığını gözden kaçırmamak gerek.
Konu ile ilgili olarak 9 Haziran tarihli kimi gazetelerde, 7 Haziran seçimleri sonunda ortaya çıkan tabloya göre en çok gündemde öne çıkarılan AKP-CHP koalisyonu planının Amerika Birleşik Devletleri'nin talebi olduğu ve bu talebin Kemal Derviş tarafından CHP yönetimine iletildiği yazıldı.
 Diğer taraftan Duyun-u Umumiye müfettişi Kemal DERVİŞ, seçimlerden önce katıldığı bir Televizyon programında da AKP-CHP koalisyonun neden kurulması gerektiğini, Almanya’yı örnek göstererek açıklamıştı..
09 Haziran günü CHP MYK toplantısı sürerken açıklama yapan Parti sözcüsü Haluk KOÇ ise ; “Biz bize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. CHP asla çözümsüzlüğün adresi olmayacaktır” dedi. Yani CHP; AKP ile koalisyona hazırlanıyor!
Kimileri çok kızacak belki ama AKP ile Y-CHP,  kimi ayrıntı konular dışında ruh ikizi konumuna gelmişler/getirilmişlerdir. 
 Temeli “Türk” kimliğinin ve “Millet” tanımının ortadan kaldırılması olan YENİ ANAYASA konusunda,
BM İkiz Yasalarının da desteğiyle "Multhi Ethnical State" yani "çok etnikli devlet" projesi konusunda,
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in açıkça dillendirdiği PKK’nın TBMM’nin üzerine çöreklenmesini demokrasinin gereği olduğu konusunda,
(CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin seçim sonuçları açıklanırken “Görülüyor ki CHP seçmeni HDP’ye verdiği oyla demokrasinin kazanmasını sağlamıştır. Bu gerçek bile tek başına CHP’lilerin demokrasiye verdiği önemin, inancın göstergesidir” demişti)
 AB mandacılığı, NATO muhipliği, Sorosperverlik konusunda,
Atatürk karşılığında üç aşağı-beş yukarı aynı nakaratı koro halinde dillendiren AKP- YCHP koalisyonu için tüm ön koşullar hazırdır.
 Şimdi anlaşıldı sanırım YCHP genel Başkanı Dersimli Kemal’in "siyasi intikam yok, devri sabık yaratmayacağız" söyleminin altında yatan gerçek..
CHP’yi Atatürk’ten, Atatürkçülerden arındıran Dersimli Kemal’in artık bir kolunda Fethullah, diğerinde Sezgin Tanrıkulu, Bekaroğlu, Burhan Şenatalar ve Kemal Derviş, Selin SAYEK-BÖKE ile Ekmeleddin gibileri alarak CHP’yi laik soslu AKP’ye dönüştürmüştür.
Ha! “hesap sormak” ne oldu? Dediğinizi duyar gibiyim.  O seçimlerde yurttaşları aldatıp kandırmak için ABD başkanı Obama’nın proje elamanlarının kullandığı “reklamlardan” yalnızca biri olarak arşive kaldırıldı.
Kimse kaygılanmasın "siyasi intikam yok, devri sabık yaratılmayacak” 10.06.2015 Isparta

Mahmut ÖZYÜREK


28 Haziran 2015 Pazar

“İntikam” sarhoşu “Cihatçı” Kavakçılar’ın şaibeli işleri



Neymiş de AKP’den milletvekili seçilen Ravza Kavakçı Kan, 16 yıl önce TBMM’den kovulan bacısı Merwe Kavakçı’nın o gün taktığı türbanı giyerek yemin etmiş de böylece intikam alınmış. Merwe Kavakçı da kardeşini “Cihadın mübarek olsun” diye tebrik etmiş. Evet, Kavakçılar maaile zafer sarhoşluğunda… Tabii babaları Yusuf Ziya Kavakçı’nın apar topar Dallas Merkez Camii imamlığından ayrılıp şaibeli Türkiye dönüşü ve yine Dallas’ta “İslam Köyü” kuracağız diyerek Müslümanlardan toplanan paraların akıbetinin ne olduğu gizlenerek. Ha ailenin Hamas’la sıkı fıkı ilişkileri, şeyhlerin önünde diz çökmeler, Kavakçı bacılardan birinin Emine Erdoğan’ın modacısı olması da cabası.

Evet, Türkiye Kavakçı ismiyle 16 yıl önce tanıştı. Merwe Kavakçı, türbanla TBMM’ye sokulmak istendi. Protestolarla TBMM’den çıkarıldı ve milletvekilliği düşürüldü. Bu arada Merwe Kavakçı’nın ABD vatandaşı olduğu da ortaya çıktı (Saklamıştı).

Son yapılan seçimlerde Merwe Kavakçı’nın bacısı Ravza Kavakçı Kan, AKP’den milletvekili seçildi ve yemin törenine Merwe Kavakçı’nın 16 yıl önce giydiği türbanı takarak katıldı. Ardından da, yandaş basında “intikam alındı”, “bu kez havlayamadılar” başlıkları baba Yusuf Ziya Kavakçı’nın milletvekili kızını öperken gösteren fotoğraflarla süslendi. Yusuf Ziya Kavakçı, “kızlarım Türkiye’de eğitim yapamıyor” diyerek ABD’ye gidenlerden. Teksas’ın Dallas şehrine yerleşti ve burada Müslüman Kardeşler’ in ABD’deki uzantılarıyla ilişki kurdu. Kısa sürede Dallas Merkez Camii imamı oldu ve ABD istihbarat raporlarına “Müslüman Kardeşler üyesi” olarak geçti. Yusuf Ziya Kavakçı, 25 yılın ardından cemaatinin deyimiyle “apar topar” ve “kimselere haber vermeden” yangından mal kaçırırcasına 2003 yılında Türkiye’ye geldi. Cemaat içinde “bu gidiş şaibeli” sözleri yüksek sesle dile getirildi.

O günlerde Kavakçı’nın imamlığını yaptığı Dallas Merkez Camii’nin 5,5 dönüm arazi üzerinde bir İslam Köyü kuracağı açıklanmıştı. Bunun için para bile toplanmaya başlanmıştı. Heyhat, 2014’e gelindiğinde konuyla ilgili İnternet sitesi kapatıldı ve proje rafa kaldırıldı. Toplanan paraların akıbeti ise bir türlü doğru düzgün öğrenilemedi.

Yusuf Ziya Kavakçı ve medarı iftiharı kızı Merwe Kavakçı, aynı zamanda ABD’nin terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas’a verdikleri destekle de Türk ve Amerikan basınında epey geniş yer buldular.

Merwe Kavakçı’nın Kıbrıslı Şeyh Nazım Kıbrısi’nin önünde diz çökerken çekilmiş fotoğrafı da bu arada yayımlandı (ilk JÖNTÜRK’te yayımlanmıştı):Gelelim Kavakçı bacıların diğeri Elif’e… Elif Kavakçı, New York’ta modacılık oynuyor. Emine Erdoğan’ın modacısı olarak biliniyor. İslamcıların ve bacılarının “şöyle iyi modacı” “çok ünlü” diye şişirmesine rağmen New York moda dünyasında adını bilenlerin sayısı yok denecek kadar az. Özetle…
İNTİKAM SOĞUK YENEN BİR YEMEKTİR VE MİDEYE OTURMAMASI İÇİN AŞIRI DİKKAT GEREKİR.
Formun Üstü
Formun Altı

Jön Türk