Yeni başkanı kamuoyunun pek tanımadığı
bir isim olan TÜSİAD, yine gündemde... Patron sınıfının ve sermaye gruplarının
asli unsurlarınca 1971'de kurulup bugünlere gelen, geldiği yolda tüm patron
partilerinin yanında duran düzenin bekçisi TÜSİAD'ı bir kez daha anımsayalım...
Türkiye’nin patronlar kulübü TÜSİAD’ın
kuruluş tarihi, bize çok şey anlatır.
2 Nisan 1971’de Türkiye burjuvazisinin asli
unsurlarınca kurulmuş bir sermayedarlar derneğidir TÜSİAD.
15-16 Haziran 1970 büyük işçi
direnişinden yaklaşık bir yıl sonra… 12 Mart muhtırasından 20 gün sonra… Solun,
toplumsal muhalefetin, işçilerin ayağa kalktığı 1960’ların hemen ardından…
Eşitlik ve özgürlük taleplerinin
yükseldiği, kamuculuk anlayışının yayıldığı, işçilerin sendikalar kurarak
patronlara ve sermaye diktatörlüğüne karşı bilinçlenmeye başladıkları yılların
hemen ardından...
Bilinen bir ifadedir, “ağaçların bile
sola doğru eğildiği” yılların tam ortasında…
Evet 2 Nisan 1971’de patronlar, para
babaları, sermaye sahipleri tarafından, “önemli” bir işlev görmek üzere,
“sınıfsal” bir bilinçle kuruldu TÜSİAD. Örgütlenen, direnen, itiraz eden
işçilere karşı, patronlar da TÜSİAD çatısı altında örgütlendiler.
PARTİLER ÜSTÜ PATRONLAR PARTİSİ: KÂR,
RANT, TALAN...
Bir dernek formunda
kurulmasına karşın, aslında fiili olarak Türkiye’nin parlamentoya en çok
milletvekili gönderen “partisi” oldu TÜSİAD. Öyle bir parti ki, tüm burjuva
partilerin içinde etkin, o tarihten sonra kurulan tüm hükümetleri belirleyen,
siyasi partilere, başbakanlara, bakanlara yön veren partiler üstü bir “parti.”
Ana akım medyanın her toplumsal olayda
ağzına baktığı, “TÜSİAD ne diyecek” diye beklenen bir patronlar kulübü.
Öyle ki, 1979’da Ecevit hükümetine karşı
tam sayfa gazete ilanları veren, kamuoyu oluşturan ve hükümet düşüren bir
“dernek.”
Hemen ardından Demirel başkanlığındaki
milliyetçi cephe hükümetini destekleyen, bu hükümete Dünya Bankası ve IMF
tarafından dikte ettirilen 24 Ocak neoliberal vahşi ekonomi politikalarına gaz
veren ve ardından bu politikaların siyasi ve askeri alandaki ayağı olan 12
Eylül faşist darbesinin arkasında duran bir “dernek.”
12 EYLÜL DESTEKÇİSİ
TÜSİAD’ın önemli isimlerinden Vitali
Hakko, yazdığı anılarında, kendi sınıfının 12 Eylül darbesini nasıl hasretle
beklediklerini şöyle anlatıyordu: “Cuma akşamı yorgunluktan erken yattım,
sabaha doğru bir telefon. Münasebetsizin biridir diye açmıyoruz. Ama telefon
ısrarlı. Eşim Katy uykulu uykulu kalkıp telefona bakıyor, sonra bana geliyor.
‘Vitali ihtilal oldu’ diyor. Doğrusu askeri bir hükümet darbesini beklemeyen
yoktu. Yataktan derin bir nefes alarak kalktım.”
TÜSİAD, burjuvazi, sermaye sınıfı, sermayenin
medyası 12 Eylül faşist cuntasını ayakta alkışlıyordu.
Ve ne ilginçtir, kanarya sevenler
derneğinin bile kaptıldığı 12 Eylül faşist darbesinde kapanmayan çok az
sayıdaki birkaç dernekten biridir TÜSİAD.
12 Eylül’den sonra TÜSİAD’ın istediği bir
memleketi adım adım inşa ettiler. Vahşi neoliberalizm, işçi düşmanlığı, sınıf
uzlaşmacılığı, kamu düşüncesinin ve kamusal insanın yok edilişi,
özelleştirmeler, rant ve talan politikaları ve tüm bunların olmazsa olmazı
dinselleşme!
Özal, Demirel, Çiller, Yılmaz, Ecevit,
Gül ve Erdoğan hükümetlerine tam boy destek veren bir dernek: TÜSİAD!
TÜSİAD’ın zaman zaman patron partilerinin
eğilimlerine, yönelimlerine, tercihlerine çeşitli dozlarda itiraz etmeleri, bu
partilerin liderlerini eleştirmeleri ya da eleştiriyor gibi yapmaları,
TÜSİAD’ın tarihsel anlamını ve misyonunu asla değiştirmez.
TÜSİAD İLE AKP KAVGALI MI?
Bu eşyanın tabiatına aykırı... TÜSİAD
üyesi holdingler AKP döneminde kârlarına katladı, rantlarına rant kattı... Bu
sermaye grupları tarihlerinin en büyük kârlarını AKP düzeninde ve Erdoğan
rejiminde elde etti. Emekçilerin haklarının gasp
edilmesi, kamusal kaynakların sermaye tarafından yağmalanması, peş peşe gelen
özelleştirmeler, hep AKP'nin düzenlemeleriyle kolaylaştı. 1923'te
kurulan Türkiye Cumhuriyeti, onun egemen sınıfı olan TÜSİAD'çılar tarafından,
artık kendi çıkarlarına hizmet etmediği için tasfiye edildi. Bu tasfiyeyi
siyasi planda gerçekleştiren AKP'ye TÜSİAD'çılar he düzeyde destek verdi.
Laikliğin ortadan kaldırılması, kamusal
alanların ve kamusal kültürün yok edilmesi AKP öncesinde başlayan ve
sürekliliği olan politikalar. Dolayısıyla TÜSİAD'çılar, cumhuriyeti
kendilerine ayak bağı bütün unsurlardan arındırmak istediler. Bunu da AKP
iktidarının icraatlarıyla başardılar. TÜSİAD ile AKP arasında böyle sıkı
bir bağ var. Bugün Erdoğan'ın ve AKP'nin, TÜSİAD'ın kimi eleştirilerine
maruz kalması, birbirlerine düşman olmalarından kaynaklanmıyor. Türkiye
burjuvazisi, çıkarlarına eskisi gibi denk düşmediği için Erdoğan ve AKP'ye
yönelik kimi eleştirilerde bulunuyor olabilir. Yoksa Erdoğan ve ekibi her fırsatta emekçi halka ve işçilerin tarihsel
çıkarlarına, tıpkı TÜSİAD gibi saldırmaya devam ediyor.
NERDEN ÇIKTI EROL BİLECİK?
Nihayetinde paraya, kâra, ranta
tapanların derneği TÜSİAD… Kuruluşundan bu yana yüksek istişare kurulu ve
yönetim kurulu başkanlarının soyadı hep Sabancı, Koç, Boyner, Eczacıbaşı,
Özilhan, Komili, Doğan olan TÜSİAD’ın başına bugün çok bilinmedik bir isim
getirildi: Erol Bilecik.
Bilecik’in ilk konuşmasında “cumhuriyet
değerleri” vurgusunda bulunması, kimi çevrelere bir “umut”, bir “sevinç” vermiş
görünüyor. Cumhuriyetin en temel değerleri olan “kamuculuk”, “laiklik”,
“eşitlik” gibi değerleri, desteklediği hükümetlerle birlikte tasfiye eden
TÜSİAD’ın bu çıkışına “sevinmek”, “TÜSİAD’ı tanımamak”la eş anlamlı.
Memleketin taşını,
toprağını, denizini, ırmağını kendilerine kâr edenlerin, vahşi sömürü çarkını
yıllardır saat gibi işletenlerin, iş işten geçtikten, ülke elden gittikten
sonra kendilerini “laik” ve “cumhuriyetçi” olarak sunmaları timsah gözyaşından
başka bir şey değil.
TÜSİAD bir patron örgütüdür. Patron da
işçi düşmanı. Zaman, koşullar, politik iklim, siyasi atmosfer değişse de TÜSİAD
değişmez. Patron patrondur!
Kaynak: http://haber.sol.org.tr/emek-sermaye/kara-ranta-paraya-tapanlar-dernegi-tusiadin-talanla-gecen-45-yili-182125