15 Ekim 2015 Perşembe

SÖYLEV 88 YAŞINDA



"CUMHURİYET, ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIKTIR!" DİYEN BİLİNCİN YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN!
15 Ekim, Atatürk’ün BÜYÜK Nutuk’u (Söylev’i) okuyuşunun 88. Yıldönümüdür!
SÖYLEV, Türk Kurtuluş Savaşını tüm yönleriyle ve belgeleriyle birlikte ulusal bilince ve tarihe mal eden bir başyapıttır.
Atatürk, Söylev’i bitirirken, bir tümceyle özetlediği Çağdaş Türkiye’yi Türk Gençliği’ ne emanet etmektedir:
“Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri yaşanan ulusal yıkımların yarattığı uyanışın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır.
Bu sonucu Türk Gençliğine emanet ediyorum.”
Atatürk’ün bıraktığı emanet, eş değerde olduğunu özenle belirttiği “TÜRK BAĞIMSIZLIĞI” ve TÜRK CUMHURİYETİ”, yani özgürlük düzenidir.
“ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIK, BENİM ÖZ-BENLİĞİMDİR” diyen büyük insanlık-âşığı, bu iki üstün değerin birbirinden ayrılmaz, biri olmadan öbürü olmaz niteliğini bilmekte ve aynı zamanda hem bağımsızlığı, hem özgürlüğü emanet etmektedir.
Ve Türk Cumhuriyeti ile Türk bağımsızlığının, ULUS OLARAK VAR OLABİLMEMİZİN, VARLIĞIMIZI KORUYABİIMEMİZİN TEK TEMELİ olduğunu uyarmaktadır!

BU İKİ TEMEL SAPTAMANIN ULUSÇA ÇOK İYİ KAVRANMASI, SÖYLEVİN ETKİNLİĞİNİN GEREĞİDİR.
Ne var ki, Söylev’in yüksek sanatsal değeri taşıyan, ancak Osmanlıca ağırlıklı olan özgün metni, özellikle genç kuşaklarca ve genel yurttaş çoğunluğunca gereğince anlaşılamamaktadır.
Türk gençliğinin kendisine emanet bırakılan CUMHURİYETİN “BUGÜNÜMÜZÜN VE YARINIMIZIN TEK DAYANAĞI” olduğunu kavramasından korkan sömürgeci BOP ve içerdeki maşaları, bu durumdan da yararlanarak “cumhuriyet demokrasi değildir.” yalan propagandasıyla, bu emaneti karalamak, değersizleştirmek istemişlerdir.
Bu nedenle tüm söylevin özellikle de duvarları süsleyen, gençliğe sesleniş’ in, başta eğitim kurumları olmak üzere bütün büyük kamusal ve özel kuruluşlarda, yine o ulus önderinin kurtarıcı devrimlerinden biri olan dil devrimine borçlu olduğumuz öz Türkçe metnini bir arada bulundurmalı, her yurttaşın anlaması sağlanmalıdır.
Aşağıda söylevi bu öz Türkçe metni olarak sunarken, başta CHP olmak üzere bütün kamu ve özel ulusal kuruluşlarımızı söylevin 88. yıldönümünü kutlamaya çağırıyor, İNSANLIĞIN ÖVÜNÇLERİNDEN BİRİSİ, TÜRK ULUSUNUN DA KURTARICISI ATATÜRK’ÜN ANISI ÖNÜNDE EN DERİN GÖNÜL BORCU VE SAYGILARLA EĞİLİYOR, IŞIĞININ SONSUZA DEĞİN TÜM ULUSUMUZA, TÜM İSLAM DÜNYASINA ULAŞMASINI DİLİYORUM.
Özer OZANKAYA

Ey Türk Gençliği!
Birinci ödevin, Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini sonsuza değin korumak ve savunmaktır.
Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur.
Bu temel, senin en değerli hazinendir.
Gelecekte de seni bu hazineden yoksun kılmak isteyecek iç ve dış düşmanların olacaktır.
Bir gün bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunluğuna düşersen, göreve atılmak için, içinde bulunacağın durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin.
Bu olanak ve koşullar çok elverişsiz bir nitelikte belirebilir. Bağımsızlığına ve cumhuriyetine kıymak isteyecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmemiş bir üstünlük elde edebilirler. Zorla ve aldatmayla sevgili yurdun bütün kaleleri alınmış, bütün gemiliklerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve yurdun her köşesi gerçek anlamıyla düşman eline geçmiş olabilir.
Bütün bu koşullardan daha acı ve daha korkunç olmak üzere, ülkede yönetim erkini elinde bulunduranlar, aymazlık, sapkınlık ve hatta hainlik içinde bulunabilirler. Hatta bu erk sahipleri, kişisel çıkarlarını, ülkeye giren düşmanların siyasal amaçlarıyla birleştirebilirler. Ulus yokluk ve umarsızlık içinde yıkılmış, bitkin düşmüş olabilir.
Ey Türk geleceğinin çocuğu!
İşte bu ortam ve koşullar içinde bile ödevin, Türk bağımsızlık ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Gerekli olan güç, damarlarındaki soylu kanda vardır!



 

“Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır”



Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek Strazburg’da AİHM Büyük Daire’de görülen “Ermeni soykırımı”temyiz davasını kazandı.
Karar bugün (15 Ekim 2015) sabah saatlerinde görülen duruşmada açıklandı. Kararla “Ermeni soykırımını iddiaları”nı reddetmek suç olmaktan çıktı.
Karar, Avrupa’da “Ermeni soykırımı iddiaları”nı kesin olarak tanıyan ülkelere darbe oldu. Zira AİHM’in verdiği bu nihai karar, 42 Avrupa Konseyi üyesi devleti doğrudan, diğer devletleri ise uluslararası hukuk açısından bağlıyor. Böylece “Ermeni soykırım iddiaları”, “Yahudi soykırımı” gibi bilimsel kesinlikle değerlendirilemeyecek.
Perinçek“Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” dediği için yargılanmıştı. İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünü ihlal ettiğinin vurgulandığı karar, 7’ye karşı 10 oyla verildi. Ayrıca 1915 olaylarının Yahudi soykırımıyla benzetilemeyeceğine vurgu yapıldı.
Karara göre;
-1915 olaylarının niteliği tartışmalıdır. Bu konuda alınmış bir yargı kararı yoktur.
-Bu açıdan da 1915’de yaşananlar, 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan Yahudi soykırımından farklıdır.
-Konu, tarihçilerin tartışmaları gereken ve tartışmakta oldukları bir husustur. Dolayısıyla bu konuda parlamentolar ve mahkemeler karar veremez.
-1915 olaylarının “soykırım” olarak nitelendirilemeyeceğinin savunulmasını yasaklamak ve bunu cezalandırmak, düşünce özgürlüğüne aykırıdır. Bu tür yasaklamalar ve cezalandırmalar AİHS’nin 17. maddesi kapsamında değerlendirilemez.
ŞİMDİ NE OLACAK
İsviçre Hükümeti bu karara karşı AİHM’i Büyük Dairesi nezdinde itiraz etmişti. 28 Ocak 2015 tarihinde Strazburg’da AİHM Büyük Dairesi’nde yapılan duruşmaya Doğu Perinçek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsviçre ve onun safında Ermenistan Hükümeti temsilcileri katılmıştı.
AİHM Büyük Dairesi, 9 Temmuz 2015 günü nihai kararını verdi. Duruşmada Doğu Perinçek de hazır bulundu. Karar, bugün Strazburg’da yapılan duruşmada dünya kamuoyuna açıklandı. Kararla İsviçre ve Ermenistan kaybetti. “Ermeni soykırımı iddiaları”nı reddetmek fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirildi. Böylece Ermeni olaylarının “Yahudi soykırımı” gibi bilimsel kesinlik taşımadığı tescillendi.
AİHM’in vereceği bu nihai karar, 42 Avrupa Konseyi üyesi devleti doğrudan, diğer devletleri ise uluslararası hukuk açısından bağlıyor. Karara göre:
– “Ermeni soykırımını tanıma” kararı alan devletler, bu parlamento kararlarını geri almak zorunda kalacak ve mevzuatlarında “Ermeni soykırımını inkar”ı suç kabul eden ve cezalandıran devletler, mevzuatlarını değiştirmek durumunda olacak.
Ayrıca 1915 olaylarını ders kitaplarında “soykırım” olarak niteleyen devletler, müfredatlarını buna göre değiştirip, düzeltmek zorunda kalacak.

Yazı: http://odatv.com/ermeni-soykirim-iddialari-icin-tarihi-karar-1510151200.html

12 Ekim 2015 Pazartesi

SALDIRILAR DİNCİ FAŞİZME BOYUN EĞMEYEN YURTTAŞLARIMIZA BOYUN EĞDİRME ÇABASIDIR



 Sayı   :2015/19
 Konu: Ankara Katliami’nin Failleri                                                                                                                         
 Kod: 32.011.159
BASIN AÇIKLAMASI
“SALDIRILAR DİNCİ FAŞİZME BOYUN EĞMEYEN YURTTAŞLARIMIZA BOYUN EĞDİRME ÇABASIDIR”
Ağır bir travma yaşıyoruz. 10 Ekim 2015 günü Türkiye, tarihinin en kanlı katliamına uyandı. Ankara'da yüzün üzerinde insanımızın canını alan, 500 e yakın insanımızı yaralayan bombalı katliam, zalimlerin, yobazların, çıkar düşkünü, saltanat özentisi hırsızların işlediği katliamların ilki değildi. Belki sonuncusu da olmayacak.
Çok kirli bir oyun oynanıyor Türkiye’de. Gericilik ve emperyalizmin kol kola girerek işlediği bu katliam Türkiye’yi Siyonizm’in ve gericiliğin kanla yıkadığı Ortadoğu bataklığına çekemeyenlerin savaşı topraklarımıza taşımalarının sonucudur.
Ankara Katliamının failleri, kendini, yakınlarını, ortaklarını kurtarmak için her şeyi göze alan, kanla, ölüm siyaseti ile iktidarını sürdürmeye çalışan, kendi sonunu geciktirmek kaygısıyla saldırıya geçen dinci faşist zihniyetin eseridir. Ankara’daki 100’ün üzerinde yurttaşımızı katleden bombayı patlatan katillerin ve azmettirenlerin kimler olduğu bellidir.
Ankara Katliamının failleri, 7 Haziran seçim sonuçlarını beğenmeyerek ülkeyi kaos ve şiddet ortamına sokanlardır.
Dökülen kan üzerinden oy hesabı yapanlardır.
Suriye'de yüzbinlerce insanın canına mal olan savaşın halk düşmanı tetikçilerine TIR’lar dolusu silah taşıyanlardır.
Ülke sınırlarını cihatçı katil sürülerine açanlar, Cihatçı katillere kol kanat gererek ev sahipliği yapanlar, yeni-Osmanlı düşleri görenlerdir.
ANKARA KATLİAMI’NIN FAİLLERİ,
İktidar olanaklarını kullanarak bu ve benzeri saldırının gerçekleşebileceği ortamı hazırlayanlardır. Kıblesi Bürüksel ve Washington olanlardır.
ANKARA KATLİAMI’NIN FAİLLERİ,
Gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında Terör örgütlerini meşru politik aktör olarak görüp,  iktidarda kalabilmek için yeri geldiğinde kanatları altına alarak gözetip kollayan, yeri geldiğinde müzakere eden siyasi yapıdır.
 “Kamu Müsteşarlığı” adı altında oluşturulan müsteşarlık içinde yabancı çalıştırılmasını yasal hale getirerek, Ülkemizi başta CİA olmak üzere yüzlerce istihbarat ajanının cirit attığı bir coğrafyaya dönüştürenlerdir.
65 yıldır kayıtsız koşulsuz NATO’nun uşaklığını yapanlar, 6. Filo’yu kıble yaparak secde edenler, “Ezan, Kuran, Bayrak” edebiyatı yapıp ülkeyi parsel parsel satanlar, limanları, ormanları, dereleri peşkeş çekenler, 301 madenciyi Soma’da yerin yedi kat altına gömenler, yüzlerce Mehmetçiğin PKK tarafından katledilmesine göz yumanlar, Türk silahlı Kuvvetlerini Ergenekon, Balyoz vb. operasyonlarla işlevsiz ve itibarsız kılmayı planlayanlardır Ankara Katliamının failleri,
Son on üç yıldır yaşadıklarımız ve son olarak yaşanan Ankara katliamı DİNCİ FAŞİZME BOYUN EĞMEYEN YURTTAŞLARIMIZA BOYUN EĞDİRME ÇABASIDIR
Gericiliği ve emperyalizmi Anadolu topraklarından söküp atmadan,  Saray kapılarında barış bekleyerek, “ her şeye rağmen AKP ile yan yana gelebiliriz” diyerek, AB ve NATO’dan medet umarak ne toplumsal barış gerçekleşir, ne de ülkemize demokrasi gelir.
Gericiliği ve emperyalizmi Anadolu topraklarından söküp atmadan, yaratılan bu siyasal ortamın sorumlusu olan, bu kanlı sistem çarkının bir dişlisi olmak dışında bir işlev görmeyen siyasal oluşumlara yaslanarak Sorunun çözümleneceğine inanırsak daha çok katliamlarla karşılaşmamız şüphesizdir. 
Ankara'da yaşanan kalleşçe saldırıda, kanlı katliamda yaşamını yitirenlere, Yurt savunmasında şehit düşen yiğitlerimize söz veriyoruz!
Boyun eğmeyeceğiz! Unutmayacağız! Unutturmayacağız! Affetmeyeceğiz!
Ankara'da yaşanan kanlı katliamda yaşamını yitirenlere Tanrıdan rahmet, yakınlarına ve tüm ulusumuza baş sağlığı diliyoruz 
12.10.2015     
YÖNETİM KURULU ADINA :                                                                                             Mahmut  ÖZYÜREK
Ulusal Eğitim Derneği
Isparta Şube Başkanı

8 Ekim 2015 Perşembe

NOBEL ÖDÜLLERİ



Nobel Ödülleri her yıl şu dallarda verilmektedir:
Edebiyat, Fizik, Kimya, Tıp, Ekonomi ve Barış.

Bunlardan Nobel Barış Ödülleri ve Nobel Edebiyat Ödülleri hep eleştiriye, tartışmaya açık olmuştur. Bu alanlarda verilen ödüllerde, emperyalist odakların yaptığı tercihlerinin öne çıktığı iddia edile gelmiştir.
Bu iddiaların haklılığını gösteren örnekler sunuyorum.

1973 yılı Nobel Barış Ödülü, Henry Kissinger’e verildi.
Hanry Kisinger; başta Güney Amerika olmak üzere dünyanın hemen her yerinde, ABD karşıtı ülkelerde, kanlı darbeler, katliamlar düzenleyip gerçekleştiren bir küresel teröristtir.
Özellikle Avrupa’da, Siyonist Yahudi Henry Kissinger’in Lahey’de “Uluslar arası Savaş Suçları Mahkemesi”nde yargılanmasını isteyen ciddi çevreler bulunmaktadır.
Amerikalı yazar Christopher Hitchens, “The Trial of Henry Kissinger” (Henry Kissinger’in Yargılanması” adlı bir kitap yazmıştır.

1978 yılı Nobel Barış Ödülü, İsrail Başbakanı Menahem Begin’e verildi.
Menahem Begin; Filistinli Müslüman Arapları öldürüp topraklarını ele geçirmek amacıyla kurulan terör örgütü İrgun Çetesi’nin üyesiydi.
Siyonist Yahudi Menahem Begin, bir terörist idi.
(Bu konuyu belgeleriyle ve ayrıntılı olarak “EFENDİ TERÖRİSTLER” adlı kitabımda yazmıştım.)

1994 yılı Nobel Barış Ödülü, İsrail Başbakanı İzak Rabin’e verildi.
İzak Rabin; Filistinli Müslüman Arapları öldürüp topraklarını ele geçirmek amacıyla kurulan Haganah Çetesi’nin üyesiydi.
Siyonist Yahudi İzak Rabin, bir terörist idi.
(Bu konuyu belgeleriyle ve ayrıntılı olarak “EFENDİ TERÖRİSTLER” adlı kitabımda yazmıştım.)

1964 yılı Nobel Edebiyat Ödülü, dünyaca ünlü Fransız yazar ve düşünür Jean Paul Sartre’ye verildi.
Jean Paul Sartre, ödülü kabul etmedi, reddetti.
Emperyalist sömürüye, dünyanın çeşitli yerlerinde başlattığı savaşa karşı olan Fransız yazar ve düşünür Sartre, verilmek istenen ödülün, özgürlükçü felsefesiyle örtüşmediğini duyurdu.

2006 yılı Nobel Edebiyat Ödülü, Orhan Pamuk’a verildi.
Orhan Pamuk, yazdığı romanlarda, üstü kapalı, İbrani asıllı olduğunu belirtiyordu.
Orhan Pamuk, ödül öncesi, Amerika ve Avrupa’da şu sözleriyle adını duyurmuştu:
“Bu topraklarda bir milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü ve benden başka kimse bunları söyleyemedi!”

Değerli Dostlar,

Nobel Barış Ödülü ve Nobel Edebiyat Ödülü verilmesinde ne tür önyargıların ve siyasi tercihlerin öne çıktığını, ne tür kir ve lekelerin, kusur ve ayıpların ödüllere bulaştığını yukarıda birkaç örnekle gösterdim.
Ancak; Fizik, Kimya ve Tıp gibi bilim dallarında verilen Nobel Ödüllerine hiçbir önyargı, siyasi tercih, kir, leke, ayıp bulaşmamaktadır.
Bilim dallarında Nobel Ödülünü, dünyaca ünlü bilim adamları; yıllarca süren çalışmaları, araştırmaları, yaratıcılıkları, beyinsel güçleriyle alırlar.
Bu nedenle, Fizik, Kimya ve Tıp dallarında Nobel Ödülü alanları tüm dünya halkları içten alkışlar, sevgi ve saygıyla kucaklar.

7 Ekim 2015 günü, Nobel Kimya Ödülünü Prof. Dr. Aziz Sancar’ın kazandığını tüm Türk halkı büyük bir heyecan ve coşkuyla öğrendi.
Prof. Dr. Aziz Sancar; ilk, orta, lise ve üniversite öğrenimini Türkiye’de tamamlamış, doktora çalışmaları için ABD’ye gitmiştir.
Prof. Dr. Aziz Sancar’ı yetiştiren, Türkiye Cumhuriyeti devletinin okullarıdır.
Prof. Dr. Aziz Sancar, Cumhuriyet çocuğudur.
Prof. Dr. Aziz Sancar, Büyük Devrimci ATATÜRK’ün kurduğu Cumhuriyetin bilim adamıdır.
Ne kadar övünsek, ne kadar gururlansak azdır!

Değerli Dostlar,

3 Ekim 2015 günü yazıp, Facebook’taki sayfama koyduğum, hâlâ sayfamda duran, “TÜRKLER HİÇBİR KONUDA BAŞARILI DEĞİLMİŞ!” başlıklı yazımı okumanızı dilerim.

Saygılar,

Yılmaz Dikbaş
8 Ekim 2015, Perşembe
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52