ADD “BİLİM DANIŞMA KURULU” BAŞKANI
Bay Ali Ercan’a Açık Mektup;
Bay Ercan,
"Milli Cumhuriyet" web sitesinde yayınlanan yazının
şahsınıza ait olmadığına ilişkin duyuru yazınızda hakkımda utanmazca ileri
sürdüğünüz yalanlarınızı, belgeleri ile
suratınıza çarparak yanıtlamak için bu açık mektubu yazma gereği duydum.
Öncelikle “Anadolu’nun bağrına sokulmuş birer Truva
Atı” olan, AB bağımlılığına yakalanmış utangaç AB mandacıları ve
masonlarla ile kan ve doku uyuşmazlığı içinde olmakla onur duyduğumu belirtmek
isterim.
ADD içine sızmış, “Atatürkçü (!) geçinen”, deşifre edilmemiş utangaç AB’cilerin ve
masonları belgeleri ile deşifre etmem, Maskelerini indirmem
kimi odakların, (elbette sizin de) şiddetli tepkilerine neden olmuş,
karalama, iftira, “çamur at izi kalsın” gibi bilindik yöntemlerle şahsıma
saldırmalarına neden olmuştur.
1. Yazınızda
“Bu
insanı ciddiye almaya, kendisine yanıt vermeye değer bulmuyorum. Geçmişte
benzer saldırganlığını ADD Genel Başkanı em. Org. Şener Eruygur'a karşı da
sergilemişti” cümlenizde, ADD içine
yerleştirilmiş olan AB’cileri ve
masonları açığa çıkarmak, deşifre etmek size göre “saldırganlık”. Yanılıyor
muyum?
Şimdi kim saldırgan ona
bakalım. Sn. Araştırmacı Yazar Yılmaz;
Dikbaş “Avrupa Birliği (AB)’den hibe
alan kurumu ve kuruluşlar “Anadolu’nun bağrına sokulmuş birer Truva Atı”
olarak nitelemişti. Bu düşünce ve görüşe katılmayan tek bir Atatürkçü yoktur,
olamazda. Olursa o kişiye Atatürkçü değil “Mandacı” denir
“Anadolu’nun
bağrına sokulmuş birer Truva Atı”
örgütlerin içinde AB’den uyduruk üç proje karşılığı 700.000 Avro hibe
almış olan sözde “Atatürkçü (!) geçinen” Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV)’de
bulunuyordu. Gülseven Yaşer, ÇEV’in
Genel Başkanı, Emekli Orgeneral Şener Eruygur da 2. Başkanı konumundaydılar. Prof. Dr.
Fatma Nur Serter ve Prof. Dr. Necla Arat da ÇEV’in Yönetim Kurulu üyesiydiler.
2006 yılı Haziranında
E. Org. Şener Eruygur Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)’nin Genel Başkanı, Prof.
Dr. Fatma Nur Serter Genel Başkan Yardımcısı oldular. Bay Ercan, sizde aynı dönemde
ADD Genel Başkan yardımcısı oldunuz.
ADD Isparta Şube
Yönetimi olarak "Avrupa Birliği (AB)'den hibe alan kurumu ve kuruluşları; 'Anadolu’nun
bağrına sokulmuş birer Truva Atı' olarak nitelemiş ve bu örgütlerin tutum ve
düşüncelerinin Atatürkçülükle bağdaşmadığını, bu örgütlerde yöneticilik görevi
üstlenenlerin aynı zamanda ADD de yönetici olmalarının Kemalizm’in evrensel
ilkelerine aykırı bir durum ortaya çıkaracağını savunmuş ve karşı çıkmıştık.
Çünkü AB den hibe
alan, aldıkları hibelerle AB'nin istihbarat, yönlendirme, ulusal bilinci
çökertme, ulusal direnişi kırma emellerine doğrudan ya da dolaylı katkı
sağlayan bu örgütler ve örgüt yöneticileri Ulusal egemenliğimizi AB ye teslim
etmeye hazır mandacılardır.
Bu düşüncelerimiz
nedeni ile Şener Eruygur ve Nur Serter, kendilerinin 'Anadolu’nun bağrına sokulmuş bir
Truva Atı' olarak nitelendirilmesiyle kişilik haklarının ihlal
edildiğini iddia ederek ADD Isparta Şube Başkanı olarak beni önce; "KESİN
İHRAÇ İSTEMİ" ile ADD Yüksek Disiplin Kuruluna( Sn. Yılmaz DİKBAŞ aynı
nedenle daha sonra "KESİN İHRAÇ İSTEMİ" ile ADD Yüksek Disiplin
Kurulu'na verilmiş ve ADD den ihraç edilmiştir.) sonra da; 22.08.2006 tarihinde
Sn. DİKBAŞ' la birlikte hakkımızda ayrı ayrı davalar açarak, ayrı ayrı 5'er bin
YTL. Tazminat talebinde bulundular.
Şener Erygur’un
hakkımızda açtığı tazminat davası İstanbul, Kadıköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinde
görüşüldü. 18 Eylül 2007 salı günü Mahkeme, davanın reddine karar verdi.
Prof. Dr. Nur
Serter’in hakkımda açtığı tazminat davası, İstanbul Kadıköy 1. Sulh Hukuk
Mahkemesi’nde görüşüldü.
18 Eylül 2007 Salı
günü Mahkeme, davanın reddine karar
verdi.
Her iki mahkeme “ÇEV
için Truva atı” nitelendirmesinin
davacıların kişilik haklarını ihlal olmadığına karar verdi.
'Anadolu’nun
bağrına sokulmuş bir Truva Atı' olan ÇEV ve benzeri örgütlerin amacı; ‘Kayıtsız Şartsız Türk Milletine ait olan Ulusal
Egemenliğin’ Hıristiyan AB’ye devredilebilmesini sağlamaktır. Ulusal Egemenliğimizi Hıristiyan AB’ye devretmek demek,
Cumhuriyet Devrimlerini temelden yıkmak demektir!
Bay Ercan, siz Atatürk İlke ve devrimlerinin varlık nedeni olan ulusal
egemenliğimizin Hıristiyan AB’ye devredilebilmesi için “Atatürkçü (!)
geçinen” örgütlerde görev alanlara karşı, ulusal egemenliğimize sahip çıkmayı,
Atatürk ilke ve devrimlerini ödünsüz savunmayı “SALDIRGANLIK” olarak niteleyen
utangaç AB mandacısı olmuyor musunuz?
2.
Bay
Ercan, 2006-Genel Yönetim Kurulu oluşur oluşmaz yayımlanan ilk
genelgede(2006/1), daha önce örgütün ayrıcalıklı simgesi haline gelen (ADD,
hiçbir yerli ve yabancı “fon”dan maddi katkı almama onurunu taşıyan örgüttür.) sözünün kaldırılmasındaki katkınızı çok iyi
biliyoruz. ADD’nin simgesi haline gelen
bu cümleden rahatsız olanlara verilecek çok ad, söylenecek çok söz var ama biz
yalnızca “AB MANDACILARI”
demekle yetinelim. Anlayana!
Bir kez daha
yineleyelim; Hem
AB’ci, hem de Ulusalcı, Hem AB’ci, hem de Atatürkçü, Hem AB’ci, hem de
Anti-emperyalist olunamayacağı gibi; hem Mason hem de ulusalcı, hem Mason hem
de Atatürkçü, hem Mason hem de Anti-emperyalist! Olunamayacağını artık Türkiye
de adının önünde Prof. Dr. Olmayan yurttaşlarımızın ezici çoğunluğu biliyor. Ama adının önünde “ Prof. Dr.” Yazan
nicelerini tanıyoruz ve biliyoruz ki AB’nin, NATO’nun, SOROS Vakıflarının
gönüllü avukatlığını, sözcülüğünü yapmaktalar. Ne karşılığında? Sorusunun yanıtını siz benden daha iyi
bilirsiniz…
3.
Bay Ercan, hakkımdaki en ahlaksız, en
edepsiz iddianız ise “şubesindeki bir kıza tacizde bulunduğu yönünde şikâyetler”
söyleminiz. 2006'dan bu yana, yani sizin ADD yönetimine birilerince
getirildiğiniz tarihten bu yana Atatürkçü Düşünce Derneğini, AB-D işbirlikçisi,
gerici sistemin içine çekerek “ehlileştirme” amaçlı, özel
görevliler, öncelikle ADD içindeki Kemalistleri tasfiye etmeyi,
yolda önlerine çıkabilecek engelleri ortadan kaldırmayı amaçlamışlardır.
ADD Isparta Şubesi
ise gerek örgüt içinde, gerekse yöresinde, tüm kurumlarıyla işgal edilmiş bir
sistemin vereceği “icazete” gerek duymadan, işgale, gericiliğe ve haksızlığa
başkaldırının, Kemalizm’in vazgeçilmez bir gereği ve önkoşulu olarak anlayıp
algılayan bir şube olarak ilk öncelikli tasfiye edilen şube olmuştur.
ADD’yi
devrimci, halkçı, tam bağımsızlıkçı, antiemperyalist, özünden arındırarak “Uysal-uyumlu”
duruma getirmekle görevli “icazetli Atatürkçüler” tarafından benimle ilgili dedikodular
üretilerek itibarsızlaştırma, karalama iftira kumpası kuruldu. Bu
dedikodulara inananların da çıktığını hakkımdaki yazınızdan öğrenmiş oldum.
Halkımız ne güzel söylemiş “Dedikodu; nefret edenler tarafından çıkarılır,
aptallar tarafından yayılır, geri zekâlılar tarafından inanılır”
ADD içine sızmış özel
görevli yöneticiler yalnız beni değil “Silivri hukuku” uygulayarak tüm yönetimi görevden aldılar.
Gelelim işin özüne. Mandacı- Masonlarca kurulan Kumpas mahkemelerde
açığa çıkmaya başladı. Kumpasın Isparta ayağını oluşturan “Sözde şikâyetçi "bir
kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil
veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak" suçu
nedeniyle, Isparta 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin, 09.04.2013 tarih ve
2013/137 sayılı kararı ile "TCK’nin 125/4 maddesi
uyarınca" cezalandırılmıştır. Yine Sözde şikâyetçi 3000TL manevi
tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir. Ankara da açılan davalar devam etmektedir.
Bay ERCAN; hem yalancı, hem
utangaç mandacıların Kemalist kişiliklere yönelik dedikodu üretme, karalama,
iftira, itibarsızlaştırma kampanyaları düzenlemeleri yadsınacak bir durum
değildir. İşin iç sızlatan yönü, Atatürkçülüğü yalnızca “laiklikle” sınırlandıracak,
antiemperyalist, halkçı, devrimci özünden arındırılmış bir düşün
sistemine dönüştürmekle görevli AB-D Mandacılarının ADD
İçinde kendilerine yer bulabiliyor olmasıdır.
Yerel ve ulusal
değerlerimizin yanında Avrupa Birliği değerlerinin paylaşılmasını teşvik etmek”
amacıyla kurulmuş “Sağlık Eğitim Vakfı(SEV), Çağdaş Eğitim Vakfı(ÇEV), AMERİCAN
BORD- MARMARA GRUBU STRATEJİK VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR VAKFI ” üyeleri, devşirilmiş
masonlar, “Atatürk rozeti takıp, Atatürk
posteri arkasında saklanarak hamaset ezberciliği” yaparak, Mandacılığı,
masonluğu Atatürk’le bağdaştırmak gibi son derece tehlikeli, iğrenç bir oyunun
piyonluğunu yapmaktadırlar. Bu piyonlardan kimileri 2006 dan bu yana ADD içine
de sızmaya, yönetimlerde görev almaya başladılar.
İşte bu yapıdaki AB Mandacılarının, Atatürkçülük
adına ders vermeye kalkışması, pişkinliğin de ötesinde ahlaksızlıktır. 19.09.2014
MAHMUT ÖZYÜREK
GÜNÜN SÖZÜ; “Biraz insan ol diyeceğim ama seni de zor
durumda bırakmak istemiyorum.” Donnie Darko