21 Eylül 2014 Pazar

ADD “BİLİM DANIŞMA KURULU” BAŞKANI Bay Ali Ercan’a Açık Mektup;




ADD “BİLİM DANIŞMA KURULU” BAŞKANI
Bay Ali Ercan’a Açık Mektup;
Bay Ercan,
"Milli Cumhuriyet" web sitesinde yayınlanan yazının şahsınıza ait olmadığına ilişkin duyuru yazınızda hakkımda utanmazca ileri sürdüğünüz yalanlarınızı,  belgeleri ile suratınıza çarparak yanıtlamak için bu açık mektubu yazma gereği duydum.
Öncelikle Anadolu’nun bağrına sokulmuş birer Truva Atı” olan, AB bağımlılığına yakalanmış utangaç AB mandacıları ve masonlarla ile kan ve doku uyuşmazlığı içinde olmakla onur duyduğumu belirtmek isterim.
ADD içine sızmış, “Atatürkçü (!) geçinen”,  deşifre edilmemiş utangaç AB’cilerin ve masonları belgeleri ile deşifre etmem, Maskelerini indirmem kimi odakların, (elbette sizin de) şiddetli tepkilerine neden olmuş, karalama, iftira, “çamur at izi kalsın” gibi bilindik yöntemlerle şahsıma saldırmalarına neden olmuştur.
1.    Yazınızda “Bu insanı ciddiye almaya, kendisine yanıt vermeye değer bulmuyorum. Geçmişte benzer saldırganlığını ADD Genel Başkanı em. Org. Şener Eruygur'a karşı da sergilemişti” cümlenizde, ADD içine yerleştirilmiş olan AB’cileri ve masonları açığa çıkarmak, deşifre etmek size göre “saldırganlık”. Yanılıyor muyum?
Şimdi kim saldırgan ona bakalım.    Sn. Araştırmacı Yazar Yılmaz; Dikbaş “Avrupa Birliği (AB)’den hibe alan kurumu ve kuruluşlar “Anadolu’nun bağrına sokulmuş birer Truva Atı” olarak nitelemişti. Bu düşünce ve görüşe katılmayan tek bir Atatürkçü yoktur, olamazda. Olursa o kişiye Atatürkçü değil “Mandacı” denir
“Anadolu’nun bağrına sokulmuş birer Truva Atı”  örgütlerin içinde AB’den uyduruk üç proje karşılığı 700.000 Avro hibe almış olan sözde “Atatürkçü (!) geçinen” Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV)’de bulunuyordu.  Gülseven Yaşer, ÇEV’in Genel Başkanı, Emekli Orgeneral Şener Eruygur da 2. Başkanı konumundaydılar. Prof. Dr. Fatma Nur Serter ve Prof. Dr. Necla Arat da ÇEV’in Yönetim Kurulu üyesiydiler.
2006 yılı Haziranında E. Org. Şener Eruygur Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)’nin Genel Başkanı, Prof. Dr. Fatma Nur Serter Genel Başkan Yardımcısı oldular. Bay Ercan, sizde aynı dönemde ADD Genel Başkan yardımcısı oldunuz.
ADD Isparta Şube Yönetimi olarak  "Avrupa Birliği (AB)'den hibe alan kurumu ve kuruluşları; 'Anadolu’nun bağrına sokulmuş birer Truva Atı' olarak nitelemiş ve bu örgütlerin tutum ve düşüncelerinin Atatürkçülükle bağdaşmadığını, bu örgütlerde yöneticilik görevi üstlenenlerin aynı zamanda ADD de yönetici olmalarının Kemalizm’in evrensel ilkelerine aykırı bir durum ortaya çıkaracağını savunmuş ve karşı çıkmıştık.
Çünkü AB den hibe alan, aldıkları hibelerle AB'nin istihbarat, yönlendirme, ulusal bilinci çökertme, ulusal direnişi kırma emellerine doğrudan ya da dolaylı katkı sağlayan bu örgütler ve örgüt yöneticileri Ulusal egemenliğimizi AB ye teslim etmeye hazır mandacılardır.
Bu düşüncelerimiz nedeni ile Şener Eruygur ve Nur Serter, kendilerinin 'Anadolu’nun bağrına sokulmuş bir Truva Atı' olarak nitelendirilmesiyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia ederek ADD Isparta Şube Başkanı olarak beni önce; "KESİN İHRAÇ İSTEMİ" ile ADD Yüksek Disiplin Kuruluna( Sn. Yılmaz DİKBAŞ aynı nedenle daha sonra "KESİN İHRAÇ İSTEMİ" ile ADD Yüksek Disiplin Kurulu'na verilmiş ve ADD den ihraç edilmiştir.) sonra da; 22.08.2006 tarihinde Sn. DİKBAŞ' la birlikte hakkımızda ayrı ayrı davalar açarak, ayrı ayrı 5'er bin YTL. Tazminat talebinde bulundular.
Şener Erygur’un hakkımızda açtığı tazminat davası İstanbul, Kadıköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinde görüşüldü. 18 Eylül 2007 salı günü Mahkeme, davanın reddine karar verdi.
Prof. Dr. Nur Serter’in hakkımda açtığı tazminat davası, İstanbul Kadıköy 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüşüldü.
18 Eylül 2007 Salı günü Mahkeme, davanın reddine karar verdi.
Her iki mahkeme “ÇEV için Truva atı”  nitelendirmesinin davacıların kişilik haklarını ihlal olmadığına karar verdi.
'Anadolu’nun bağrına sokulmuş bir Truva Atı'  olan ÇEV ve benzeri örgütlerin amacı; ‘Kayıtsız Şartsız Türk Milletine ait olan Ulusal Egemenliğin’ Hıristiyan AB’ye devredilebilmesini sağlamaktır. Ulusal Egemenliğimizi Hıristiyan AB’ye devretmek demek, Cumhuriyet Devrimlerini temelden yıkmak demektir!
Bay Ercan, siz Atatürk İlke ve devrimlerinin varlık nedeni olan ulusal egemenliğimizin Hıristiyan AB’ye devredilebilmesi için “Atatürkçü (!) geçinen” örgütlerde görev alanlara karşı, ulusal egemenliğimize sahip çıkmayı, Atatürk ilke ve devrimlerini ödünsüz savunmayı “SALDIRGANLIK” olarak niteleyen utangaç AB mandacısı olmuyor musunuz?

2.         Bay Ercan, 2006-Genel Yönetim Kurulu oluşur oluşmaz yayımlanan ilk genelgede(2006/1), daha önce örgütün ayrıcalıklı simgesi haline gelen (ADD, hiçbir yerli ve yabancı “fon”dan maddi katkı almama onurunu taşıyan örgüttür.) sözünün kaldırılmasındaki katkınızı çok iyi biliyoruz.  ADD’nin simgesi haline gelen bu cümleden rahatsız olanlara verilecek çok ad, söylenecek çok söz var ama biz yalnızca “AB MANDACILARI” demekle yetinelim. Anlayana!
Bir kez daha yineleyelim; Hem AB’ci, hem de Ulusalcı, Hem AB’ci, hem de Atatürkçü, Hem AB’ci, hem de Anti-emperyalist olunamayacağı gibi; hem Mason hem de ulusalcı, hem Mason hem de Atatürkçü, hem Mason hem de Anti-emperyalist! Olunamayacağını artık Türkiye de adının önünde Prof. Dr. Olmayan yurttaşlarımızın ezici çoğunluğu biliyor. Ama adının önünde “ Prof. Dr.” Yazan nicelerini tanıyoruz ve biliyoruz ki AB’nin, NATO’nun, SOROS Vakıflarının gönüllü avukatlığını, sözcülüğünü yapmaktalar. Ne karşılığında?  Sorusunun yanıtını siz benden daha iyi bilirsiniz…
3.    Bay Ercan, hakkımdaki en ahlaksız, en edepsiz iddianız ise “şubesindeki bir kıza tacizde bulunduğu yönünde şikâyetler” söyleminiz. 2006'dan bu yana, yani sizin ADD yönetimine birilerince getirildiğiniz tarihten bu yana Atatürkçü Düşünce Derneğini, AB-D işbirlikçisi, gerici sistemin içine çekerek “ehlileştirme” amaçlı, özel görevliler, öncelikle ADD içindeki Kemalistleri tasfiye etmeyi, yolda önlerine çıkabilecek engelleri ortadan kaldırmayı amaçlamışlardır.
ADD Isparta Şubesi ise gerek örgüt içinde, gerekse yöresinde, tüm kurumlarıyla işgal edilmiş bir sistemin vereceği “icazete” gerek duymadan, işgale, gericiliğe ve haksızlığa başkaldırının, Kemalizm’in vazgeçilmez bir gereği ve önkoşulu olarak anlayıp algılayan bir şube olarak ilk öncelikli tasfiye edilen şube olmuştur.
ADD’yi devrimci, halkçı, tam bağımsızlıkçı, antiemperyalist, özünden arındırarak “Uysal-uyumlu” duruma getirmekle görevli “icazetli Atatürkçüler” tarafından benimle ilgili dedikodular üretilerek itibarsızlaştırma, karalama iftira kumpası kuruldu. Bu dedikodulara inananların da çıktığını hakkımdaki yazınızdan öğrenmiş oldum. Halkımız ne güzel söylemiş “Dedikodu; nefret edenler tarafından çıkarılır, aptallar tarafından yayılır, geri zekâlılar tarafından inanılır
ADD içine sızmış özel görevli yöneticiler yalnız beni değil “Silivri hukuku”   uygulayarak tüm yönetimi görevden aldılar.
Gelelim işin özüne. Mandacı- Masonlarca kurulan Kumpas mahkemelerde açığa çıkmaya başladı. Kumpasın Isparta ayağını oluşturan “Sözde şikâyetçi "bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak" suçu nedeniyle, Isparta 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin, 09.04.2013 tarih ve  2013/137 sayılı kararı ile   "TCK’nin 125/4 maddesi uyarınca" cezalandırılmıştır. Yine Sözde şikâyetçi 3000TL manevi tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir. Ankara da açılan davalar devam etmektedir.
 Bay ERCAN; hem yalancı, hem utangaç mandacıların Kemalist kişiliklere yönelik dedikodu üretme, karalama, iftira, itibarsızlaştırma kampanyaları düzenlemeleri yadsınacak bir durum değildir. İşin iç sızlatan yönü, Atatürkçülüğü yalnızca “laiklikle” sınırlandıracak, antiemperyalist, halkçı, devrimci özünden arındırılmış bir düşün sistemine dönüştürmekle görevli AB-D Mandacılarının ADD İçinde kendilerine yer bulabiliyor olmasıdır.
 Yerel ve ulusal değerlerimizin yanında Avrupa Birliği değerlerinin paylaşılmasını teşvik etmek” amacıyla kurulmuş “Sağlık Eğitim Vakfı(SEV), Çağdaş Eğitim Vakfı(ÇEV), AMERİCAN BORD- MARMARA GRUBU STRATEJİK VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR VAKFI ” üyeleri, devşirilmiş masonlar,  “Atatürk rozeti takıp, Atatürk posteri arkasında saklanarak hamaset ezberciliği” yaparak, Mandacılığı, masonluğu Atatürk’le bağdaştırmak gibi son derece tehlikeli, iğrenç bir oyunun piyonluğunu yapmaktadırlar. Bu piyonlardan kimileri 2006 dan bu yana ADD içine de sızmaya, yönetimlerde görev almaya başladılar.
İşte bu yapıdaki AB Mandacılarının, Atatürkçülük adına ders vermeye kalkışması, pişkinliğin de ötesinde ahlaksızlıktır.  19.09.2014
MAHMUT ÖZYÜREK

GÜNÜN SÖZÜ; “Biraz insan ol diyeceğim ama seni de zor durumda bırakmak istemiyorum.” Donnie Darko


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder