Doğrusu Başbakan
Erdoğan’ın yakın tarihle ilgili iddialarına cevap vermekten ben yoruldum, ama Başbakan Erdoğan yakın tarihi eğip
bükmekten, belgeleri çarpıtmaktan yorulmadı.
Kasım 2013’te çıkan
“Başbakan
Erdoğan’ın EL-CEVAP” adlı kitabımda Erdoğan’ın 2002-2013 arasında yakın
tarih konusundaki bütün “tarih tezleri”ne/iddialarına
belgelere dayalı olarak cevap verdim. Kitap tam 808 sayfa oldu. Ancak Erdoğan
yakın tarihle ilgili yeni “tezler”/iddialar
ortaya atmaya devam ediyor. Ben Erdoğan’ın bu iddialarına da cevap vermeye
kararlıyım. Bu gidişle söz konusu kitabımın hacmi 1000 sayfayı geçeceğe
benziyor!
Başbakan Erdoğan,
geçtiğimiz günlerde Afyon mitinginde yaptığı konuşmada,"1940'ta cezaevine bir mağdur getirdiler. Emirdağ'a hapsederek
hürriyetini engellediler. İşi kitap yazmak, öğrenci yetiştirmek olan
Said-i Nursi olana zulmettiler. Rusya'dan kaçarak vatanına geldi. Zalimler için
yaşasın cehemmen dedi. Hapiste yatmak uğruna ülkesini terk etmedi, ülkesini
satmadı. İşte bu CHP 1940'larda Saidi Nursi'nin kitaplarını yasaklayan,
hapislere mahkum eden partidir. İşte belgesi. CHP'nin genel müdürü, bu belge
senin belgelerine benzemez. 15 Temmuz 1949 tarihli Bakanlar Kurulu kararı bu.
Said Nurisi tarafından yazılan Gençlik Rehberi kitabının dağıtımının yasak
edilmesi, elde edileceklerin de toplanması, 'Bakanlar Kurulumuzun 15 Temmuz
1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır'. İmza, Cumhurbaşkanı İsmet
İnönü" demiştir.
Erdoğan,
CHP’nin, 1940’larda Said-i Nursi’nin kitaplarını yasaklattığına ilişkin belgeyi
“ilk kez” açıkladığını ileri
sürmüştür. Oysa ki yandaş basının da dört elle sarıldığı bu iddia doğru
değildir.[1] Çünkü söz konusu belgeyi ben Başbakan’dan
tam dört ay önce Kasım 2013’te çıkan EL-CEVAP
adlı kitabımda açıklamıştım. Dahası CHP’nin, Said-i Nursi’nin kitaplarını
yasaklamasıyla ilgili Başbakan Erdoğan’ın açıkladığı gibi tek bir belge değil,
birkaç belge birden açıklamıştım.
Demem o ki! Başbakan haklı! Evet, gerçekten de
1940’larda Said-i Nursi’nin bazı kitapları İsmet İnönü imzalı Bakanlar Kurulu
kararıyla yasaklanmıştır.
SAİD-İ NURSİ’NİN YASAKLANAN KİTAPLARI
EL-CEVAP adlı
kitabımdan aynen aktarıyorum:
“İnönü döneminde
İslamın ruhuna uygun olmayan, hurafelerle dolu kitaplar yasaklanmıştır. Örneğin
11 Aralık 1947 tarihli bir kararla “Bediüzzaman Saidi Nursi tarafından
neşredilen ‘Mucizatül Kuran’ adlı kitabın dağıtılmasının yasaklanmasına ve
mevcutlarının toplattırılmaları” istenmiştir. Aynı şekilde 15 Temmuz
1948 tarihli bir kararla “Saidi Nursi tarafından yazılmış olan Siracinnur
ve Hücümat-ı Sitte adındaki kitapların dağıtılmasının yasak edilmesi ve elde
edileceklerin toplattırılması” istenmiştir. Yine 10 Şubat 1949 tarihli
bir kararla “Bediüzzzaman Saidi Nursi’nin ‘Asa-yı Musa’ adlı kitabının yasaklanması
ve mevcutlarının toplattırılması”
kabul edilmiştir. 15 Temmuz 1949 tarihli bir Bakanlar Kurulu kararıyla da “Saidi
Nursi tarafından yazılan ‘Gençlik Rehberi’ adlı kitabın yasaklanması ve
mevcutlarının toplattırılması “
istenmiştir.” [2]
“Yine İnönü
döneminde 24 Kasım 1944 tarihli bir kararla “Kemal Pilavoğlu tarafından
yazılan ‘Din Rehberi’ adlı kitabın dağıtılmasının yasaklanması, elde
edileceklerin toplattırılması” istenmiştir.
“Tahmin edileceği
gibi Kemal Pilavoğlu’nun ‘Din Rehberi’ adlı kitabı da
hurafelerle dolu bir kitaptır. Aslında bu kitaptan önce kitabın yazarı Kemal
Pilavoğlu’nu tanımak gerekir. Pilavoğlu 1950’de DP’nin iktidar olmasından sonra
Atatürk heykellerine saldırıp kırmasıyla
ünlenen Ticani Tarikatı’nın
lideridir. 1952’de Ankara’da kitapçılık yaparken laikliğe aykırı olarak bildiri
dağıtmak, tarikatçılık yapmak ve Atatürk büstünü kırdırmak suçlarından
yargılanmış ve sonuçta 7 yıl hapis, 5 yıl sürgün, 5 yıl da hapis gözetimi
cezasına çarptırılmıştır.”[3]
Görüldüğü gibi gerçekten
de CHP, İnönü 1940’larda Said-i Nursi’nin bazı kitaplarını yasaklamıştır. Ancak
yukarıdaki Kemal Pilavoğlu örneğinde görüldüğü gibi CHP, İnönü sadece Said-i
Nursi’nin değil başkalarının da “dinsel
içerikli” kitaplarını yasaklamıştır. Bir de bu tür kitap yasakları DP
döneminde de devam etmiştir.
YASAKLANAN BAZI DİN KİTAPLARININ İÇERİKLERİ
Nitekim 2012
yılında Başbakan Erdoğan da
İnönü’nün bu dinsel içerikli kitap yasaklarından söz etmiştir.
3 Şubat 2012’de
basına yansıdığı kadarıyla Erdoğan, “İsmet İnönü imzalı Bakanlar Kurulu
kararıyla hiçbir neden gösterilmeksizin ‘Tam Mevlidi Şerif’ ile ’54
Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası’ 25 Kasım 1944 tarihinde
yasaklanmıştır.” demiştir.[4]
Evet, Başbakan çok
haklı! Gerçekten de İnönü imzalı Bakanlar Kurulu kararıyla 25 Kasım 1944
tarihinde bu kitaplar yasaklanmış!
Ancak işin bir de
Başbakan Erdoğan’ın bizlerden gizlediği başka bir boyutu var! Erdoğan bu
“dinsel içerikli” kitapların yasaklandığını söylüyor ama neden yasaklandığını
söylemiyor! Hatta bir yerde “hiçbir neden
gösterilmeksizin” yasaklandığını söylüyor!
İşin özü şu ki
Başbakan gerçekleri bizden saklıyor. Şöyle ki:
“54
Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası Türkçe Namaz Sureleri” adlı kitabın
toplattırılma kararının alınmasından önce 17 Ekim 1944 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından
alınan bir kararla, söz konusu kitabın 52 ile 56. Sayfaları arasında “tashih
ve ıslah edilmesi” gerekli görülen bazı yanlış bilgilerin bulunduğunun
tesbit edildiği belirtilmiştir. “Tam Mevlidi Şerif” adlı kitaba
ilişkin de 30 Nisan 1945 tarihinde “Kitabın yayınının mahzurlu olduğu kanaatine”
varıldığına ilişkin karar vardır.[5]
Peki ama Diyanet İşleri Başkanlığı, CHP, İnönü
tarafından yasaklanan bu kitaplarda ne gibi “sakıncalar” bulmuştur?
Burdurlu
Abidin Karaaslan’ın yazdığı “54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası Türkçe
Namaz Sureleri” adlı kitapta;
6. sayfada,
ülkemizde kabul görmeyen “ayakkabıyla mesh” anlatılmaktadır.
18.sayfada, “Kunut
duaları” yanlış ve eksik verilmektedir.
52. sayfada, “imansız
gitmenin sebepleri” başlığı altında şunlar sıralanmaktadır: “Üstadın sözünü tutmamak”, “Bir adamı tecrübe
etmeden iyi demek”, “Erkeğin ipekli
elbise giymesi ve bıyıklarını kesmesi”, “Elbisenin yenlerini ve eteğini uzun
yapmak”
Kitapta “Yaoksulluk
Sebepleri” başlığı altında da şunlar yazılıdır: “Işığı üfleyerek söndürmek”, “Don ve şalvarı ayaktayken giymek”, “Yoksul
adamdan ekmek satınalmak”, “Alimlerin önüne geçip yürümek”, “Ayakta çiş etmek”,
“Eşik üstüne oturmak”, “Yüzünü eteği ile silmek”, “Elini çamurla yıkamak”,
“Soğan ve sarımsağın kabuğunu yakmak”, “Ağaç çöpü ile diş karıştırmak”, “Aç
iken soğan yemek”, “Evde örümcek ağı bırakmak”[6]
Süleyman Dede’nin
yazdığı “Tam Mevlid-i Şerif” adlı kitapta ise Mevlid-i Şerif’le söyle
dalga geçilmiştir:
“Sarımsaklı yemeği Çinli hiç sevmezdi
Fakat ev sahibini de hiç kırmak istemezdi. (s.93)
Bu iş Mustafa’ya doğrusu oldu merak.
Acaba 30 lira neden eksik bu tabak. (s.99)
Ali Baba bunu da beğenmedi: Al götür.
Karpuz dedikleri olmalı kütür kütür. (s.103)
Biraz dünyayı dolaş gönlün gözün açılsın.
Üzüntüler dağılsın kederlerin saçılsın”.
Dünyayı dolaşırken birçok şeyler görürsün,
Yaşamak nasıl olur bunu anlar bilirsin (s.105)”[7]
Yasaklanan bu
kitaplar görünüşte “dinsel içerikli” kitaplardır. Kitapların kapaklarına ve
adlarına bakınca bu kitapların İslam dinini anlatan kitaplar olduğu
düşünülebilir. Ancak kitapların içeriği İslam dini hakkında yanlış bilgilerle,
hurafelerle doludur. Hatta İslam diniyle alay edilmektedir. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, CHP’nin,
İnönü’nün bu kitapları yasaklaması din düşmanlığı değil, tam tersine dine
hizmettir, dinin korunmasıdır. Dolayısıyla bu yasaklardan dolayı CHP’yi
İnönü’yü eleştirmek değil tebrik etmek gerekir.
İşte 1940’larda
yasaklanan Saidi Nursi’nin kitapları da
İslam dinin ruhuna, İslam dinin özü durumundaki Kuran’a uygun olmayan
bilgilerle, yanlışlarla dolu kitaplardır.
Peki bu
kitaplarının yanlış bilgilerle dolu olduğuna CHP mi, İnönü mü karar vermiştir?
Tabi ki hayır!
Bu kitapların
İslam dinine uygun olmadığına Diyanet
İşleri Başkanlığı’ndaki uzman kurul karar vermiştir. Kitapları inceleyen
Diyanet İşleri Başkanlığı uzamanları/din âlimleri, hazırladıkları raporlarda
hangi kitabın neden yasaklanması gerektiğini tek tek, sayfa sayfa satır satır
göstermişlerdir. Bakanlar Kurulu da
bu raporları dikkate alarak söz konusu kitapları yasaklamıştır.
İslam dini adı
altında hurafelerin anlatıldığı, yanlış bilgilerin verildiği kitapların artması
üzerine dönemin CHP’si, altında İnönü’nün de imzası olan bir kararla
yetkili makamlardan/Diyanet’ten “Bazı dini ve ilmihal kitaplarında İslamla
alakası olmayan yanlış bilgiler yer aldığından halkın bu hususta
aydınlatılmasını” istemiştir.[8]
Görüldüğü gibi CHP’nin, İnönü’nün amacı Said-i Nursi’ye
ya da başka birine düşmanlık veya din düşmanlığı değil tam tersine din
istismarını, dinin halk kitlelerine yanlış anlatılmasını önlemek, bu konularda
halkı korumak ve bilinçlendirmektir.
İNÖNÜ KARL MARX’I VE HİTLER’İ DE YASAKLAMIŞTI
Bu dinsel içerikli
kitap yasaklardan söz ederken, bu yasakların genel anlamda kitap yasaklarının
bir parçası olduğunu da bilmek gerekir. Maalesef tarihimizde her dönemde şu
veya bu nedenle kitaplar yasaklanmış, yazarlar sorgulanmıştır. Aslında
Cumhuriyetin ilk birkaç yılında basın-yayın özgürlüğü vardır. Ancak 1925
yılındaki Şeyh Sait İsyanı’ndan
itibaren başlayan süreçte rejimi koruma amacıyla basın-yayın yasaklarına
başvurulmuştur. Başbakanlık Cumhuriyet
Arşivi’ndeki belgelerden görüleceği gibi özellikle 1930’dan itibaren hem
yurt içinde hem yurt dışında çok sayıda kitap toplatılmış, pek çok gazete ve
dergi yasaklanmış, kapatılmıştır. Yasaklarda irtica ve Komunizim tehlikesi ve
bölücülük kaygısı etkili olmuştur.
Kısacası demem o
ki, 1930’larda, 1940’larda sadece sakıncalı görülen dinsel içerikli bazı
kitaplar değil, sakıncalı görülen sol içerikli kitaplar da yasaklanmıştır.
Örneğin, 30
Ocak 1935’te Muharrem Zeki Korgunal’ın “İsa’nın İnsanlığı”, 26 Şubat
1935’te Muharrem Zeki Korgunal’ın “İsa’nın Dağdaki Vaazı”, 8 Haziran 1936’da Teodor
Frıç’in “Yahudilik ve Masonluk” adlı kitabı, 29 Ağustos 1936’da Karl
Marx’ın “Manifesto”su, 14 Eylül 1936’da Hasan Ali’nin “Stalin
Diyorki”si, 23 Kasım 1936’da F. Engels’in “Marksizim Prensipleri”
adlı kitapları yasaklanmıştır. Ayrıca 30 Ağustos 1940 tarihli Bakanlar Kurulu
kararıyla “Rauschning’in Türkçeye çevrilmiş olan ‘Hitler Bana Dedi Ki’ adlı
eserinin satışının yasaklanması” istenmiştir. Aynı şekilde Antonio
Aniaute’nin ‘Musolini’ adlı kitabı da 1 Ocak 1933tarihli bir kararla
yasaklanmıştır. [9]
Görüldüğü gibi CHP, İnönü, Atatürk, Hıristiyanlıkla,
Masonlukla, Marksizmle, Kominizmle ve Nazizimle, faşizimle ilgili bazı
ktiapları da yasaklamıştır.
Ama nedense Başbakan Erdoğan’ın hiçbir zaman
CHP’nin, İnönü’nün bu kitap yasaklarından söz ettiğini görmedik!
Erdoğan, Nazizim,
faşizim, Marksizim, Masonluk ve Hıristiyanlık konulu kitapları yasaklayan
İnönü’ye ne der acaba?
ATATÜRK VE İNÖNÜ DÖNEMİNDE BASTIRILAN DİN KİTAPLARI
Yeniden Said-i Nursi konusuna dönmeden önce,
İslam dinine hakaret eden, hurafelerle dolu, sözüm ona dinsel içerikli bazı
kitapları yasaklatan Atatürk ve İnönü,
İslam dinini en doğru şekilde anlatan, hurafelerden uzak din kitapları bastırıp
ülkenin dört bir yanına ücretsiz dağıttırmıştır.
İşte Atatürk ve İnönü dönemlerinde yazdırılıp,
bastırılıp, büyük çoğunluğu ülkenin dört bir yanına ücretsiz dağıtılan dinsel
içerikli kitaplardan bazıları:
1. Kuran-ı Kerim Tefsir ve Tercümesi
(1936) (Elmalılı Hamdi Yazır) (9’ar cilt-45.000 adet)
2. Buhari Tercüme ve Şerhi (1932) (Ahmet
Naim Efendi-Kamil Miras) (12’şer cilt-60.000 adet)
3. Genel Din Kültürü Eserleri: (1923-1950)
(247.000’adet)
Bu 247.000 adet din
kültürü eserinden bazı örnekler:
1. Cumhuriyet Çocuğunun Din Dersleri
(1928)- (A. Gölpınarlı)-İlk okullarda okutulmak için.
2. Yavurularımıza Din Dersleri (2 cilt)
(1944), (Ahmet Hamdi Akseki).
3. Askere Din Kitabı (1. Baskı 1925, 2.
Baskı 1945-1946) (Ahmet Hamdi Akseki).
4. Askeri Din Dersleri (1928) (Muallim
Cevdet)
5. Namaz Hocası ve Namaz Sureleri (1939)
(Bozkurt Kitabevi).
6. Yeni İlmihal (1931) (Muallim Ahmet
Halit Kitaphanesi)
7. Yeni Hutbelerim (2 cilt) (1 baskı1927,
2. Baskı 1936-1937) (Ahmet Hamdi Akseki).
8. Hutbe Hocası (1926) (Hacı hayri
Efendi)[10]
Görüldüğü gibi,
1923-1950 arasında genç Cumhuriyet 352.000
takım dinsel içerikli kitap bastırmıştır. Halka, öğrencilere, askerlere,
din adamlarına yönelik birbirinden güzel, birbirinden değerli kitaplar
hazırlatılmıştır. Bu kitaplar incelendiğinde İslam dininin özüne uygun,
her türlü hurafelerden uzak kitaplar oldukları görülecektir.
Sabah akşam CHP,
İnönü dinsel içerikli kitapları yasakladı diyen Başbakan Erdoğan nedense hiçbir zaman CHP, İnönü döneminde
yazdırılıp bastırılan bu dinsel içerikli kitaplardan söz etmez!
SAİD-İ NURSİ DP DÖNEMİNDE DE MAHKEME KAPILARINDA
Biz yeniden Said-i Nursi konusuna dönelim.
Başbakan Erdoğan, “İşte bu CHP 1940'larda Saidi Nursi'nin
kitaplarını yasaklayan, hapislere mahkum eden partidir.İşte belgesi. CHP'nin
genel müdürü, bu belge senin belgelerine benzemez. 15 Temmuz 1949 tarihli
Bakanlar Kurulu kararı bu. Said Nurisi tarafından yazılan Gençlik Rehberi
kitabının dağıtımının yasak edilmesi, elde edileceklerin de toplanması,
'Bakanlar Kurulumuzun 15 Temmuz 1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır'.
İmza, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü” demiştir.
Erdoğan’ın
söyledikleri kadar bir de söylemedikleri/söyleyemedikleri var!
Onları benden
dinleyin:
Said-i Nursi DP
döneminin başlarında Isparta’dayken 1952 yılında İstanbul Savcılığı kendisi
hakkında yasadışı dini propaganda yaptığı gerekçesiyle bir kez daha dava
açmıştır. Bu sefer ki gerekçe “Gençlik
Rehberi” adlı kitaptır. Said-i Nursi bu davadan berat etmiştir. Ancak 1953
yılında bir kere daha kendisine dava açılmıştır.[11] Bundan da berat etmiştir.
Görüldüğü gibi DP
döneminde Said-i Nursi yine mahkeme kapılarındadır. İşin ilginç yanı 1952’deki
yargılanmasına neden olan kitap yine “Gençlik
Rehberi”dir.
NE VAR ACABA BU
“GENÇLİK REHBERİ” ADLI KİTAPTA
CHP’nin, İnönü’nün,
Said-i Nursi’nin “Gençlik Rehberi” adlı
kitabını yasakladığını belirtip CHP’yi, İnönü’yü eleştiren Başbakan Erdoğan,
Said-i Nursi’nin aynı kitabı yüzünden DP, Menders döneminde de yargılandığından
nedense habersizdir!
1950-1960
arasındaki DP, Menders döneminde Said-i Nursi ve Nurcular gözetimde
bulundurulmuş ve suçlanmıştır.
Said-i Nursi
baskıdan kurtulmanın yolunu DP’ye yaklaşmakta bulmuştur. Ve Şerif Mardin’in
ifadesiyle “1956 yılına gelindiğinde Said
Nursi takipçilerinin yeni Demokrat Parti’yi desteklemekle yükümlü olduklarını
ilan etti”. [12]
Böylece, Saidi
Nursi/Nurcular DP Hükümetiyle ittifak kurmuştur. Başbakan’ın ifadesiyle malum
“paralel yapı” ilk kez devlete sızmıştır.
Saidi Nursi
öldükten sonra da kitapları, onunla ilgi eserler zaman zaman yasaklanmıştır.
Örneğin, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’ndeki bir belgeye göre “Şam'da
Arapça olarak basılan “Bedi'üzzaman Saidi Nursi Hayatı ve Bazı Eserleri” adlı
risalenin yurda sokulmasının yasaklanması.” Ndan söz edilmektedir.[13]
SAİD-İ NURSİ’NİN BAZI DÜŞÜNCELERİ
Said-i Nursi’nin,
her devirde tartışılıp eleştirilen kitaplarında, yazılarında ne vardır? Said-i
Nursi neler yazmıştır? Bu soruya cevap vermek için koca bir kitap yazmak
gerekir! Ancak ben size Said-i Nursi’nin yazdıklarından birkaç örnek vereceğim:
Mustafa Kemal’in
Anadolu’ya geçip Kurtuluş Savaşaı’nı başlattığı 1919 yılında Saidi Nursi,
İstanbul Çamlıca’da kadınların evden çıkmamaları gerektiğini ve resimlerin
ne denli günah olduğunu açıklayıp resimler için “küçük cenazeler” diye yazmıştır:
“Karılar yuvalarında çıkıp, beşeri
yoldan çıkarmış, yuvalarına dönmeli… şu suretler denilen küçük cenazelerin
(resimlerin) mütebessim seyyidlerin rolleri pek azimdir, hem müthiştir tesiri”
“Mimsiz medeniyet (Allah’ın onaylamadığı)
taife-i nisayı (kadınları) yuvalarından uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul
metaı (ortalık malı) yapmış. Şer’i İslam onları rahmeten davet eder eski
yuvalarına”
“Bir meclis-i ihvana güzel karı girdikçe riya ile
rekabet , haset ile hodgamlık (bencillik) debretir (çatlatır) damarları. Yatmış
olan hevasat birdenbire uyanır. Taife-i nisada serbest inkişafı (özgürlük
gelişmesi) sebep olmuş beşerde ahlak-ı seyyienin (kötü huyların) birden bire
inkişafı”
Said-i Nursi’nin
Kuran’da kendisinden söz edildiğini, risalelerinin bir tür vahiy yoluyla
kendisine yazdırıldığını, karıncalarla konuştuğunu iddia ettiğini, Atatürk’e
“deccal” dediğini ve Kurtuluş Savaşı yıllarında İstanbul Çamlıca’da oturup
maaşlı bir işte çalışıp bazı risaleler yazdığını, ancak savaş bitince Ankara’ya
geçtiğini anlatacak yerim ve zamanım yok.[14]
SAİD-İ NURSİ’NİN
CHP DÜŞMANLIĞI
DP saflarına geçen
Said-i Nursi, haliyle CHP’ye büyük bir kin ve düşmanlık beslemiştir. İslam dini
barış dini olmasına karşın, Said-i Nursi CHP’ye kin ve nefret kusmuştur. “Mektubat” adlı kitabında CHP’lilerin “gebertilmesinden” ve “öcünün alınmasından” söz etmiştir.
İşte Said-i
Nursi’nin o sözleri:
“Fakat Kuran’ı Hakim’in feyzine ve işaratına
istinaden sizi titretmek için, size kati haber veriyorum ki: ‘Beni öldürdükten
sonra yaşayamayacaksınız. Kahhar bir el ile cennetiniz ve mahbubunuz olan
dünyadan tardedip ebedi zulumata çabuk atılacaksınız! Arkamdan pek çabuk sizin
Nemrudlaşmış reisleriniz gebertilecek, yanıma gönderilecek. Ben de huzuru
ilahide yakalarını tutacağım. Adaleti ilahiye onları esfeli safiline atmakla
intikamımı alacağım!”[15]
İşte Başbakan
Erdoğan Afyon mitingindeki konuşmasında Saidi Nursi’den söz ederken, “ Zalimler için yaşasın cehemmen dedi” diyerek
Said-i Nursi’nin yukarıdaki sözlerine gönderme yapmıştır. Saidi Nursi
üzerinden CHP’ye cehennemi hatırlatmıştır!
CESARETİNİZ
VARSA İLİŞİNİZ
Hoşgörü abidesi
diye tanıtılan Saidi Nursi pek de hoşgörülü değildir hani. Şu tehdit Said-i
Nursi’ye aittir:
“Ey din ve ahiretini dünyaya satan
bedbahtlar! Yaşamanızı isterseniz bana ilişmeyiniz! İlişseniz intikamım muzaaf
(katmerli) bir surette sizden alınacağını biliniz, titreyiniz! Ben rahmet-i
ilahiden ümid ederim ki: Mevtim hayatımdan ziyade dine hizmet edecek ve
ölümümüm başınızda bomba gibi patlayıp başınızı dağıtacak! Cesaretiniz varsa
ilişiniz! Yapacağınız varsa göreceğiniz de var!”[16]
Ha bu arada
unutmadan Said-i Nursi’nin, II. Abdülhamit’in emriyle bir süre akıl
hastanesinde yattığını da hatırlatayım!
Said-i Nursi hem
II. Abdülhamit döneminde, hem de DP ve Menderes döneminde zaman zaman
baskı görmüş, sorgulanmıştır. Ancak nedense Başbakan Erdoğan, Said-i Nursi’nin
sadece CHP ve İnönü döneminde baskı gördüğünü diline dolamıştır!
“II. Abüdlhamit’i ve Menderes’i eleştirmek siyaseten
işine gelmez de ondan!” dediğinizi
duyar gibiyim!
Gözün kör olsun
siyaset!
Sinan Meydan
Odatv.com
[1] “İlk kez açıkladığı Said-i Nursi Belgesi”,
http://www.haber7.com/, 32 Şubat,
2014.
[2] Sinan Meydan, Başbakan Erdoğan’ın Tarih Tezlerine
EL-CEVAP, 3. Bas., İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2014, s. 706. (Bu konuda
arşiv belgeleri EL-CEVAP’tadır).
[3] age, s. 706-707
[4] “Namaz kitabına Milli Şef yasağı”, Bugün, 3 Şubat 2012.
[5] Ayrıntılar için
bkz. EL-CEVAP, s.705.
[6] Age, s. 702-703,705.
[7] Age, s. 703.
[8] Age, s. 705 (Arşiv belgesi
EL-CEVAP’tadır).
[9] Age, s. 710-711 (Arşiv belgeleri
ELCEVAP’ta).
[10] Ayrıntılar
için bkz. EL-CEVAP, s. 360 vd, 712
vd.
[11] Şerif Mardin, Bediüzzaman Said Nursi Olayı, 4. Bas.,
İstanbul, 1994, s. 158-159
[12] Age, s. 159.
[13] BCA, Tarih: 4/9/1965,
Sayı: 51976, Dosya: 529, Fon Kodu: 30..18.1.2, Yer
No: 188.53..9.
[14] Bu konularda
bkz. Sinan Meydan, Cumhuriyet Tarihi
Yalanları, 2. Kitap,İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2011.
[15] Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, s.418.
[16] Mektubat, s.774.