Öncelikle, bilgi ve sezgi sahibi hiçbir insanın
asla itiraz edemeyeceği şu gerçekleri hatırlatarak başlayalım:
Sn
Başkan; Siz, 30 Mart 2014 Yerel Seçiminde 3.kez
MHP’den Belediye Başkanı seçildiniz. Ancak
sizin 3. kez seçilmeniz bir “oylama” sonucu değil, “OYDAŞMA”
sonucudur. Bilindiği üzere “oydaşma;
tartışmalı bir konuda uzlaşılarak ulaşılan genel görüş birliği,
çoğunluğun aynı düşüncede birleşmesi” anlamına gelmektedir.
Bu
konuya açıklama getirmek üzere diğerlerini değil, yalnızca 2014 yerel ve 2015 Kasım
genel seçimlerinin sonuçlarına bakmamız yeterli olacaktır.
Sn Başkan; 2014 Yerel
seçimlerinde MHP den Belediye Başkan adayı olarak sizin aldığınız oy 54.164 Isparta Merkez de ki oy oranınız %44,5
Aynı dönemde CHP adayı Sn. Prof. Dr. Lütfi
ÇAKMAKÇI’NIN aldığı oy ise 12.119 Isparta Merkez
de ki oy oranı %10
Bu sonuçlara göre MHP adayı Y.Ziya GÜNAYDIN, CHP adayı Sn. Prof. Dr. Lütfi ÇAKMAKÇI’ DAN
24.209 daha fazla oy almıştır.
Şimdi gelelim 2015 Genel seçimlerine
Bu seçimlerde MHP'nin Isparta Merkezde aldığı oy
29.955 oy oranı 20,94 %
Bu seçimlerde CHP’nin Isparta Merkezde aldığı oy
29.348 oy oranı 20,52 %
Bu durumda CHP’nin 17.229 seçmeni 2014 yerel
seçimlerinde kendi partisinin adayı Sn. Prof. Dr. Lütfi ÇAKMAKÇI’ ya değil MHP
adayı Y.Ziya GÜNAYDIN’A oy vermiştir.
2014 Yerel seçimlerinde CHP ve MHP dışında diğer
partilerin seçmeni olan 6.980 yurttaşımız yine bir “OYDAŞMA” sonucu MHP
adayı Y.Ziya GÜNAYDIN’A oy vermiştir.
Sn.
Başkan; bu sonuçlara göre siz yalnızca MHP seçmeninin verdiği
oylarla değil, başta CHP olmak üzere MHP’ye muhalefet eden DP, İP, DSP, BBP, SP’li yurttaşlarımızın verdiği oylarla Isparta
Belediye Başkanlığı koltuğunda oturuyorsunuz.
Bu durum yalnızca son seçilmenize özgü değildir. Daha
önceki her iki seçimde de “oylama” değil, “oydaşma” söz konusudur.
Sn.
Başkan; 28 Ocak 2017 tarihli yerel
Gazete ve internet haber sitelerinde “Günaydın’ın geçtiğimiz hafta içinde MHP Genel Başkanı Dr. Devlet
Bahçeli ile uzun süren bir görüşme yaptığı öğrenildi. Dün de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi’nde Belediye Başkanları ile yaptığı toplantıya katılan Başkan
Günaydın’ın referandumdaki kararı ile ilgili olarak; CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN NİSAN AYI BAŞINDA
YAPILMASI PLANLANAN REFERANDUMDA ISPARTA BELEDİYE BAŞKANI YUSUF ZIYA GÜNAYDIN “EVET” DİYECEĞİ VE AKTİF OLARAK KAMPANYA
SÜRECİNE KATILACAĞI BELİRTİLDİ” haberleri yer aldı. Bu güne değin bu
haberlerin doğru olmadığına ilişkin bir açıklama da yapılmadı.
Hak
ve sorumluluklarının bilincinde bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak “laik
demokratik, hukuk Devleti”nin varlığını sonlandıran, Havva ananın bile dünkü
çocuk sayıldığı bu toprakların üzerinde yaşayan, soylu Türk devletinin, yüz binlerce
şehidimizin kanı bedeli kazandığı ulusal egemenliği bir firavun, tiran ya da bir diktatöre teslim etme amacına yönelik başkanlık yasası
konusundaki duruşunuz konusunda size kimi gerçekleri açıklamayı kendime görev kabul ediyorum.
Sn.
Başkan; Bu açık mektupta, Sizin FETÖ
tarafından düzenlenen, bizim şiddetle karşı çıktığımız Türkçe Olimpiyatlarına “Türkçe Olimpiyatları ülkemiz ve ilimiz için
çok önemli bir projedir. Bu olimpiyatların düzenlenmesi için elimizden ne
geliyorsa tüm desteği vereceğim” yolundaki açıklamalarınızdan,
Başkanlık döneminizde “görevi kötüye kullanma” nedeniyle yargılanmanızdan
da söz etmeyeceğim.
Sn.
Başkan; Önümüzdeki süreçte yapılacak
referandumda “EVET” diyeceğiniz ve “aktif olarak kampanya sürecine katılacağınızı” açıkladığınız “Başkanlık Yasası” oylamasında yalnızca yeni bir Anayasa paketinin oylanacağı, iddiaları tam
bir yalan, aldatma ve sinsice hazırlanmış bir ihanet tuzağından başka bir anlam
taşımamaktadır.
Başkanlık Yasası; Kuruluşundan bu yana Laik
demokratik Cumhuriyet, cumhuriyetin temel değerleri ve kurucularıyla kavgalı,
uluslararası güçlerin “Yeni Sevr” projesi olarak tasarlayıp iktidara
taşıdıkları bir siyasi kadronun kendi üyelerinden bile gizleyerek hazırladıkları
Türk Halkına karşı kurulmuş bir tuzaktır.
“Gölge CIA" olarak bilinen Strafor’un sahibi, ünlü stratejist George Friedman
bu gerçeği hiç saklamaya bile gerek duymadan yakın geçmişte Türkiye’de bir
üniversitede yapılan konferansta açıkça dile getirdi. “Türkiye, Osmanlı’nın sahip olduğu topraklara
yeniden hükmedecek. Elbette, Osmanlı’dan çok farklı bir formda yapılanma
olacak. Türkiye, bölge ülkelerine valiler atayacak veya ‘Türkiye Birliği’
adında bir örgütlenmeye gidecek. Nasıl bir örgütlenme kurulacağını süreç
gösterecek”
Bu sözler, bu
Anayasa paketinin nerede, kimler tarafından, nasıl bir çalışma sürecinde
hazırlandığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde itiraf edilmesidir.
Sn.
Başkan; Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Cumhuriyet’in üst organı olmaktan
çıkarılarak, Bir “Danışma Meclisi” işlevine dönüştürüldüğü
·
Başbakan ve Bakanlar Kurulunun kaldırıldığı, yasama ile birlikte
yürütmenin ve yargının tek kişiye teslim edildiği,
·
Güvenoyu ve güvensizlik, Gensoru ya da Meclis
soruşturmasının askıya alındığı ve olanaksız kılındığı,
(Böylece 17/25 Aralık dosyalarının Meclis arşivine kaldırılacağı)
·
Tayyip
Erdoğan, Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırımın bu Anayasa değişikliği ile
aklandığı
·
Çok
partili düzen ve siyasi partilerin “düzen” dışına çıkarıldığı,
·
Siyasi
iktidarı ve devleti, bir başkanın otoritesine devir ve teslim edildiği,
·
Gerçekte firavun, tiran ya da bir diktatör olan, Cumhurbaşkanının 600
kişilik Mecliste yüksek oy oranları ile korumaya alındığı,
·
Firavun, tiran ya da bir diktatör olan
Cumhurbaşkanı tarafından yasa gücünde kararname çıkarabildiği bir değişiklik
söz konusu.
Sn. Başkan;
Yalnız bu kadar’da değil.
Sn. Süleyman DEMİREL’İN dediği gibi “Turpun
büyüğü heybede.” Bu Anayasa değişikliği Paketinde Yürürlükte
olan anayasanın 113. Maddesi – “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve
teşkilatı kanunla düzenlenir.” Hükmü
kaşla –göz arası, yalap-şalap aşağıdaki gibi değiştirilmiştir. “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması,
görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir.”
Sn. Başkan;
Siz zeki bir insansınız. Bu
değişikliğin ne anlama geldiğini anlayıp-algılayacak bilgi birikimine de
sahipsiniz. Bu madde; üzerinde özenle durduğumuz, TC Anayasasının ilk 3
maddesinin zımnen (üstü örtülü olarak, kapalı bir
biçimde örtük)
ortadan kaldırılması, Üniter devletin, Federal- Eyalet sistemine başkanlık
kararnamesi ile dönüştürülmesidir. Bu niyetle
hareket edildiğini, son mimar, cumhurbaşkanı başdanışmanı Mehmet Uçum
açık açık söylüyor. “Türk Milleti olmaz,
bu bir etnisiteye ayrıcalık vermektir”, diyor. Egemenliği etnik topluluklar
arasında bölme hedefi güden planı başka nasıl söylesin?
Peki, Sn. Başkan, PKK’nın ve 30.000’i aşkın
yurttaşımızın kanı elerlide olan A.Öcalan’ın istemlerinin özünü oluşturan “Federal-
Eyalet Sistemi”nin önündeki engelleri
kaldıran bu anayasa değişikliğine hangi kimliğinizle “EVET”
demeyi düşünüyorsunuz? Bunu size oy
veren 29.955 MHP, 17.229 CHP, 6.980 DP, İP,
DSP, BBP, SP’li seçmene nasıl açıklayacaksınız. Siyasi
ahlak anlayışınız ve vicdanınız bunu kabul edebiliyor mu?
Sn. Başkan;
Belki Yusuf Ziya GÜNAYDIN
olarak yukarıda saydığım ve aşağıda eklediğim “ihanet” maddelerine “EVET” diyebilirsiniz.
Bu nedenle tarih sizi
kurtuluş savaşında İşgal sırasındaki İzmir Valisi İzzet Bey gibi belleğine kayıt
eder.
Ancak ISPARTA Belediye Başkanı olarak “EVET” diyemezsiniz!
Çünkü sizi seçenler size “İçeride
kontrolsüz, dışarıdan güdümlü” BAŞKANLIĞA razı olma, “evet” deme yetkisi
vermedi/vermeyecektir.
Sn. Başkan; 17
Haziran 2003 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Sevr Antlaşmaları: “İkiz
Sözleşmeler”, 2012 Kasım’ında yasalaşıp yürürlüğe giren “Bütünşehir/Büyükşehir
Belediye Kanunu” ve “Kalkınma Ajansları” ile Üniter Devletin
tasfiyesi, Federe devletin hukuksal alt yapısı zaten oluşturulmuştu.
Bu
gün firavun, tiran ya da diktatörün istediği
başkanlık sisteminde büyükşehir belediye başkanlıkları tamamen işlevsiz hale
geliyor ve adeta bir şube müdürlüğüne dönüşüyor. Belediye Başkanlıklarının
tamamı başkanlığa bağlanıyor, birer şube müdürlüğü haline geliyor.
Evet,
belediye başkanları seçiliyor ama belediye başkanlarının tüm yetkileri
tırpanlanıyor. Tamamı başkanlığın çatısı altında oluşturulacak bir sisteme
bağlanıyor. Yani Türkiye’de nefes almak bile firavun, tiran ya da diktatörün iznine bağlı kılınıyor. Belediye başkanı yine seçimle işbaşına
gelmektedir ancak belediye başkanının idari görevler, birimler ve personel
üzerinde kontrolü söz konusu değildir. Bu sistemde belediye başkanı daha
seremonik (törensel) bir makamdır. Halk seçimlerde bazı önemli kamu
görevlilerini de seçmektedir. Bu nedenle, yönetimde ve karar alma sürecinde
Federal yapıya dönüştürülen “yerel
meclis” çok daha aktif bir rol oynayacaktır.
Sn. Başkan;
Siz, Cumhuriyetin kökten yıkımı olan
Anayasa değişikliğine “evet” derken “kendi
ayağınıza kurşun sıkmakla” kalmıyor, hem kendinizin, hem de Isparta’nın “idam
fermanına” evet diyorsunuz.
Bu yalnızca benim değil, önceki dönem MHP milletvekili olan Sn. Sinan OĞAN’IN
saptamasıdır. Sn OĞAN; şöyle diyor; “Ayrıca başkanlığa evet diyecek
belediye başkanlarını da anlamak mümkün değildir. Kendi elleri ile hem
kendilerinin hem de yönettikleri şehirlerin idam fermanını imzalamaktadırlar.”
Sn.
Başkan; Mensubu bulunduğunuz MHP’nin 1 Kasım 2015
seçim bildirgesinde “Partimiz
hangi düşünce ve gerekçeyle olursa olsun, demokratik rejime ve parlamentonun
anayasal yetkilerine dışarıdan her türlü müdahalenin gayrimeşru ve kabul
edilemez olduğuna ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin; devletin kuruluş
ilkelerine, Türk Milletinin ortak değerlerine, Türkiye’nin huzuruna ve
kardeşliğine, parlamentonun itibarına ve yetkilerine ve siyaset ahlakına her
şartta sahip çıkması gerektiğine inanmaktadır” yazmaktadır. MHP’ye ve
size oy verenler bu belge ile üstlendiğiniz “demokratik rejime ve
parlamentonun anayasal yetkilerine” verdiğiniz güvence üzerine size oy
verdiler. Peki, ne değişti de aynı MHP seçmenlerine ve Türk halkına verdiği
güvenceden dönüş yaptı?
Bu dönüş, Türk ulusunun yüz binlerce şehit kanı
bedeli elde ettiği, bir milletin onur ve namusu ile özdeş olan “Milli
Egemenlik” hak ve yetkisini bir diktatörün eline teslim etmekle
sonuçlanacaktır. Bunun bedelini yalnızca MHP değil 80 milyon Türk ulusu bir kez
daha ödemekle karşı karşıya bırakılmıştır. Buna makamı, unvanı ne olursa
olsun hiç kimsenin hakkı - yetkisi yoktur ve olamaz.
AKP’yi ve Erdoğan’ı bu güne değin işledikleri
iddia edilen suçlardan arındırmak, aklamak amaçlı, küresel merkezlerde imal edilmiş, tam bir mühendislik
ürünü olan “BAŞKANLIK YASASI” konusundaki
kararınızı bu bilgiler ışığında bir kez daha değerlendireceğinizi umuyoruz.
Üzüntülerimle
Sn. Başkan. 05.02.2017 Isparta
Mahmut
ÖZYÜREK
Ulusal
Eğitim Derneği
Isparta
Şube Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder