Sizi, “Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi” olarak niteleyince anında
küplere biniyorsunuz. Ve bize saldırıyorsunuz, “Faşist”, “Irkçı”,
“Kafatasçı”, “Kürt düşmanı” filan diye…
Peki, bunlar ne?
Daha dünün medya haberlerindendi:
“(DHA)- HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, İstanbul’da
gerçekleşen NATO Parlamenter Asamblesi 62’nci Genel Kurulu’nda, Alt Komite
Başkan Yardımcılığına seçildi.
“İstanbul’da yapılan NATO Parlamenter Asamblesi 62’nci Genel
Kurulunda dün NATO Parlamenter Asamblesi (PA) Alt Komitesi seçimleri yapıldı.
Seçimler sonucunda, HDP’nin NATO PA üyesi Milletvekili Ziya Pir, alt komitenin
başkan yardımcılığına seçildi.
“HDP’li Ziya Pir, Diyarbakır’da 3 Kasım’da HDP’nin Eş Genel
Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bazı HDP’li Milletvekilleri
ile birlikte gözaltına alınmış, 4 Kasım’da çıkarıldığı Diyarbakır Sulh Ceza Hâkimliğince
yurt dışına çıkış yasağı ile serbest bırakılmıştı.
“OY BİRLİĞİ İLE SEÇİLDİ
“HDP’li Vekil Ziya Pir, alt komite başkan yardımcılığına aday
olmayı çok önceden kararlaştırdığını ancak, HDP’nin Eş Genel Başkanlarının da
içinde olduğu tutuklamalar ile gelişen süreç nedeniyle kendisi aday olmadan
yabancı parlamenterler tarafından aday gösterildiğini belirtti. Pir, “Oy
birliği ile yabancı parlamenterler beni aday gösterdi ve oy birliği ile beni
başkan yardımcısı seçtiler. Bir seçim çalışması ve lobi yapmadım. Benimle
ilgili mahkemenin verdiği yurt dışına çıkış yasağı kararını da biliyorlardı”
dedi.
“TWİTTER’DEN PAYLAŞTI
“HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, NATO PA Alt komitesinin
başkan yardımcısı seçilmesi nedeniyle NATO Genel Sekreteri’nin hem TBMM
Başkanlığına, hem de Adalet Bakanlığına yurt dışına çıkış yasağının
kaldırılması ile ilgili yazı yazacağını da söyledi. Pir, Alt komite başkan
yardımcısı seçilmesini kişisel Twitter hesabında ise, “Hay Allah… görevim
gereği sık sık yurtdışına çıkmalıyım ama yurtdışı yasağım var!!!” diye
paylaştı.” (http://www.hurriyet.com.tr/hdpli-pir-nato-parlamenterler-asamblesinde-a-40284159)
Göründüğü gibi, NATO’nun gözde parlamenterlerindensiniz.
Oybirliğiyle sizi aday gösterip yine oybirliğiyle seçiyorlar. Siz de
övünüyorsunuz, yukarıda anlattığınızdan anlaşıldığına göre, NATO’nun size
verdiği bu itibardan dolayı.
Ayrıca da özel toplantılarına katılıyorsunuz, NATO’cu Batılı
efendilerinizin. Yine dünün haberlerinden:
“HDP NATO PA Milletvekili Ziya Pir ile HDP’nin Dış İlişkilerden
Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy’un da katıldığı toplantıda NATO PA
Saymanı Marc Angel, HDP’li vekillere 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ve
sonrasında AKP ile Fethullah Gülen arasındaki ilişkilerin değişip değişmediği
sorusunu yöneltti. Angel’in “15 Temmuz öncesinde Gülen’e dair bize iletilen pek
şikâyet yoktu” ifadeleri dikkat çekti.” (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/633499/Dunyadan_elestiri_yagdi__Bu_toplanti_Erdogan_icin_yenilgi.html)
Yine görüldüğü gibi, Batılı efendilerinizle muhabbetiniz gayet
koyu. Onların gözünde olağanüstü değerlisiniz. Tabiî sizin gözünüzde de onlar…
Hatırlanacaktır; Selahattin Demirtaş da tâ Diyarbakır İHD Başkanı
olmazdan önce, 2005 öncesinde, devşirilip Amerika’ya götürülmüştü. Ve üç
haftalık bir ajanlaştırma kursundan geçirilerek “Usta Ajan” statüsüne
yükseltilmişti.
ABD, bu ajanlaştırma kurslarının adına ne diyordu?
“Uluslararası Liderlik Ziyaretçi Programı”, diyordu.
Biz, Demirtaş’ın bu ajanlaştırılma işini Wikileaks belgelerinde
görüp okuduk.
Yine hatırlanacaktır; Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak ve Ahmet
Türk’ten oluşan HDP heyeti, dört yıl kadar önce ABD’ye gitmiş, “Düşünce
Kuruluşu” adlı CIA kuruluşlarında konuşmalar, görüşmeler yapmıştı. Ayrıca da,
açıkça söylemişlerdi: “ABD’den Suriye’de bize rol vermesini istedik.”, diye.
Yani “Emret efendim, yapalım.”, diyorlar. ABD de zaten emretmişti:
“Hadi bakalım BOP’u elbirliğiyle hayata geçirelim.”, diye.
Beş yıldan bu yana da bunu yapıyorlar Suriye’de. “ABD Özel
Kuvvetleri”yle birlikte, insan öldürmekten özel bir zevk alan sapık cellatlar
güruhundan oluşan “Black Water”larla birlikte, “ABD Hava Kuvvetleri”yle birlikte
ve de ABD’nin kendilerine verdiği silahlarla savaşıyorlar, Suriye’nin
Antiemperyalist Beşşar Esad liderliğindeki Baas İktidarına karşı.
Yine hatırlanacağı gibi, zaman zaman da ABD bayraklarıyla
donatıyorlar, Suriye’deki PYD Kantonlarını.
Zaman zaman da Kürt gençlerine “Biji Serok Obama!” sloganları
attırıyorlar.
Yine dünün haberleri arasındaydı: PYD Lideri Salih Müslim,
İngiltere Parlamentosunda konuşacakmış. Görelim haberi:
“Salih Müslim İngiltere Parlamentosu’nda konuşacak
“İngiltere’de Kürt meselesi üzerine çalışmalarını sürdüren Centre
for Kurdish Progress, Demokratik Birlik Partisi Lideri Salih Müslim ile
İngiltere Parlamentosu’nda halka açık bir toplantı düzenliyor.
“PYD lideri Salih Müslim savaş sonrası Kürtlerin beklentilerinin ne
olduğu ve bu geçiş sürecinin nasıl gerçekleşeceğine dair konuşacak.
“Centre for Kurdish Progress, Salih Müslim’in uluslararası güçlerin
yeni Suriye’de ve bölgedeki rolünü değerlendireceğini; Rakka ve Musul
Operasyonlarına dair görüşlerini paylaşacağını duyurdu.
“22 Kasım Salı akşamı gerçekleşecek toplantının ev sahipliğini
İskoç Milletvekili Natalie Mc Garry üstleniyor.” (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/631896/Salih_Muslim_ingiltere_Parlamentosu_nda_konusacak.html)
Sözü uzatmayalım. Emperyalist Batı’nın Ortadoğu’daki gözbebeğisiniz
artık. Siz de efendilerinizin size gösterdiği bu sevgiyi karşılıksız
bırakmıyorsunuz. Eee, halkımız der ya; “Kalp kalbe karşıdır”, işte öyle
durumunuz.
Kandil’den Karayılan dostluk ve sadakat mesajları gönderiyor,
ABD’li efendilerine. Tabiî CIA ajanları, Kandil’e gelip ziyaretlerde bulunuyor.
Birlikte durum değerlendirmeleri yapıyorsunuz.
Avrupa’dan da temsilciniz Zübeyir Aydar, aynı bağlılık ve sadakat
mesajlarını iletiyor, ABD’ye, Avrupa Birliği’ne.
Gariptir, Ortadoğu’da da sadece Siyonist İsrail’i seviyorsunuz.
Tabiî onlar da sizi…
Tertiplediğiniz, Ortadoğu’yu kapsayan Kadın Konferansına davetliniz
olarak gelen, Filistinli savaşçı Leyla Halid’in İsrail zulmünden söz etmesi
sizin anında çileden çıkmanıza sebep oluyor. Leyla Zana, “Ben İsrail’e söz
ettirmem!”, anlamında çemkiriyor, Leyla Halid’e. Hem de misafiriniz olduğu
halde ve hem de Kürt Halkının geleneklerini hiçe sayarak.
İsrail’in 60’ıncı kuruluş yıldönümünde kutlama mesajları
gönderiyorsunuz Kandil’den.
Söylemiştik birkaç kez; Fidel on yıllar önceden görmüştü sizin
savrulduğunuz kulvarı. Ve aynen şunu demişti:
“Türkiye’deki olayları yakından izliyorum. Umarım ve dilerim ki,
sizin oradaki Kürt Hareketi, Yankee’nin (ABD’nin) petrol bekçisi olmaz. Ancak,
gördüğüm kadarıyla bunlar ABD’ye bağımlı, ABD’nin kontrolünde hareket ediyorlar.
Kürtlerin hareketi bağımsızlık değil, ABD’ye bağımlılıktır.” (Fidel Castro, 1994’te aralarında
Esenyurt eski Belediye Başkanı Gürbüz Çapan’ın da bulunduğu bir heyet önünde
söylediği sözler)
Evet, arkadaşlar. Ne yazık ki
PKK-HDP-PYD önderliğindeki Burjuva Kürt Hareketi’nin izlemekte olduğu seyir ve
varacağı son durak Ortadoğu’da yeni bir İsrail oluşturmaktır. Yani,
ABD Emperyalistlerine Ortadoğu’da petrol bekçiliği edecek İkinci bir devlet
oluşturmaktır. Bu konuda anlaşmışlardır. Hep söylüyoruz ya; 1991’de Sosyalist Kampın
yıkılışıyla birlikte PKK dümeni ABD’ye kırdı ve Miami kıyılarına demir attı.
Artık etle tırnak gibi kaynaşmış durumdadırlar ABD Emperyalistleriyle.
Abdullah Öcalan, daha önce de söylediğimiz gibi, 1990’lı yılların
Gündem Gazetesi’nde yazdı uzun uzun. “ABD’nin Ortadoğu’da projelerini
uygulayabilmesi için biz Kürtlerle işbirliği yapması gerekmektedir.
Ortadoğu’nun kilidi biziz.”, diye. İşte en sıkı biçimde işbirliğine
girmişlerdir.
Tabiî böylesine ABD yörüngesine girince bir hareket, onda devrimciliğin
de, demokratlığın da, antiemperyalist ligin de zerresi kalmaz. O, tam bir ABD
işbirlikçisi ve ABD hizmetkârı olur artık.
PKK ve PYD bu yönünü saklamamaktadır aslında. Siyasi uygulamaları
da bunu apaçık şekilde ortaya koymaktadır. Köy ağası Ahmet Türk’ü, Ortaçağcı
müteahhit Para babası Altan Tan’ı, yine Ortaçağcı Hüda Kaya’yı milletvekili
yapmaktadır. Tabiî bütün bunlar ABD’ye “Bak artık devrimcilikle filan bir
ilgim yok. Ben o işleri tümüyle bıraktım.”, mesajı vermeye yöneliktir. ABD
de bilir zaten onların ne hale geldiğini ya da düştüğünü.
Söylediğimiz gibi, PKK-HDP, emperyalistler tarafından el üstünde
tutulmaktadır.
Fakat Gerçek Devrimciler ve antiemperyalistler PKK-HDP’deki bu
utanç verici işbirlikçiliği açıkça görmekte ve dile getirmektedirler. İşte
Fidel Castro’nun sözleri meydanda.
Dünya Sendikalar Federasyonu’nun Filistinli Temsilcileri de,
sendikacı yoldaşlarımıza söylemişlerdir açıkça: “PKK, ABD ve Avrupa
Birliği’nin yörüngesinde ve hizmetindedir.”, diye.
Bütün bu anlattıklarımız, somut, olaycıl gerçekliklerdir. Bunların
inkârı söz konusu değildir. Hatta herkesçe bilinmektedir bu gerçekler.
Durum bu denli açıkça ortada olmasına rağmen, bu vatandaşlar, biz
kendilerini “Amerikancı Burjuva Kürt Hareketi” diye tanımlayınca bir anda öfkeye kapılıyorlar ve
bize karalayıcı sözcüklerle saldırmaktan kendilerini alamıyorlar.
İyi de biz sadece olanı, yani gerçeği söylemiş oluyoruz…
Olmayan bir şey mi söylüyoruz?
Bakın NATO’culuğunuzla, Amerikancılığınızla övünüyorsunuz, onlarla
bir araya gelince. Zaman zaman Birleşmiş Milletler’ in, NATO’nun, Amerika’nın
Türkiye’ye müdahale edip Kürt Meselesini çözmesini de istiyorsunuz.
Daha başka nasıl Amerikancı olunur?
Bunu siz de adınız gibi biliyorsunuz.
Bize niye kızıyorsunuz o zaman?
Ha şundan:
Siz, bizim dışımızdaki diğer tüm adı “sol” hareketlerin olduğu gibi
bizim de sizin peşinize takılarak ABD yörüngesine girmemizi istiyorsunuz. “Bak
onlar sessiz sedasız peşimizdeler. Bize tabiler. Biz ne dersek onu yapıyorlar.
Siz niye onlar gibi değilsiniz?”, diyorsunuz bize.
İyi de biz Gerçek Devrimci Hareketiz. Onlarsa sadece lafta,
görünüşte devrimci, gerçeklikte değil.
Devrimciliğin de abc’si, insan soyunun baş düşmanı
Amerikan Emperyalistlerine ve Avrupa Birliği Emperyalistlerine karşı olmaktır.
Ortaçağcılığa, o çağın karanlıklarındaki Muaviye-Yezid Dini’nin
Şeriat Düzenine karşı olmaktır. Dolayısıyla da laikliği kararlılıkla savunmakla
yükümlüdür, bir Gerçek Devrimci.
Aynı zamanda da antişovenist olmaktır. Yani, Halkların
Kardeşliğini, milletlerin eşitliğini savunmaktır.
Kürt Meselesi’nin de sizlerin savunduğu gibi Amerikancı çözümünü
değil de gerçek anlamda Devrimci Çözümünü savunmak mecburiyetindedir,
bir Gerçek Devrimci. Yani, gerçek anlamda eşitlik, özgürlük ve kardeşlik
temelinde Kürt Meselesi’nin çözümünü savunmak demektir bu.
Sizin savunduğunuz çözümle bizim savunduğumuz Devrimci Çözüm, akla
kara gibi, geceyle gündüz gibi, yerle gök gibi birbirinin karşıtıdır.
Siz,
Amerika’ya hizmet edecek ikinci bir petrol bekçisi Kürt Devleti yaratmak
istiyorsunuz. Bizse, ABD ve AB Emperyalistlerini ülkemizden, bölgemizden
defetmek için mücadele edecek Devrimci bir iktidar oluşturmak için mücadele
ediyoruz. Demokratik Halk İktidarı kurmak için mücadele ediyoruz.
Sizin bize düşmanlığınız işte bu farklılıktan kaynaklanıyor. Biliyoruz
bunu.
Fakat unutmayın ki sonunda efendiniz ABD Emperyalistleri ve Avrupa
Birliği Emperyalistleri ve onların yerli işbirlikçileriyle birlikte yani
AKP’giller ve benzerleriyle birlikte sizler de yıkılıp gideceksiniz. Ve hep
lanetle anacak insanlık, halklar ABD-AB Emperyalistlerini ve onların
işbirlikçilerini.
En sonunda halklar kazanacak. Türk, Kürt, Arap, Acem Halkları
kazanacak bölgemizde.
Halkız, Haklıyız, Yeneceğiz! 22 Kasım 2016
Nurullah Ankut
HKP Genel Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder