2 Ocak 2016 Cumartesi

KOMÜNİSTLER MOSKOVA’YA!




Moskova’ya ilk kez Mart 1987’de gittim.
Henüz Sovyetler Birliği dağılmamıştı, sonradan bunu becerecek olan Gorbaçov devlet başkanıydı.
Rusya’dan demir çelik fabrikalarının ihtiyacı olan makina ve yedek parça ithalatı yapan Ankara’daki büyük bir şirket, Rusya’da tekstil ve kimya alanlarına da girmek istiyor ve benden bu konularda danışmanlık yapmamı istiyordu.
Kendi kurduğum şirketimde mühendislik, proje, yatırım ve danışmanlık hizmetleri verdiğim için yapılan teklif bir iş önerisiydi.
Ancak bu teklifi hemen kabul etmemiş, duraksamıştım.
Eğer bu teklifi kabul edersem uzunca bir süre Rusya’ya gidip gelmem gerecek ve belirli bir süreyi de orada geçirme zorunluluğu doğacaktı. İşte bu beni düşündürüyordu.
Türkiye’de dürüst, onurlu, yetenekli ve sömürüye karşı sesini çıkarabilen yurtseverlere “Komünist” damgası vurulup hayatları alt üst edilmekteydi.
Aynı odaklar tarafından kışkırtılmış gençlerimiz sol-sağ diye bir birine düşman kamplara ayrılmıştı. Her çatışmada sağcı gençlerimiz, solculara;
“Komünistler Moskova’ya!”
Diye haykırarak saldırmaktaydı.
Kendi şirketimde güzel işler yaparken Rusya’ya giderek başıma iş açmak istemiyordum!
Ama sonunda bu bir iş teklifiydi, kabul ettim.
Henüz THY uçakları Moskova’ya uçmuyordu.
Rus Aeroflot Havayolları uçağına İstanbul’da bindim. Uçağın yarısı boştu. Kısa bir süre sonra bu uçaklarda yer bulunmaz olacaktı.
Uçağın en arka tarafında, gazetelerdeki fotoğrafından tanıdığım ünlü işadamı Şarık Tara oturmaktaydı. Yanındaki ve hemen önündeki koltuklarda oturanların da şirketinin yöneticileri olduğu kulağıma gelen konuşmalardan anlaşılıyordu.
Elemanlarıyla şen şakrak tatlı bir sohbet içinde oluşundan cesaretlenerek Şarık Tara’nın yanına gittim. Ayakta kendimi tanıttım. Sıcak ilgi gösterdi. Sohbetlerini bölmek istemediğimi, çok kısa bir soru sorup yerime döneceğimi söyledim.
Tüm yüzüne yayılan gülümsemesiyle Şarık Tara;
“Rahat ol, üç saat yolculuğumuz var, bir değil on soru sorabilirsin!” dedi.
Ve aramızda şöyle bir soru-cevap söyleşisi geçti:
- “Şarık Bey, uçaktaki yolculara bakıyorum, başta siz olmak üzere, çoğu işadamı.”
- “Çoğu değil, hepsi işadamı!”
- “Ama nasıl olur, yıllardır biz Türkiye’de, Komünistlerin Moskova’ya gittiğini sanıyorduk. Oysa Komünistler değil, Kapitalistler Moskova’ya gidiyormuş!”
Şarık Tara ve elemanları hep bir ağızdan ve aynı anda büyük bir kahkaha patlattı! Katıla katıla gülüyorlardı!
Kahkahalar yatışınca Şarık Tara açıkladı:
“Komünistler hiçbir zaman Moskova’ya gelmedi! Hep bizler, yani işadamları geldi! Sen de kısa sürede bunu göreceksin!”
Onlar viskilerini yudumlarken ben yerime döndüm.
Peki, yıllar sonra neden bunu anımsadım?
18 Aralık 2015 tarihli Hürriyet gazetesinde Şarık Tara’nın fotoğrafını gördüm.
Türkiye’de bir dergi, “Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi” araştırması sonucu, Onur Ödülü’nü Şarık Tara’ya vermeyi kararlaştırmış.
Şarık Tara, tekerlekli sandalyede otururken, ödülünü alıyordu.
Türkiye’de dürüst, onurlu ve yetenekli aydınlara “Komünist” damgası vurulup başlarına bin bir türlü bela açılırken, gençlerimizin bir bölümü “Komünistler Moskova’ya!” diye bağırtılırken Kapitalistler Moskova’ya gitmiş, çok büyük paralar kazanmıştı…
Yılmaz Dikbaş
18 Aralık 2015, Cuma
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder