Moskova’ya
ilk kez Mart 1987’de gittim.
Henüz Sovyetler Birliği dağılmamıştı, sonradan bunu becerecek olan Gorbaçov devlet başkanıydı.
Henüz Sovyetler Birliği dağılmamıştı, sonradan bunu becerecek olan Gorbaçov devlet başkanıydı.
Rusya’dan
demir çelik fabrikalarının ihtiyacı olan makina ve yedek parça ithalatı yapan
Ankara’daki büyük bir şirket, Rusya’da tekstil ve kimya alanlarına da girmek
istiyor ve benden bu konularda danışmanlık yapmamı istiyordu.
Kendi
kurduğum şirketimde mühendislik, proje, yatırım ve danışmanlık hizmetleri
verdiğim için yapılan teklif bir iş önerisiydi.
Ancak bu teklifi hemen kabul etmemiş, duraksamıştım.
Eğer bu teklifi kabul edersem uzunca bir süre Rusya’ya gidip gelmem gerecek ve belirli bir süreyi de orada geçirme zorunluluğu doğacaktı. İşte bu beni düşündürüyordu.
Ancak bu teklifi hemen kabul etmemiş, duraksamıştım.
Eğer bu teklifi kabul edersem uzunca bir süre Rusya’ya gidip gelmem gerecek ve belirli bir süreyi de orada geçirme zorunluluğu doğacaktı. İşte bu beni düşündürüyordu.
Türkiye’de
dürüst, onurlu, yetenekli ve sömürüye karşı sesini çıkarabilen yurtseverlere
“Komünist” damgası vurulup hayatları alt üst edilmekteydi.
Aynı odaklar tarafından kışkırtılmış gençlerimiz sol-sağ diye bir birine düşman kamplara ayrılmıştı. Her çatışmada sağcı gençlerimiz, solculara;
“Komünistler Moskova’ya!”
Diye haykırarak saldırmaktaydı.
Kendi şirketimde güzel işler yaparken Rusya’ya giderek başıma iş açmak istemiyordum!
Aynı odaklar tarafından kışkırtılmış gençlerimiz sol-sağ diye bir birine düşman kamplara ayrılmıştı. Her çatışmada sağcı gençlerimiz, solculara;
“Komünistler Moskova’ya!”
Diye haykırarak saldırmaktaydı.
Kendi şirketimde güzel işler yaparken Rusya’ya giderek başıma iş açmak istemiyordum!
Ama sonunda
bu bir iş teklifiydi, kabul ettim.
Henüz THY uçakları Moskova’ya uçmuyordu.
Rus Aeroflot Havayolları uçağına İstanbul’da bindim. Uçağın yarısı boştu. Kısa bir süre sonra bu uçaklarda yer bulunmaz olacaktı.
Henüz THY uçakları Moskova’ya uçmuyordu.
Rus Aeroflot Havayolları uçağına İstanbul’da bindim. Uçağın yarısı boştu. Kısa bir süre sonra bu uçaklarda yer bulunmaz olacaktı.
Uçağın en
arka tarafında, gazetelerdeki fotoğrafından tanıdığım ünlü işadamı Şarık Tara
oturmaktaydı. Yanındaki ve hemen önündeki koltuklarda oturanların da şirketinin
yöneticileri olduğu kulağıma gelen konuşmalardan anlaşılıyordu.
Elemanlarıyla
şen şakrak tatlı bir sohbet içinde oluşundan cesaretlenerek Şarık Tara’nın
yanına gittim. Ayakta kendimi tanıttım. Sıcak ilgi gösterdi. Sohbetlerini
bölmek istemediğimi, çok kısa bir soru sorup yerime döneceğimi söyledim.
Tüm yüzüne yayılan gülümsemesiyle Şarık Tara;
“Rahat ol, üç saat yolculuğumuz var, bir değil on soru sorabilirsin!” dedi.
Ve aramızda şöyle bir soru-cevap söyleşisi geçti:
Tüm yüzüne yayılan gülümsemesiyle Şarık Tara;
“Rahat ol, üç saat yolculuğumuz var, bir değil on soru sorabilirsin!” dedi.
Ve aramızda şöyle bir soru-cevap söyleşisi geçti:
- “Şarık
Bey, uçaktaki yolculara bakıyorum, başta siz olmak üzere, çoğu işadamı.”
- “Çoğu değil, hepsi işadamı!”
- “Ama nasıl olur, yıllardır biz Türkiye’de, Komünistlerin Moskova’ya gittiğini sanıyorduk. Oysa Komünistler değil, Kapitalistler Moskova’ya gidiyormuş!”
- “Çoğu değil, hepsi işadamı!”
- “Ama nasıl olur, yıllardır biz Türkiye’de, Komünistlerin Moskova’ya gittiğini sanıyorduk. Oysa Komünistler değil, Kapitalistler Moskova’ya gidiyormuş!”
Şarık Tara
ve elemanları hep bir ağızdan ve aynı anda büyük bir kahkaha patlattı! Katıla
katıla gülüyorlardı!
Kahkahalar yatışınca Şarık Tara açıkladı:
“Komünistler hiçbir zaman Moskova’ya gelmedi! Hep bizler, yani işadamları geldi! Sen de kısa sürede bunu göreceksin!”
Onlar viskilerini yudumlarken ben yerime döndüm.
Kahkahalar yatışınca Şarık Tara açıkladı:
“Komünistler hiçbir zaman Moskova’ya gelmedi! Hep bizler, yani işadamları geldi! Sen de kısa sürede bunu göreceksin!”
Onlar viskilerini yudumlarken ben yerime döndüm.
Peki,
yıllar sonra neden bunu anımsadım?
18 Aralık 2015 tarihli Hürriyet gazetesinde Şarık Tara’nın fotoğrafını gördüm.
18 Aralık 2015 tarihli Hürriyet gazetesinde Şarık Tara’nın fotoğrafını gördüm.
Türkiye’de
bir dergi, “Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi” araştırması sonucu, Onur Ödülü’nü
Şarık Tara’ya vermeyi kararlaştırmış.
Şarık Tara, tekerlekli sandalyede otururken, ödülünü alıyordu.
Şarık Tara, tekerlekli sandalyede otururken, ödülünü alıyordu.
Türkiye’de
dürüst, onurlu ve yetenekli aydınlara “Komünist” damgası vurulup başlarına bin
bir türlü bela açılırken, gençlerimizin bir bölümü “Komünistler Moskova’ya!”
diye bağırtılırken Kapitalistler Moskova’ya gitmiş, çok büyük paralar
kazanmıştı…
Yılmaz
Dikbaş
18 Aralık 2015, Cuma
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52
18 Aralık 2015, Cuma
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder