‘Elimizdeki belgelerin ışığında IŞİD’e karşı
bombalama harekâtı başlatmaktan söz edenlerin, aslında IŞİD’in mimarları
olduğunu görebiliriz. Amaç IŞİD tugaylarını hedef almak değil, tam tersine
onları korumaktır’
ABNA-
Kanadalı ekonomi profesörü Michel Chossudovsky ile ABD Başkanı Obama’nın IŞİD
ile ilgili açıklamaları konusunda bir söyleşi yaptık. Telefon üzerinden
konuştuğumuz Michel Chossudovsky, Ottawa Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve
dünyada birçok üniversite iktisat dersleri vermekte. Chossudovsky ayrıca birçok
gelişmekte olan ülkenin hükümetlerine danışmanlık da yapmakta.
Dünyada
Batı merkezli ana akım basının dışında yayın yapan önemli haber sitesi ve araştırma
merkezlerinden Globalresearch’ün genel yayın yönetmeni ve araştırma merkezinin
başkanı. Ana Britannica Ansiklopedisi (Encyclopædia Britannica) ekibinin içinde
görevli.
BOP’UN
YENİ AŞAMASI
-
Obama, IŞİD ile ilgili yaptığı açıklamayla ABD’nin Ortadoğu’daki yeni planını
mı duyurmuş oldu? Yeni bir Büyük Ortadoğu Projesi gibi...
Ben de
böyle olduğunu düşünüyorum. Bu hamle, ülkeleri istikrarsızlaştırmayı ve yok
etmeyi amaçlayan aynı geniş askeri gündemin parçası. Ancak bu özel girişimin
farkı, çok sayıda ülkede eş zamanlı olarak yürütülüyor olmasıdır.
Ama
kesinlikle 21. yüzyılın başında tanımlanan aynı askeri gündemin bir devamıdır.
Stratejik olarak hedefi milletleri istikrarsızlaştırmak ve imha etmek. Bu
strateji aynı zamanda, millî devletler içinde bölünmeler yaratma ve
istikrarsızlaştırma görevi olan terörist kuruluşlara fon sağlamayı amaçlamakta.
-
ABD’yle birlikte destek veren kimler var?
Tekfirci
IŞİD terör örgütü ABD istihbaratının eseridir. Bu gerçek birçok sefer
belgelendi. Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Suriye’deki paralı
militan gruplardan bir tanesi olduğunu ve Suudi Arabistan ile Katar’ın
sağladığı fonlarla ABD tarafından desteklendiğini unutmamalıyız. IŞİD adlı
organizasyonun eğitilmesi görevinin Körfez ülkelerine verildiğini biliyoruz.
Tabii bu eğitimler her zaman Washington ile yakın temas halinde yürütülmüştür.
IŞİD’in
Golan Tepeleri’nde İsrail tarafından da desteklendiğini biliyoruz. Bu da birçok
sefer belgelendi. Ve İsrail istihbarat kaynaklarına dayanarak NATO ve Türk
askeri başkomutanlığın Suriye’deki Beşşar Esad Hükümeti’ni devirmek amacıyla
cihatçı teröristleri toplama sürecine müdahil olduğunu da biliyoruz.
Tüm bu
bilgiler ışığında IŞİD’e karşı bombalama harekâtı başlatmaktan söz edenlerin
aslında IŞİD’in mimarları olduğunu görebiliriz. IŞİD bağımsız bir varlık değil.
Batı askeri ittifakının istihbaratına ait bir varlıktır ve Irak’ı
istikrarsızlaştırmak ve Suriye içinde bir ayaklanma yürütebilmek için
kullanılmaktadır.
‘Kutsal
savaşa’ bahane
-
Peki o zaman IŞİD neden düşman ilan edildi?
(GÜLEREK)
Şimdi -önceki stratejilerden farklı olarak- artık IŞİD Beşşar Esad Hükümetine
karşı savaşan muhalif “özgürlük savaşçısı” olarak tanımlanmıyor. Amerika
Birleşik Devletleri ve Batı dünyasını tehdit eden bir terör örgütü olarak
resmediliyor. Dolayısıyla, Obama yönetiminin İslami teröre karşı bir harekâtın,
bir “kutsal savaşın” içinde olduğuna yönelik kamuoyunu inandırma kampanyasının
yapıldığı saçmalıklar denizinde yüzüyoruz. İslami terörizmin ABD istihbaratının
eseri olduğunu kabul etmeden...
Bu
tabii ki Sovyet-Afgan savaşının dorukta olduğu günlere kadar dayanıyor. Tüm bu
terör örgütleri aslında sürekli olarak ABD askeri istihbarat mekanizmasının
aletleridir.
‘SURİYE,
BİRÇOK BATILI İSTİHBARATÇI YAKALADI’
-
Peki IŞİD’in Washington’a bağlı eski bir kukla olduğunu söyleyebilir miyiz?
Yani ABD’nin kontrolünden çıktığı için Obama’nın hedefinde olabilir mi?
IŞİD’e
bağlı paralı askeri birlikler, destek aldıkları istihbaratlarla ilişkilerinde
bir dereceye kadar bağımsız. Bu da zaten istihbarata bağlı varlıklar olarak
adlandırdığımız terör örgütlerinin doğasında var. İstihbarat örgütlerine bağlı
varlıkların, destek aldıkları istihbarat sponsorlarını ille de bilmelerini
bekleyemeyiz. ABD’nin aslında bu operasyonları fonladığını bilmezler. Ancak İslam
Devleti tugaylarının Batılı özel kuvvetler tarafından örgütlendiğini ve bu özel
kuvvetlerin sahada askeri danışman olarak faaliyet yürüttüğünü gösteren
kanıtlar var. Söz konusu kanıtlar IŞİD’in Suriye’de yürüttüğü faaliyetler
sırasında ve Suriyeli yetkililer tarafından çok sayıda Batılının tutuklanması
ile ortaya çıktı. IŞİD tugaylarının özel kuvvetlere ve NATO ve ABD ile sürekli
temas halinde olan danışmanlara sahip olduğunu olgulara ve belgelere dayanarak
biliyoruz.
‘BOMBALAMALAR
IŞİD’İ HEDEF ALMIYOR, KORUYOR’
-
Obama’nın, Irak işgali sırasında ve tabii ki Suriye’de yarım kalan işleri
tamamlamak için bu yeni harekâtı başlattığını söyleyebilir miyiz?
Bence
şu anda yaşanan, Irak’ın parçalanması sürecinde yeni bir aşamadır. Bu aşamanın,
zaten uzun bir süredir öngörüldüğünü düşünüyorum. Irak’ın üç ayrı bölgeye
bölünmesiyle başlamıştır: Kürdistan, Sünni halifelik ve Şii devleti.
Yeni
aşamanın amacı milli devlet olarak Irak’ı istikrarsızlaştırmak, daha da
istikrarsızlaştırmak ve aynı zamanda laik bir direniş hareketinin gelişimine
engel olmaktır. Bombalamalar IŞİD milislerini hedef almıyor. Eğer IŞİD hedef
alınıyor olsaydı, son derece yıkıcı bir şekilde, birkaç hafta ile ölçülebilecek
bir sürede imha edilirlerdi zaten. IŞİD tugayları, Batılı askeri ittifakın kapasitesi
ile kıyaslandığında dişe dokunur bir askeri güç oluşturmuyor. Kökü kazınabilir
ve rahatça hedef alınabilir.
Ama
amaç IŞİD tugaylarını hedef almak değil, tam tersine amaç aslında IŞİD’i
korumaktır. Çünkü IŞİD tugayları Batılı askeri ittifak adına özel bir görev
yürütüyor. Bu görev, ülkeyi istikrarsızlaştırmak ve Irak halkının, ABD’nin
Bağdat’ta kurduğu uydu rejimlere karşı kendi direniş hareketini kurmasına engel
olmaktır.
‘RUSYA’NIN
IRAK’A SİLAH SATIŞI ENDİŞE YARATTI’
-
Irak birleşme yönelimindeydi ve İran ile Rusya’yla bağları giderek
güçleniyordu. Ancak IŞİD’den sonra Barzani bağımsızlıktan, Batı da Barzani
güçlerini silahlandırmaktan bahseder oldu. Bu gelişmeleri nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Bence
şu aşamada son gelişmelerle ilgili bir değerlendirme yapmak için çok erken.
Ancak şunu söyleyebilirim; ABD, Irak hükümetini resmi olarak destekliyor. Bu
destek tabii ki siyasi kaygılar nedeniyle sürüyor, bir yandan da Irak
hükümetinin Amerikan silah sistemlerini satın alan büyük müşterilerden biri olduğu
gerçeği de var. Irak hükümeti, ABD’den gelişmiş silah sistemleri satın alıyor
ve bu da Amerikan silah üreticileri için büyük bir kazanç kapısı. Ancak şunu da
söylemeliyim; Rusya da Irak’a silah satıyor, ya da en azından Maliki döneminde
satıyordu. Bu da endişeye neden oluyor çünkü iki süper güç gelişmiş silah
sistemleri pazarında rekabet halinde.
-
Mesele sadece silah satışı mı?
ABD’nin
Irak hükümetini desteklemesinin ardında yatan bir diğer sebep ise Washinton
tarafından iyi bir şekilde oluşturulmuş askeri doktrin ya da askeri taktik. Bu
taktik, Irak’ı parçalamak ve aynı zamanda etnik bölümlere ayırmak. Bunun için
yapılması gereken askeri anlamda tüm tarafları desteklemek. Zaten olan da bu;
ABD Bağdat’taki merkezi hükümeti destek oluyor, Kürdistan ayrılıkçı yönetiminin
arkasında ve aynı zamanda el altından Sünni terörist örgüt IŞİD’i destekliyor.
Burada tabii ki ikili bir söylem var yani Obama bir yandan “teröristleri
yakalamalıyız, İslami devlete karşı olmalıyız, bunları yok etmeliyiz” diyor,
ama bunlar sadece söylemde. Diğer yandan ise -sağlam belgelere dayanarak
biliyoruz ki- bu terörist varlık aslında Batılı istihbarat örgütleri tarafından
denetleniyor ve Amerika’nın Ortadoğu’daki en sadık müttefikleri olan Suudi
Arabistan ve Körfez ülkeleri tarafından finanse ediliyor. Burada, 11 Eylül’de
Arap devletleri ve Türkiye ile yapılan toplantılara ve özellikle Suudi
Arabistan’ın IŞİD’e karşı büyük kampanya çağrısına vurgu yapmak istiyorum.
‘ABD,
ETİKETLERİ DEĞİŞİYOR’
- Evet,
Suudiler IŞİD “düşmanı” kesildi...
(Gülerek)
Suudi Arabistan, Katar ve Arap Emirlikleri, İslam Devleti (IŞİD) teröristlerini
finanse etmeye ve terörist toplamaya devam edeceklerini düşünüyorum. Aslında
ABD, Suudi Arabistan’dan paralı asker toplamaya ve eğitmeye devam etmesini
istiyor. Ancak şimdi, eğitilecek olan bu paralı askerlerin IŞİD’in bir parçası
olmayacağını, IŞİD’e karşı savaşacağını söylüyorlar. Sözde “ılımlı muhalif
güçler” olarak görevlendirileceğini belirtiyorlar. Aslında ABD’nin niyeti, esas
olarak etiketleri değiştirmek. Suudi Arabistan özel olarak Suriye’de
kullanılacak teröristleri eğitmeye devam edecek ve aynı zamanda İslam
Devleti’ne(IŞİD) karşı yürütülen kampanyayı sözde destekleyecek.
Şafak
Terzi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder