Sayı: 2014/10
Konu: “Türk halkını
kimse “ölümü gösterip sıtmaya razı edemeyecektir” 26.02.2014
Kod: 32.011.159
BASIN AÇIKLAMASI
“Kuvayı-ı Milliye'yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hâkim kılmak
temel esastır.”
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve
Bakanları, kısaca AKP iktidarı ile ilgili yolsuzluk, rüşvet, kara para aklama
olayları hem nitelik, hem nicelik bakımından ulusal boyutları aşmış
uluslararası boyutlara ulaşmıştır.
Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal
Erdoğan arasında olduğu iddia edilen telefon kayıtlarının ortaya çıkması,
adaletsizlik ve yolsuzluğun ulaştığı boyutların tarihin bugüne değin
kaydetmediği bir korkunçluk ölçüsünde olduğunu gözler önüne sermiştir.
Dünya Tarihinde kurulan Faşist
rejimlerin hiç biri, ölçüsüz, pervasız
bir hırsızlığın ve yağmanın üzerini örtmek, kanıtlarını yok etmek amacı ile
kurulmamıştır. Ülkemizde AKP İktidarı üzerinden ve AKP eliyle inşa
edilen faşizm ise hırsızlığın, yolsuzluğun üzerini örtmek ve kurduğu soygun,
talan çarklarını çevirmek, meşruiyetini korumak amacıyla her türlü Siyasi sahtekârlığı, değişik kılıflarla sahneye
sürmektedir.
AKP
İktidarı, bu süreçte kendine engel olma olasılığı bulunan, ayağına dolanan,
ilgili tüm kurumlardaki yetkili-yetkisiz her düzeydeki kamu görevlilerinin,
görev yerlerini ve görev alanlarını değiştirmektedir. Bu kıyımla eş zamanlı olarak her türlü yasal
düzenleme yapılarak, anayasaya aykırılığı bilindiği halde hırsızlığın, yolsuzluğun
üzerini örtecek yeni yasalar çıkartılarak, yaptıklarına kılıf oluşturmayı da
sürdürmektedir. Suçunu örtme telâşı içinde, ortalığa saçılan pislikleri
toparlayabilmek için yaptıkları düzenleme, eylem ve sözleri ise, yeni ve başka
suçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Tüm
bunlar olurken TBMM deki Muhalefet özellikle ana muhalefet ne yapıyor? Yalnızca
eleştiriyor, şikâyet ediyor, olan biteni seyrediyor. “Hele bekleyelim, savcılıklardan
“fezlekeler” meclise gelsin” aldatma ve yalanına sığınarak, AKP
iktidarının kendini aklamasına, aklanmasına yadsınamaz değerde katkı
sunmaktadırlar.
Şu
gerçeğin altını özellikle çizelim. Başbakan ve bakanların işledikleri görevleri
ile ilgili suçların soruşturulabileceği ilk yer, makam TBMM'dir. Kim ki
bunun aksini iddia ederse, boyutları, niteliği ile siyasal olan bu soruşturmayı
CUMHURİYET SAVCILARINA havale ediyorsa, suçluların aklanmasını istemektedir! C.
Savcılarının hazırlayacağı “FEZLEKE” bir
durum tespitidir. Bu tespitin işlerliği ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinin
(TBMM)kararı ile mümkündür.
Bilindiği üzere, Yolsuzluk, rüşvet, görevi kötüye kullanma
suçunu işleyen bazı bakanlarla ilgili savcılık tarafından düzenlenen fezlekeler
Adalet Bakanlığı’na gönderilmişti. Hukuken ve de usulen bakanlığın bu
fezlekeleri Başkanlığına göndermesi gerekirken, bunları göndermemiş, üstüne
üstlük kendisi hakkındaki fezlekeyi de savcılığa aynen iade ederek hem davacı
hem de kadı olmuştu. Demek
ki “fezleke” beklemek, balığın kavağa çıkmasını beklemektir!
T.C. Anayasasının 100. Maddesi
yolsuzluk, rüşvet, görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen Başbakan
ve Bakanlar hakkında yapılacak soruşturmanın nasıl yapılacağını çok açık ve net
olarak belirtmektedir.
Meclis Soruşturması- Madde 100: “Başbakan
veya Bakanlar hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az
onda birinin vereceği önerge ile soruşturma açılması istenebilir. Meclis, bu
istemi en geç bir ay içinde görüşür ve gizli oyla karara bağlar”. Yani
açık bir anlatımla, “olay gerçekleştiği sırada başbakan ve bakan
olan kişilerle ilgili yolsuzluk, rüşvet, görevi kötüye kullanma iddialarının
TBMM’de soruşturulabilmesi için en az 55 milletvekilinin, atılı iddiaları açık
seçik ortaya koyan bir önerge vermesi yeterli”
“TBMM’ye fezleke gelmesi gerekiyor” diyenler açıkça kendilerine oy
veren ve umut bekleyen halka yalan söyleyerek aldatıp, avutmaktadırlar.
Eğer 55 namus erbabı muhalefet
milletvekili imza verirse, Anayasa gereği konu bir ay içinde TBMM de görüşülmek
zorunda. Henüz geç kalınmış sayılmaz. Bu
gün(26 Şubat)önerge verilmez, şikâyet,
seyir ve gereksiz laf yarıştırma ile zaman yitirilirse iktidar kendi kendini
aklamak için yeterli zamanı ve zemini kazanacak, kaybettiği meşruiyetini elde
edebilmek için gereken her düzenbazlığa başvurmasına olanak sağlanacaktır.
Muhalefet, özellikle ana muhalefet
halka yalan söyleyerek aldatmaktan, avutmaktan,
kandırmaktan vazgeçmeli halkımıza kurulmuş ve kurulacak tuzakları
engelleme görevini ivedilikle yerine getirmelidir. Bu eleştirimizi acımasız
bulanlara birkaç örnek vermek isteriz.
Yargıyı doğrudan başbakana bağlayan, iktidar
partisi dışındaki bütün parti ve milletvekillerinin de varoluş nedenlerini
ortadan kaldıran HSYK yasası TBMM de kabul edildi. TBMM de siyasal Partilerin
sandalye dağılımı şöyle. *AKP- 319, * CHP- 134, * MHP 52, * BDP- 26,* HDP- 4, *
Bağımsız- 13
HSYK düzenlemesindeki oy dağılımı
ise şöyle: Kullanılan oy sayısı: 238. Kabul: 210. Ret: 28
Özel hayatın gizliliğinin ihlali
durumlarında internete erişimin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)
tarafından önlenmesinin de öngörüldüğü125 maddelik kanun tasarısı TBMM de kabul
edildi. Oy kullanılan oy: 229, 208 kabul, 21 ret.
TBMM Genel Kurulu'nda, özel yetkili
mahkemelerin (ÖYM) tümüyle kaldırılmasını da içeren Yeni Demokratikleşme
Paketi, 20 ret oyuna karşı 200 oyla kabul edildi.
AKP'nin 319 Milletvekiline karşılık,
Muhalefet Milletvekili toplamı ise CHP 134, MHP 52, BDP 26, HDP 4 ve Bağımsız
13 = 229 dur.
Bu tablo acı, acı olduğu kadar iç
kanatıcıdır. Halkın hak ve çıkarlarını korumak, Cumhuriyeti, Cumhuriyetin temel
değerlerini, Türk devrimini, karşı devrimin yıkıcılığına karşı savunmak üzere
seçtiğimiz, bir asgari ücretlinin 30
katı tutarında maaş ödediğimiz milletvekilleri, rejimi kökten değiştirebilecek
girişimler karşısında ilgisiz, lakayt, gayri ciddi bir duruş sergiliyorlar.
Bu tablo, muhalefetin; iktidarın
gitmesini istemediğini, yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık iddiaları ile köşeye
sıkışmış olan AKP iktidarına can simidi ile destek vermekte olduğunu
göstermektedir.
Hiç kimse, özellikle İktidar ve
muhalefet asla unutmamalı. Türk halkı ne meşruiyetini yitirmiş bu iktidara, ne
de iktidara can simidi görevi yapan muhalefete teslim olmuş değildir. Demokrasi
ve hukuk içinde değişik seçenekler mutlaka ortaya çıkarılacaktır
Yine unutulmamalı ki, Türk halkını
kimse “ölümü gösterip sıtmaya razı edemeyecektir”. Yani kimse meşruiyetini
yitirmiş hükümetin yerine zararsızlaştırılmış, uysallaştırılmış, cemaat ve
bölücülerle hemhal, sözde halkçı seçeneklerle halkımıza yeni tuzaklar
kuramayacaktır.
Çünkü Amasya
da, Sivas’ta haykırdığımız gibi, bu gün bir kez daha haykırıyoruz. “Milletin
bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” “Kuvayı
Milliye'yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hâkim kılmak temel
esastır.” “Her türlü yabancı işgal ve
müdahalesine karşı millet top yekûn kendisini savunacak ve direnecektir.”
YÖNETİM KURULU ADINA:
Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL
EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder