İmralı’da TC devletiyle 30 yıldır süregelen savaşın
sözde galibi görüşmelerinin ikincisini hapishane adası olarak bilinen bir kara
parçasında devletin MİT müsteşarı ve ekibiyle yaptı. Karşılıklı oturdular,
müzakereyi eşit ve demokratik hukuk kurallarına uygun gerçekleştirdiler.
Hemen şunu belirtelim ki; bu ikincisi yapılan,
üçüncüsü ise yakında yapılacak olan “Teröristle mücadele değil, müzakere“. Hem
dünyada bir ilktir hem de, hiç kuşku yoktur ki, bu müzakere TSK gibi boyun
eğmemiş, yedi düvele karşı koymuş, zaferler kazanmış bir ordunun gözleri önünde
yapılıyor. Sayıları 5 bini geçmeyen bir çeteyle ve elinde hâlâ silah bulunan
eşkıya ile yapılan dünyada eşi menendi bulunmayan ilk müzakeredir.
Akıllara durgunluk veren bu toplantılar ne Meclis
kararı alınarak yapılmış ne de ulusal ya da milli irade ne derseniz onun da bu
görüşmelerin gerisinde ne olduğundan ne haberi vardır ne de onayı.
İşte size bir sivil toplum
örgütünün olaya bakış açısı. Isparta’da ADD’den yükselen sese bakın:
“Cumhuriyetimizin kuruluşundan
doksan yıl sonra, senaryosu Pentagonun karanlık dehlizlerinde yazılan, ‘İkinci
Mondros Mütarekesi’ İmralı adasında sahneleniyor. 25 maddeden oluşan Mondros
Mütarekesi, Osmanlı Devleti’nin devlet olma özelliğini ortadan kaldıran; Ordu
bağımsızlığını yok eden; İtilaf devletlerine Osmanlı topraklarını işgal hakkı
sağlayan özelliklere sahipti. İmralı Mütarekesinde, Rauf Bey’in yerini MİT
Başkanı ve BDP Milletvekilleri, İtilaf Devletleri adına Amiral Calthorp’un
yerini ise, emperyalist yağmacıların Türkiyeli uşağı, katil Öcalan almıştır.”
Ve açıklama devam ediyor: “Mondros Mütarekesi sonrasında, Başbakan İzzet Paşa,
Türk heyetinin iyi karşılanması sebebiyle Amiral Caltrop’a teşekkür mektubu
göndermişti. Benzerliğe bakın ki, Türkiyeli BOP Eşbaşkanı ve Öcalan karşılıklı
olarak birbirlerine teşekkür mesajları iletiyorlar.
İmralı Mütarekesi görüşmelerinden
dönen işgal güçlerinin Türkiyeli temsilcileri, Öcalan’ın önceden hazırladığı ve
ellerine tutuşturduğu açıklamayı okuyor. (Kandil ve hükümetde varmış)
‘Bu görüşme, tarihi bir adımdır,
tarihi bir süreç yaşıyoruz. Bütün taraflar, bu süreçte çok dikkatli ve duyarlı
olmalıdır. Devletin elinde tutsaklar var. PKK’nin elinde de tutsaklar var. PKK,
elindeki tutsaklara iyi davranmalı. Umarım en kısa zamanda ailelerine
kavuşurlar’
Uluslararası savaş hukukuna göre;
‘Taraflardan birinin devlet, diğerinin bir terör örgütü olduğu silahlı
çatışmalarda Terör örgütü mensupları ne muharip, ne de savaşçı olma koşullarını
taşımadıklarından, teslim olduklarında veya sağ olarak başka bir suretle ele
geçirildiklerinde savaş esiri olmazlar.’ (Silahlı Çatışma Hukuku, Askeri Adalet
Dergisi, Yıl 31, Sayı 116, Ocak 2003, s.45)
Bu durumda ‘Devletin elinde
tutsaklar var. PKK’nin elinde de tutsaklar var’ diyerek, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile PKK’yı eşdeğer ve eşit gördüklerini açıklayanlara karşı AKP, CHP ve
MHP’den nedense dişe dokunur bir tepki gelmiyor.
Türk halkını uyarıyoruz!
‘Türk milliyetçiliğini ayakları
altına aldıklarını’ açıklayan Başbakan, 600 yıldır haçlı ordularıyla
yıkılamayan bu devleti; deliğe süpürülmemek adına, kömür ve makarna ile aldatıp
kandırdığı halka ‘Hazmettire hazmettire’ yıkmaya kararlı...”
Yönetim kurulu adına O. Mümtaz
Çapçı ADD Isparta Şube Başkanı
Ve Apo’nun tehdidi
O halde toplantının asıl söz sahibi APO sıcağı
sıcağına diyor
“Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği bu süreçte Türkiye
bir yol arayışı içerisindedir. Türkiye Kürt sorununu uzun uzadıya sırtında
taşıyamaz. Türkiye’nin yeni bir sayfa açma ve yeni bir tarihi adım atılabilme
olasılığı güçlüdür.”
Öcalan ekliyor:
“AKP (...) Askeri ve siyasal operasyonlarla Kürt
siyasal hareketini alt edemediği gerçeğiyle karşılaşmıştır. Yanlışta ısrar etmek
yerine demokratik barışçıl noktada nasıl yol alacaklarına ilişkin ortak bir
irade çıkmıştır. Bu açıdan da görevi ve sorumluluğu yüklenerek buna fırsat
verecek bir takım çalışmaları yürütmek istiyorum. Bunu yürütürken de elbetteki
buna taş koyacak ulusalcı kesimlerin, Ergenekon gibi yapıların, vesayetçi
sistem yanlılarının geri durmayacağını sanıyorum.”
‘Samimiyet bu adımlara bağlıdır’
Öcalan beklentilerini şöyle sıraladı: “AKP’nin samimi
olup olmadığını bu önümüzdeki birkaç haftada bir kısım yaklaşımlarından
görebiliriz. Bunlar 4. yargı paketi, seçim sistemi, siyasi partiler yasası,
hazine yardımı, Anayasa’ya yaklaşımdır. Süreç içerisinde BDP’nin bu çerçevede
rolünü Meclis’te olmayı fırsata çevirip oynaması gerekir. 4. yargı paketinin
meclise gelmesi önemli. Bu konuda AKP’nin gerçek niyetinin görmek benden çok
BDP’ye düşer.”(Vatan Gazetesi)
Siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorumluluklarını
yerine getiren yurttaşları...
Bu tehditlere karşı susmaya devam eder, demokratik
tepkilerinizi göstermezseniz; bilin ki bir süre sonra Sevr canlandırılacak.
Uyanma zamanı gelmedi mi?
Siyasetçiler hiç değilse Meclis’te yapacağınız bir
göreviniz buna sizi zorlamıyor mu? Hesap belli ve hâlâ o masada beklemede mi
kalacaksınız?
Son
Güncelleme: Cumartesi, 02 Mart 2013 18:50
KURTUL ALTUĞ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder