8 Mart 2013 Cuma

Demokrasi Cilveleri -- Isparta’da ADD’den yükselen sese bakın:



İmralı’da TC devletiyle 30 yıldır süregelen savaşın sözde galibi görüşmelerinin ikincisini hapishane adası olarak bilinen bir kara parçasında devletin MİT müsteşarı ve ekibiyle yaptı. Karşılıklı oturdular, müzakereyi eşit ve demokratik hukuk kurallarına uygun gerçekleştirdiler.
Hemen şunu belirtelim ki; bu ikincisi yapılan, üçüncüsü ise yakında yapılacak olan “Teröristle mücadele değil, müzakere“. Hem dünyada bir ilktir hem de, hiç kuşku yoktur ki, bu müzakere TSK gibi boyun eğmemiş, yedi düvele karşı koymuş, zaferler kazanmış bir ordunun gözleri önünde yapılıyor. Sayıları 5 bini geçmeyen bir çeteyle ve elinde hâlâ silah bulunan eşkıya ile yapılan dünyada eşi menendi bulunmayan ilk müzakeredir.
Akıllara durgunluk veren bu toplantılar ne Meclis kararı alınarak yapılmış ne de ulusal ya da milli irade ne derseniz onun da bu görüşmelerin gerisinde ne olduğundan ne haberi vardır ne de onayı.
İşte size bir sivil toplum örgütünün olaya bakış açısı. Isparta’da ADD’den yükselen sese bakın:
“Cumhuriyetimizin kuruluşundan doksan yıl sonra, senaryosu Pentagonun karanlık dehlizlerinde yazılan, ‘İkinci Mondros Mütarekesi’ İmralı adasında sahneleniyor. 25 maddeden oluşan Mondros Mütarekesi, Osmanlı Devleti’nin devlet olma özelliğini ortadan kaldıran; Ordu bağımsızlığını yok eden; İtilaf devletlerine Osmanlı topraklarını işgal hakkı sağlayan özelliklere sahipti. İmralı Mütarekesinde, Rauf Bey’in yerini MİT Başkanı ve BDP Milletvekilleri, İtilaf Devletleri adına Amiral Calthorp’un yerini ise, emperyalist yağmacıların Türkiyeli uşağı, katil Öcalan almıştır.” Ve açıklama devam ediyor: “Mondros Mütarekesi sonrasında, Başbakan İzzet Paşa, Türk heyetinin iyi karşılanması sebebiyle Amiral Caltrop’a teşekkür mektubu göndermişti. Benzerliğe bakın ki, Türkiyeli BOP Eşbaşkanı ve Öcalan karşılıklı olarak birbirlerine teşekkür mesajları iletiyorlar.
İmralı Mütarekesi görüşmelerinden dönen işgal güçlerinin Türkiyeli temsilcileri, Öcalan’ın önceden hazırladığı ve ellerine tutuşturduğu açıklamayı okuyor. (Kandil ve hükümetde varmış)
‘Bu görüşme, tarihi bir adımdır, tarihi bir süreç yaşıyoruz. Bütün taraflar, bu süreçte çok dikkatli ve duyarlı olmalıdır. Devletin elinde tutsaklar var. PKK’nin elinde de tutsaklar var. PKK, elindeki tutsaklara iyi davranmalı. Umarım en kısa zamanda ailelerine kavuşurlar’
Uluslararası savaş hukukuna göre; ‘Taraflardan birinin devlet, diğerinin bir terör örgütü olduğu silahlı çatışmalarda Terör örgütü mensupları ne muharip, ne de savaşçı olma koşullarını taşımadıklarından, teslim olduklarında veya sağ olarak başka bir suretle ele geçirildiklerinde savaş esiri olmazlar.’ (Silahlı Çatışma Hukuku, Askeri Adalet Dergisi, Yıl 31, Sayı 116, Ocak 2003, s.45)
Bu durumda ‘Devletin elinde tutsaklar var. PKK’nin elinde de tutsaklar var’ diyerek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile PKK’yı eşdeğer ve eşit gördüklerini açıklayanlara karşı AKP, CHP ve MHP’den nedense dişe dokunur bir tepki gelmiyor.
Türk halkını uyarıyoruz!
‘Türk milliyetçiliğini ayakları altına aldıklarını’ açıklayan Başbakan, 600 yıldır haçlı ordularıyla yıkılamayan bu devleti; deliğe süpürülmemek adına, kömür ve makarna ile aldatıp kandırdığı halka ‘Hazmettire hazmettire’ yıkmaya kararlı...”
Yönetim kurulu adına O. Mümtaz Çapçı ADD Isparta Şube Başkanı
Ve Apo’nun tehdidi
O halde toplantının asıl söz sahibi APO sıcağı sıcağına diyor
“Ortadoğu’nun yeniden şekillendiği bu süreçte Türkiye bir yol arayışı içerisindedir. Türkiye Kürt sorununu uzun uzadıya sırtında taşıyamaz. Türkiye’nin yeni bir sayfa açma ve yeni bir tarihi adım atılabilme olasılığı güçlüdür.”
Öcalan ekliyor:
“AKP (...) Askeri ve siyasal operasyonlarla Kürt siyasal hareketini alt edemediği gerçeğiyle karşılaşmıştır. Yanlışta ısrar etmek yerine demokratik barışçıl noktada nasıl yol alacaklarına ilişkin ortak bir irade çıkmıştır. Bu açıdan da görevi ve sorumluluğu yüklenerek buna fırsat verecek bir takım çalışmaları yürütmek istiyorum. Bunu yürütürken de elbetteki buna taş koyacak ulusalcı kesimlerin, Ergenekon gibi yapıların, vesayetçi sistem yanlılarının geri durmayacağını sanıyorum.”
‘Samimiyet bu adımlara bağlıdır’
Öcalan beklentilerini şöyle sıraladı: “AKP’nin samimi olup olmadığını bu önümüzdeki birkaç haftada bir kısım yaklaşımlarından görebiliriz. Bunlar 4. yargı paketi, seçim sistemi, siyasi partiler yasası, hazine yardımı, Anayasa’ya yaklaşımdır. Süreç içerisinde BDP’nin bu çerçevede rolünü Meclis’te olmayı fırsata çevirip oynaması gerekir. 4. yargı paketinin meclise gelmesi önemli. Bu konuda AKP’nin gerçek niyetinin görmek benden çok BDP’ye düşer.”(Vatan Gazetesi)
Siz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorumluluklarını yerine getiren yurttaşları...
Bu tehditlere karşı susmaya devam eder, demokratik tepkilerinizi göstermezseniz; bilin ki bir süre sonra Sevr canlandırılacak.
Uyanma zamanı gelmedi mi?
Siyasetçiler hiç değilse Meclis’te yapacağınız bir göreviniz buna sizi zorlamıyor mu? Hesap belli ve hâlâ o masada beklemede mi kalacaksınız?
Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Mart 2013 18:50
 KURTUL ALTUĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder