6 Mart 2017 Pazartesi

“Suç Duyurusu” BASIN AÇIKLAMASI



Sayı:2017/007
Konu: “Suç Duyurusu”                                                                        06 Mart 2017               
Kod: 32.011.159
BASIN AÇIKLAMASI

3 Mart 2017 tarihli yerel ve yaygın basın ve İnternet haber sitelerinde Maaşını ‘evet’ kampanyasında harcıyor” başlığı ile bir haber yayınlanmıştır
Derneğimizce Yayınlanan bu haber üzerine Isparta Valiliğine 06 Mart 2017 tarih ve 11073 kayıt sayısı ile “suç duyurusu” yapılmıştır.
Dilekçe Metni eklidir. Bilginize
YÖNETİM KURULU ADINA:                                                               Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI

VALİLİK MAKAMINA
ISPARTA

Konu: Suç Duyurusu

Suç Duyurusunda Bulunan: Mahmut ÖZYÜREK “40045495034”(Ulusal Eğitim Derneği Isparta Şubesi Başkanı- Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu n Psj. Kat:2 No 17 Isparta)

Şüpheli: İsmail ÇEVİK Gelendost İlçe Milli Eğitim Müdürü

Suç Tarihi: 03.Mart 2017 tarihi öncesi

Olaylar: 3 Mart 2017 tarihli yerel basın ve İnternet haber sitelerinde “
Maaşını ‘evet’ kampanyasında harcıyor” başlığı ile bir haber yayınlanmıştır.
http://www.bomba32.com/haber/isparta/maasini-%E2%80%98evet%E2%80%99-kampanyasinda-harciyor/19445.html
Haberde;
1.       Isparta Gelendost İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Çevik görevinden arta kalan zamanları köy köy, mahalle mahalle gezerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın resimleriyle süslediği aracıyla referanduma ‘evet’ oyu kampanyası yaparak geçirdiği
2.      2011 yılındaki referandumda sandıktan evet çıkması için çalışan ve bu yüzden adli soruşturma geçiren, 2014 yılı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim bütçesine beraberindeki bir grup öğretmenle birlikte sembolik maddi destekte bulunduğu,
3.       Hususi otomobilini Türk bayrağı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın resimleriyle süsleyen Müdür Çevik, ‘Daha güçlü bir Türkiye için referandumda evet’ sloganıyla hem ikamet ettiği Yalvaç hem de görev yaptığı Gelendost ilçelerinde gece gündüz demeden gördüğü her kişiye neden başkanlık sistemi gelmesini gerektiğini anlattığı.
4.      “İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Çevik, kendi imkânlarıyla konferanslar da düzenleyerek özellikle eğitimcilere referandumun önemini vurgulayan bilgiler veriyor” denilmektedir.
Bu devletin kendisine verdiği kamu kudreti kullanma yetki ve görevinin “kötüye kullanılmasıdır”. Çünkü;
a)     İsmail Çevik herhangi bir yurttaş değil “İlçe Milli Eğitim Müdürü” dür. İlçe sınırları içinde görev yapan öğretmen ve memurların amiridir. Bu nedenle hukuka aykırı yöntem, yani “cebir( maddi veya manevi zorlama ve zor) kullanarak, kendisinin savunuculuğunu yaptığı görüş ve düşüncelere Milli Eğitim Çalışanlarını yönlendirmektedir.
b)     Bir Milli eğitim çalışanının, Müdür tarafından düzenlenen konferansa katılmaması, Müdürün savunduğu görüşlerin aksine görüş beyan etmesi,  Müdür tarafından kullanılankamu kudreti” tarafından ceza yaptırımına uğraması sonucunu yaratması bir varsayım değil gerçekliktir.
c)     İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Çevik aynı zamanda “Müdürlük yetki ve görevini” yani “devletin kendisine verdiği kamu kudretini” binlerce öğrenci velisi, ailesi ve yakın çevresine karşı “siyasi baskı aracı” olarak kullanmaktadır.
İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Çevik; bir siyasi parti üyesi olmayabilir. Ancak bir siyasi parti üyesinin sahip olamayacağı “kamu gücünü” kullanarak, siyasi parti militanı gibi çalıştığı anlaşılmaktadır.  Bu nedenle Anayasa ile getirilen “kamu hizmetinde tarafsızlık” ilkesini çiğneyerek hem anayasal, hem de yasal suç işlemektedir.
Halbuki;
    I.          T.C. Anayasası Madde 68 -“kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, Silahlı Kuvvetler mensupları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri siyasî partilere üye olamazlar.”
   II.          657 sayılı Kanunun tarafsızlık ve devlete bağlılık başlıklı 7 nci maddesinde "Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.”
 III.          Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve durumları açıklayan 125. Maddesinde ise; “Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmanın kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını, siyasi partiye girmenin ise; Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirdiği” açık ve net bir şekilde belirtilmiştir.
 IV.          Sonuç olarak devlet memurları hiçbir sebeple herhangi bir siyasi partiye üye olamayacakları gibi, siyasi partilerin lehine yada aleyhine davranışlar gösteremezler.
  V.          Asker, polis, hâkim-savcı, din adamı, öğretmen gibi bazı mesleklerin mensupları için, siyaset, en azından mesleğin yerine getirildiği süreçte uzak olunması, tarafsız davranılması  gereken bir alandır. 
 VI.          1739 sayılı  Milli Eğitim Temel Kanunu’na göre  “ eğitim kurumlarında Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine aykırı siyasi ve ideolojik telkinler yapılmasına ve bu nitelikteki günlük siyasi olay ve tartışmalara karışılmasına hiçbir şekilde meydan verilmez”.

VII.       İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Çevik’in; bu güne kadar bir kamu görevlisinin siyasal iktidara “sadakatini” kanıtlayarak hak etmediği, layık olmadığı makamlara yükselmesinin somut örneğidir.  “Liyakat” ilkesi ise, yargı teşkilatlanması kadar idarenin de esasıdır. İdare tarafsız olmak ve kamu hizmetlerini en iyi şekilde, eşit koşullarda sunmak zorundadır. “Adalet mülkün temelidir” sözü ile sadece yargıda değil, idarede adaletin önemi anlatılır
Hukuksal Dayanak: T.C. Anayasası Madde 68 -“657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu-1739 sayılı  Milli Eğitim Temel Kanunu ve ilgili Mevzuat.
Hukuksal Deliller; Ekli WEB haberleri
Sayılan nedenlerle;  İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Çevik’in eylemi suç teşkil ettiğinden gerekli idari kovuşturmanın yapılarak cezalandırılması için Valilik Makamına başvuru zorunluluğu doğmuştur.
Sonuç ve İstem:
İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Çevik hakkında gerekli idari kovuşturmanın yapılarak cezalandırılması, ayrıca hakkında  kamu davası açılması için Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmasını arz ederim. 06.03.2017



Mahmut ÖZYÜREK

Ekler:
 1- Kimlik Bilgileri
2- Haber siteleri - çıktıları


http://www.milliyet.com.tr/maasindan-harcayarak-evet-kampanyasi-isparta-yerelhaber-1882709/

http://www.bomba32.com/haber/isparta/maasini-%E2%80%98evet%E2%80%99-kampanyasinda-harciyor/19445.html

 


BASIN AÇIKLAMASI (Hangi Yüzle Karşılayacaksınız ATATÜRK’Ü?)



Sayı:2017/006
Konu: “6 Mart Atatürk’ün Isparta ya gelişi”                                                                        06 Mart 2017         
Kod: 32.011.159
BASIN AÇIKLAMASI
(Hangi Yüzle Karşılayacaksınız ATATÜRK’Ü?)
6 Mart 1930 Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Isparta’ya geliş tarihidir. 6 Mart 2017 yani Atatürk’ün Isparta’ya gelişinin 87. Yıl dönümü. Isparta da 1976 yılından bu yana 6 Mart günü bu günün anısına törenler düzenlenir. Gösterişli, şekilci, Protokol e dâhil zevatın içeriği boş, övgü söylemleri ve göstermelik kimi etkinlikler dışında öze ilişkin hiçbir şeyin yapıladığı törenlerdir bunlar.
Sanki 6 Mart 1930 günü Gazi Mustafa Kemal Atatürk Isparta’ya turistik geziye gelmiş gibi anılır, anlatılır. Sonra da hiçbir şey olmamışçasına, kimilerinin zoraki/görev gereği olarak katıldığı törenler biter. Bir sonraki 6 Mart’a kadar unutulur.
Öncelikle anımsatmakta yarar var, Gazi Mustafa Kemal Atatürk elindeki olanaklarla değil, yaratması gereken olanaklarla düşünürdü.
Atatürk 1919 -1935 yılları arsındaki süreci şöyle tanımlıyor.
“Uçurum kenarında yıkık bir ülke... türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... yıllarca süren savaş.., ondan sonra, içerde ve dışarda saygı ile tanılan yeni vatan, yeni sosyal yaşam, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler... işte, Türk genel devriminin bir kısa diyemi...”

Atatürk yurt gezileri; “yeni vatan, yeni sosyal yaşam, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız, devrimler” in yerleşip yaygınlaşması, gelişip yücelmesini yerinde görmek, eksilikleri gidermek, yeni olanakların yaratılması için gereken önlemleri almak amaçlıydı
 6 Mart 1930 Isparta ziyareti de belirttiğimiz bu amaca yönelikti. Bu ziyaret sırasında Isparta da yaşamsal değerde üç önemli dev yatırım planlanmıştır
1.    Isparta da ilk Gülyağı fabrikası,
2.    Keçiborlu’da Kükürt fabrikası
3.    Isparta da (daha sonra Sümerbank Halıcılık adını alacak olan) İplik Fabrikası. 
Her üç yatırım kısa süre içerisinde gerçekleştirilmiş ve Isparta ya, Isparta ekonomisine, Isparta’nın sosyal- kültürel yaşamına büyük, yadsınamaz katkılar sağlamışlardır.
Hiç bir zaman Atatürkçü olmayan, Görev gereği Atatürk’ü savunurmuş gibi yapan Gösterişli, şekilci, tören Atatürkçüsü Protokol e dahil zevata bir yurtsever Ispartalı sorarsa;
 1911 de yapılan, kurtuluştan sonra millileştirilen İzmir den- Isparta’ya uzanan "Gazi’yi Isparta’ya getiren Demiryolunun bugünkü hali nedir? Diye.
“Artık üretmiyoruz, yalnızca tüketiyoruz. Bu nedenle taşınacak, ihraç edilecek bir şeyimiz de kalmadı.  Batılılar tarafından üretilen araçları kullanıyoruz. Benzinini – Mazotunu da çuvallar dolusu dolar ödeyerek yabancılardan alıyoruz. Bu nedenle Demiryollarını  “Çürümeye bıraktık”  demek dışında bir yanıtınız olabilecek mi?
Peki, yokluk ve yoksulluk içinde 17 Şubat 1934 tarihinde Sümerbank ile İş Bankası 300,000 TL sermayeli Keçiborlu Kükürtleri T.A.Ş.  Yeni Keçiborlu Kükürt Fabrikasını ne yaptınız?
“1400 kişinin çalıştığı, ilçenin ekonomisine, sosyal- kültürel yaşamına canlılık kazandıran, GSMH 1117,0 milyon TL katkı sağlayan Bu fabrikayı 1994 yılında “ithalatçı(dışalım yapan) firmaların, dışarıdan ucuz kükürt ithal etmelerini serbest bıraktık. Böylece Keçiborlu Kükürt Fabrikasının zarar etmesini, bu nedenle de kapatılmasını gerçekleştirdik. Şimdi tüm kükürt dışarıdan döviz karşılığı satın alınıyor artık. Yani kükürt üretmekten de vazgeçtik” dışında bir yanıtınız olabilir mi?
Devam edelim ve Amerikan dolarlarıyla, AB fonlarıyla beslenip, Cumhuriyet Devrimiyle inşa edilen kamu mülkiyetinde olan ne varsa özelleştirme adı altında kamu mallarını yağmalatan, resepsiyon, mesaj, balo, tören Atatürkçülerine soralım.

Gülyağı Fabrikasının Fransız – Amerikan şirketlerine peşkeş çekildiği dönemde siz başka bir ülkede mi yaşıyordunuz?
Ya! 6 Mart 1930 da kuruluşu kararlaştırılan, 1935’te çalışır duruma getirilen Sümerbank Halı ve iplik Fabrikasına ne oldu?
Türkiye Cumhuriyeti'nin Halk tasarrufuyla oluşturulmuş ilk kamu yatırımlarından biri olan İplik Fabrikası (1943 yılında Sümerbank Halı ve iplik Fabrikası) Atatürk'ün ekonomik devriminin mihenk taşı olan bu fabrikaya ne oldu?
 Önce Fabrikayı besleyen ana damarlar kurutuldu. 1987 yılında Sümerbank tüm kurum ve kuruluşları ile birlikte “Kamu Ortaklığı İdaresi”ne devir edildi. İşlevleri devlet eli ile ortadan kaldırılan, halıcılığımızın lokomotifi olan Isparta Bölge Fabrikası 2008 yılında kapatıldı ve makine parkı hurdaya ayrıldı. Daha sonra Yalvaç Belediyesi’nin açtığı tesise verildi.  Sadece Tescilli Markası satıldı.
 Böylece Isparta ve halıcılıkta önemli olan yöreler için sosyal ve ekonomik olarak halıcılığın itici gücü olan ve büyük bir boşluğu dolduran kuruluş yok edildi.    Bu karar ile kökleri Osmanlı dönemine dayanan halıcılığımızın en büyük destekleyici tesisi ve Isparta’daki 200 yıllık uzmanlığı ve hafızası yok edildi.
Aslında yok edilen yalnızca Sümerbank değil Atatürk Cumhuriyeti ve ulusal devlettir.
Tüm bunlar olup biterken tören Atatürkçüleri, 6 Mart Atatürkçüleri ne yapıyordu? Bir hatırlayalım hele; ülkeye daha çok yabancı sermaye gelsin, Avrupa Birliği’ne girelim, girmek için istedikleri her şeyi yapalım, gerekirse Kıbrıs’ı da verelim, isterlerse Güneydoğu onların olsun, Amerika’ya inanalım, Avrupa’ya güvenelim. Devletçilikten vazgeçelim.  Kamu yatırımlarını özelleştirelim.
 Daha bitmedi. Bu aymazlar;
Milliyetçilikten vazgeçip işbirlikçi oldular,
 Laiklikten vazgeçip “çarşaf da Türk kadınının değeri” dediler.
Atatürk’ten beslenmediler, Atatürkçülüğü,  Atatürk’ten değil, AB devşirmesi, NATO aydını, Kürt Said beslemelerinden öğrenmeyi yeğlediler.
Altmış yıl önce Türkiye’yi “Küçük Amerika” yapacaklarını ilan ettiler.
Kemalist Devrimle inşa ettiğimiz ne varsa yıkıp yok ettiler.
Dünya sermayesi ile işbirliği içinde ekonomide, eğitimde ve sağlıkta özelleştirme saldırısıyla, Cumhuriyet’in elde kalan son kalelerine de düşmana teslim ettiler.
Belki okurlar ve utanırlar düşüncesi ile Tören Atatürkçüsü zevata Atatürk’ün şu sözlerini bir kez daha yineleyelim.
“Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz koruyuculuğuna bırakmakla kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar.
Oh ne ala! Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız! Bu ne gaflet, bu ne körlük, bu ne budalalık. İstanbul’un yüce kişileri de bu fikirde. İçlerinden biri çıkıp da ya istiklal ya ölüm diyemiyor.”
Başta sorduğumuz soruyu bir kez daha soralım Hangi Yüzle Karşılayacaksınız ATATÜRK’Ü?”
 YÖNETİM KURULU ADINA:                                                              Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI