Erdoğan’ın
sigara takıntısı
Daha önceleri
gerek vatandaşın cebinden paketini alarak, gerek zorla yemin ettirerek, gerekse
bağırıp çağırarak Tayyip Erdoğan sigara konusunda takıntı düzeyinde hassas
olduğunu tüm kamuoyuna göstermişti. Daha önceleri tepkisini ayaküstü ortaya
koyan Erdoğan, bunun yeterli olmadığına kanaat getirmiş olmalı ki bu konuda bir
kabul töreni düzenleyip görüşlerini uzun uzun anlatmayı uygun görmüş anlaşılan
Sigaraya
karşı kabul töreni
Bu maksatla “9
Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü’nde Kaçaksaray’da verilen resepsiyonda
eski sigara tiryakilerine konuştu. Daha önce onlarca kez muhtarları, farklı
meslek gruplarını, sivil toplum örgütlerini ve şimdi sayamadığımız pek çok
yandaş yapıyı ağırlayan Kaçaksaray’ın konukları bu kez sigarayı bırakan eski
tiryakilerdi.
Dünyada böyle
bir resepsiyonu vermek sanırız ilk kez Tayyip Erdoğan’a nasip oldu. (Ayrıca
“9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü” nün Türkiye’ye özgü olduğunu belirtelim.
Yani “Dünya Liderimiz” ne kadar evrensel ise “Dünya Sigarayı Bırakma Günü” de o
kadar evrensel.) Erdoğan sigaranın zararlarından bahsettiği konuşmasına
sigara yasağını bir anda özgürlük mücadelesine çevirdi: “Sigara içme
özgürlüğü diye bir özgürlük asla olamaz. Asıl olan sigara içenin değil sigara
içmeyenin özgürlüğünü korumaktır. Devlet hırsıza karşı nasıl mal sahibini,
teröriste karşı nasıl masum vatandaşı korumak mecburiyetindeyse, tütüne,
alkole, uyuşturucuya karşı da vatandaşını o şekilde kollamak zorundadır. Bu
çerçevede yürütülen tüm çalışmaların cumhurbaşkanlığı adına hem de şahsi olarak
sonuna kadar arkasındayım. Bugüne kadar kimin cebinde bir sigara paketi
gördüysem hemen pakete el koydum. Kendisine de sigarayı bırakması için telkinde
bulundum.”
Tabi Erdoğan’ın
hedefinde sadece sigara yoktu. Erdoğan sigara gibi alkolün zararlarından, hatta
hızını alamayıp şiirin, romanın insanı nasıl bağımlı yaptığından uzun uzun
bahsederek hepimizi aydınlattı. Erdoğan’ın vatandaşın sağlığı konusundaki
hassasiyeti gözlerimizi yaşarttı. Ancak kendisinin bu konuşmayı yaptığı gün
Güneydoğu’dan 9 şehidimizin haberinin geldiğini de hatırlatalım.
Sigara
karşıtlığının sağlıkla ilgisi yok
Siyasette
bulunduğu 20 küsur yıl Tayyip Erdoğan’ı yakından tanımamız için fazlasıyla
yeterli bir süre. Kendisini tanımlamak için pek çok ifade kullanabilirsiniz ama
“vatandaşın sağlığına önem vermesi” bunlardan biri değil.
7 Haziran
seçimlerinden bugüne bombaların patladığı, her gün şehit haberlerinin geldiği
bir ülkede yaşıyoruz. Dökülen bunca kanın, yitirilen bunca canın tek sebebinin
bir adamın sarayı ve iktidar hırsı olduğunun artık çocuklar bile farkında.
Biraz daha geriye gidelim. Gezi olayları sırasında polis terörü ile ölen
gencecik insanlar için Erdoğan’ın “Polise talimatı ben verdim.”,
“Polisimiz destan yazdı.” açıklamalarını, miting meydanlarında, 14
yaşında ölen Berkin’in annesini yuhalattığını hiç birimiz unutmadık. Bu yüzden
kendisinin sigara hassasiyetinin sağlığımız ile değil yaşam tarzımızla ilgili
olduğunun da farkındayız.
Toplumun
yaşam tarzına müdahale etme
Erdoğan’ın
sigara konusundaki takıntısını insanların günlük hayatına müdahale etme çabası
olarak ele almak gerekir. Çünkü Erdoğan’ın yürüttüğü sıradan bir sigara karşıtı
kampanya değil. Normal bir sigara karşıtı kampanyada insanlara sigaranın
zararları anlatılır, bununla ilgili toplantılar faaliyetler düzenlenir. Oysa
burada insanların ceplerinden sigaralarını alan, zorla yemin ettiren bir şahıs
var karşımızda.
Tayyip Erdoğan
için asıl mesele sigaranın zararları değil. Asıl mesele sözünün dinlenmesi,
bireylerin kişisel tercihlerine göre değil onun istediği şekilde yaşamalarıdır.
Sigaranın
zararlı olması, bırakmanın doğru bir davranış olması, bu gerçeği değiştirmez.
Bu sadece arkasına sığınılan meşru zemindir. Zaten böyle bir zemin olmasa
istenilen baskı da yaratılamaz.
Buna benzer bir
takıntı da kendisinin “3 çocuk” takıntısıdır. 3 çocuk doğru bir devlet
politikası olabilir, ancak buradaki mesele çocuk sayısı değil sözünün
dinlenmesidir.
Erdoğan’ı rahatsız
eden ne içilen sigara ne de 2 çocuklu ailelerdir. Onu rahatsız eden kendi
kararlarını alan bireylerdir. Onun istediği
toplum itaat eden, söz dinleyen ve söylenileni yapan birey değil robotlardan
oluşan bir toplum olmalıdır. (Bakınız Bilal.) Ne yenileceğine, ne içileceğine,
nasıl yaşanacağına o karar vermelidir. Vatandaştan beklenen talimatlara
uymasıdır. Bireylerin kişisel tercihlerine karışma konusunda sigara iyi
bir başlangıç mevziisidir çünkü zararlı olduğu için kimse sigarayı savunamaz.
Ancak Erdoğan
özelinde bir başka etken de kendisinin her türlü kültüre karşı olan duruşudur.
Kimileri bunu başarısız eğitim hayatının yarattığı eziklik olarak yorumluyor.
Hatta sahte üniversite diploması buna delil olarak gösteriliyor. Diplomasının
sahteliğini bilemeyiz ama kendisinin siyasi hayatı boyunca üniversiteler başta
olmak üzere her türlü eğitim kurumuyla olan çatışmasını gayet iyi biliyoruz.
Ayrıca kendisinin hışmına uğramayan yazar, çizer, sanatçı sanırız yoktur.
Şiir,
roman, film…
Erdoğan’ın
konuşmasında öfkesinden nasibini alan sadece sigara olmadı. Hızını alamayan
Erdoğan filme, romana ve şiire olan nefretini de kustu. Bu unsurların insanları
bağımlı yaptığını söyledi. (Bunu söyleyen “Zat’ın şiir okuduğu için hapis
cezasına çarptırıldığını da hatırlatalım.) Erdoğan da biliyor ki film
seyretmek, şiir ve roman okumak kimseyi bağımlı yapmaz, ama birey yapar.
Erdoğan için toplumda bireylerin olması bağımlıların olmasından daha kötü bir
tablodur. Sadece şiir, roman, film değil, her türlü sanat dalı insanları
çizilen şablonların dışına taşıyacak, itaat etmelerini zorlaştıracak öğelerdir.
Bu da baskıcı her türlü rejimin kâbusudur. Bu sebepten baskıcı her rejim sanata
düşmandır.
Faşizm
tekerrür ediyor
Erdoğan’ın
sigaraya karşı açtığı savaş tarihte ilk değil. Tam 80 yıl önce benzer bir
mücadeleyi kendisi ile sık sık kıyaslanan bir isim Adolf Hitler de yürütmüş.
İktidarı boyunca 50 milyona yakın Alman’ın ölümüne sebep olan Hitler “Sağlıklı
Ari Irk” yaratmak için sigaraya ciddi bir savaş açmıştır. Nazi Almanya’sında
sigaraya ciddi yasaklar getirilmiş, Ari Irka mensup olanların sigara içmesinin
önüne geçilmeye çalışılmıştır. Hitler’in sigarayı bırakan dostlarına altın saat
hediye ettiği bilinir. Almanya’daki kadar güçlü olmasa da Faşist İtalya’da da
sigara karşıtı kampanya yaygındır.
Kendi
uluslarına büyük acılar çektiren her iki rejimin sigara konusundaki
hassasiyetlerinin özünde “itaat eden insan modelini yaratma”
kaygısı yatar. Sigara içmemek bir disiplin örneğidir. Ama faşist rejimlerin
sigara karşıtı mücadeleleri hüsranla sonuçlanmıştır. Hitler’in kampanyası ters
tepki vermiş, tüm yasaklamalara rağmen Almanya’da sigara tüketimi artmıştır.
Hitler’in bu konudaki takıntısından olsa gerek hem 2. Dünya Savaşı sırasında
hem de sonrasında sigara anti-faşist hareketlerin sembolü olmuştur. Sol
hareketler içerisinde sigaranın sembol olmasını sağlayarak Hitler ölümünden
sonra anti-faşist hareketlere belki de en büyük zararı vermiştir.
Faşizm
sağlığa zararlıdır
Dünyada her yıl
6 milyon kişi sigaranın sebep olduğu hastalıklar yüzünden ölüyor. Faşizmin
karnesi ise çok daha karanlık: Sadece 2. Dünya Savaşı’nda 75 milyonun üzerinde
insan yaşamını yitirdi. Sigaranın sağlığa zararlı olduğu aşikâr. Ancak
sağlıklı, huzurlu bir yaşam istiyorsak Faşist’ ten kurtulmak daha elzem.
HAZAR ARISOY
arisoyhazar@gmail.com