Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Darıbükü
köyü, bir süre sonra Kasımlar barajında su tutmaya başlanmasıyla birlikte
tarihe karışacak.
Isparta ve
Antalya sınırlarında Yukarı Köprüçay Havzası’nda yapımı sürdürülen Kasımlar
Barajı ve HES projesinde su tutma aşamasına yaklaşılırken evleri su altında
kalacak olan köylüler kendilerine gösterilen yeni evler karşısında isyan etti.
HES şirketi tarafından yapılan 50 metrekarelik evlerde köylülerin yaşamasının
mümkün olmadığını dile getiren Darıbükü köyünden Hasan Uysal, “bu evlerde ocak
yok, baca yok, samanlık yok, ahır yok. Yapılan yeni evler köyün en kötü eski
evinin bile karşılığı değil. Devlet bizi şirkete sattı ve sefalete sürükledi,
köylü kandırıldı. Bu evlerde yaşanır mı yoksa köylüye mezar mı olur diye
bekliyoruz” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Darıbükü
köyü, bir süre sonra Kasımlar barajında su tutmaya başlanmasıyla birlikte
tarihe karışacak. Yetkililerin açıklamalarına göre Kasım ayında baraj gölünde
su tutma çalışmaları başlayacak. Yaklaşık 80 haneli köyün yöreye has geleneksel
mimarisini yansıtan evlerinin büyük bölümü sulara gömülecek. Köylülerin bir
kısmı bu evler ve arazileri için kamulaştırma usulleri uygulanmadan yapılan
anlaşmalı satın alma yoluyla 20 ila 40 bin lira arasında değişen bedeller
karşılığında taşınmaz mülklerini yüklenici firmaya satmak zorunda bırakılarak
yaşam alanlarını terk etti. Ancak yaşlılardan oluşan yaklaşık 25 aile başka bir
yerde yaşamak istemedikleri için eski evlerinin yerine yeni ev yapılmasını
talep etti.
KÖYÜNÜ TERK
ETMEK İSTEMEYEN 25 AİLE İÇİN BETONDAN YENİ EV
Bunun
üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 20-40 bin lira karşılığında evlerine el
konulan köylülere TOKİ’ye yaptırılacak olan yeni evler için yaklaşık 125 bin
lira maliyet çıkardı. Ancak baraj mağduru ve hiçbir ekonomik geliri olmayan
köylüler ömür boyu borçlanacakları bu öneriye sıcak bakmadı. Ardından köyü terk
etmek istemeyen 25 aile için Darıbükü Köyünün kuzeyinde yer alan ‘Düz
Mevkii’nde uygun bir arazi tespit edilerek yeni geçtiğimiz Ağustos ayında
evlerin inşasına başlandı.
KÖYLÜ
MEKTUP YAZARAK SESLERİNİ KAMUOYUNA DUYURMAYA ÇALIŞIYOR
4 tanesi
70, geri kalanı ise 50’şer metrekare olarak inşa edilen yeni evlerin ortasında
bir cami ile köy konağının da yapılması bekleniyor. Ancak bir süre sonra sulara
gömülecek evlerinde yaşamayı sürdüren Darıbükü köylüleri şimdilerde kara kara
yapılan yeni evlerde nasıl yaşayacağını düşünüyor. 25 evden birinin hak sahibi
olan köylülerden Hasan Uysal, kamuoyuna seslerini duyurmak için bir mektup
yazarak yaşananlarla ilgili tepkisini dile getirdi.
‘SESİMİZİ
DUYAN VAR MI, ŞİRKET KÖYLÜYÜ KANDIRDI’
“Sesimizi
duyan var mı? Şirket köylüyü kandırdı, devlet bize bakmıyor” ifadeleriyle
başladığı mektubunda köylülerin yaşadığı mağduriyeti dile getiren Uysal,
mektubunda özetle şunları anlattı:
‘YAPILAN
EVLER GÜLÜNÇ, KÖYLÜYLE DALGA GEÇİLİYOR’
“Barajı
yapan şirket köylüyü bin bir vaatle kandırdı. Köylüye ‘istimlak yapılacak’
denildi ancak pazarlık yoluyla evler ve araziler köylünün elinden alındı.
Evlerini vermek istemeyenlere, ‘yeni ev yapacağız’ dediler. Baraj inşaatı
tamamlanmak üzere ama köyden uzak bir yerde bir ay önce yapımına başlanan evler
hala tamamlanmadı. Köyü ikiye böldüler. Köylünün huzurunu ruhsal dengesini
bozdular. Yapılan evler çok gülünç. Adeta köylüyle dalga geçiliyor. Ev diye yaptıkları
kümes mi oyuncak mı anlamış değiliz. Evlerin kimi 50 metrekare kimi de 70
metrekare olarak yapılıyor. İlgililere bunun nedenini sorduğumuzda, 'efendim 70
metrekarelik evlerin sahiplerinin yerleri büyüktü' diyorlar. Eşitlik ilkesine
aykırı olarak yapılan evler sözde yığma bina ama 3 metre taş duvarın üstüne tek
sıra 15 santimetrelik tuğla ile yapılıyor. Böyle yığma binayı ben ilk defa
burada gördüm.
‘OCAK YOK, BACA YOK, KÖYLÜLER BU EVLERDE
YAŞAYAMAZ’
Bu evlerde
köylülerin yaşaması imkânsız. Köyde piknik tüpü bile olmayan aileler var. Bu
evlerin hiç birinde ocak yok, baca yok. Ahır, samanlık, odunluk yok. Şirket
yetkilileri basına 'depreme dayanıklı, modern ve sağlıklı evler yapıyoruz' diye
demeçler veriyorlar ama sonuç hüsran. Devlet ve şirket köylüyü kandırdı. Doğuda
özerklik ilan edilirken batıda köylünün özgürlüğü elinden alınıyor. Halk
huzursuz ve perişan. Yapılan evler ihtiyaca cevap vermediği için herkes beddua
ediyor. Köylülerin şu anda yaşadığı o beğenilmeyen evlerin konforundan eser yok.
Yapılan yeni evler köyün en kötü evinin bile karşılığı değil.
‘BU EVLER KÖYLÜLERİN MEZARLARI MI OLACAK’
Devlet bizi
şirkete sattı ve sefalete sürükledi. Ne yerel yöneticiler ne de genel idari
yetkililer yaşanan sefaleti görmüyor. Köyün muhtarı var, soru soruyorsun, doğru
dürüst bir yanıt alamıyorsun. 'Görmedim, duymadım, bilmiyorum' deyip işin
içinden çıkıyor. Bir anlaşma, sözleşme göster diyoruz, 'yapacaklar, edecekler'
diyor. Kısacası köylüler perişan durumda. Şirket para kazanacak diye köylüler ve
doğa heba edildi. Acaba köylülerin su altında kalacak evlerinin yerine yapılan
bu evleri denetleyecek bir kurum çıkacak mı? Acaba bu evlerde yaşanır mı,
yaşanırsa ne kadar yaşanır, yoksa bu evler köylülerin mezarları mı olur diye
merakla bekliyoruz.”
Yusuf Yavuz
ulusalkanal.com.tr