Ahmet Davutoğlu, yine
temelsiz iddialarla süslü bir konuşma yaptı. Yanlışları düzeltmek bizim
işimiz..
DAVUTOĞLU:
Bizimle koalisyon kurmaya niyet edecek olanlar ya da bu düşünce içinde olanlara
ilk çağrımız, yumruklarını çözsünler, silâhlarını, baltalarını gömsünler.
Yumruklarınızı çözün, bu ülkenin geleceğini hep beraber konuşalım.
YORUM:
Başbakan, siyasi rakiplerinin, kendilerine yumruk gösterdiğini kabul ediyor. Sormak gerekir; bugüne kadar muhalefeti az mı
yumrukladınız? Ergenekon, Balyoz ve Casusluk diye subaylara ve aydınlara az mı
kumpas kurdunuz? Az mı muhalif genç öldürttünüz? Şimdi kimsenin
sizinle koalisyon kurmak istemediğini görüyorsunuz ama bunu da ters çevirerek
anlatıyorsunuz.
* * *
DAVUTOĞLU:
Tartışmasız şekilde AK Parti’nin en büyük övünç duyduğu husus olarak
dikkatinizi çekmek istiyorum; bizim dönemimizde demokrasi işletilmiş, millî iradenin
tecellisi konusunda AK Parti iktidarının sağladığı imkânlarla seçimler
gerçekleştirilmiştir.
YORUM::
Davutoğlu, neredeyse, “Çok partili siyasi hayata geçişi de biz başlattık”
diyecek! AKP, demokrasiyi, devlet imkânlarını parti çıkarları için kullanmak ve
seçmene rüşvet vermek zannediyor. Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı bırakıp, devlet parasıyla
iktidar partisi lehine kampanya yaptığı bir seçim meşru olabilir mi? Bir terör
örgütüne teslim edilen bölgede yapılan seçim, meşru olabilir mi? Hangi millî
irade?
DAVUTOĞLU::
Şu anda Türk siyasetini yönlendirme, yönetme kapasitesine, hükümet etme
anlamında da en kapsamlı meşruiyete sahip parti, yegâne parti AK Parti’dir.
YORUM:
Seçim bildirgenizde, “Anayasa’da etnik vurgu olmayacak”
diyerek “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes Türk’tür” maddesini
kaldıracağınızı vaat etmediniz mi? Bir il başkanınız, “AKP sayesinde Türk olmaktan
kurtulduk” demedi mi? Türklüğü kabul etmeyenlerin, “Türk siyaseti”ni
yönlendirmeye ne hakkı olabilir? “Türk Milleti”ni
reddedenlerin meşruiyeti de yoktur.
* * *
DAVUTOĞLU::
Orta Doğu’daki halklar, Türkiye’nin başarı hikâyelerinden de esinlenip “Arap
Baharı” olarak adlandırılan gelişmeleri başlattı. Türkiye’deki onurlu duruşun
etkilerinden ve bunun getirdiği sonuçlardan korkan, çekinen çevreler, Orta
Doğu’daki demokrasi rüzgârının önünü kestiler.
YORUM:Araplar,
Türkiye’yi örnek almadı. AKP iktidarı, ABD’nin koordinatörlüğünde İslâm
Dünyası’ndaki sivil toplum kuruluşlarını 2005 yılında İstanbul’da topladı. Bu
örgütlere Amerikan parası dağıtıldı. Yani Arap Baharı,
bir CIA operasyonudur. Ancak Mısır’da hareket kontrolden çıkınca darbeyle
bastırıldı.
DAVUTOĞLU::
Bu mesele, 100 yıl sonra yazıldığında Türkiye’deki demokrasi rüzgârının, Orta
Doğu’daki demokrasi rüzgârıyla nasıl bütünleşik yürüdüğünü ama nasıl Orta
Doğu’daki demokrasi rüzgârını kesenlerin Türkiye’de demokrasiye darbe vurmak
için ne plânlar yaptığını açık bir şekilde görecekler.
YORUM::
Bu mesele 100 yıl
sonra; “Tayyip Erdoğan, kendisine ABD Başkanı tarafından verilen ve Türkiye
dahil 22 İslam ülkesinin haritasını değiştirmeyi öngören Büyük Orta Doğu
Projesi eş başkanlığı görevini bir an için unutarak ‘Müslüman Kardeşler
Enternasyonali’ kurmaya heves etti. ABD ise hem Arap Baharı’nı sona erdirdi hem
de AKP iktidarını, kurduğu IŞİD, El Nusra gibi örgütlere lojistik destek
vermesini sağlayıp, Libya ve Suriye’yi parçalamaya, Suriye’nin kuzeyinde
Türkmenlerin tasfiyesi ile bir Kürt koridoru açtıracak operasyonları
desteklemeye, Güneydoğu’da “alan hâkimiyeti”ni terör örgütüne bırakarak,
kantonlar kurdurmaya ve seçimlerde PKK’nın barajı aşmasını sağlamaya, böylece
Büyük Kürdistan’ın sınırlarını çizmeye, bir taraftan da karnını doyurduğu
Türkleri önce “Yeni Osmanlı” sonra “Yeni Türkiye” diye aldatarak, sınırların
olmadığı, özerk bölgelerden oluşan, İsrail’in yönettiği bir Orta Doğu
Konfederasyonu kurmaya mecbur ve memur etti” diye yazılacak..