Konu: “Kemalist devrimin yiğit neferi Kubilay” 22 Aralık 2019
BASIN AÇIKLAMASI
İzmir'in
Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen
Mustafa Fehmi Kubilay'ın 23 Aralık 1930 tarihinde mürteci Derviş Mehmet ve
adamlarınca da hunharca katledilmesi Cumhuriyet rejiminin, 1925 yılındaki Şeyh
Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
89
yıl önce gerçekleşen bu isyan girişimi, emperyalizmden güç ve destek alan
gerici, bölücü, işgalci artığı beslemelerin Türk devrimine karşı düzenledikleri
bir suikast girişimi ve sapkınlığıdır.
Menemen
olayı ve Kubilay’ın hunharca katledilmesini, birkaç mürtecinin giriştiği gerici
bir kalkışma olarak değerlendirmek, Türk
ulusunun daha birkaç yıl önce yüz binlerce şehit vererek ülkemizden kovduğu
emperyalist yağmacıları ve katliamlarını aklamak ve tarihsel gerçekleri perdelemektir.
Menemen olayı; Genç Türkiye
Cumhuriyetini batı emperyalist yağmacılığının hegemonyası altına sokmaya, Türk
Ulusunun bağımsızlık direncini kırmaya ve Kemalist devrimi engellemeye yönelik
dış destekli bir kalkışmadır.
Nasıl’
ki bu gün; Bir CIA/NATO kirli savaş ürünü olan IŞİD, 2012’de Ürdün’ün Safevi
kasabasında CIA, Türkiye ve Ürdün İstihbaratı tarafından kurulmuşsa, Menemen
irticai kalkışması başta İngiltere olmak üzere, Yabancı güçlerin beslemesi
İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı Sait Molla, Erbilli Şeyh Esat, Giritli Hüsnü
Bey ve Giritli Şeyh Sükûti tarafından planlanmıştır.
İşte
isyan girişiminin arkasındaki bu gerçekler, gerici ve bölücü kuvvetlerin
emperyalizmle iş ve güç birliğini ortaya koyuyor. 89 yıl sonraya döndüğümüzde
de olguların değişmediği görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne kasteden kuvvetler,
bugün de emperyalizmin güdümünde hareket ediyor. Uğur Mumcu, Ahmet Taner
Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu Kubilay’a suikast silsilesinin
halkaları. Hepsi birer sembol. Hepsi birer Kubilay, her suikast ayrı bir
Menemen. Ama bu gün Menemen’deki kararlı
duruştan, çelik iradeden eser yok.
AKP seçimle gelip -giden
herhangi bir düzen partisi değildir. Dinci faşizmin iktidarı ele geçirmiş
halidir.
Bu
ülkenin Cumhurbaşkanı “İslam bize göre
değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz." Diyorsa
Giritli
derviş Mehmet in torunları“Şeriat
kurallarını uygulamada engel yok” diyebiliyorlarsa,
Bu
ülkede “tıbbi konularda nasıl fetva
verileceğine dair” sempozyum düzenleniyorsa,
Şeriat
hükümleri Resmi Gazete de yayınlanıyorsa,
Üniversitelerde
Türk ulusunun egemenlik sembolüdür istiklâl marşı arabın yalellisi gibi
söyleniyorsa, Artık dinci faşist diktatörlüğe karşı cepheden bir meydan okuma değil,
iktidarın suyuna gitme tutumunun yön verdiği yumuşak bir muhalefetle yol
alınmayacağı görülmelidir.
1923
te Sevr i yırtıp Lozan’ı kabul ettiren Türk ulusu karşısında silahla amaçlarına
ulaşamayacaklarını gören Emperyalistler 1923 ten sonra strateji değiştirerek
emperyalizmin emrinde çalışan etki ajanı, istihbarat elemanı ya da
provokatörler aracılığı ile işgal edeceği ve sömüreceği ülkeleri içeriden
çökertemeye yöneldiler.
Bu
gerçek 1925 şeyh Said ayaklanmasında, 1930 Menemen suikastında, 1937-1938
Dersim bölücü kalkışmasında hiç değişmemiştir. Emperyalist haydutlar
devşirilmiş, besleme, kendilerine bağlı bölücü ve gerici kadroları kullanarak
amaçlarına ulaşmaya çalışmışlardır.
Bu nedenle;
Siyasal dinci faşizme ve gericiliğe karşı mücadele, siyasal dinciliği
besleyen, palazlandıran ana damar olan emperyalizmle karşı mücadele ile
özdeştir. Başka bir söylemle emperyalizmi alt etmeden siyasal-dinci faşizmi ve
gericiliği alt etmek olanaksızdır. Hesaplaşmayı dinci-gerici siyasal sistemin
temel dayanağı olan emperyalizmle yapmayı göze alamayan her hareket tali
sorunları öne çıkarıp dinci faşist sistemin aklanmasına meşrulaştırılmasına
hizmet eder.
Kemalist devrimin yiğit
neferleri Kubilay ve silah arkadaşlarını bu duygularla bir kez daha anıyor,
anılarının önünde saygı ile eğiliyoruz.
YÖNETİM
KURULU ADINA: Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL
EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder