20 Ağustos 2014 Çarşamba

“AB ve ABD’nin baştacı ve düşmanları”



Avrupa Birliği, özellikle AKP hükümeti, Tayyip, Fetullahçılar ve 2. Cumhuriyetçiler ile işbirliği yaparak, ülkemizdeki düşman ve dost unsurlar değerlendirmesini tersine çevirdi.
Hainler baş tacı yapıldı, kahramanlar cezaevlerine yollandı. Milliyetçilik adeta yasaklandı, ihanetler ödüllendirildi.
Misal; Kıbrıs sorununda Yunan ve Rum tezleri öne çıkarıldı,
Kıbrıs davası için hayatını adayan Rauf Denktaş, başta Tayyip olmak üzere
AB dayatmacılarının hedefi haline geldi, hayatı kendine zinden edildi…
Kıbrıs adeta Rum ülkesi sayıldı.
Ermeniler ve Ermenistan, Abdullah Gül ve Tayyip ikilisinin en çok sevdikleri arasında yerlerini aldı.
****
AKP Hükümeti döneminde neredeyse dünyanın tamamı sözde Ermeni soykırımı yasa tasasını kabul etti. Ermeni ihanetlerini belgeleyenler, dile getirenler başta Ergenekon olmak üzere çeşitli tertiplerle zindanlara dolduruldu.
Bu tertipte en çok kullanılan araçlar, gizli tanıklar ve Emniyet içinde çöreklenen Fetullahçıların yazdığı imzasız ihbar mektuplarıydı. Bakın Yüce Atatürk, Hasan Rıza Soyak’ın “Fotoğraflarla Atatürk” adlı kitabında yer alan sözlerinde imzasız ihbar mektup yazanlar hakkında neler söylemiş:
****
“Samimi ve dürüst insanlar aynı zamanda medeni cesaret sahibi olur, imzalarını saklamaya tenezzül etmezler. Belli ki bunu yazan ahlaksız yalancının biridir…”
Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu aracılığı ile Türk hükümetlerine dikte etmeye çalıştığı ve AKP hükümetine kadar hiçbir hükümetten yüz bulamadığı iftira kapsamlı Ermeni soykırım tasarısını AB’ye girmenin olmazsa olmaz şartlarından olduğunu ilan etti.
Bu hızla giderse ülkemizi Ermeni kiliseleri ile dolduran, Azerbaycan bayraklarını çöplere atan AKP’lilerin birçoğunun sözde soykırımı tanımaları da yakındır…
PKK ve Öcalan, AB’nin ve tabii ki ABD’nin emri ile baş tacı edildi…
APO’nun idam cezasını lanetleyen Avrupa Parlamentosu kararları doğrultusunda APO baş danışman ilan edildi. Tayyip ona danışmadan ona heyetler göndermeden ondan görüş almadan adım atmaz oldu.
AB ve ABD yasakladı, sınır ötesi harekâtlar ve PKK’ya yönelik operasyonlar Tayyip ve ekibi tarafından durduruldu…
Başta Silivri zindanları olmak üzere cezaevleri; Kardak’da Yunan’ı denize döken, PKK’ya dağları dar eden kahramanlar, APO’yu sorgulayan, ülkeye getiren ve APO’nun tutuklanmasını istediği isimler ile dolduruldu.
****
Şehitler ve gaziler itilip kakılırken, PKK militanları ülkenin dört bir yanında en muteber insanlar sayıldı ve şov yapmaya başladı…
Tayyip ve AKP hükümeti ile birlikte hız alan AB istekleri sonucu; Türk Bayrağı ve Atatürk posteri açmak ya izne bağlandı ya da yasaklandı.
Kurum ve kuruluşlardan TC adı ve Türk bayrakları kaldırıldı. Apo ve PKK paçavraları ise ülkenin dört bir yanında serbestçe açıldı. Resmi kurumlar tabelalarından T.C yazısını birer birer kaldırdılar.
****
Ege meselesinde AB’nin dayatmaları sonucu Adalar, başta Kardak olmak üzere sessizce Yunanlılara devredildi. Yine Avrupa Parlamentosu’nun Kardak ile ilgili kararları doğrultusunda
Kardak kahramanları Poyrazköy ve benzeri iftiralarla cezaevlerine dolduruldular.
Yunanlılar Ege’deki 16 adamıza el koydu.
Deniz kuvvetlerinin neredeyse tamamı AB ve ABD’nin talimatları ile tutukevlerinde esir tutulduğundan, Yunanlıların bu oldu bittilerine karşı çıkan olmadı…
Atatürk’ün; “Türkiye’nin Rum Patrikhanesi için arazi üzerinde yer göstermeye ne mecburiyeti var, bu fesat ocağının hakiki yeri Yunanistan değil mi” dediği, Patrikhane AKP ve Tayyip döneminde altın çağını yaşadı ve Baş Papaz, Tayyip için; “Onu bize Tanrı gönderdi” sözlerini kullandı.
İnsan sormadan edemiyor, hadi onlara tanrıları gönderdi, peki bize kim gönderdi?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder