Sayı :2013/12
Konu:“Direnişsiz İşgale” Ortam Hazırlamak” 11.08.2013
(Ülkemizde “Atatürk Düşmanlığını Din Sanan
Alçak Ve Aptalları” Yedeğine Alan Küresel Emperyalizm)
BASIN
AÇIKLAMASI
Said
Nursi'nin Isparta'daki ikinci evi İl Özel İdaresi tarafından kültür evi hâline
getirildi. Isparta Valisi Memduh Oğuz, Emekliliği nedeniyle görevinden
ayrılmadan önce Said Nursi’nin Barla beldesinde 1953-1960 yılları arasında bir
süre yaşadığı bu evin açılışını yapmış.
Memduh
Oğuz, burada yaptığı konuşmada “….Bediüzzaman Said Nursi’nin kaldığı evin
restorasyonun, devlet tarafından bizzat yapılması geçmişte yapılan hataların
restore edildiğinin bir göstergesidir”, “….Bu milli değerin, milli haysiyetin
onarılmasıdır.”, “…. Milli birlik ve kardeşlik vurguları yapıldığında
Bediüzzaman akla gelmelidir” buyurmuş.
Fethullah
Gülen’e ve nur cemaatine yönelik icraatları ve açıklamalarıyla sık sık gündeme
gelen Memduh Oğuz; ya tarih bilmiyor, ya da bildiği tarihi, İngiliz uşaklığında
sınır tanımayan, Kürtçü ve mürteci bir isyancıyı aklamak adına çarpıtıyor.
Türk
Silahlı Kuvvetlerine ve Atatürk’e “küfrü
mutlak” diyen Said Kürdi “milli değer” değil, tam tersine, Türk Ulusunun kan ve ateş çemberi
içinde verdiği bağımsızlık savaşı sırasında düşmanla “ittifak etmek” için
çırpınan bir işbirlikçidir. Şöyle diyor Kürt Said: “Şimdi ehl-i iman, değil Müslüman
kardeşleriyle, belki Hristiyan’ın dindar ruhanileriyle ittifak etmek ve medar-ı
ihtilaf meseleleri nazara almamak, niza etmemek gerekir. Çünkü küfr-ü mutlak
hücum ediyor.” (Emirdağ
Lahikası ,c. 1, s. 194) Kimdir “küfr-ü mutlak”? Atatürk ve Türk Silahlı
kuvvetleri, yani Kuvva-ı Milliye Orduları!..
Türkiye Cumhuriyetin ekmeğini yiyen,
Atatürk’ün kurup yücelttiği okullarda okuyan, Atatürk Cumhuriyetinde yıllarca
Üst makamlarda vali- kaymakam olarak görev yapan Memduh Oğuz da biraz vicdan,
onur, ahlak varsa Atatürk’e “küfr-ü
Mutlak, zendeka, deccal, süfyan” diyen hainlerden uzak durur.
Said
Kürdinin; Türk ve Müslüman dünyasına “teslimiyetçi, bağımsızlık ve Tük düşmanlığı
kokan Kürtçü ”sayıklamaları “Nur Risaleleri” adı altında İngiliz
Emperyalistleri tarafından bütün sömürgeleştirilmiş, sömürgeleştirilmesi
düşünülen ülkelere dağıtılmıştır. Böylece “Nur Risaleleri” emperyalizmin “direnişsiz
işgalinin” gerçekleşmesi ve bağımsızlık savaşımı veren ulusların
devrimci direncine karşı dalgakıran olarak kullanılmıştır. Bu nedenledir ki,
Said Kürdinin bu saçmalıkları 1958’de Vatikan’dan gelen takdirname ile
ödüllendirilmiştir.
Bu
gün, doğrudan doğruya CIA tarafından finanse edilen kontrgerilla hizmetinde bir
organizasyon olarak kullanılan Fethullah Gülen ve Cemaat hareketi de, aynen
ilham aldığı Said Kürdi gibi; ABD şahsında emperyalizmin kucağında, ülkemizin
emperyalizm tarafından “direnişsiz işgalinin”
gerçekleştirilmesinde, emperyalizme ve işbirlikçi AKP iktidarına kusursuz
hizmet etmektedir.
Dinci
gericilik geçmişten bu yana hep emperyalizmin hizmetinde olmuştur, olmaya devam
etmektedir. Nasıl ki Emperyalizm dün
Müslümanları, döndürdükleri dolaplardan uzaklaştırmak, dinsel sembollerle
uyuşturmak, “direnişsiz işgale” ortam
hazırlamak için, Said Kürdinin saçmalıkları ve uydurma ibadetlerle meşgul
ettilerse, bugün de çoğu İslam ülkesinde aynı oyunları oynamaktadırlar.
Emperyalizm
tarafından İslam ülkelerinin başına musallat olan bu satılmış dinci yaratıklar,
fitneleri ve şeytani uygulamalarıyla “din-iman” size, “han-hamam” bize
politikası uygulamaktadırlar.
Son
dönemin "diyalogcu nurcuları"nın "ekümenik sevdalı patriğe
destek görevi” ve "Amerika’nın bölgesel ve küresel planlarına taşeronluk
hizmeti" son 60 yılla sınırlı değildir. İslam’da hiç rastlanmamış biçimde "Hıristiyan şehit" gibi Haçlı
itikadı hükümleri üreten ve bunu İslam itikadı imiş gibi risaleler yoluyla
pazarlayan Kürt Said Efendi, risalelerini kaleme aldığında birer nüshasını Papa
XII. Pie’ye göndererek, Papa’nın takdir ve onayını aldığı gözden
kaçırılmamalıdır
Ülkemizde
“Atatürk
düşmanlığını din sanan alçak ve aptalları” yedeğine alan küresel
emperyalizm, din tüccarı ve gerçek İslam düşmanlarının, halkın dinsel
duygularını kullanarak, onları aldatarak iktidar olmalarına büyük katkı ve
destek koymuş ve koymaktadır. Böylece Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin
altını oyma görevi, İnsanlığın kanını emen emperyalistler tarafından
değil, Atatürk düşmanlığını din sanan alçak ve aptallar tarafından yerine
getirilmekte, bir taşla çok sayıda kuş vurulmaktadır.
Said-i
Kürdi onulmaz derecede “Kürtçü”dür. Aynı derecede Barış ve bağımsızlık
düşmanıdır. Bu gün terör örgütü PKK nin, Kürtçü hainlerin savunduğu tezleri
1920’li yıllarda Kürt Said savunuyordu. "Fünun-u cedideyi, Ulûm-u medaris ile
mezc ve derc; lisan-ı Arabi vacib, Kürdi caiz, Türkî lazım kılmak..."
Bu günkü dille söylersek “Okullarda
eğitim Kürtçe bilen Kürt öğretmenler tarafından yapılacak, Arapça mecburi
ikinci dil, Türkçe ise ek dil olarak öğretilecektir.”
Memduh
Oğuz a hatırlatırız ki; Bu toprakların bağımsızlığı, ulusun özgürlüğü ve
eşitliği kavgasında işgalcilerle “ittifak etmek” için çabalayan Kürt
Said için “Bu milli değerin, milli
haysiyetin onarılmasıdır” demek, kurtuluş savaşında ve halen bu
topraklar için can ve kan veren şehit ve gazilerimizin tümüne yapılabilecek büyük
bir acımasızlık ve saygısızlıktır.
Bir
dinci-Kürtçü akım olan Nurculuğun ortaya çıkışından bu güne asla değişmeyen bir
yanı varsa, o da çok sinsi ama derinden akan Türk, ulus ve bağımsızlık
düşmanlığıdır. Bu sinsi ve derinden
yürüyen, Türk tarihinin her döneminde emperyalizminin hizmetinde olan dinci-Kürtçü
akım Türkiye’de örgütlü ve politik bir iddia ile sahneye çıkmış ve bu
gün iktidara egemen olmuştur.
Memduh
Oğuz, Isparta Valiliği süresince, devlet olanaklarını, iktidar gücünü
kullanarak dinci-Kürtçü akım olan Nurculuğun ihyası için çalışmıştır. Böylece
valiliği süresince, "Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki
temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya
kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla, dini veya din duygularını yahut
dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz" diyen,
Mevcut Anayasanın 24. Maddesini ihlal suçu işlemiştir.
Memduh
Oğuz’u Cumhuriyet Savcılarına havale ediyoruz diyemeyeceğiz. Ama Türk Ulusunun
soylu vicdanına havale ediyoruz
YÖNETİM KURULU ADINA :
Mahmut
ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM
DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE
BAŞKANI