1 Eylül 2015 Salı günkü Sözcü gazetesi, ön sayfasının tamamını kaplayan şu
kocaman sözcüklerle çıktı:
“SÖZCÜ SUSARSA TÜRKİYE SUSAR”
Gazetenin köşe yazarları Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Yılmaz Özdil, Uğur Dündar
ve Mehmet Türker’in köşeleri “boş” yani yazısızdı!
Sözcü gazetesi neyi protesto ediyordu?
Köşelerin “boş” yani yazısız çıkmasının anlamı neydi?
Şimdi bu soruları yanıtlayalım.
Önce, 1960’ın ilk aylarını yaşamamış ve o günlerde neler olduğunu
okumamışlar için çok kısa bir bilgi sunmam gerekiyor.
1950–1960 sürecinde Türkiye, Demokrat Parti (DP) hükümetleri tarafından
yönetildi. Bu hükümetlerin başında, Başbakan Adnan Menderes bulunuyordu.
ABD’nin parasal desteğini çekmesinden sonra ekonomik durum bozulunca DP’nin
halktaki desteği de azalmaya başladı. Ancak, iktidarı bırakmamakta kararlı olan
Adnan Menderes demokrasi dışı yöntemlere başvurdu. Bunların en sonuncusu,
TBMM’de bir “Tahkikat Komisyonu” kurmasıydı. Yürütme ve Yargı yetkileri de
verilen bu komisyonun tüm üyeleri DP’liydi
İşte bu komisyon, DP hükümetini eleştiren gazetecileri, yazarları tutuklama
hakkına da sahipti!
DP hükümeti, karşıt gazeteler daha basılmadan önce denetleniyor, köşe
yazarlarının yazıları yayımlanmadan önce “sansür” ediliyordu!
DP hükümeti tarafından sansürlenmiş gazete köşeleri “boş” yani yazısız
çıkıyordu!
Köşe yazısını yazdığı yer “boş” olan yazarın sansüre uğradığını anlıyorduk.
Ancak, bu uygulama çok sürmedi.
Demokrasi düzenini yıkıp bir dikta rejimine doğru giden Adnan Menderes
hükümeti, 27 Mayıs 1960 günü bir askeri darbeyle yıkıldı.
Yaşanan bu olaydan çıkan derslerden biri şuydu:
Eğer bir gazetenin yazarları tarafından yazıldığı yer olan köşeler “boş”, yani
yazısız çıkarsa, yazarın o yazısı hükümet tarafından “sansür” edilmiş demektir.
Peki, şimdi soralım.
1 Eylül 2015 Salı günkü Sözcü gazetesinde; Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Yılmaz
Özdil, Uğur Dündar ve Mehmet Türker’in yazıları “SANSÜR” mü edilmişti?
Bu yazarların köşeleri “boş” yani yazısız çıktığına göre, bu yazarların
yazıları AKP hükümeti tarafından “SANSÜR” mü edilmişti?
Hayır! Bir sansür uygulanması yaşanmamıştı!
AKP hükümeti, Sözcü gazetesi yazarlarına bir “sansür” uygulamamıştı!
Peki, hükümet tarafından bir sansür uygulanmamışsa, Sözcü gazetesi köşe
yazarlarının köşeleri neden “boş”, yani yazısız çıkmıştı?
Cevap çok açıktır.
Sözcü gazetesi, köşe yazarlarının yazılarına AKP hükümeti tarafından bir
“sansür” uygulandığı izlenimini yaratmak istemiştir, tıpkı Adnan Menderes
hükümeti tarafından 1960’da uygulanmış sansür gibi!
Sözcü gazetesi, bir algı operasyonu yapmış, okuyucularında AKP hükümeti
tarafından “sansür” vurgunu yemiş olduğu algısını yaratmaya çalışmıştır!
1960’da Adnan Menderes hükümeti gazetelere sansür uyguladığında, her sabah
gazetesini alan vatandaş, gazetesinin köşe yazarlarının sansüre uğradığını
gördüğünde huzuru kaçtı, tedirgin oldu! Köşe yazarları acaba ne tür önemli
haberler yazmışlardı da hükümet bunları sansür etmişti, diye kaygılanmaya
başladı. Büyük bir tehlike gelmekteydi de hükümet bunu vatandaşlardan mı
saklıyordu? Bu huzursuzluk, tedirginlik ve kaygı giderek öfkeye dönüştü! Bu
öfke diğer etkenlerle de birleşince halk sokağa döküldü!
Sözcü gazetesi, yazarlarının köşelerini “boş” yani yazısız çıkarıyor,
hükümet tarafından sansüre uğramış oldukları izlenimini veriyor, bir algı
operasyonu uyguluyordu.
Peki, Sözcü gazetesi, uyguladığı bu algı operasyonu sonucu; okuyucularını
huzursuz kılmak, tedirgin etmek, kaygılandırmak ve sonunda öfkelendirip
sokaklara mı taşırmak istiyor?
Sözcü gazetesi, ne yapmak istiyor?
Değerli Dostlar,
Bu önemli konuyu enine boyuna irdeleyeceğim. Bu nedenle yazım da uzunca olacak.
Uzun bir yazıyı sizlere sunmak yerine, bölüm bölüm sunmayı yeğledim.
Yarın yazımın devamını sunacağım.
Saygılarımla,
Yılmaz
Dikbaş
2 Eylül 2015 Çarşamba
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52